Kişinin aşiretini müdafaa etmesi
701. Şürekâ bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor:
Sizin en hayırlınız, günaha girmemek şartıyla aşiretini mü-dafaa edendir.
Ebû Dâvud, Edeb: 113.
Kişi öfkelendiğinde ne demeli?
702. İbni Mes’ud (r.a.) rivayet ediyor:
Biriniz öfkelendiğinde, “Eûzü bil 1 ahi mine’ş-şeytân i’r-ra-cîm derse, öfkesi gider.”
Kime dört şey verilmişse, dört şey daha verilmiştir
703. İbni Mes’ud (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) “Kime dört şey verilmişse, ona dört şey daha verilmiş demektir” buyurdu. Sonra da bu sözünü Kur’ân’dan âyetlerle açıkladı. Şöyle buyurdu:
“Kime Allah’ı zikretme nasib edilmişse, Allah da onu anar. Çünkü Allah Kur’ân’da, ‘Beni zikredin ki, Ben de sizi rahmetimle anayım” buyuruyor.
“Kime dua yapmak nasib edilmişse, kendisine cevap verilecektir. Çünkü Allah Kur’ân’da, ‘Bana dua edin, size cevap vereyim’2 buyuruyor.
“Kime verilen nimetlere şükretme nasib edilmişse, fazlası verilecek demektir. Çünkü Allah Kur’ân’da, ‘Şükrederseniz daha çok veririm’3 buyuruyor.
“Kime istiğfar etmek nasib edilmişse, o bağışlanacak demektir. Çünkü Allah Kur’ân’da, ‘Rabbinizden af dileyin, çünkü O çok bağışlayıcıdır’4 buyuruyor.
Duaya üç halden biri ile cevap verilir
704. Ebû Said el-Hudrî (r.a.) rivayet ediyor: Hiçbir Müslüman yoktur ki, Allah’a duâ etsin de, Allah duâsma şu üç halden biri ile cevap vermesin: Kişi duâ ettiğinde Allah onun karşılığını ya dünyada acilen verir veya âhirete erteler ya da yaptığı duâ kadar o kuldan bir musibeti giderir.
Müsned, 3:23 (11117.)
Peygamberimiz ümmeti hakkında en çok kimlerden korkuyor?
705. Ali (r.a.) rivayet ediyor:
Ümmetime mü’min ve müşrikten zarar gelmesinden endişe etmiyorum. Çünkü mü’minin imanı kötülük yapmasına engel olur. Müşriğin de küfrü açık olduğu için zararı dokunmaz. Fakat size güzel konuşan münafıktan zarar gelmesinden korkarım. O, dili ile sizin inandığınızı söyler, fakat inkar ettiğiniz şeyleri yapar.
Günahlara keffâret olan şey
706. Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor: Bir adam Resûrullaha (s.a.v.) şöyle dedi:
“Ey Allah’ın Resulü, benim yapmadığım, etmediğim günah kalmadı. Nefsimin istediği her şeyi yaptım.”
Resûlullah (s.a.v.) “Sen, ‘Allah’tan başka ilah yoktur; Muhammed Onun Resulüdür’ demiyor musun?” buyurdu.
O zât, “Evet, söylüyorum” cevabını verdi.
Resûlullah (s.a.v.), “Bu bütün onları yok eder” buyurdu.
Resûlullah havuz başında ümmetini bekleyecek
707. Enes bin Mâlik (r.â.) Resûlullahm şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
“Benim havzım var, ben onun başına sizden önce acele İle varacağım.”
Müslim, Fezâil: 26.
Resûlullahın sevdiklerini sevmek
711. Abdullah bin Cafer (r.a.) Resûlullahin (s.a.v.) şöyle buyurduğunu işittiğini rivayet ediyor:
Biriniz, ben sevdiğimden dolayı sizi sevmedikçe iman etmiş olmaz.
Ism-i A’zam ile dua etmek
712. Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.), Benî Züreyk’ten birisi olan Ebû Aişe Zeyd bin Sâmit’e uğradı. O oturmuş şöyle duâ ediyordu:
“Allah’ım, hamd Senin içindir. Senden başka ilah yoktur. Ya Mennan! Ey gökleri ve yeri hiç yoktan, modelsiz ve benzersiz bir surette yaratan! Ey sonsuz büyüklük büyüklük, azamet ve yücelik sahibi!”
Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) beraberinde olanlara hitaben, “Adamın ne ile duâ ettiğini biliyor musunuz?” buyurdu.
Onlar, “Allah ve Resulü bilir” dediler.
Şöyle buyurdu:
“Şüphesiz o kimse, Allah’a o isimle duâ edildiğinde icabet ettiği, o vesile edilerek isteyene isteği verilen İsm-i A1-zam’la [en büyük ismi ile] dua etti.”
Ressamlık
713. İbni Ömer (r.a.) rivayet ediyor:
Ressamlar kıyamet gününde diriltilir ve onlara “Haydi yarattığınız [yaptığınız] şeylere can verin” denilir.
Buharı, Tevhid:56, Libas:89, Müslim, Libas: 103; Nesâî, Zînet: 114
Duâ bir ibâdettir
714. Nu’man bin Beşîr (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) “Duâ ibâdettir” buyurdu. Sonra, “Rabbiniz buyurdu ki: Bana duâ edin, size cevap vereyim. Bana ibâdet etmeyi kibirlerine yediremeyenler, hor ve hakîr olarak Cehenneme girecekler”1 âyetini okudu ve “Yani duâ etmeyi kibirlerine yediremeyenler” buyurdu.
Misvak kullanmak
715. Huzeyfe bin Yeman (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullah gece kalktığında dişlerini misvakla ovardı.
Kurâna sımsıkı sarılmak
716. Cübeyr bin Mut’im, babası Mut’im’den (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) ile beraberdik. Cuhfe’de Resûlullah (s.a.v.) yanımıza çıktı ve şöyle buyurdu:
“Siz Allah’tan başka ilah olmadığına, Onun tek olduğuna ve ortağı bulunmadığına, benim Allah’ın Resulü olduğuma, Kur’ân’ın Allah tarafından geldiğine şahitlik etmiyor musunuz?”
Biz, “Evet, ediyoruz” dedik. Sonra şöyle buyurdu:
“Muhakkak bu Kur’ân’ın bir tarafı Allah’ın kudret elinde, diğer tarafı da sizin elinizdedir. Ona sımsıkı sarılın. Böyle yaparsanız ondan sonra hiçbir zaman helak olmaz ve dalâlete düşmezsiniz.”
Hayırlı kul, borcunu güzel şekilde ödeyendir
717.. Ebû Hümeyd es-Sadî (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah selem yoluyla bir çeşit hurma çeşidi aldı. Ö-denme vakti geldiğinde adam borcunu istemişti. Resûlullah ona, “Bu gün ödeme imkanımız yoktur. Dilersen bize biraz zaman tanı. Bir şey geldiğinde onu sana ödeyelim” buyurdu. Adam “Vay! Sözde durmayişa bakın!” dedi. Bunun üzerine Ömer öfkelendi. Resûlullah ona. “Bırak bizi ey Ö-mer! Şüphesiz hak sahibinin konuşmaya hakkı vardır” buyurdu.
Sonra Havle binti Hakîm’e, “Yanında hurma varsa bize borç olarak ver” diye haber gönderdi. Havle, gelenlere, “Allah’a yemin ederim ki yanımda ihtiyaç için sakladığımdan başka yoktur” dedi. Bunu Resûlullaha haber verdiler.
Resûlullah alacaklısına, “Hakkını tam aldın mı?” diye sordu. O kimse, “Evet, tam verdin ve gönlümü de aldın” cevabını verdi. Sonra Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Allah’ın kullarından Allah’ın yanında en hayırlısı, borcunu güzel bir şekilde ödeyen ve alacaklının gönlünü alandır.”
Ayrılırken selâm vermek
718. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Biriniz oturan bir topluluğa geldiğinde selâm versin. Bir işi olup da çıkmak istediğinde yine selam versin. Bu selâmlardan birincisi diğerinden daha üstün değildir.
Ebû Dâvud, Edeb: 139.
Resûlullahın valilere nasihati
719. Ebû Mûsâ ve Muâz bin Cebel (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) bizi Yemen’e gönderdiğinde şöyle buyurdu:
“Gidiniz. Birbirinize itaat ediniz. Birbininize karşı gel-meyiniz. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. Kolaylaştırımz, güçleştirmeyiniz.”
