KÜTÜB-İ SİTTE HADİS-İ ŞERİFLERİ




3701 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda bir adam yaralanmis, sonra da ihtilam olmustu. Kendisine yikanmasi emredildi. Adam yikandi ve oldu. Onun haberi Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ulasmisti. (Ofke ile) sunlari soyledi:
"Onu oldurmusler, Allah da onlarin canini alsin! Madem bilmiyorlardi, niye sormadilar? Bilgisizligin sifasi sualdir. Ona, teyemmum yeterliydi. Yarasina bir bez sarilmali ve uzerinden meshedilmeli, sonra da bedeninin geri kalan kismi yikanmaliydi.''
Ebu Dvud, Taharet 127, (337); Ibnu Mace, Taharet 93, (572).

3702 - Amr Ibnu'l-As (radiyallahu anh) anlatiyor: "Zatu's-Selasil Gazvesi 'nde, soguk bir gecede, ihtilam oldum. Yikandigim takdirde helak olacagimdan korktum. Boylece teyemmum yapip, arkadaslarima sabah namazini kildirdim.
Bu hadiseyi Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a anlattilar. Bana:
"Ey Amr! Sen cunub oldugun halde arkadaslarina namaz mi kildirdin?" diye sordu. Ben de yikanmama mani olan durumu haber verdim ve dedim ki:
"Ben Allah'in soyle soyledigini isittim:
"Kendinizi oldurmeyin, Allah sizlere karsi rahimdir'' (Nisa 29).
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gulduler ve hicbir sey soylemediler."
Ebu Davud, Taharet 126, (334, 335).

3703 - Ebu Sa'id radiyallahu anh anlatiyor: "Iki kisi bir sefere ciktilar. Derken namaz vakti girdi. Beraberlerinde su olmadigi icin temiz toprakla teyemmum ettiler ve namazlarini kildilar. Sonra vakti icinde su buldular. Bunlardan biri, abdesti de namazi da iade etti, digeri iade etmedi.
Sonra Resulullah Aleyhissalatu vesselam'a gelince durumu anlattilar. Resulullah aleyhissalatu vesselam, iade etmeyene:
"Sunnete isabet ettin, namazin sana yeterlidir!" dedi. Abdesti ve namazi iade eden zata da:
"Sana iki kat ucret var!" ferman buyurdu."
Ebu Davud, Taharet 128, (338, 339); Nesai, Gusl 27, (1, 213).

3704 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'in anlattigina gore, "Curuf nam mevkideki tarlasindan donuyordu. Mirbedu'n-Ne'am (denen deve agilindan) gecerken namaz vakti girdi. Hemen teyemmum edip namazini kildi. Sonra Medine'ye dondugunde gunes henuz yuksekteydi (ve namazin vakti cikmamisti). Ama namazini iade etmedi."

3705 - Bir baska rivayette, (bu hadiseyi) Nafi rahimehullah soyle anlatir: "Ben ve Ibnu Omer (radiyallahu anhum), Curufnam mevkiden beraber donuyorduk. Mirbed'e gelince Abdullah devesinden inip, temiz toprakla teyemmum yapti, yuzune, dirseklerine kadar ellerine meshetti, sonra namaz kildi.''
Buhari, Teyemmum 3, onceki rivayet bab basliginda muallak (senetsiz) olarak zikredilmistir); Muvatta, Taharet 90, ( 1, 5 6).

CENABETTEN GUSUL

3706 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Erkek, kadinin dort uzvu arasina coker ve kadina mubaseret ederse gusul vacib olur.''
Bir rivayette de su ziyade var: ". . . Inzal olmasa bile. ''
Ebu Davud'un rivayetinde dort uzvu kelimesinden sonra ". . .hitana (sunnet mahalli) hitani kavusturursa, gusul vacib olur" denmistir.

3707 - Imam Malik'in Hz. Aise'den kaydettigi bir rivayette: "Hitan, hitani gecince gusul vacib olur, ben ve Resulullah boyle yaptik ve yikandik '' denmistir.
Buhari, Gusl 28; Muslim, Hayz 87, (348); Muvatta, Taharet 71, (1, 45, 46); Ebu Davud, Taharet 84, (216); Nesai, Taharet 129, (1, 110, 111); Ibnu Mace, Taharet 111, (610).

3708 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ensar'dan birine adam gondererek, yanina cagirtti. . Ensari, basindan sular damlaya damlaya geldi. Aleyhissalatu vesselam:
"Herhalde sana acele ettirdik?'' buyurdu. Ensari:
"Evet ey Allah'in resulu!'' deyince:
"Acele ettirilir veya inzal olmazsan gusletmen gerekmez. Sadece abdest gerekir'' buyurdular.''

3709 - Muslim'in bir diger rivayetinde: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Suyu (yikanmayi), su (meninin gelmesi) gerektirir" buyurdu '' denmistir.

3710 - Nesai'nin Ebu Eyyub (radiyallahu anh)'den kaydettigi bir rivayette de Resulullah: "Su, sudan dolayidir" buyurmustur.
Buhari, Vudu 34, Muslim Hayz 81-83, (343-345); Ebu Davud, Taharet 84, (217); Nesai, Taharet 132, (1, 115).