eXTReMe Tracker

Niyetleri başka 27 ARALIK 1997

 

İslâm düşmanları, asırlardır yaptıkları İslâm dinini yok etme çalışmalarında, kaba kuvvetle bir yere varamayacaklarını anladılar. İslâm âlimleri, hak mezhepler, fıkıh kitapları olduğu müddetçe, kısmen zarar verebilseler de ciddî bir zarar veremediklerini gördüler. Çünkü, İslâm âlimleri, mezhepler, fıkıh kitapları, İslâmiyeti koruyan sağlam birer kaledir. Bu kale sağlam olduğu müddetçe, İslâmiyete zarar vermeleri mümkün değildir...

Bunun için, 18. asırdan itibaren, hücumlarını bu yöne çevirdiler. Âlimleri, kitapları kötülemek ve müslümanların gözünden düşürmek için ne lazımsa yaptılar.

Esas maksatları bozmak

Gerçek İslâm âlimleri ne söyledilerse, bunun tersini söylemeyi prensip edindiler. “Beyaz duvara çamur at, tutmazsa bile iz yapar” dediler. Âlimler asırlardır; “Ölmüşlerimiz için, Kur'an-ı kerim okuyup, sevabını onlara göndermeli; Kur'anı insan sesinden dinlemeli, âletten dinlemekle hatim olmaz; Kur'anı kerimin manası bilinmese bile baştan sona okuyan hatim sevabı alır; ibadet dili Kur'an-ı kerimdir; Kur'an-ı kerimin türkçesi, almancası olmaz; namazda Kur'an-ı kerimden başka şey okunmaz” demişler ve kitaplarına yazmışlardır.

Bunların ise prensipleri, tam tersini söylemek... Zamanımızdaki temsilcilerinden biri televizyonlara çıkıp, başlıyor ahkam kesmeye: “ Manasını bilmeden okunan Kur'andan sevap alınamaz. Herkes kendi dili ile Kur'anın tercümesini okuyarak namaz kılabilir.” Maksadı namaz kıldırmak değil, kılınan namazları geçersiz hâle sokmak.

Âlimler, Kur'an-ı kerime hürmet edilmesi lazım, Allah kelamıdır mı demişler, hemen tersini söylüyor: “Yatarken de, cünüp iken de, içkiliyken de Kur'an okunur. Kur'an-ı kerimin diğer kitaplardan farkı yok.” Maksat belli... Kur'an-ı kerim okumayı teşvik gibi gösterip, sinsice saygısızlığa teşvik etmek... Halkın gözünden Kur'an-ı kerimin kutsallığını düşürmek... Sıradan bir kitap hâline getirmek... Tam tıynetine uygun şeyler. Başka ne beklenir?

Livata, homoseksüellik, Kur'an-ı kerimde, hadis-i şeriflerde, açıkça kötüleniyor, lanetleniyor. Burada da, adam tersini söyleyerek, “livatanın cezası yok, hafif azarlamak kâfidir” diyor. Olayı o kadar küçültüyor, hafife alıyor ki, tepkiden korkmasa, neredeyse tavsiye edecek...

Neymiş efendim, bugünkü Yahudiler ve Hıristiyanlar da cennete gidecekmiş. Hadis-i şeriflerde, âlimlerin kitaplarında, kâfirler kötülenip, ebedî, sonsuz cehennemde mi kalacak denilmiş? Hemen hümanistliğe soyunup, onları cehennemden kurtarma gayretine giriyor adam. Adama sormazlar mı, Peygamber efendimiz, ömrü boyunca, bunlarla niçin savaştı, onları müslüman yapmak için niçin mücadele etti diye?

Peygamberimiz ömrü boyunca, namaz kılarken Kâbe'ye yönelmiş, âlimler bunu namazın farzı olarak bildirmişler, ondört asırdır bu böyle devam etmiş. Adam çıkıyor televizyona, “Yok öyle birşey, istediğin tarafa dön. Bunlar teferruat” diyebiliyor. Her şeyde olduğu gibi, kıblenin yönünü de tersine çeviriyor.

Maksat yıkmak olunca

Dinimize göre, kadının şahitlik şartları, miras taksimi Kur'an-ı kerimde açıkça bildirilmiş. Maksat üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olunca, bu açık ayetleri de tersten yorumlayarak; “Bu kadın-erkek eşitliğine aykırıdır. Kadınlara haksızlık yapıyor. Bu ayetler, emir değil bir tavsiyedir” diyor. Hâşâ Peygamber efendimiz bu ayetleri yanlış anladı, âlimler yanlış yazdı da, doğrusunu bu anlamış... Maksat yapmak değil, yıkmak olunca; işine geldiği zaman emir, gelmediği zaman tavsiye diyebiliyor.

Sinsi düşmanların esas maksatları, âlimleri, mezhepleri yok etmek ya... Tutmuş adam, utanmadan, “Dört mezhebe göre amel etmeyi söylemek, İslâma yapılan en büyük kötülük” diyor. Sıkıştığı zaman da, cahilliği ortaya çıkmasın diye, fıkıh kitaplarından nakil yapıyor. Hani, Kur'andan başka kitap kabul etmiyordun? Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?..

Bu adamın âlimlere, mezheplere esas düşmanlığı, âlimlerin, “Mezhepsizlik, dinsizliğe köprüdür” demelerinden kaynaklanıyor. Tabiî ki, mezhepler olunca da, milleti küfre götürecek köprü yıkılmış oluyor. Anlıyorsunuz değil mi, sıkıntısının ne olduğunu? 

 

geri    mezhep    ileri