Camiüs-Sagîr, 3:395.
Haricîler
720. Ali (r.a.) rivayet ediyor:
Ahirzamanda yaşları genç ve hülyaları bozuk bir grup çıkacak. Kâinatın Efendisinin sözünü [hadis] söyleyecekler. Onların imanları boğazlarından aşağıya geçmeyecek. Onlar okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkacaklar. Onlara ulaştığınızda onları öldürün. Eğer onları öldürürseniz sevap kazanırsınız.
Resûlullahın vefatından sonra dinden dönenler oldu
721. Âişe (r.a.) şöyle diyor:
Resûlullah (s.a.v.) vefat etti, Araplar dinden döndü, nifak tırmandı. Eğer babamın üzerine çöken şey yüksek dağların üzerine çokseydi, şüphesiz dağı paramparça ederdi.
Borçtan Allah’a sığınmak
722. îbni Abbas (r.a.) Resûlullahm (s.a.v.) şöyle duâ ettiğini bildirir:
Allah’ım, borç altında ezilmekten Sana sığınırım.
Bâzı musibetler günahların neticesidir
723. Berâ bin Âzib (r.a.) rivayet ediyor:
Bir damarın veya gözün uğradığı her ıztırap bir günah karşılığıdır. Allah’ın günah karşılığında kişiye çektirmediği ıztırap ise daha fazladır.
Toprak parçasını gasbetmek
724. Ya’la bin Mürre (r.a.) Resûlullahm (s.a.v.) şöyle buyurduğunu işittiğini rivayet ediyor:
Kim haksız olarak bir karış veya daha az bir yeri gasbe-derse, kıyamet günü yedi kat yerin altına kadar o yeri taşıyarak gelir.
725. İbni Abbas (r.a.) rivayet ediyor:
İnsanlarla sürtüşmekten sakın! Çünkü bu iyi hasletleri örter, çirkinleri ise su yüzüne çıkarır.
izah
Hibeden dönmek
726. Câbir (r.a.) rivayet ediyor:
Hibe ettiği bir şeyden dönen, kusmuğunu geri yiyen kimse gibidir.
Ebû Dâvud, Büyü: 83; Buharı, Hibe: 14, 30; Hiyel: 14; Müslim, Hibât: 5; Tirnıizî, Büyü: 52; Afeşâf, Hibe: 2;
Peygamberimizin bâzı mühim tavsiyeleri
727. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Ey Ebû Hüreyre! Allah’ın sana takdir ettiği rızka razı ol, zengin olursun. Şüpheli şeyleri terk et, Allah’a gerçek kul olursun. Kendin için sevdiğim insanlar için de sev, mii’min olursun. Komşularına iyilik et, gerçek Müslüman olursun. Çok gülmekten sakın. Çünkü çok gülmek kalbi öldürür. Kahkaha şeytandan, tebessüm ise Allah’tandır.
Ümmetler ne zaman helak olur?
728. Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor:
Bir ümmet Allah’a ortak koşuncaya kadar asla helak olmaz. Allah’a şirk koşan bir ümmetin bu şirki de, kaderi inkar etmeyle başlar.
Rükû ve secdeleri tam yapmak
729. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Resûluîlah (s.a.v.) kişinin namazda rükû ve secdeleri tam yapmamasını yasakladı.
Allah her şeyde güzelliği emretmiştir
730. Şeddad bin Evs (r.a.) rivayet ediyor: Muhakkak Allah herşeyde güzelliği emretmiştir. Öyle ise öldürdüğünüzde güzel bir şekilde öldürün. Hayvan kestiğinizde kesimi güzel yapınız. Hayvan kesecek olan bıçağını iyice keskinleştirsin ve keseceği hayvana eziyet vermesin.
Müslim. Sayd: 57; Tırmitu Diyal: 14; Ebû Dâvud, Edâhî, 12; NesM, Danaya 22; Ihni Mâce, Zebâih: 3; Dârimî, Edâhî: İ0; Müsned,
Kendine verilmeyenle tok görünmek
731. Aişe (r.a.) rivayet ediyor:
Kendisine verilmeyenle tok gürülen iki sahte elbise giyen gibidir.
Buharı, Nikâh; 106; Müslim, Libas: 126, 127; Ebû Dâvud, Edeb: 191.
Peygamberliğin yirmi dört parçasından biri
732. Abdullah bin Serces (r.a.) rivayet ediyor:
İstikâmet üzere olmak, güzel haslet, düşünerek, sabırla hareket etmek ve her hususta orta yolu tutmak, peygamberliğin yirmi dört parçasından bir parçadır.
Tirmizî, Birr: 66.
Dinde aşırı gitmemek
733. Enes (r.a.) rivayet ediyor: Dininizin en hayırlısı kolay olanıdır.
Merhamet
734. Üsâme bin Zeyd (r.a.) Resûluîlahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Merhamet etmeyene merhamet edilmez.
Buharı, Edeb: 18; Müslim, Fczâli: 64, 65; Tirmizİ Birr: 12; Ebû Dâvud, Edeb: 156.
Peygamberimizin bu sözü söylemesinin sebebi şu hadisedir: .
Resûlullah torunu Hz. Hasan’ı öpmüştü. O sırada orada bulunan Akra’ bin Habis bunu tuhaf karşılayarak, “Benim on tane çocuğum var. Fakat onlardan hiçbirini öpmedim” dedi. Bunun üzerine Resûlullah yukarıdaki sözü söyledi.
Resûluîlahın Akra’ya, “Allah kalbinden merhameti çıkardı ise ben ne yapabilirim?” dediği de rivayet edilir.
Yüce Allah bir âyette “İyiliğin karşılığı ancak iyilik değil midir?” buyurmuştur.1 İyiliğin karşılığı iyilik olduğu gibi, merhametin karşılığı da merhamettir. Kim dünyada insanlara, çocuklara, hayvanlara merhamet etmezse, âhirette de kendisine rahmetle muamele edilmez. Allah böylelerine merha-metle bakmaz.
Buna göre kişinin başkalarına göstereceği merhamet, “İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz”2 âyetine de uygun o-larak geri kendisine dönecektir.
Konu ile ilgili daha birçok hadis vardır. Bunlardan birisi, “Allah insanlara merhamet etmeyene rahmette bulunmaz” şeklindedir.^ Bir başka hadis ise şu mealdedir:
“Allah merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyle ise sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, göktekiler de size rahmet etsinler.”4
Hadiste geçen “gökteki lef’den maksat meleklerdir. Meleklerin insanlara rahmeti, onlar için Allah’tan bağışlanma talep etmeleridir.
Başka bir hadiste merhametin ancak ebedî hüsrana uğrayan kimselerin kalbinden çıkarıldığı bildirilmiştir.5
1. Rahman Sûresi, 60.
2. tsrâ Sûresi, 7.
3. Buharı, Tevhid: 2, Edeb: 27; Müslim, Fezâil: 66; Tirmizî, Birr: 16.
4. Tirmizî, Birr: 16; Ebû Dâvud, Edeb: 66.
5. Tirmizî, Birr: 16; Ebû Dâvud, Edeb: 66.
Peygamberimize rüzgarla yardım edildi
735. Enes (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Bana saba rüzgarı ile yardım edildi. Âd kavmi ise debur (karayel) ile helak edildi.
İzah
Müşrikler 10.000 kişi gibi, kalabalık bir ordu ile Medine üzerine yürümüşlerdi. Medine’de bulunan Yahudiler ve münafıklar da müşriklere yardımcı olmuşlardı. Uzun süren kuşatma neticesinde Müslümanlar çok büyük sıkıntılar geçirdiler, kendileri şehir dışında düşmana karşı dururlarken, Medine’deki aileleri için endişe dolu anlar yaşadılar. Nihayet Allah’ın yardımı, yetişti. Bu, hadiste de ifâde edilen “saba” rüzgarı idi. Şiddetle esen rüzgar, müşriklerin karargahını yerle bir etti. Müşrikler telaşla sağa sola kaçtılar ve kuşatmayı kaldırmak zorunda kaldılar. Bu yardım Kur’ân-i Kerim’de şöyle haber verilir:
“Ey iman edenler! Hatırlayın Allah’ın size olan nimetini ki, düşman orduları size saldırdığında, Biz onların üzerine bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik.”6
Hadiste, Allah’ın Âd kavmini de karayel ile helak ettiği bildirilmektedir. Âd kavmi, Hz. Hûd’un (a.s.) kavmidir. Hz. Hûd onları doğru yola çağırmış, fakat onlar kendisini dinlememişti. Yüce Allah da peygamberlerini dinlemeyen bu kavme şiddetli bir rüzgar göndererek onları helak etti.
