907. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Hâkimler üçtür: Bunların biri cennetlik, ikisi cehennemliktir. Cennetlik olan, doğruyu bilip, doğru ile hüküm verendir. Doğruyu bilip, zulümle hüküm veren ve bilmeden insanlar arasında hüküm veren, cehennemliktir.”
Büreyde radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
908. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Ey Ali! Allah, senin kalbine hidâyet ve diline sebat verecektir. Önüne iki hasım oturduğu zaman, birincisini dinledikten sonra, ikincisini de tam dinlemeden sakın hüküm verme! Güzel hüküm vermen için en doğru yöntem budur.”
Ali radıyallahu anh. Tirmizî.
909. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Bir kimse, öfkeliyken iki kişi arasında hüküm vermesin!”
Ebû Bekre radıyallahu anh. Buhârî.
910. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Muazı Yemene göndermek istediği zaman şöyle buyurdu:
“Bir dava ile karşılaşırsan ne ile hüküm verirsin?”
“Allahın Kitabıyla…”
“Allahın Kitabında bulamazsan..?”
“Allah Resûlünün sünnetiyle…”
“Allahın Kitabında ve Allah Resûlünün sünnetinde de bulamazsan…?”
“Kendi görüşümle hüküm veririm.”
Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, onun göğsüne vurup, şöyle dedi:
“Allah Resûlünün elçisini, hoşnut olacağı bir şeye muvaffak eden Allaha hamd ederim.”
Muaz radıyallahu anh. Tirmizî.
911. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Ben bir insanım. Bana davalar getirilir, kiminizin konuşması kiminizden daha etkin olur. Ben de onun doğru olduğunu zannederim ve lehine hüküm veririm. Kimin için böyle bir hüküm verip, bir müslümanın hakkını ona geçirmişsem, bilsin ki, o bir ateş parçasıdır, isterse onu taşısın, isterse bıraksın.”
Ümmü Seleme radıyallahu anha. Buhârî.
912. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kanıt göstermek davacıya, yemin etmek ise davalıya aittir.”
İbn Amr radıyallahu anh. Tirmizî.
913. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, tek şahit ve yeminle hüküm verdi.
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
914. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Size en hayırlı şahitleri bildireyim mi? Kendisinden istenmeden gelip tanıklık eden kimsedir.”
Zeyd radıyallahu anh. Müslim.
915. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Sizden öncekilerin helâk olmalarının sebebi şu idi: Seçkin biri suç işledimi ona dokunmazlardı, güçsüzleri suç işledimi hemen cezalandırırlardı.”
Aişe radıyallahu anha. Buhârî.
916. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Ey insanlar! Allahın yasaklarından kaçınma zamanınız geldi değil mi? Her kim bu kirli işlerden birine bulaşırsa, Allahın örtmesiyle örtsün, çünkü, kim yaptığını açıklarsa, biz ona Allahın Kitabını uygularız.”
Zeyd radıyallahu anh. Mâlik.
917. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Gücünüz yettiğince müslümanlardan hukukî cezaları önleyin. Eğer uygun bir çıkış yolu varsa, serbest bırakın. Çünkü, yetkilinin, affetmekte yanılması, cezalandırmada yanılmasından daha iyidir.”
Aişe radıyallahu anha. Tirmizî.
918. Bir adam, Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme gelip, şöyle dedi:
“Biri malımı almak isterse ne yapayım?”
“Ona Allahı hatırlat.”
“Peki Allahı hatırlamazsa..?”
“Ona karşı, çevrendeki müslümanlardan yardım iste!”
“Eğer çevremdeki müslümanlardan kimse yok ise..?”
“Ona karşı yetkiliden yardım iste!”
“Eğer yetkili benden uzaksa..?”
“O zaman, malın için onunla savaş, öldürülürsen âhiret şehîdlerinden olursun, öldürülmezsen malını savunup kurtarmış olursun.”
Muhârık radıyallahu anh. Nesêî.
919. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kimin bir yakını öldürülür, ya da el ve ayağı kesilerek zarar verilirse, o kimse üç şeyden birini seçebilir: Ya kısas ister, ya affeder, ya da diyet alır. Dördüncü bir şey isterse engel olun.”
Ebû Şurayh radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
920. Bir yahudi kadın, durmadan Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme sövüyor ve aleyhinde edepsizce sözler söylüyordu. Bu nedenle bir adam onu öldürdü. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, onun kanını heder etti.
Ali radıyallahu anh. Ebû Dâvud.