602. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Allah vardı, ondan önce hiçbir şey yoktu. Arşı, su üstündeydi. Ondan sonra gökleri ve yeri yarattı. Kader kitabında her şeyi yazdı.”
imran radıyallahu anh. Buhârî.
603. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Biriniz yaratıldığı zaman, annesinin rahminde kırk gün nutfe, sonra kırk gün kan pıhtısı olarak, sonra da kırk gün bir çiğnem et olarak toparlanır.
Sonra Allah, ona dört kelime ile bir melek gönderir: Eline geçecek rızkı, ölüm zamanı, dünyada yapacakları, kötü bir kişi veya iyi bir kul olduğu yazılır. Sonra ona ruh üfürülür.
Kendinden başka hiçbir ilah olmayana yemin ederim ki, biriniz, kendisiyle onun arasında bir adım kalana kadar cennetlikler gibi amel eder, derken, yazılanlar onu geçer de, cehennemlikler gibi amel eder ve cehenneme girer.
Şüphesiz biriniz, kendisiyle onun arasında bir adım kalıncaya kadar cehennemlikler gibi amel eder, yazılanlar onu geçer de, cennetlikler gibi amel eder ve cennete girer.”
İbn Mesûd radıyallahu anh. Buhârî.
604. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Melekler, nurdan yaratılmıştır. Cinler, dumansız ateşten yaratılmıştır. Adem ise, size anlatılan şeyden yaratılmıştır.”
Aişe radıyallahu anha. Müslim.
605. Ubâde, ölürken oğluna dedi ki:
Yavrum! Eğer sen, başına gelmesi takdir olunanın mutlaka geleceğini, gelmemesi takdir olunanın da mutlaka başına gelmeyeceğini bilmedikçe îmanın hakikatını tadamazsın.
Ben, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu duydum:
“Allahın ilk yarattığı şey, “kalem”dir. Ona, “Yaz!” dedi. “Ya Rabbi ne yazayım?” dedi. “Kıyamete kadar olacak her şeyin kaderlerini yaz!”
Yavrum, Ben yine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemden şöyle duydum:
“Kim bu inancın dışında ölürse, o benden değildir.”
Ubâde radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
606. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Allah, her sanatkârı ve sanatını yaratmıştır.”
Huzeyfe radıyallahu anh. Bezzâr.
607. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kalb, rüzgârın kırda oraya buraya savurduğu bir tüy gibidir.”
Ebû Mûsa radıyallahu anh. İbn Mâce.
608. Sahabiler sordu:
“Madem her şey yazılmış, niye çalışalım?”
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Siz uygulamalarınızda doğruyu ve uygun olanı arayın!”
İbn Amr radıyallahu anh. Tirmizî.
609. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Güçlü mümin, Allah katında güçsüz müminden daha sevimli ve hayırlıdır. Aslında her ikisinde de hayır vardır.
Sana faydalı olacak şeye karşı hırslı ol! Allahtan yardım dile ve acze düşme!
Başına bir şey gelirse, sakın şöyle deme: “Eğer şunu yapsaydım şöyle olurdu.”
Fakat şöyle de: “Allah takdir etti ve dilediğini yaptı.”
Çünkü, “Keşke” türünden sözler şeytan işidir.”
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Müslim.
610. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Dua, bela ile karşılaşır, kıyamete kadar birbiriyle çarpışırlar.”
Aişe radıyallahu anha. Bezzâr.
611. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle anlattı:
“Bunun üzerine isa, kendisine uyanları bir araya getirip, şöyle dedi:
“Kader, Allahın bir sırrıdır, bunu kendinize dert edinip de yük altına girmeyin!”
İbn Abbas radıyallahu anh. Taberânî.
612. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kaderi tartışma konusu yapanlarla ne oturun, ne de onlarla bu konuyu konuşun!”