6. Ahzâb Sûresi, 9.
Peygamberimizin bir duası
736. Ali (r.a.) rivayet ediyor:
Allah’ım, kulağımdan ve gözümden ölünceye kadar beni istifade ettir. Dinimde* bana afiyet ver. Beni yaşattığın hal üzere hasret. Hakkımı alıncaya kadar zulmedene karşt bana yardım et.
Allah’ım, dinimi** Sana teslim ettim. Yüzümü sadece Sana çevirdim. İşimi Sana havale ettim. Sırtımı Sana dayadım. Senin azabından kurtuluş ve korunma yalnızca Senin merhametine sığınmakla olur. Ben Senin gönderdiğin peygambere ve indirdiğin kitaba iman ettim.
Dünyada nefsin her istediğini yapmak
737. Berâ bin Âzib (r.a.) rivayet ediyor:
Dünyada her istediğini yapıp nefsini tatmin eden kimse, âhirette istediği nimetlere kavuşmaktan mahrum bırakılır. Gözünü zenginlerin lüks yaşayışına dikip, onlar gibi yaşamak isteyen kimse, gökteki meleklerin katında hakîr olur. Sıkıntıda olan kimse, şikâyet etmeden güzelce sabrederse, Allah onu Firdevs Cennetinde istediği yere koyar.
Rablerinin rızâsını dileyerek Ona yalvaranlar
738. Ibni Abbas (r.a.) rivayet ediyor:
Abdullah bin Revaha arkadaşlarıyla Allah’ı anarken Re-sûlullah (s.a.v.) onları ziyaret etti. Onlara, “Siz o kimselersiniz ki, yanınızda oturmaya sabretmemi Allah bana emir buyurdu” dedi. Sonra da şu âyeti okudum
“Sabah akşam Rablerinin rızâsını dileyerek Ona yalvaranlarla oturmaya sabret. Dünya hayatının zînetini arzulayıp da gözlerini onlardan çevirme. Kalbini Bizi anmaktan gafil kıldığımız, hevâ ve hevesine uyan ve işinde aşırılığa kaçan kimseye de boyun eğme.”1
Resûlullah (s.a.v.) sözlerine şöyle devam etti:
“Şunu bilin ki, siz burada kaç kişi iseniz, sizin sayınız kadar melekler de sizinle beraber oturuyorlar. Siz Allah’ı
Keh Sûresi, 28
teşbih ve tenzih ettiğinizde, onlar da size katılır, siz Allah’a hamd ettiğinizde onlar da hamd eder, siz tekbir getirdiğinizde onlar da tekbir getirirler. Sonra da Allah’ın huzuruna yükselirler. Allah sizin şu halinizi onlardan daha iyi bildiği halde Ona bunu şöyle ulaştırırlar:
“Ey Rabbimiz, Senin kulların ‘Sübhanallah’ dediler; biz de söyledik. ‘Allâhü ekber’ dediler; biz de söyledik, ‘Elhamdülillah’ dediler; biz de söyledik.’*
Rabbimiz de onlara, “Ey meleklerim! Şâhid olun ki, Ben onları bağışladım” der.
Onlar, “Onların arasında günah işleyen filan ve filan kulların da var” derler. Allah şöyle buyurur:
“Onlar öyle bir cemaattır ki, içlerinde bulunan hiç kimse eli boş dönmez.”
Dört kısım kalp
739. Ebû Sâid el-Hudrî (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Kalpler dört kısımdır. Bunlar:
1. Fıtrat üzere olan, içi imanla dopdolu olan kalp. Bunun misâli, etrafa aydınlık saçan lambaya benzer. Bu, mü’minin kalbidir. O kandili de nurludur.
2. Kılıflara konmuş ve ağzı mühürlenmiş kalb. Bu, kâfirin kalbidir.
3. Tersyüz edilmiş kalptir. Bu, münafığın kalbidir. Önce iman etmiş, sonra inkar etmiştir.
4. Terkedilmiş kalp. Bu kalpte iman da, nifak da vardır. İman bu kalbde, tertemiz sulardan beslenen bir ağacı andırırken; nifak da kan ve irin akıtan bir yaraya benzer. Artık hangisi bastırırsa, bu kalb onun hükmü altına girer.
Akabe biati
740. Câbir bin Abdullah (r.a.) rivayet ediyor:
Dayım Ced bin Kays, Akabe biati için Ensardan Resû-lullaha giden yetmiş süvari arasında beni de götürdü. Resû-lullah (s.a.v.)yammıza geldi. Amcası Abbas da yanında idi. Ona, “Ey Amca! Dayılarından söz al” buyurdu.
Yetmiş kişi, “Ya Muhammed, Rabbin için bizden ne istiyorsan iste! Kendin için de dilediğini iste” dediler.
Resûlullah (s.a.v.), “Rabbim için istediğim, hiçbir şeyi ortak koşmaksizın sadece Ona ibâdet etmenizdir. Kendim için istediğim de kendinizi koruduğunuz şeylerden beni de korumanızdır” buyurdu.
Oradakiler, “Bunları yaparsak bizim için ne var?” diye sordular.
Resûlullah (s.a.v.) “Cennet” buyurdu.
Kadını örten iki şey
741. İbni Abbas (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.), “Kadını iki şey örter” buyurdu.
“Onlar nedir?” denildi.
Resûlullah, “Beyi ve kabir” buyurdu.
“Hangisi daha iyi örter?” denildi.
Resûlullah, “Kabir” buyurdu.
Saçı kısaltmak
742. Câbir (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) saçı dağınık bir adam gördü. “Biriniz kendini niçin çirkinleştiriyor?” buyurdu ve eliyle saçını kısaltmasını işaret etti.
Resûlullahın vefatında Hz. Fâtıma’nın sözleri
743. Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullah vefat ettiğinde Hz. Fâtıma,
“Ey Rabbine kendisinden daha yakın olan bulunmayan babam!
“Ey makamı Firdevs Cenneti olan babam! “Ey vefatını Cebrail’e haber verdiğimiz babam!” dedi. Buhârî, Megâzî, : 83; îbni Mâce, Cenâiz: 65; Nesâî, Cenâiz: 13; Müsned, 3:248 (13015); Dârimî, Mukaddime: 14 (88.)
Yeminin neticesi
744. Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor: Yemin, ya günahı veya pişmanlığı netice verir.
îbni Mâce, Keffâret: 5.
İnsanlar üç grup olarak hasredilecek
745. Ebû Zer (r.a.) rivayet ediyor:
Doğru sözlü ve doğruluğu tasdik edilmiş olan Muham-med (s.a.v.), bana şunu haber verdi:
“Şüphesiz insanlar üç grup olarak haşredilecektir. Bunlardan bir grubu yiyip içerek ve giyinik; diğeri yürüyerek ve koşarak; üçüncü grup ise melekler onları sürükleyerek, ateş de arkadan onlan toplayarak.”
Resûlullah Bedir Savaşında kimin nerede öldürüleceğini haber verdi
746. Ömer (r.a.) rivayet ediyor:
Bedir Savaşı akşamında Resûlullah bize “Şurası yarın in-şaailah filan müşrikin vurulup düşeceği yerdir, şurası falanın düşeceği yerdir” buyurdu. Onu hak ile gönderen Allah’a yemin ederim ki, sayılanlardan hiçbirisi onun haber verdiği yerden başka bir yerde ölmemişti. Müşrik ölüleri birbiri üzerine bir kuyuya atıldılar. Resûlullah (s.a.v.) onların atıldığı kuyunun başına geldi ve “Ey filan oğlu filan, ey filan oğlu filan Allah ve Resulünün size vaad ettiği azabı buldunuz mu? Şüphesiz ben Allah’ın bana vaad ettiği zaferi buldum” buyurdu.
Ömer “Ya Resûlallah, içerisinde ruh olmayan cesetlerle nasıl konuşuyorsun?” diye sordu.
Resûlullah (s.a.v.), “Siz benim söylediğimi onlardan daha iyi işitmezsiniz. Ancak onlar bana cevap vermeye güç yetiremezler” buyurdu.
