|
Üç çeşit yobaz vardır 16 HAZİRAN 1997
Âlimlere, mezheblere düşmandırlar. Her fırsatta, sinsi bir şekilde geçmişteki büyük âlimleri kötülerler. Çünkü geçmişteki âlimleri tanıyanlar, dış güçlerin adamı olan sahtekârları hemen tanır. Bunlara aldanmaz. Yobazlığın da çeşitleri vardır. Yobazların en zararlısı ve en tehlîkelisi, mal, para, makâm elde etmek için yabancı ideolojilerin, dinde reformcuların ve mezhebsizlerin propagandalarını yaparak, milletin îmânını, ahlâkını bozan, satılmış, din, fen ve siyâset yobazlarıdır. Yobazları üçe ayırabiliriz: 1- Din ve dünya bilgilerinden mahrûm olan, fakat kendilerini ilim adamı, akıllı sanan câhil yobazlardır. Bunlar, bölücülük yaptıkları gibi, din düşmanlarına çabuk aldanıp, zararlı yollara kolayca sürüklenebilirler. Osmanlı târihini kana boyayan Patrona Halil, Kabakçı Mustafa, Mehdî olduğunu iddiâ eden Celâlî gibi kimseler bu kısım yobazlardandır. Bugün de değişik isimlerle böyle yobazlık yapanlar çoktur. Din yobazları 2- Yobazların ikinci kısmı, din yobazlarıdır. Bunlar kötü din adamlarıdır. İlimleri biraz varsa da, sinsi maksatlarına, paraya, mala ve makâma kavuşmak için, bilmediklerini veya bildiklerinin tersini söylerler ve yaparlar. Bunlar din bilgilerini, makâm, mevki gibi dünyalık şeyler yüzünden dîni yıkmakta kullanırlar. Üç günlük dünya zevkleri için, sonsuz Cenneti terkederler. Böylece İslâmiyetin dışına çıkarlar. Kötülük yapmakta ve dîni yıkmakta, câhillere örnek olur, rehberlik ederler. Meselâ, İslâm dîninde büyük yaralar açan Yahûdî Abdüllah bin Sebe, Ebû Müslim Horasânî, Hasen Sabbah, Samavne kâdısı oğlu şeyh Bedreddîn ve Osmanlı pâdişâhlarının şehîd edilmelerine fetvâ veren din adamları ve Vehhâbîlik fitnesini ortaya çıkaran Necdli Abdülvehhâb oğlu Muhammed, Mısır’daki mason locası başkanı Cemâleddîn-i Efgânî, Kâhire müftüsü mason M. Abduh ile çömezi Reşid Rızâ ve Ahmed Kâdıyânî ve zamanımızda bunların uzantısı olan, yeni türeyen reformcular, mezhebsizler din adamı şekline girerek çalışan din yobazlarındandır. Bunlar, Müslümanların din duygularını, îmânlarını sömürerek, İslâm dînini içerden yıkmaya çalışmışlardır. Din düşmanları burada da ikiyüzlülük ettiler. Kötü huylu, câhil, kaba kimseleri satın aldılar. Sonra da bunları din adamı diye tanıttılar. Sonra da, işte Müslümanların din adamları böyle câhil kimselerdir, diyerek Müslümanları veya Müslüman olmak istiyenleri, dinden soğuttular. Belli başlı özellikleri Bunların belli başlı özellikleri şunlardır: Âlimlere, mezheblere düşmandırlar. Her fırsatta, sinsi bir şekilde geçmişteki büyük âlimleri kötülerler. Çünkü geçmişteki âlimleri tanıyanlar, bunların eserlerini okuyanlar, dış güçlerin adamı olan bu sahtekârları hemen tanır. Bunlara aldanmaz. Dînin; âlimlerin fıkıh, ilmihâl kitaplarından değil, doğrudan Kur’ân-ı kerîmden öğrenilmesini tavsiye ederler. Mezhebleri, âlimleri devre dışı bırakmak isterler. Böylece; âlimlerden, mezheblerden uzaklaşmış insanları avuçlarının içine almak kolaylaşır. Sonra da bunları istedikleri gibi yönlendirirler. Öyle veya böyle elde ettikleri ilâhiyatçı profesör, bölüm başkanı, dekan, rektör gibi ünvânları, her fırsatta öne çıkararak, bunlarla câhil insanları etkileri altına alırlar. Zamanımızda İslâmiyetin emirlerini yapmaktaki gevşeklikler ve insanların dinden yüz çevirmesi, hep din adamı perdesi altında söylenen sözlerden, yazılardan ve bu adamların bozuk niyetlerinden dolayıdır. Zaten kendileri de İslâmiyeti yaşamazlar, insanlar arasında namaz kılar görünürler, yalnız kaldıklarında namaz bile kılmazlar. 3- Yobazların üçüncü kısmı, elinde üniversite diploması bulunan, fen adamı olarak ortaya çıkan Fen Yobazları’dır. Fen yobazları, gençlerin îmânlarını bozmak, bunları dinden, İslâmiyetten ayırmak için, uydurdukları şeyleri fen bilgisi, tıp bilgisi, ilericilik olarak anlatır ve yazarlar. Din kitapları, bu değiştirdikleri fen bilgilerine uymadığı için, “Bu bozuk kitaplara inanmak, bunların gösterdiği yolda yaşamak gericiliktir” derler. Din yobazları, din bilgilerini değiştirdikleri gibi; fen yobazları da, fen bilgilerini değiştirerek İslâmiyete saldırırlar. İslâmiyeti iyi bilen ve üniversitede iyi yetişmiş olan akıllı bir kimse, bunların sözlerinin ilme, fenne uymadığını, bunların fen ve din câhili olduklarını hemen anlar ise de; gençler, talebeler, bunların etiketlerine aldanarak, yalanlarına inanır, felâkete sürüklenirler. Böylece İslâm topluluğunu parçalarlar... İslâmiyetin sadece adı kalır.
|