Kul, yaratanına yakınlığını arz etmek ister. Tüm davranışların da O’nun rızasını arar. Yakınlığını çeşitli amellerde gösterir. Her varlığı sevindiren gerçek, Allah uğrunda feda olmaktır. Allah yolunda şehit olmayı arzulamak Hakk’a kurban olmaktır. Kurban bir şehadettir. Hakk’a gönlünü, aklını kurban etmeyenlerin kurbanı akıbette nedamettir.
Evvela nefs-i emmareyi kurban etmeli. Sonra diğerlerini kurban eylemeli.
Kurban insanlık tarihi kadar eskimez bir ibadettir. Adem’in oğullarıyla başlayan “kurban” İbrahim Peygamber’in örnekliğiyle ve son olarak Hz. Muhammed’in (sas) sünnetiyle bize kadar gelmiştir. İlk örnekteki Adem oğullarında, üç kurban vardır. Birincisi Kabil’in kabul olmayan kurbanı, diğeri Habil’in kabul olan kurbanı. Sonuncusu ise Habil’in elini kana bulamayı reddederek Kabil tarafından öldürülmesi ki; Habil için Hakk’a kurban oluştur. Kurbanı kabul edilme sonucunda kanı heder edilen Habil, bizim için en güzel örnektir. Takvalı oluşunun mükafatı Habil’i öldürmekten alıkoymuş ve hayırlı evlat olarak, kurbanıyla Hakk’a vasıl olmuştur.
Âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkanların ulaşabileceği bir sevaptır kurban. Allah ile aranız nasıl, O’na sevdanız nasıl, güveniniz nasıl ki; O’ndan kabülünüzü bekliyorsunuz? Siz O’nu ve O’nun haber verdiklerini kabul ediyor musunuz, kulluğunuzu açıkca ikrar ediyor musunuz? Siz O’nu kabul ediyorsanız O sizi kabul etmez mi?
Sunduğumuz kurbanın kusurlardan uzak olmasından evvel bizim iman, amel ve ahlaki kusurlardan uzak olmamız gerekir. Neyi sunduğumuzdan önce hangi iman ve niyetle sunduğumuza dikkat etmeliyiz. İnsan öldürebilecek kadar vahşi duyguların barınağı olan insanın, kurbanı asla kabul edilmez. Kurban yaşatmanın, hayat vermenin şuurudur.
Kurban hayat kazandırır. “İsmail’i kurban etmekten sizi muaf tuttuk.” (Saffat 37/105)
Kurban çok büyük bir imtihandır. Parayla, etle, deriyle ölçülemeyecek kadar büyük bir imtihandır. Allah’ın bizlere ihsan ve ikram ettiği nimetlere şükrün diğer bir adıdır. Rabb’imizi anmanın vesilesidir.
“Biz gerçekten sana Kevser (çok hayırlar) verdik. Sen de Rabb’in için namaz kıl ve kurban kes. Doğrusu seni kötüleyenlerdir ebter (soyu kesik). (Kevser Sûresi 1-3)
Kurban, hayatımızı Hakk’a adadığımızın sembolüdür..
Kurbanın hac ibadetiyle aynı zamanda ifa edilmesi ayrı bir anlam kazandırmalıdır şuurumuza ve ruhumuza. Allah’ın adını anarak kurban etmek emredilmiştir. Allah ismini anmak sadece harfleri söylemek değildir. Allah’ı unutanlar gibi olmamak lazım dünyamızda. Kurbanın makbuliyeti şirkten kaçınmakla mümkündür. Kurban haramları, yasakları özellikle yalan sözden kaçınmayı gerektirir. Kurban şeairdir. Şeaire tazim kalbin takvasıdır. (Hac sûresi, 32)
Kalbin takvası bedenin İslam’a teslimiyetinin manasıdır. Yakınlık önce kalpte başlamalıdır.
Selim kalplilerin kurbanı ve hayatı makûldur. Kurbandaki tekbirleri ruhumuza ve hayatımıza hissettirmeliyiz ki hamdi gerçekleştirmiş olalım. Kurban, hayatımızı Hakk’a adadığımızın sembolüdür.
“De ki: Benim namazım da, her türlü ibadetlerim de, hayatım ve ölümüm de, Rabbül Âlemin olan Allah’a aittir. Eşi ortağı yoktur O’nun. Bana verilen emir budur. O’na ilk teslim olan da benim. (En’am Sûresi 162, 163)
Emanet edilen her ne şey varsa, kurban şuuruyla Hakk’a teslim edilmelidir. İmran’ın hanımı, “Ya Rabbi, karnımda taşıdığım çocuğumu Sana adadım, her türlü bağdan âzâde olarak senin yoluna hizmet edecektir. Adağımı lütfen kabul buyur. Şüphesiz sen işiten ve bilensin. (Âli İmran Sûresi, 35)
Bu samimi adayış Meryem’i ve İsa (as)’ı kazandırmıştır. Bizim kurban ve adaklarımız da bizlere güzel bir gelecek sunmalıdır. Her neye ki sahibiz, onu Hakk’a yakınlaşmaya vesile bilmeliyiz. Ahiret yurdumuzu kazanabileceğimiz bir nimet olarak görmeliyiz.
“Allah müttakilerin kurbanını kabul eder” (maide suresi 27)
Kurbanın kabulü fesattan kaçınmaktan geçer
Kurban kesmeden evvel sağlam bir tevbe ve istikamet üzere olmalıyız ki vaat olunan mükafata kavuşalım. Takvamızı bozup zedeleyecek fikir ve davranışlardan şiddetle kaçalım ki, Hakk’ın makbul kulu olalım.
Ancak zulme, kıtale, haksızlığa uzanmayan ellerin takdim ettikleri kabul olunur. Kurbanın kabulü fesat ve kan dökmekten kaçınmaktan geçer. Öldürülmek pahasına ölmektir. Karşındakinin daima iyiliğini istemektir. Hakk’a teslim olmazsa günah ve azap ile uyarmalıdır.
Kendimize soralım, bizler kurbanı kabul edilen insan gibi mi düşünüyoruz? Takvalı ellerimizle kurban sunarken, kan dökmekten ne pahasına olursa olsun kaçınıyor muyuz?
Kurban sevgisi, iman sevgisindendir. Kurbanlığa imrenmek imanın zinetidir.
* Mustafa Aydın – Adapazarı Sezginler Camii İmamı