Müslim, Cihad: 83; Ebû Dâvud, Cihad: 125; Nesâî, Cenâiz: 117-
Aşure orucu
747. Alkame rivayet ediyor:
Aşure gününde Abdullah bin Mes’ud’un yanına girdim. Tirid ve urak* yiyordu. “Ey Ebû Abdurrahman, bugün A-sûre günü değil mi?” dedim. Şu cevabı verdi:
“Evet, bugün Aşure. Biz Resûlullah ile beraber, Ramazan orucu farz olmadan Önce Aşure gününde oruç tutardık. Ramazan orucu farz kılındığında bu hüküm kaldırıldı. Otur! Sen de ye.”
Oturdum, ben de yedim.
Bir kıyamet alâmeti
748. Enes (r.a.) rivayet ediyor:
insanlar mescidleri ile birbirlerine karşı övünmedikçe kıyamet kopmaz.
749. Abdullah bin Ömer (r.a.) Resûfciirâhın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Üzerinde bir parça et bulunan kemik.
Yağmur suyu ile sulanan arazilerde öşür; deve ile sulananda ise yarım öşür vardır.
Ebû Dâvud, Zekât: 12; Buharı, Zekât: 55; İbni Mâce, Zekât: 17; Tirmizl Zekât: 14; Müslim, Zekât: 7.
Resûlullahın hacılar için duası
750. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor. Resûlullah (s.a.v.) şöyle duâ etti:
Allah’ım, hacıyı ve onun bağışlanma dilediği kimseyi bağışla.
Haya imandandır
751. îmran bin Husayn (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Haya imandandır, iman da Cennettedir. Hayâsızlık kabalıktandır. O da Cehenneme götürür.
Buharı, îman: 16, Edeb: 77; Müslim, İman: 57, 59; Ebû Dâvııd, Sünnet; 14; Tinnizi Birr: 56, 80; Nesâî, İman: 16.
Hastaya sıhhat zamanında yaptığı ibâdetlerin sevabı yazılır
752. Ebû Musa (r.a.) rivayet ediyor:
Şüphesiz Allah hasta tuttuğu sürece hastaya sağdığında yapmaya devam ettiği amellerin sevabını daha fazla olarak yazar. Yolcuya da evinde iken işlediği amelinin karşılığından daha güzelini verir.
Buharı, Cihad: 134; Müsned, 4:4:552(19624.)
Buluğ çağına ermeden üç çocuğu ölen kimse
753. Amr bin Abese (r.a.) Resûlullahm (s.a.v.) şöyle buyurduğunu işittiğini rivayet ediyor:
Allah Teâla şöyle buyurdu: “Benim rızam için sadaka verenlere sevgim hak olmuştur. Benim rızam için yardımla-şanlara sevgim hak olmuştur. Hiçbir mü’min erkek ve müp-min kadın yoktur ki, buluğ çağma ermeden üç çocuğu vefat etsin de Allah çocuklara olan rahmetiyle o kişiyi Cennete sokmasın.
2. Câmiii’s-Sagîr, 1:445. 458 / MU’CEMÜ’S-SAGÎR
Haricîler
754. Ebû Ümâme (r.a.) rivayet ediyor:
Haricîler ateşin köpekleridir.
497, 670, 691 ve 720 numaralı hadislere bakınız.
Peygamberimizin ümmetine düşkünlüğü
755. Ebû Katâde (r.a.) rivayet ediyor:
Muaz bin Cebel Resûlullahi (s.a.v.) aramak için çıktı. Ancak onu bulamadı. Evinde aradı bulamadı. Sokak sokak onu aradı. Onun Sevap Dağında olduğu kendisine söylendi. Oraya çıktı. İnsanların Fetih Mescidine çıkmak için yol e-dindikleri mağarada onu gördü. Baktı ki Resûlullah (s.a.v.) secdede. Ben [Muaz] dağın tepesinden indim; o hala secdede idi. Ruhunumu teslim etti diye aklıma kötü şeyler geldi. Başını kaldırınca, “Ya Resûlullah, aklıma kötü şeyler geldi. Ruhunu teslim ettiğini sandım” dedim.
Resûlullah şöyle buyurdu: “İşte burada bana Cebrail (a.s.) geldi ve ‘Allah sana selam söylüyor ve ümmetine ne yapmamı istiyorsun?’ diye soruyor” dedi. Ben, “Allah daha iyi bilir” dedim. Cebrail gitti, sonra tekrar geldi ve “Allah, ‘Ümmetin hakkında seni üzmeyeceğim’ buyuruyor” dedi. Bunun üzerine secdeye kapandım. Allah’a yaklaşmanın en iyi vesilesi secdedir.”
Nikahta kadının izni
756. İbni Abbas (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) babalarının kendilerini zorla evlendirdiği bir bakire ve dulun nikahını iptal etti.
Abdest günahları döker
757. Ebû Ümâme (r.a.) rivayet ediyor:
Bir Müslüman abdest alırken elini yıkaması eli ile işlediği günahlarına keffâret olur, yüzünü yıkaması gözü ile işlediği günahlarına keffâret olur. Başını meshetmesi kulakları ile işlediği günahlarına keffâret olur. Ayaklarını yıkaması ayağı ile işlediği günahlarına keffâret olur. Sonra namaz kılarsa onun sevabı kendisine fazladan kalır.
İbni Mâce, Taharet: 6; Müslim, Taharet: 32.
Resûlullahın hususiyetleri
758. Enes (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullaha on yıl hizmet ettim. Olan herşeyi Allah’tan bilip razı olduğu için yaptığım şeyi uygun bulup bulmadığını anlayamadım. Şayet hanımlarından bâzıları, “Eğer şöyle şöyle yapsaydın.” “Niçin şöyle şöyle yapmadın” derlerse, “Bırakın onu. Şayet o şeyi Allah dileseydi mutlaka olurdu” buyururdu.
“Resûlullahın kendi nefsi için hiçbir zaman intikam aldığını görmedim. Ancak Allah’ın bir yasağı çiğnendiği zaman yine Allah için insanların en çok öfkeleneni olurdu.
“Kendisine iki iş arzedilse, kolayında Allah’a isyan olmadığı takdirde en kolay olanını tercih ederdi. Kolay da
olsa o şey Allah’a isyan ise o şeye karşı insanların en uzağı olurdu.
Hacc-ı ekber
759. İbni Ömer (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullah (s.a.v.) hacda, Kurban bayramı gününde iki cemre arasında durdu ve “Bu gün hacc-ı ekberdir” buyurdu.
.Buhârî, Edeh: 39.
Kulak çınladığında salavat getirmek
760. Ebû Râfî (r.a.) rivayet ediyor: Kulağınız çınladığında beni hatırlayıp bana salavât getirin.
Cami yapmanın fazileti
761. Ebû Zer (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Kim Allah için “katat” kuşunun yuvası kadar bir cami yapsa, Allah onun için Cennette bir köşk bina eder.
Resûlullahın Medinelilere bereket duası
762, Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) Medine için, “Allah’ım, Ölçülen ve tartılan şeyleri onlar için bereketlendir” diye duâ etti.
Nimetçe aşağıda olanlara bakmak
763. Abdullah (r.a.) rivayet ediyor:
Nimetçe kendinizden aşağıda olanlara bakınız, yukarıda olanlara değil. Çünkü kendinizden aşağıda olanlara bakmanız, Allah’ın üzerinizdeki nimetlerini küçümsememeniz açı-sıdan daha uygundur.
Müslim, Zühd: 9; Tirmizî, Kiyâme: 58; İbni Mâce, Zühd: 9.”
Kan dökmek helak olma sebebidir
764. Ebu’d-Derdâ (r.a.) rivayet ediyor:
Mü’min, haram kılınan kanı dökmedikçe ibadetiyle yaşayışında huzurlu ve salih bir insan olmaya devam eder. Haram kan döktüğünde heîâk olur.
Yatsı namazını kılmadan uyumak
765. Ebû Berze (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) yatsı namazını kılmadan önce uyumayı ve kıldıktan sonra konuşmayı nehyetti.
Resûlullahın evi ile minberi arasının fazileti
766. Ebû Hüreyre (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Evimle minberim arası Cennet bahçelerinden bir bahçedir. Minberim de Cennetin yüksek bahçelerinden biridir.
Buharı, Salât-i FÎMescid-i Mekke: 5; Müslim, Hac: 502.
