Son zamanlarda yaşanan gelişmelerden yola çıkarak, ümmet olarak bazı olayları doğru tahlil etmemiz gerekiyor.Çünkü bugünlerde zahiren bazı hadiseler meydana geliyor, çeşitli büyük oyunlar oynanıyor, bunun sonucunda da Müslümanlar bir tarafı tutmak mecburiyetinde kalıyorlar. Ve bu oyunun aktörleri değil de, maalesef bu oyunu oynatanlar kazanıyorlar.
Nifak ve münafıklık, tarih boyunca bütün ümmetlerin güçlü zamanlarında ortaya çıkmış bir olaydır. Bir peygamberin ümmetinin sayısının artmasıyla beraber, o ümmetin içerisinde çeşitli menfaatler sonucu o ümmettenmiş gibi görünen bir münafık taifesi hep mevcut olmuştur. Burada münafığın ne derece İslam’a zararlı olduğu tafsilatına girmeyeceğim. Fakat nifakın, tarih boyunca çok kesin bir vakıa olarak sürekli Müslümanların karşısına çıktığını ve o ümmetin ömrünün, münafıklara karşı tavrına göre belirlendiğine dikkat çekmek gerekiyor. Bu iddiamıza tarihten şöyle bir misal verelim:
Mevlana şehri Konya’da yabancı turistlerin uğramadan gitmediği eski, küçük bir kilise var. Kilisenin ismi: Aziz Pavlus Kilisesi.. İlk bakışta ismi kiliseye verilen Pavlus, Hz. İsa’nın havarilerinden birisi zannedilebilir. Ancak Pavlus, havarilerden biri değildir. Peki bu Aziz Pavlus kimdir? Kısaca bahsedelim:
Hz. İsa (as) a Yahudilerce suikast düzenlenmesi ve Cenab-ı Hakk’ın peygamberini onların hile ve desiselerinden kurtarmasından sonra, İsa (as) ın havarileri olarak bilinen Hz. İsa(as) a iman etmiş on iki Müslüman, dört bir yana dağılarak, dinin hükümlerini beyan etmeye ve insanları iman etmeye davet ettiler. Bunun neticesinde bir kısım insanlar iman ederek Müslüman oldular. İman edenlerin sayısı hızla artmaya başlayınca, o zamanki Yahudiler ve putperestler bu Müslümanları yok etmek için onlarla savaşmaya başladılar. İşte Pavlus, o harplerde İsevi Müslümanlara karşı savaşan bir Yahudi komutanıdır…
Pavlus, bu savaşlar neticesinde mü’minleri alt edemeyeceğini idrak edince kadim Yahudi mantığıyla (biz cehenneme gideceksek diğerlerini de cehenneme götürelim) onları alt etmeye karar verir. Bunun için çok sinsi bir hile yapar. Halka Hz. İsa (as) a iman ettiğini ilan eder ve Yahudilerden ayrılır. İsevilerin arasında bir kiliseye kapanır ve bir sene o kiliseden hiç çıkmaz. Bir sene sonra kiliseden çıktığında ALLAH’ın tevbesini kabul ettiğini söyler. Ve çok iyi bildiği İncil’le insanlara vaaz etmeye başlar. İseviler Pavlus’un eşsiz İncil bilgisine hayran kalarak O’nu alimleri olarak kabul ederler ve Pavlus’un etbaı iyice artar. Tabi Pavlus da boş durmaz. Diyar diyar gezerek vaazına devam eder. (Konyadaki kilisenin ismi de Pavlus’un Konya’dan da geçmesinden dolayı Aziz Pavlus’tur.)
Pavlus artık ümmetin büyük bir kısmının gözünde muttaki, evliya bir alimdir. İncil’i okumayı bilmeyen, anlamayan, havarilerden de ders alamayan İseviler, artık İncil’i Pavlus’un sohbetleri sayesinde öğrenmektedir. Pavlus da onlara İncil’i derin ilmiyle ders vermektedir, yalnız Hz. İsa (as) ın getirdiğinden ufak bir farkla… Hz. İsa (as) ın getirdiği tevhidin yerine teslis anlayışını koyarak vaaz etmektedir Pavlus…
Pavlus bu sinsi planını tam bir Yahudi taktiğiyle hayata geçirmektedir. Ve bu plana öldürücü bir son darbe gerekmektedir. O darbeyi de Pavlus çok dessas bir hamle ile gerçekleştirir. Günlerden bir gün yeniden kiliseye kapanır. Uzun bir müddet halkın arasına çıkmaz. İnsanlar iyice merak etmeye başladığı bir sırada Pavlus görünür. Pavlus Hz İsa ile görüştüğünü, kendisinden razı olduğunu ve Hz. İsa (as) ın kendisini yanına çağırdığını söyler. Kendi yerine üç tane halife seçer ve bu halifelere Hz. İsa (as) ın kendisine bildirdiği sırrı vereceğini, ölümünden sonra İsevilerin bu halifelere tabi olması gerektiğini ilan eder. Sonra bu üç halifeyi çağırıp bu sırrı onlara aktarır. Ancak Pavlus bir değil, her halifeye bir tane söylemek üzere üç sır hazırlamıştır. Birine İsa (as)ın ALLAH’ın oğlu olduğunu, bir diğerine İsa (as) ın hem insanlık hem de ilahlık yönünün bulunduğunu, bir diğerine ise İsa (as)ın ilah olduğunu bildirir. Ve ölümümden sonra bunları halka anlatın der. Ardından halkın ortasında kendini kesmek suretiyle kendini davasına kurban eder… (Bkz. Tefsir-i Kurtubi, İkazname)
İşte bugünkü Hristiyanlık batıl dininin temel itikadının ortaya çıkışının hikayesi. Ve Yahudi Pavlus’un Aziz Pavlus olması. Mesnevi’deki “Yahudi padişahın hilesi” ismindeki hikayede de bu mevzu Hz. Mevlana tarafından çok güzel bir surette kendi zamanına bakan suretiyle izah edilmiştir.
Şimdi bu hadiseyi zikrettikten sonra sorulması gereken can alıcı soru: bugün İslam ümmeti, kendi içindeki Pavlus’ları tanıyabilecek midir? Asırlardır küfürle süren amansız mücadelesinde, gövdesine giren kurtları temizleyebilecek midir? Nifaka tavrını belirleyebilecek midir?
Bu dinin kıyamete kadar muhafaza edileceği beşaretiyle, ümmetten bir taifenin bu Pavlusları dışlayacağını ve dini Rasulullah’ın (asm) varisleri olan hakiki alimler öncülüğünde müdafa edeceğini katiyen söyleyebiliriz. Burada da şu soru ortaya çıkıyor ki, bizi ilgilendiren soru da budur bence: Biz o taifede miyiz?
Muhammed Beşir
(NOT: Elde olmayan sebeplerden dolayı bir müddet ara vermiştik. İnşALLAH yazılarımıza devam edeceğiz. Anlayışınızdan dolayı teşekkür ederim…)