894. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kimin vasıtasıyla bir adam müslüman olursa, ona cennet vâcip olur.”
Ukbe radıyallahu anh. Taberânî.
895. Ebû Talib ölünce, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, halkını islâma davet etmek üzere Taife gitti. Ancak, onu dinlemediler, teklifini de reddettiler.
Oradan ayrıldı, bir ağacın gölgesine gelip, iki rekat namaz kıldı.
Sonra şöyle dua etti:
“Allahım! Kuvvetimin yetersizliğini ve insanlara karşı olan güçsüzlüğümü sana şikâyet ederim.
Ya Erhamürrahimin! Beni kime bırakıyorsun, hayatımı cehenneme çevirecek düşmanıma mı, yoksa işimin sahibi kıldığın akrabalarıma mı!
Eğer bana kızgın değilsen, aldırmam! Senin bana ihsan ettiğin afiyet, benim için daha önemli ve yararlıdır.”
İbn Câfer radıyallahu anh. Taberânî.
896. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Müminin sezgisinden sakının. Çünkü o, Allahın nuruyla bakar.”
Ebû Ümâme radıyallahu anh. Taberânî.
897. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Allahın öyle kulları vardır ki, onlar insanları yüzlerinden tanırlar.”
Enes radıyallahu anh. Taberânî.
898. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kim bir iman yoluna çağırırsa, kendisine uyanların sevabı kadar, onların sevabından hiçbir şey eksilmeksizin sevap alır.
Kim de bir sapkınlık yoluna davet ederse, sapanların günahı gibi, onların günahları eksilmeksizin günah alır.”
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.
899. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Her kim islâmda güzel bir çığır açarsa, hem yaptığının sevabını ve hem de onunla amel edenlerin sevabını, amel edenlerinki eksilmeksizin alır.
Kim de, islâmda kötü bir çığır açarsa, hem yaptığının günahını, hem de onu yapanların günahını, yapanların günahından hiçbir şey eksilmeksizin yüklenir.”
Cerîr radıyallahu anh. Müslim.
900. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“içinizden her kim kötü bir şey görürse, onu eliyle gidersin, buna gücü yetmezse diliyle önlesin, buna da gücü yetmezse kalbiyle ondan nefret etsin ki, bu îmanın en zayıf noktasıdır.”
Ebû Saîd radıyallahu anh. Müslim.
901. Haccacın hutbesini dinlerken, hoşlanmadığım bir sözünü işittim. Hemen ona itiraz edip, değiştirmek istedim, fakat Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellemin şu sözünden ötürü bundan vazgeçtim:
“Bir müminin kendini alçaltması yakışık almaz.”
Dedim ki: “Ey Allahın Resûlü! Kendi nefsini alçaltmak nasıl olur?”
Şöyle buyurdu: “Kendisini, altından kalkamayacağı bela ile karşı karşıya getirmekle.”
İbn Ömer radıyallahu anh. Bezzâr.
902. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“içlerinde günahlar işleyen adam bulunup da, onu önleyebilecekken önlemezlerse, Allah onlara, ölümlerinden önce, onun yüzünden mutlaka bir ceza verir.”
Cerîr radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
903. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Yeryüzünde suç işlenir onu gören de bundan hoşlanmazsa, onu görmeyen gibi olur. Onu görmeyen kimse hoşnut olursa, oradaymış gibi olur.”
Arîs radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
904. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Zâlim devlet yöneticisinin yanında doğru konuşmak, en büyük cihaddır.”
Ebû Saîd radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
905. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Mîraç gecesi, dudakları ateş makaslarıyla doğranan bazı insanların yanından geçtim.
“Ey Cebrail! Bunlar kimdir?” diye sordum.
Şöyle dedi:
“Bunlar, ümmetinin, söylediklerini yapmayan konuşmacılarıdır.”
Üsâme radıyallahu anh. Buhârî.
906. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kendiniz tam yapmasanız da iyiyi önerin, kendiniz tamamen uzak durmazsanız bile kötüden sakındırın!”
Enes radıyallahu anh. Taberânî.