Ruhsatları kabul etmek
767. Ebû’d-Derdâ (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu işittim:
“Allah bazı şeyleri farz kılmıştır, onları kaçırmayın. Bazı sınırlar çizmiştir, onlan çiğnemeyin. Bir çok şeyde de unutmadan münezzeh olduğu halde sükut etmiştir. Onlara kendinizi zorlamayın. Allah’tan bir rahmet olarak o ruhsatları kabul edin.”
Gücü yetenin öfkesini yutması
768. Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor:
Gereğini yapmaya gücü yettiği halde öfkesini yutan kimseyi Allah kıyamet gününde hurilerden seçmesi için serbest bırakır. Kim bir köleyi (kulu) evlendirirse Allah kıyamet gününde onun başına saltanat tacı koyar.
Şüpheli şeylerden sakınmak
769. Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor: ibâdetin en üstünü dinî konularda ince anlayıştır. En üs tün dindarlık da şüpheli şeylerden sakınmaktır.
Mahşer günü hesaba çekilmeyecek olanlar
770. Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor: Üç grup insan vardır ki, kıyametin dehşetli korkusu onları etkilemez. Onlar hesaba da çekilmezler. Yaratıkların hesabı bitinceye kadar onlar miskten tepeler üzerindedirler. Bu üç grup:
1. Allah rızâsı için imam olan ve cemaatin kendisinden memnun kaldığı imam.
2. Allah rızası için insanları namaza çağıran müezzin.
3. Kendisiyle Rabbi ve efendisi arasındaki haklara dikkat eden köle.
Ayıp örtmek
771. Ebû Said el-Hudrî (r.a.) Resûlullahtan (s.a.v.) şunu işittiğini rivayet ediyor:
Kim bir din kardeşinin bir ayıbını görür de onu örterse, Cennete girer.
Ölmek üzere olanlara iman telkini
772. Ebû Hiireyre (r.a.) rivayet ediyor:
Ölmek üzere olanlarınıza “Lâilâhe illallah (Allah’tan başka ilâh yoktur)” cümlesini telkin ediniz. Ve “İmanında sebat et, sebat et! Kuvvet ancak Allah’tandır” deyiniz.
Kur’ân okumanın ve ona uymanın faydası
773. Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor:
Kim gece gündüz Kur’ân okur, helâlini helâl, haramını haram bilirse Allah onun etini ve kanım Cehenneme haram kılar. Kıyamet günü olunca da o Kur’ân kendisi için bir kurtuluş vesikası olur.
Bedir Savaşına katılanların fazileti
774. Ebû Seleme bin Abdurrahman babasından rivayet ediyor:
Talha bin Übeydullah Âmir bin Füheyre hakkında ileri geri konuştu. Resûlullah (s.a.v.) onu şöyle ikaz etti:
“Yavaş ol ey Ebû Talha! Çünkü senin gibi o da Bedir Savaşında bulundu. En hayırlınız azâdlı kölelerine daha iyi davranandır.”
Mahşerden bir sahne
775. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Kıyamet günü peygamberler mahşer yerine gelmek üzere hayvanların sırtında diriltilirler. Salih (a.s.) devesinin sırtında mahşer yerine sevk edilir. Çocuklarım Hasan ve Hüseyin Adva isimli devemin sırtında sevkedilir. Ben Burak üzerinde sevkediîirim. O, adımlarını gözümün görebildiği en uzak noktaya atar.
Bilal Cennet develerinden bir devenin üzerinde sevk edilir. Net bir sesle, şehadetlerin hakkını vere vere ezan okur. “Eşhedü enne Muhammedün Resûlullah=Ben şehadet ederim ki Muhammed Allah’ın Resulüdür” dediğinde gelmiş geçmiş bütün mü’minler de aynı şehadeti getirirler. Bu, dünyada iken kendilerinden kabul edilenlerden kabul, reddedilenlerden ise reddedilir.
İnsanlar kabirlerinden kalktıktan sonra, kimi yaya, kimi bi-nekli, kimi de sürünerek olmak üzere toplanma yeri olan mahşer meydanına sevk edileceklerdir. Hadis, bu sevk esnasındaki bir sahneyi haber vermektedir. O da peygamberlerin hayvanların sırtında diriltileceğidir. Hadiste açıkça haber verilmese de bu hayvanlar Cennetten getirilecektir. Salih (a.s.) bir mucize olarak kayadan çıkardığı devesinin üzerinde olacak, Hasan ve Hüseyin (r.a.) Resûlullahın Advâ isimli devesinin üzerinde, Resûlullah da diğer peygamberlerden farklı olarak Burak ile mahşer yerine gidecektir. Burak, Cennetten getirilen bir hayvandır. Peygamberimiz miraca yükseldiğinde Mekke’den Mescid-i Aksa’ya Burak ile gitmiştir. Hadiste, Burak’ın çok hızlı bir binek olduğuna dikkat çekilmektedir.
Hadiste Resûlullahın müezzini Hz. Bilal’in de Cennet develerinin birisinin üzerinde olacağı ve ezan okuyacağı, bütün Müslümanların onun “Eşhedü enne Muhammedün Resûlullah” sözünü tasdik edeceği, ancak bunun dünyada ezana lakayt kalanlardan kabul edilmeyeceği bildirilmektedir.
Kölenin efendisi üzerindeki hakları
776. îbni Abbas (r.a.) rivayet ediyor: Kölenin efendisi üzerinde şu üç hakkı vardır:
1. Namazında acele ettirmemek.
2. Yemek yerken kaldırmamak.
3. Ve karnını iyice doyurmak.
İkindi namazının sünneti
777. Ali (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) ikindi namazından önce dört rekat namaz kılardı.
Giyinmiş, fakat çıplak kadınlar
778. Abdullah bin Ömer (r.a.) Resûlullahın şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Ümmetimin son zamanlarında görünüşte giyinik, fakat aslında çıplak kadınlar olacaktır. Bunların başlan, deve hör-gücü gibidir. Onlara lanet edin. Şüphesiz bu kadınlar lanetlenmişlerdir.
Müslim, Libas ve’z-Zine: 125; Cennet: 52.
Müslümanları rahatsız etmekten sakınmak
779. Câbir bin Abdullah (r.a.) rivayet ediyor:
Soğan ve sarımsak yiyen bizden ve camilerimizden uzak-laşsm ve evinde otursun.
Bâzı kıyamet alâmetleri
780. Enes (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) başını hilâle çevirdi ve şöyle buyurdu:
“Kıyametin yaklaştığının bir alâmeti de da hilalin erken
görülmesidir. Öyle ki, ‘Bu hilal iki geceliktir’ denilir. Mescidler yol edinilir ve âni ölümler görülür.”
İhlâs Sûresini çok okumak
781. Câbir bin (r.a.) rivayet ediyor:
Kim her gün elli defa İhlas Sûresini okursa kıyamet gününde kabrinden şöyle çağrılır:
“Kalk! Ey Allah’ı öven zat, Cennete gir!”
Namaz ateşi söndürür
782. Enes (r.a.) rivayet ediyor: –
Allah’ın her namaz vaktinde şöyle seslenen bir meleği vardır: “Ey Ademoğulları! Kendi elinizle tutuşturduğunuz sizi yakacak olan ateşi namazla söndürmek için kalkınız.”
Sabah namazından sonra Allah’ı zikretmek
783. Hz. Hasan (r.a.) rivayet ediyor:
Kim sabah namazını kıldıktan sonra güneş doğuncaya kadar Allah’ı zikrederse, bu kendisi için mutlaka Cehenneme karşı bir örtü olur.
Resûlullahın Sidretü ‘l-Münteha ‘da gördüğü dört nehir
784. Enes (r.a.) rivayet ediyor:
Sidretü’l-Münteha’ya yükseltildiğimde dört nehirle karşılaştım. İkisi zahir, ikisi bâtındı. Zahir olanlar Nil ve Fırat idi. Bâtın olanlar da Cennetin iki nehriydi.
Sonra bana üç bardak verildi. Birinin içinde süt, birinin içinde bal, diğerinin içinde de şarap vardı. Ben hemen içinde süt olan bardağı aldım ve içtim. Bana, “Sen ve ümmetin doğrusunu yaptınız” denildi.
Kur’ân’in Sahabe üzerindeki tesiri
785, Cübeyr bin Mut’im (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullaha (s.a.v.) geldim. O Ashabına sabah namazını kıldırıyordu. Onun, “Ona mâni olacak yoktur” dediğini işittim. “Rabbinin azabı muhakkak gelecektir. Ona mâni olacak yoktur”2 âyetlerini okuyordu. Sesi dışarı çıkıyordu. Bu. kalbimi çarptı sandım.
