Kur’an’da, seksen sekiz yerde “Ey iman edenler!” (Ya Eyyühellezine âmeû) ifadesi yer alıyor. Bu, bir medih/övgü hitabıdır. Rivayet edildiğine göre inananlara Tevratta “Ey miskinler!” şeklinde geliyordu hitap. Kur’ân’a gönül verenler ise, ey iman edenler hitabıyla, şereflendi ve bu ifadeyle imanda sabit ve daim olmaya, imanın gereklerini yapmaya tahrik ve teşvik edildiler.[1] Bu ifadeyle başlayan ayetler mü’minlere çok önemli hükümleri bildiriyor. Onların iman sahipleri olduğuna dikkat çekerek, imanın gereğini yerine getirmeye ve imanı korumaya çağırıyor. Bu ifadeyle Yüce ALLAH, inanan kullarını doğrudan muhatap alıyor ve onların imanlarını harekete geçiriyor. İbn Mesûd, bu ifade ile ilgili olarak şunları söyler: “Yüce ALLAH’ın ‘Ey iman edenler’ çağrısını duyduğun zaman kulaklarını aç ve can kulağıyla onu dinle. Çünkü bu çağrıdan sonra O, ya hayırlı bir işi sana emrediyordur, ya da seni kötü bir şeyden sakındırıyordur. “[2]
Ey İman edenler! Ey inanan, bağlanan, güvende olan ve güven verenler! Bize kim olduğumuzu ve cemaat olduğumuzu hatırlatan bir çağrıdır bu latıf ifade. Mümin, ALLAH’a inanan, O’na bağlanan, O’na güvenen, O’nunla güvene eren ve etrafına güven veren kimsedir. Ama mümin olmak, sadece ‘inandım’ demekle olmaz, onun bir takım gerekleri vardır. Ey iman edenler diye başlayan ayetler bu gerekleri açıklıyor. İşte onlardan bir kaçı:
“Ey inananlar, hepiniz birlikte topyekûn İslâm’a/barışa girin, şeytânın adımlarını izlemeyin, çünkü o size apaçık düşmandır.”[3]
“Ey inananlar, ALLAH’tan, O’na yaraşır biçimde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin.”[4]
“Ey inananlar, ALLAH’a itaat edin, Elçiye ve sizden olan buyruk sâhibine itaat edin.”[5]
“Ey inananlar, ALLAH için adâletle şâhidlik edenler olun. Bir topluluğa karşı duyduğunuz kin, sizi adâletten saptırmasın. Âdil davranın, takvâya yakışan budur. ALLAH’tan korkun, kuşkusuz ALLAH yaptıklarınızı haber almaktadır.”[6]
“Ey inananlar elçi, sizi yaşatacak şeylere çağırdığı zaman ALLAH’ın ve Elçisinin çağrısına koşun ve bilin ki, ALLAH, kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz, O’nun huzûruna toplanacaksınız.”[7]
“Ey inananlar, ALLAH’tan korkun ve doğrularla beraber olun.“[8]
“Ey inananlar, rükû’ edin, secde edin, Rabbinize ibâdet edin, hayır işleyin ki umduğunuza eresiniz.”[9]
“Ey inananlar, ALLAH’ın ve Elçisinin önüne geçmeyin. ALLAH’tan korkun. Şüphesiz ALLAH, işitendir, bilendir.”[10]
“Ey inananlar, ALLAH’tan korkun ve kişi yarın için ne hazırladığına baksın. ALLAH’tan korkun; çünkü ALLAH, yaptıklarınızı bilmektedir.”[11]
“Ey inananlar niçin yapmayacağınız şeyi söylüyorsunuz?“[12]
“Ey inananlar, ALLAH’a yürekten tevbe edin. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter..”[13]
Ey inananlar! ALLAH’a, peygamberine, ona indirdiği Kitaba ve daha önce indirdiği Kitaba iman edin![14]
Şu bir ayette de ‘Ya eyyühel müminûn’ ifadesi yer almıştır: “Ey müminler, topluca ALLAH’a tevbe edin ki felâha eresiniz.”[15]
Tespitler:
Ya eyyühellezîne âmenû ile başlayan ayetler, 20 surede 88 kere geçmektedir.
Ya eyyühellezîne âmenû ile başlayan ayetler hüküm ifade eden ayetlerdir. Bu da amelin, Salih olması için öncelikle imanın gerekli olduğunu gösterir.
Ya eyyühellezîne âmenû ile başlayan bütün ayetler Medine’de inmiştir. Bu da uygulamaya yönelik hükümlerde köklü bir imanın şart olduğunu gösterir. Muhataplar Mekke döneminde inen ayetlerle güçlü bir iman donanımı kazanmalılar ki bu ayetlerin gereklerini yerine getirebilsinler.
Ayetlerin ‘ey iman edenler’ diye başlaması, inanan insanları tahrik etmekte ve onları bu ifadeden sonra gelen hükümlerin gereklerini yerine getirmeye yönlendirmektedir.
Mekkî ayetler’de bu ifadeye rastlanmamaktadır.
Bu ifadeyle başlayan ayetler, ilk yıldan son yıla kadar tüm Medine dönemine yayılmış bir halde inmiştir.
Ayetlerin hepsinde Ya eyyühellezîne âmenû ifadesi ayetin başında bulunmaktadır. Yalnızca salavat ayeti (33/56) bunun istisnasıdır.
Mushaf tertibine göre, ifadenin ilk geçtiği sure 2. sure Bakara suresinin 104. ayetidir. Son geçtiği sure ise 66. sure Tahrim suresinin 8. ayeti olup Nasuh tevbeye çağırmaktadır.
O halde, iman edenler olarak sevildiğimizi bilelim ve Rabbimizin bu çağrılarına öncelikle kulak verelim.
——————————————————————————–
[1] Bkz. Suyutî, el-İtkân, II, 43.
[2]Suyutû, el-İtkân, II, 43; İbn Kesîr, Tefsîr, I, 148.
[3] 2 Bakara 208.
[4] 3 Alu Imran 102.
[5] 4 Nisa 59.
[6] 5 Maide 8.
[7] 8 Enfal 24.
[8] 9 Tevbe 119.
[9] 22 Hac 77.
[10] 49 Hucurat 1.
[11] 59 Haşr 18.
[12] 61 Saf 2.
[13] 66 Tahrim 8.
[14] 4 Nisa 136.
[15] 24 Nur 31.
ALİ AKPINAR