Ömer radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
613. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Benden sonra peygamberlikten geriye hiçbir şey kalmayacak, ancak mübeşşirat kalacaktır.”
“Mübeşşirat nedir?” dediler.
“Doğru rüyalardır,” buyurdu.
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.
614. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Ey Aişe! Yavaş ol! Müslümanlara, gördükleri rüyalarını tâbir ederken iyi şeyler söyleyin, hayırla yorumlayın. Çünkü rüyalar, yoruma göre çıkar.”
Aişe radıyallahu anha. Dârimî.
615. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kıyamet yaklaştığında müslümanın rüyası yalan çıkmayacak. Sizin en doğru rüya göreniniz, en doğru söyleyeninizdir.
Rüya üç kısımdır: Allahtan müjde olan doğru rüya, şeytanın sizi üzmek için gösterdiği rüya, kişinin kendi kendine konuştuğu şeylerden ileri gelen önemsiz rüya.
Eğer biriniz, hoşlanmadığı bir rüya görürse, hemen kalkıp namaz kılsın ve o rüyayı kimseye anlatmasın.”
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.
616. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kim beni rüyasında görürse, beni gerçekten görmüş gibidir. Çünkü, şeytan benim şeklime girip görünemez.”
Ebû Katâde radıyallahu anh. Buhârî.
617. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Müminin rüyası nübüvvetin kırk parçasından bir parçadır. Onu anlatmadıkça, o rüya kuşun ayağında asılı kalır, anlattığı zaman düşer.
O rüyayı, dostun olan akıllı kimselerden başkasına anlatma!”
Ukaylî radıyallahu anh. Tirmizî.
618. Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme, yahudilerden bir adam büyü yaptı. Bu yüzden birkaç gün rahatsızlaştı. Cebrail ona gelip şöyle dedi:
“Sana yahudilerden bir adam büyü yaptı, düğümler bağlayıp falan kuyuya attı.”
Hemen Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, bir adam gönderip onu oradan çıkarttı ve çözdü. Ondan sonra, bağlardan kurtulmuş gibi, zinde bir vücutla dimdik ayağa kalktı. Bu olayı o yahudiye anlatmadı, hatasını yüzüne vurmadı.
Zeyd radıyallahu anh. Nesêî.
619. Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme falcılar hakkında sordular.
“Onlar hiçbir şey değildir!” buyurdu.
“Ey Allahın Resûlü! Söyledikleri bazen doğru çıkmaktadır.”
“Bu doğru olan sözdür. Cin onu kapıp dostunun kulağına söyleyiverir. Ne var ki, onunla birlikte yüz tane de yalan katar.”
Aişe radıyallahu anha. Buhârî.
620. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Allah, şu yıldızları üç şey için yarattı: Göğün süsü için, şeytanları kovalamak için, yolculara yol göstermek için. Kim yıldızları bunun dışında yorumlarsa, bahtında yanılmış olur. Nasibini yitirmiş olur. Kendisini ilgilendirmeyen şeyleri kendine dert edinmiş olur. Peygamberlerin ve meleklerin dışında kimsenin bilmediği şeylerle boşyere uğraşmış olur.”
Katâde radıyallahu anh. Rezîn
621. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hiçbir şeyi uğursuz saymazdı. Bir görevli gönderirken ismini sorardı, isminden hoşlandığında sevinirdi. Bu sevinç, mübarek yüzünde görülürdü. Eğer isminden hoşlanmazsa, yine yüzünden belli olurdu.
Bir kasabaya girince adını sorardı. Adından hoşlanırsa sevinir ve bu sevinci yüzünden anlaşılırdı. Hoşlanmamışsa, yine yüzünden belli olurdu.
Büreyde radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
622. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Uğursuz saymak şirktir… içimizden bunu geçirmeyen yoktur, ancak Allah, böyle bir duyguyu, kendisine güvenmekle giderir.”
İbn Mesûd radıyallahu anh. Tirmizî.