Resûlullahın Uz. Imran’a öğrettiği dua
786. İmran bin Hüsayn (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullah (s.a.v.) bana, “Ey İmrân!” buyurdu. “Buyur” dedim. “Şöyle de” buyurdu:
“Allah’ım, işimi yoluna koymam için Senden hidâyet diliyorum. Ve nefsimin şerrinden Sana sığınıyorum.”
Köleyi hürriyetine kavuşturmak
787. Sehl bin Sa’d (r.a.) rivayet ediyor:
Kim Müslüman bir köleyi hürriyetine kavuşturursa, 0-nun her azasına karşılık Allah o kimsenin bir azasını Cehennemden kurtarır.
Buharı, Itk: 1; Müslim, Itk: 24; Tirmizî, Nüzur: 19.
Borçlu olarak ölmek
788. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Ölen bir mü’minin ruhu, borcu olduğu sürece tutukludur.
İbni Mâce, Sadaka: 12.
Devlet malına hıyanet edenlerin mahşer yerindeki durumu
789. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) devlet ve millet malına hiyanetten söz etti. Şöyle buyurdu:
“Biriniz Kıyamet gününde omuzunda bağıran bir deve ile gelmekten sakındırırım.”
Müslim, Imâre: 24
Kararda aceleci olmamak
790. Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor:
Bir adam yeni evlenmişti. Resûlullah (s.a.v.) bir orduyu sefere gönderdi. O kişiyi de onlarla birlikte gönderdi. Sefer dönüşünde o adam acele ile ailesinin yanına geldi.Hanımım kapıda ayakta bekler buldu. îçine kıskançlık doğdu. Hanımını vurmak için mızrağını hazırladı.
Hanımı ona, “Acele etme! Eve bir bak” dedi.
Adam içeri girdi, yatağın üzerine uzanmış iri bir yılan gördü. Onu öldürdü, kendi de öldü.
Bu haber Resûlullaha ulaştığında, “Bu evlerin cinlerden sakinleri vardır,” dedi, ve cinleri [bu yılanları] öldürmeyi nehyetti.
Müslim, Selâm: 139; Tirmizî, Ahkâm: 2; Ebû Dâvud, Edeb: 174; Muvatta, İsti’zan: 33.
Muvatta’da bu hadis Ebû Said el-Hudrî1 nin (r.a.) rivayet ettiği şekliyle şöyledir:
Yeni gerdeğe girmiş bir genç vardı. Bu genç Resûlullah ile beraber Hendek savaşma katıldı. Resûlullah (s.a.v.) Hendekte iken bu genç Resûlullaha geldi ve şöyle dedi:
“Ya Resûlallah! Ben yeni evliyim, bana izin ver.” Resûlullah ona izin verdi ve kendisine şu tembihte bulundu:
“Silahını yanına al. Çünkü Benî Kurayza Yahudilerinin sana birşey yapmalarından korkuyorum.”
Genç evine gittiğinde, hanımını iki kapı arasında ayakta dururken gördü. Onu kıskandı, vurmak için elini mızrağa uzattı.
Hanımı ona, “Evine girip içeridekini görmeden acele etme” dedi.
Genç eve girdi, yatağın üzerinde kıvrılmış bir yılan gördü. O-na mızrağını sapladı. Sonra dışarı çıkarıp mızrağını eve dikti. Yılan mızrağın ucunda titredi, genç de hemen oluverdi. Genç mi, yoksa yılan mı daha önce öldü bilinmiyor. Bu durum Resûlullaha anlatıldığında şöyle buyurdu:
“Medine’de Müslüman olmuş cinler vardır. Onlardan birini görürseniz üç gün zaman tanıyın. Sonra [hâlâ gitmezse] isterseniz öldürün. Çünkü o şeytandır.”
Yatmadan önce yapılacak işler
791. Câbir (r.a.) rivayet ediyor:
Yatarken kaplarınızın ağzım kapatın, su kaplarınızın ağzını bağlayın, kapılarınızı kapayın, yanan ateşi söndürün. Çünkü şeytan kapalı kapıyı açamaz, su kabının bağını sö-kemez, kapların örtülerini kaldıramaz. Küçük yaramaz da [fare] insanların evlerini çok çabuk ateşle doldurabilir.
Tirmizî, Et’ime: 15; Muvatta, Sıfatı’n-Nebiyyi: 21; Müslim,Eşribe: 36.
Dinimizin atıcılığa verdiği önem
792. Behz bin Hakîm babasından, o da dedesinden rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) ok atan ve “Vallahi vuramadın, vallahi vurdum” diyen bir topluluğa uğradı. Onlar Resûlullahı görünce durdular. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Atın. Ok atanların yeminleri geçersizdir. Onda yemini bozma vebali ve keffaret söz konusu değildir.”
Kabe’nin putlardan temizlenmesi
793. Abdullah bin Abbas (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah fetih gününde Mekke’ye girdiğinde Kabe’nin üzerinde 360 adet put vardı. İblis kendileri için ayaklarını kurşunla sâbitleştirmişti. Resûlullah beraberinde asa vardı. Onunla dokunduğu her put yüz üstü düşüyordu. Resûlullah o esnada “Hak geldi, bâtıl yok oldu. Muhakkak ki bâtıl yok olup gidicidir”‘ Bütün putların üzerinden böyle geçti.
Namaz günahları döker
794. Selmân-ı Fârisî (r.a.) rivayet ediyor:
Müslüman, günahları başı üzerine konmuş olarak namaz kılar. Her secde ettiğinde başından dökülür. Namazını bitirince artık bütün günahları dökülmüş olur.
Cuma günü gusletmek
795. Ebû Said el-Hudrî (r.a.) rivayet ediyor:
Ergenlik çağma gelen erkek ve kadın herkesin Cuma günü gusletmesi vaciptir.
Buhârî, Ezan: 161, Cuma: 2, 3, 12; Müslim, Cuma: 4; Ebû Dâvud, Tahare: 127; İbni Mâce, İkâme: 80; Nesâî, Cuma: 6, 11; Dârimî, Salât: 190; Muvatta, Cuma: 2, 4; Müsned, 3:8 (11010.)
Bildiğinin onda birini yapmakla kurtulacak olanlar
796. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Siz öyle bir zamanda yaşıyorsunuz ki, emredilenin onda birini terk eden helak olur. Fakat öyle bir zaman gelecek ki, emredilenin onda birini yapan kurtulur.
Tirmizî, Fiten: 64
Resûlullahın gece ibâdeti
797. Said bin Hişam rivayet ediyor: Âişe’den (r.a.) Resûlullahın gece ibâdetini sordum. C şöyle dedi:
“Ey elbisesine bürünen!
“Az bir kısım müstesna geceleyin ibâdet için kalk.
“Gecenin yansında veya biraz daha geç kalk.
“Yahut biraz daha erken kalk ve Kur’ân’ı açık açık, tane tane oku.
“Biz sana pek büyük bir söz vahyedeceğiz.
“Gece vakti kalkmak nefse daha çok tesir eder; Kur’ân ve zikir için de daha elverişlidir.
“Çünkü senin için gündüz vakti uzunca bir meşguliyet vardır.”1 âyeti, Resûlullaha gece kalkmasını farz kılmıştı. İlk farz olan bu emirden sonra Resûlullah (s.a.v.) ve Ashabı geceleyin kalkıyor ve ayaklan şişinceye kadar kıyamda duruyorlardı. Allah Teâlâ sûrenin son kısmını onlara bir sene göndermedi. Sonra şunu indirdi:
“Şüphesiz Allah biliyor ki sen ve seninle beraber olanlardan bir topluluk, gecenin üçte ikisine yakın veya yarısı kadar, yahut üçte biri kadar bir zaman ibâdete kalkıyorsunuz. Geceyi ve gündüzü takdir eden Allah’tır. Gece ibâdetine güç yetiremeyeceğinizi bildiği için, Allah gece namazını size farz kılmadı. Artık Kur’ân’dan kolayınıza geleni okuyun.”
Bu âyetten sonra gece namazı nafile oldu.
Ebû Dâvud, Tatavvu: 26; Müslim, Müsâfirîn: 139; Nesâî, Kıyâmü’I-Leyl: 2, 18; tbni Mâce, ikame: 123; fimizi Salat: 328;Müsned, 6:64 (24261.)
