662. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kul, önemsemeden ve farkına varmadan, Allahın hoşnut olduğu bir söz söyler, bu sebeple Allah onun derecesini yükseltir. Yine kul, dikkat etmeden, Allahın öfkesini gerektiren bir söz söyler de, Allah onu, o kelime nedeniyle cehenneme yuvarlar.”
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.
663. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“insan sabaha erişince, organları, dili susturup, şöyle derler: Hakkımızda Allahtan kork! Çünkü biz, seninle beraberiz, doğru olursan biz de doğru oluruz, eğri olursan biz de eğri oluruz.”
Ebû Saîd radıyallahu anh. Tirmizî.
664. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kim bana iki bacağı arası ile iki dudağı arasını garanti ederse, ben de ona cenneti garanti ederim.”
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.
665. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“insanların kalbini çelmek için konuşma sanatını öğrenen kimsenin, Allah ne farzını ve ne de nafilesini kabul eder.”
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
666. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Meryemoğlu isa, yolda bir domuza rastladı: “Haydi selâmet içinde geç!” dedi.
Kendisine, “Sen bunu domuza mı söylüyorsun?!” diye itiraz edilince:
“Ben dilimi, kötü söze alıştırmaktan korkuyorum,” diye cevap verdi.”
Yahya radıyallahu anh. Mâlik.
667. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kişinin, insanlar bozuldu, dediğini duyarsanız, anlayın ki, o şahıs en fazla bozulanların içindedir.”
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Müslim.
668. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kişinin, kanıtsız ve dayanaksız söz söylemesi ne kötüdür.”
Ebû Kilâbe radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
669. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Her kim, müslüman kardeşini bir günah yüzünden ayıplarsa, onu kendisi de işleyinceye kadar ölmez.”
Muaz radıyallahu anh. Tirmizî.
670. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Mümin, kusur bulucu, lânet edici, azgın ve hayasız olamaz.”
İbn Mesûd radıyallahu anh. Tirmizî.
671. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve selleme dediler ki:
“Müşriklere beddua et ve onları lânetle!”
Cevaben şöyle buyurdu:
“Ben, rahmet olarak gönderildim, lânetleyici olarak değil.”
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Müslim.
672. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem sordu:
“Gıybet nedir bilir misiniz?”
“Allah ve Resûlü bilir” dediler.
“Birinizin, kardeşini hoşlanmadığı şey ile anmasıdır.”
Bunun üzerine bir adam dedi ki:
“Ey Allahın Resûlü! Anlattıklarım ya o kardeşimde bulunursa?”
“Anlattıkların o kardeşinde bulunursa, onun gıybetini yapmış olursun. Anlattıkların onda yoksa, o zaman ona iftira etmiş olursun!” buyurdu.
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Tirmizî.
673. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Haksız yere müslümanın namus ve şahsiyetine sataşmak, günahların en büyüğüdür.”
Saîd radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
674. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Bana bir kimse, sahabilerimin birinden bir şey ulaştırmasın! Zira ben, onların yanına, içim arınmış ve rahat olarak çıkmak istiyorum.”
İbn Mesûd radıyallahu anh. Tirmizî.
675. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, ahlâken insanların en güzeli idi. Benim, sütten yeni kesilmiş olan küçük bir kardeşim vardı. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle derdi:
“Ey Ebû Umeyr! Ne yaptı Nugeyr?” Nugeyr, çocuğun kendisiyle oynadığı bir kuştu.
Çoğu kez, o evimizdeyken namaz vakti gelirdi. Üzerinde oturduğu şiltenin süpürülüp temizlenmesini ve üzerine su serpilmesini emrederdi. Sonra kalkar, namaza dururdu. Biz de onun arkasına saf olurduk ve bize namaz kıldırırdı.
Enes radıyallahu anh. Buhârî.
676. Bir kadın, Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme gelip, şöyle dedi:
“Bizi bir deveye bindir!”
“Sizi devenin yavrusuna bindireyim,” buyurdu.
“Biz devenin yavrusunu ne yapalım!”
“Her deve bir başka devenin yavrusu değil mi?” buyurdu.
Enes radıyallahu anh. Tirmizî.
677. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, “Ey iki kulaklı!” diye hitap ederek bana şaka yaptı.
Enes radıyallahu anh. Tirmizî.
