eXTReMe Tracker

Yanlışı bir yana doğrusu bile zararlı

 

Tefsîr yazanın onbeş ilmde mâhir olması lâzım geldiğini bildirmiştik. Bunları bilmiyenlerin hadîs ve tefsîr okumağa kalkışması, mi’de hastasının, kuvvetlenmek için, baklava, börek yimesine benzer. Hâlbuki, bu hastanın, önce perhîz yapması, sonra, kuvvetli yimeğe başlaması lâzımdır.

Ana ilmleri okumayanlar, din öğrenmek için, Kur’ân tercümesi, tefsîr, hadîs okumağa kalkışırsak, bunları kavrayamayız. Yanlış anlıyarak, dînimizi, îmânımızı da kaybederiz.

Ana yuvasından almış olduğu ve senelerce, titizlikle sakladığı kıymetli îmânını gayb eden birkaç ilerici kimse ile karşılaşdım. Bunların dinden çıkmalarına sebeb olan, zihnlerindeki şübhenin nasıl meydâna geldiğini sordum. Tefsîrini okuyunca, Kur’an-ı kerim hakkında şüphelerin hasıl oldu. Kur’an-ı kerime olan saygımı kaybettim, dedi. Bunun için hiçbir tefsiri tavsiye etmeyiz.

Uydurma, anlamadan yazılan tefsîrleri ve tercümeleri bir yana bırakalım, meşhûr tefsîrler bile, ehlinden başkasına zararlı oluyor. Kur’ân-ı kerîmin tefsîrini anlıyabilmek için, temel bilgileri iyi öğrenmek lâzımdır. Bu ilmleri bilmeden tefsîr, hadîs okumağa kalkışan, îmânını kaybeder.

(Berîka) kitâbının binikiyüzdoksanyedinci sahîfesinde, “Tefsîr kitâblarına tâbi’ olmamız emr olunmadı. Fıkh âlimlerine tâbi’ olmamız emr olundu” buyurmakdadır. (Birgivî vasıyyetnâmesi) şerhinde diyor ki, “Kelâm ve fıkh âlimlerimiz, tefsîrden, hadîsden anladıklarını, bizim gibi din câhillerine, açık, kolay öğretmek için, binlerce (Fıkh) ve (İlm-i hâl) kitâbı yazmışlardır. İslâmiyyeti doğru öğrenmek için, o fıkh ve ilm-i hâl kitâblarını okumakdan başka çare yoktur”.

Hâce Muhammed Pârisâ hazretleri, (Tuhfet-üs-sâlikîn) kitâbında, İmâm-ı Gazâlîden alarak buyuruyor ki, “Üç kimse, Kur’ân-ı kerîmin ma’nâsını anlıyamaz: Birincisi, arabîyi iyi bilmiyen ve tefsîr okumamış olan câhil. İkincisi, büyük bir günâha devâm eden fâsık. Üçüncüsü, i’tikâd bilgilerinden birini yanlış anlayıp, anladığına uymadığı için, hak sözü kabûl etmiyen bid’at sâhibi.

Ehl-i sünnet i’tikâdından ayrılmak büyük günâhdır. Bunun için bid’at sâhibi olan Kur’ân-ı kerîmin ma’nâsını anlıyamaz. Çünkü bid’atin zulmeti kalbi karartır.

Görülüyor ki, Ehl-i sünnet mezhebinde olmıyan, arabîyi çok bilse de, Kur’ân-ı kerîmi doğru anlıyamaz. Yanlış anladıklarını yazarak, herkesi felâkete sürükler.

 

geri    mezhep    ileri