798. Ömer (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Kur’ân’a temiz olandan başkası dokunamaz.
Borçluya kolaylık göstermek
799.Kıyamet gününde bir adam getirilir ve Allah’ın huzurunda durdurulur. Allah onu, “Arkanda ne bıraktın? (Ne ile geldin?)” diye sorar.
O kul, “Ben insanlarla alışveriş yapıyordum. Sattığım zaman eli dar olanlara indirim yapar, eli geniş olanlara zaman tanırdım” der..Allah, “Ben kulumu affetmeye daha layıkım” buyurur ve o kulunu bağışlar.
Rükû ve secdeye eğilirken ellerin durumu
800. Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) namaza başlarken ellerini omuzları hizasına kadar kaldırırdı. Rükûya eğilirken ve rükûdan doğ-rulurken de böyle yapıyordu. İki secde arasında ise kaldırmazdı.
Buhârî, Ezan: 83; Ebâ Dâvud, Salât: 114; İbni Mâce, ikâme: 15; Müslim, Salât: 21, 25, 26; tirmizt Salât: 76, 110; Nesâî, İftitah: 113; Muvatta, Salat: 16; Dârimî, Salat: 41; Müsned, 2:25 (4675).
Ezanda parmakları kulakların içine sokmak
801. Sa’d el-Karaz (r.a.) rivayet edilmiştir:
Resûlullah (s.a.v.) Bilal’e, ezan okuduğunda ellerini kulağına dayamasını emretti. Ve “Muhakkak bu senin sesini daha da gür çıkarır” buyurdu.
Bayram namazı dönüşünde başka yoldan gelmek
802. Sa’d el-Karaz (r.a.) rivayet edilmiştir:
Resûlullah (s.a.v.) iki bayram namazına giderken de bir yoldan gider, geri dönüşte başka bir yoldan dönerdi.
Ebû Dâvud, Salat: 254; İbni Mâce, İkâmeti’s-Salat: 162.
Bayram namazı nasıl kılınır?
803, Sa’d el-Karaz (r.a.) rivayet edilmiştir:
Resûlullah (s.a.v.) bayram namazını hutbeden önce kılardı. Birinci rekâtta, namaz için Kur’ân okumadan önce yedi tekbir alırdı. İkinci rekâtta kıraattan önce beş tekbir alırdı. Bayram namazına yürüyerek gelirdi. Namazdan sonra da yürüyerek dönerdi. Hutbe arasında tekbir getirirdi. Bayramlarda çok tekbir getirirdi.
Peygamberimizin bir çocuğa duası
804. Enes (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) bir gün Ensardan bir çocuğa “Ayakkabımı verir inisin?” buyurdu.
Buhârî, lydeyn: 7, 8; Müslim, Ideyn: 8; Tirmizî, Salat: 383; Nesât, îydeyn: 9.Ebû Dâvud, salat: 252; Tirmizî, Saîat: 386.
Vâil bin Hücr’ün (r.a.) fazileti
805. Vâil bin Hücr (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullahın (s.a.v.) zuhuru bize ulaşınca kavmimin elçisi olarak ona gelmek üzere yola çıktım. Medine’ye geldiğimde Resûlullah ile buluşmadan önce Ashabı ile karşılaştım. Onlar bana, “Sen yanımıza gelmeden üç gün önce, Resûlullah (s.a.v.) seni bize müjdeledi. ‘Vâil bin Hücr size geliyor’ buyurdu” dediler. Sonra Resûlullah ile karşılaştım. Bana “Hoş geldin” dedi. Beni kendine yakın oturttu, abasını oturmam için yere serdi. Sonra insanların toplanmasını emretti. Halk toplandığında minbere çıktı, ben biraz aşağısında bulunuyordum. Sonra Allah’a hamd etti ve şöyle buyurdu:
“Ey insanlar! Bu, Vâil bin Hücr’dür. Uzak beldelerden, Hadramevt’ten size geldi. Kendisini bir zorlayan olmadan, itaat ederek geldi. Kendisi kral oğullarının kalanlanndandı.
“Ey îbni Hücr! Allah seni ve oğullarını mübarek kılsın.” Sonra minberden indi, beni de indirdi. Medine’nin uzakça bir yerinde misafir edilmemi Muâviye bin Ebî Süfyan’a emretti.Ben çıktım, o da benimle beraber çıktı. Biz beraberce yolda giderken Muâviye bana, “Ey Vâil, kızgın yol üzerinde yalın ayak yürümek ayağımı yakıp kavurdu. Ayakkabını bana ver. Güneşin sıcağından onunla korunayım” dedi.
Ben “Sen kralların giydiklerini giyebilecek kişilerden değilsin! Onu sana emaneten de olsa vermekten hoşlanmam” dedim.Muâviye, “Ey Vâil, kızgın yol üzerinde yalın ayak yürümek ayağımı yakıp kavurdu. Beni terkine alsan iyi olur” dedi.Vâil, “Deveme acıdığımdan seni terkime almak istemiyor değilim. Fakat sen hükümdarların soyundan olmadığın için seni terkime almayı kendime yakıştıramam” dedi.
Muâviye, “Öyle ise ayakkabım bana ver, güneşin sıcağından onunla korunayım” dedi
Vâil, “Sen kralların giydiklerini giyebilecek kişilerden değilsin! Onu sana emaneten de olsa vermekten hoşlanmam.”Kavmimin yanına dönmek istediğimde Resûlullah (s.a.v.) benim için üç mektup yazılmasını emretti. Bunlardan biri bana Özeldi. Birini benim ve ailem için, diğerini de benim ve kavmim için yazdı.Benim için olana şunlar yazılıydı:”Bismillâhirrahmânirrahim. Allah’ın Resulü Muham-med’den, Muhacir bin Ebî Ümeyye’ye.”Vâil Hadramevt’in neresinde olursa olsun, bütün krallar üzerine âmir ve reis olacaktır.”
Benim ve ailem hakkında yazdığı mektubta da şu vardı:”Bismillâhirrahmânirrahim. Allah’ın Resulü Muham-med’den, Vâil bin Hiicr ve Hadramevt’teki bütün krallara.Onlar namazı kılacaklar ve zekâtı vereceklerdir.
Değiş tokuş yoluyla, mehirsiz olarak evlendirme yoktur.Onlar Müslümanların askerî birliklerine yardım etmek ve her on kişi için bir dağarcık hurma vermekle mükelleftirler.Ekini yetişmeden satan kişi faiz yemiş olur.
“Her sarhoş edici şey haramdır.”Muâviye İslâm devletinin halifesi olduğunda Kureyş’ten Büsr bin Ebî Ertat isimli birini komutan tayin ederek, ona şu emri verdi:”Şam sınırını geçtikten sonra Medine’ye varıncaya kadar bana bîat etmeyen kime rastlarsan öldür. Medine’ye varınca da bana bîat etmeyenler1 sağ bırakma. Sonra Hadramevt’e yönel. Bana bîat etmeyeni öldür. Eğer orada Vâil bin Hücr’-ü sağ olarak yakalarsan, onu bana getir.”Komutan kendisine emredileni yaptı] Vâil bin Hücr’ü de Muâviye’ye götürdü.
Muâviye adamlarını beni karşılamaya çıkardı. Yanma girdiğimde beni kendi tahtı üzerine oturtarak, “Benim bu tahtım mı daha üstündür, yoksa senin devenin sırtı mı?” dedi.Ben ona şöyle dedim:
“Ey Mü’minlerin emiri! Ben o zaman daha yeni Müslüman olmuştum.Câhiliyet ve küfürden daha yeni kurtulmuştum. Benim yaptığım hareket, bir câhiliyye hareketi idi. Senin yaptığın ise İslama uygun harekettir.”
Muâviye:’Teki. Bu tamam. Osman (r.a.) seni sırdaş edindiği ve senin yakının olan bir kadınla evlendiği halde sen bize niçin yardım etmiyorsun?”
“Çünkü sen, Osman’a senden daha yakın olan biri ile savaştın” dedim.
O, “Senin dediğin Osman’a nasıl benden daha yakın o-lur. Ben neseben Osman’a ondan daha yakınım” dedi.
Ben, “Hz. Peygamber(s.a.v.) Ali ile Osman arasında kardeşlik kurmuştu. Kardeş amca oğlundan daha yakındır. Kaldı ki, din uğruna vatanını bırakıp hicret eden biri ile savaşmam” dedim.
