Bugün tüm dünyada İslâm’a ve Müslümanlara karşı girişilen savaş her alanda kendini gösteriyor. İslami uyanışın önüne sed çekmeye çalışan emperyal küfür güçleri ve onların işbirlikçileri olan taşeron yönetimler, muhalif, yasakçı uygulamalarıyla ve merkezine de kadını oturtarak gerçekleştirmeye çalıştığı projeleriyle İslâm’ı tahrif etme, müslümanları da sahih İslam anlayışından uzak tutma, gayret ve çabası içerisindedirler.
Ehilleştirilemiyen (ılımlılaştırılamayan, başeğdirilemiyen) İslam’ı bitirmenin yegane yolunun ‘yıkamıyorsan, saptır’ anlayışında gören ve bu şekilde ılımlı Müslüman tipini ve profilini ortaya çıkarmaya çalışan bu güçler kendi kirli emel ve politikalarını özellikle kadını kullanarak uygulamaya koymuş durumdalar. Öyle ki sanki kadın meselesi içerisinde en önemli olanı ‘kadın imam’ sorunuymuş gibi ne ABD’nin işgal ettiği topraklarda Müslüman kadına yönelik şiddet ve ne de küresel bir boyuta taşınan başörtüsü yasağı öncelik oluşturamamış, Amine Vedud adındaki çağdaş siyahi bir kölenin! (efendilerinin kimler olduğu gayet iyi biliniyor) kıldırdığı Cuma namazı bu önceliği oluşturmaya hak kazanmıştır.
Müslümanların gündemlerini bu şeylerle meşgul ederek onlarda bir zihin işgali oluşturma politikası geçmişte olduğu gibi bugünde süregelen küfrün alışılagelmiş bir politikasıdır. Küfür güçleri bu şekilde -dün olduğu gibi bugün de- hedef saptırma ve gündem değiştirme taktiğine başvurmuşlardır. Küfür cephesinde değişen yeni bir şey yok.