678. Dediler ki:
“Ey Allahın Resulü! Sen de şaka yapıyorsun.”
Şöyle buyurdu:
“Ben yine de doğruyu söylerim.”
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Tirmizî.
679. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Ne ciddi, ne de şaka olarak, biriniz kardeşinin malını almasın!”
İbn Sâib radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
680. Ensardan bir adam, konuştuğu zaman insanları güldürürdü. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bir defasında onun bedenine çubukla vurmuştu.
Adam, “Ey Allahın Resûlü! Senden kısas hakkımı almama izin ver!” dedi.
“Buyur, o hakkını al!”
“Ancak, o zaman benim bedenim açıktı, seninki ise kapalı,” deyince, Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, gömleğini çıkardı.
Adam, onu hemen kucaklayıp, bedenini öptü ve “Zaten maksadım bu idi, ey Allahın Resûlü!” dedi.
Useyd radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
681. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kim haksızken tartışmayı bırakırsa, cennetin kıyısında onun için bir köşk yapılır. Haklı olduğu hâlde bırakırsa, cennetin ortasında onun için bir köşk yapılır. Kimin de ahlâkı güzel olursa, ona cennetin en üstünde köşk yapılır.”
Ebû Ümâme radıyallahu anh. Tirmizî.
682. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kardeşinle tartışma! Çünkü, konunun anlaşılmasını engeller ve belasından da emin olunmaz.
Ayrıca, tutamayacağın bir sözü de verme!”
İbn Abbas radıyallahu anh. Rezîn.
683. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“insanları güldürmek için yalan yanlış konuşan kimsenin vay hâline!
İbn Hakîm radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
684. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Senin doğru söylediğine inanan bir adama yalan söylemen, en büyük hainliktir.”
Süfyan radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
685. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kişiye, yalan olarak, her duyduğunu anlatması yeter!”
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Müslim.
686. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Ahirzamanda yalancı deccaller olacaktır. Sizin ve babalarınızın duymadıkları hadîsleri size sunacaklar. Dikkat edin ve onlardan uzak durun da, sizi şaşırtıp saptırmasınlar.”
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Müslim.
687. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Doğruluk iyiliğe götürür, iyilik cennete iletir. Kişi doğrulukta devam eder durur, sonunda, Allah katında “doğrucu” olarak yazılır.
Yalan, azıp sapmaya iletir, azıp sapma ise, ateşe götürür. Kişi yalan söylemekte devam eder, sonunda, Allah katında “yalancı” olarak yazılır.”
İbn Mesûd radıyallahu anh. Buhârî.
688. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kuşkulandığını at, kuşkulanmadığına bak! Doğruluk kalbinin yatıştığında, yalan ise kuşku duyduğundadır.”
Ebûl Havra radıyallahu anh. Tirmizî.
689. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin yanında, bir adam bir adamı övdü. Bunun üzerine şöyle buyurdu:
“Onun boynunu vurdun, arkadaşının boynunu vurdun! içinizden birinizin, mutlaka birisini övmesi gerekiyorsa, şöyle desin: Allah bilir ama şöyle şöyle olduğunu sanıyorum. Zira, Allaha karşı kimse temize çıkartılmaz. O kişi hakkında bildikleri varsa, onu şöyle şöyle sanıyorum, desin.”
Ebû Bekre radıyallahu anh. Buhârî.
690. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Bir adam bir adama günahkâr, ya da kâfir derse, o özellik de onda bulunmazsa, bu söz kendisine döner.”
Ebû Zer radıyallahu anh. Buhârî.
691. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Ölülere sövmeyin! Zira onlar, zaten ettiklerini bulmuşlardır.”
Aişe radıyallahu anha. Buhârî
692. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Ölülere sövmeyin, bu sebeple dirilere eziyet etmiş olursunuz.”
Mugîre radıyallahu anh. Tirmizî.
693. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Ölülerinizin iyiliklerini söyleyin, kötülüklerini söylemekten uzak durun!”
İbn Ömer radıyallahu anh. Tirmizî.
694. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Allahım! Senden mutlaka yerine getirmeni umduğum bir söz alıyorum: Ben bir insanım. Kime bir eziyet etmişsem, sövmüşsem, lânet etmişsem, vurmuşsam, bunları, onun için, kıyamet gününde, sana yaklaştıracak bir rahmet ve o kişinin sevabında bir artış nedeni eyle!”
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.