O, “Biz de hicret etmedik mi?” dedi.
Ben, “Biz de her ikinize karşı tarafsız kalmadık mı? Ayrıca benim tarafsız kalmamın bir sebebi daha var. Bir gün Peygamber Efendimizin huzurunda bulunuyorduk. Cemaat alabildiğine çoktu. Hz. Peygamber(s.a.v.) başını doğu tarafına çevirdikten sonra, önüne eğdi ve şöyle buyurdu:
“Size karanlık gecelerin parçaları gibi bir takım karışıklıklar gelmektedir.”
Resûlullah (s.a.v.) bu fitnelerin hemen geleceğinden, şiddetinden ve çirkinliğinden bahsetti.
Ben, “Yâ Resûlallah, o fitneler nedir?” diye sordum.
Resûlullah, “Ey Vâil, İslâmiyette iki kılıç karşılaştığında sen ikisinden de uzak dur” buyurdu.
Muâviye, “Sen Şiîleşmişsin*”* dedi.
Ben, “Aksine. Ben Şiîleşmedim. Fakat Müslümanlar ve Müslümanlık için iyilik isteyen biriyim” dedim.
Muâviye, “Eğer ben bunu daha önce işitmiş olsaydım seni getirtmezdim” dedi.
“Osman şehid edildiğinde Muhammed bin Mesleme’nin Kılıcını taşa vurup kırdığını işitmedin mi?” dedim.
Muâviye, “Onlar bize karşı gelenlerdi” dedi. Peki Resûlullahm şu sözüne ne dersin:
“Kim Ensarı severse beni sevdiği için onları sevmiştir ve kim Ensara düşmanlık ederse, bana düşmanlık ettiği için düşmanlık etmiştir.”
Muâviye, “Oturmak için kendine bir yer seç. Sen artık Hadramevt’e dönemezsin” dedi.
“Benim kabilem Şam’da, ailem de Kûfe’dedir” dedim.
Muâviye, “Ailenden bir adam, kabilenden on ferde bedeldir” dedi.
“Ben Hadremevt’i sevdiğim için dönmedim. Aslında bir kimse bir yerden hicret ettikten sonra, oraya tekrar dönmesi için bir sebep bulunmazsa, bir daha oraya dönmez” dedim.
Muâviye, “Bir daha oraya dönmen için sebep nedir?” dedi.
“Hz. Peygamberin (s.a.v.) fitneler hakkındaki sözüdür. Çünkü siz ihtilaf halinde iken sizden ayrı duracağız. Birleştiğiniz zaman sizinle beraber oluruz. İşte sebep budur” dedim.
Muâviye, “Söni Küfe valiliğine atadım. Hemen oraya git” dedi.
“Ben Allah’ın Peygamberinden sonra hiç kimseden vazife almam. Sen bilmiyor musun ki, Ebû Bekir de bana vazife teklif etti, kabul etmedim. Ömer teklif etti, kabul etmedim.
Osman teklif etti, kabul etmedim. Bununla beraber, ben hepsine bîat ettim. Bizim taraftaki halk dinden döndükleri zaman, Ebû Bekir’den bana mektup geldi, üzerimde resmî bir vazife bulunmadığı halde, Cenâb-i Allah onları tekrar İslâmiyete döndürünceye kadar çalıştım” dedim.
Muâviye, Abdurrahman bin Hakem’i çağırdı ve ona, “Seni Küfe valiliğine atadım. Hemen vazifenin başına git. Vâil’i de beraberinde götür. Orada lazım gelen yardım ve himmeti ondan esirgeme” dedi.
Abdurrahman, “Ey Mü’minlerin emiri, sen benim hakkımda kötü zanda bulundun. Bana Resûlullahm, Ebû Bekir’in, Ömer’in, Osman’ın ve senin kendisine hürmet ettiğinizi gördüğüm bir kimseye yardım ve hizmet etmemi emretmenize gerek var mı?” dedi.
Muâviye onun bu sözünden hoşlandı. Bundan sonra Abdurrahman ile Kûfe’ye gittim ve çok geçmeden Abdurrahman, Kûfe’de vefat etti.
Cennet hazinelerinden bir hazine
806. Ebu Mûsâ el-Eş’arî (r.a.) rivayet ediyor:
Resülullah (s.a.v.) bana, “Ey Ebû Mûsâ, sana Cennet hazinelerinden bir hazine söyleyeyim mi?” buyurdu.
Ben, “Söyle yâ Resûlallah” dedim.
Şöyle de: “Lâ havle velâ kuvvete illâ billah=Güç ve kuvvet ancak Allah’ın kudreti iledir.”
Buhârî, Daavât; 15; Tirmizl Daavât.
Müslümanı sevindirmek
807. Enes (r.a.) Resûlullahm (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Her kim Müslüman kardeşini sevindirmek için onu sevdiği bir şeyle karşılarsa, Allah da onu kıyamet günü sevindirir.
Ahirette köle efendisinden daha iyi bir makamda olabilir
808. Abdullah bin Abbas (r.a.) Resûlullahm (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Bir köle Allah’a ve efendilerine itaat ederse, Allah onu efendilerinden önce Cennete kor.
Efendisi, “Ya Rabbi, bu dünyada iken benim kölemdi” der.
Allah, “Onu kendi ameline göre, seni de kendi ameline göre mükâfatlandırdım” buyurur.
İyilik yapana dua etmek
809. Üsâme bin Zeyd (r.a.) rivayet ediyor:
Kim kendisine yapılan bir iyiliğe karşı, “Cezâkellâhü hayran=Allah seni dünya ve ahirette hayırla mükâfatlandırsın” derse, iyilik yapana karşı övgünün en güzelini yapmış olur.
Tirmizi, Birr: 87.
İzah
Yapmak istenen işi gizli tutmak
810. Muâz bin Cebel (r.a.) rivayet ediyor:
İhtiyaç duyduğunuz bir şeyi gerçekleştirirken onu gizli tutmakla yardım isteyiniz. Çünkü her nimet sahibine hased edilir.
Yağmur duasında bir sünnet
811. Abdullah bin Zeyd (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) yağmur duası yaparken elbisesini ters çevirirdi.
Sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar Allah’ı zikretmek
812. Câbir bin Semûre (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) sabah namazını kıldıktan sonra güneş doğuncaya kadar Allah’ı zikrederdi. 782 numaralı hadise bakınız.
Allah’tan Resûlullahın istediklerini istemek
813. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah, insanların daha önce benzerini hiç duymadıkları şekilde duâ etti. Yine insanların daha önce hiç duymadığı şekilde bâzı şeylerden Allah’a sığındı. Oradakilerden bâzıları, “Ey Allah’ın Resulü, biz senin daha önce hiç duymadığımız şekilde duâ ettiğini işittik?” dediler.
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Şöyle deyin: ‘Allah’ım, kulun ve resulün Muhammed Senden ne istedi ise biz de Senden onu istiyoruz. Kulun ve resulün Muhammed nelerin şerrinden Sana sığınıyorsa, biz de onların şerrinden Sana sığınıyoruz.”
Resûlullahın Ebû Katâde’ye duâ ve iltifatı
814. Ebû Katâde (r.a.) rivayet ediyor:
Bedir Savaşı gecesinde Resûlullahı bekledim. Resûlullah (s.a.v.) “Allah’ım, bu gece o Senin peygamberini nasıl korudu ise, Sen de Ebû Katâde’yi koru” diye duâ etti.
Müsned, 5:375 (22542.)
815. Ebû Katâde (r.a.) rivayet ediyor:
Müşrikler Resûlullahın develerini ele geçirdiklerinde atıma bindim, onlara yetiştim ve Mes’ade’yi öldürdüm. Resûlullah beni gördüğünde yüzü seviçliydi. Üç defa “Allah’ım onu bağışla” buyurdu ve Mes’ade’nin atını ve silahım bana hediye etti.
816. Ebû Katâde (r.a.) rivayet ediyor:
Bu gün süvarilerimizin hayırlısı Ebû Katâde, yayalarımızın hayırlısı da, Seleme bin Ekvâ olmuştur.
Cihad ve Cuma namazı kadınlara farz değildir
817. Ebû Katâde (r.a.) rivayet ediyor:
Cihad, Cuma namazı ve cenazenin peşinden gitmek kadınlar için değildir.