|
“Ebû Hanîfe, ümmetimin ışığı olacaktır”
Fıkıh ilmini kuran, sistemleştiren Ehli sünnetin reisi İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe hazretleridir. Bunun için bu mübaret zat hakkında biraz bilgi vermek yerinde olacak. İmâm-ı a'zam hazretleridir. Ticâret ederek helâl kazanırdı. Başka yerlere mal gönderir, kazancı ile talebesinin ihtiyaçlarını alırdı. Kendi evine bol harc eder, evine harc ettiği kadar da, fakirlere sadaka verirdi. Her Cuma günü, anasının, babasının ruhu için, fakirlere ayrıca yirmi altın dağıtırdı. Hocası Hammâdın evi tarafına ayağını uzatmazdı. Hâlbuki, aralarında yedi sokak uzaklık vardı. Ortaklarından birinin, çok miktârda bir malı, dine uygun olmıyarak sattığını anlayınca, bu maldan kazanılan doksanbin akçanın hepsini fakirlere dağıtıp, hiç kabûl etmedi. Kûfe şehrinin köylerini haydûdlar basıp, koyunları kaçırmışlardı. Bu çalınan koyunlar şehirde kesilip, halka satılabilir düşüncesi ile, o günden beri, yedi sene, Kûfede koyun eti alıp yimedi. Çünkü, bir koyunun, en çok yedi yıl yaşayacağını öğrenmişti. Haramdan bu derece korkar, her hareketinde dini gözetirdi. İmâm-ı a'zam, kırk sene, yatsı namazının abdesti ile sabah namazı kıldı, yâni yatsıdan sonra uyumadı. Ellibeş defa hac yaptı. Son haccında, Kâbe-i muazzama içine girip, burada iki rekât namaz kıldı. Namazda, bütün Kur'an-ı kerimi okudu. Sonra, ağlayarak “Yâ Rabbî! Sana lâyık ibâdet yapamadım. Fakat, senin akıl ile anlaşılamıyacağını iyi anladım. Hizmetimdeki kusurumu, bu anlayışıma bağışla!” diyerek duâ etti. O ânda bir ses işitildi ki, “Ey Ebû Hanîfe! Sen beni iyi tanıdın ve bana güzel hizmet ettin. Seni ve kıyâmete kadar, senin mezhebinde olup, yolunda gidenleri af ve magfiret ettim” buyuruldu. Hergün sabah namazını câmide kılıp, öğleye kadar tâliblere cevap verirdi. Öğleden önce, oturduğu yerde (Kaylûle) yapardı. Öğle namazından sonra, yatsıya kadar, talebeye ilim öğretirdi. Yatsıdan sonra evine gelip, biraz dinlenir, sonra câmiye gider, sabah namazına kadar ibâdet ederdi. Resûlullah, İmâm-ı a'zamın geleceğini haber verdi. Hadis-i şerifte, “Âdem ve bütün Peygamberler, benimle öğündüğü gibi, ben de, ümmetim içinde, soy adı Ebû Hanîfe, ismi Nu'mân olan bir kimse ile öğünürüm ki, ümmetimin ışığı olacaktır. Onları, yoldan çıkmaktan, cehâlet karanlığına düşmekten koruyacaktır” buyurdu.
|