Kadınların evde oturmaları asıldır. Dışarı çıkmaları; ana baba ve akraba ziyareti, vaaz dinlemeye gitme zarureti ve ihtiyaçlarını temin gibi dinen meşru sayılan mazeretlerden biri sebebiyle verilmiş istisnai bir müsaade olmaktadır. Bu esasa ilaveten şu hususlara dikkat etmesi de zaruridir:
a) Kocasından (veya aile reisinden) izin almak:
Müslüman bir kadın; akraba, dost ve komşulardan birinin evine gideceği zaman, kocasının iznini almalı; onun müsaade etmediği bir yere gitmemelidir. Zira “Hangi kadın, kocasından izinsiz olarak evden çıkarsa, hanesine dönesiye kadar veya kocası kendisinden razı olasıya dek ALLAH Teala’nın gadabı içinde kalmış olur”(1).
b) Güzel koku (parfüm) sürünmemek:
Kadın, evinde otururken, alkolsüz bir koku sürünebilir. Sokağa çıkacağı zaman ıtriyat cinsinden hiçbir şey kullanamaz. Tahrik edici parfüm, erkeğin burnuna giderse onun kalbi temayüllerini ve şehvani hislerini kendisi üzerine çekmiş olur. Böyle bir durum, göz zinasına yol açabilir. Bu noktada biz ümmetlerini uyaran Peygamberimiz, “Bir kadın, koku sürünür ve bunu hissetsinler diye bir (erkek) topluluğu(nu)n yanından geçerse’, o kadın, (sanki) zina etmiş (gibi)dir”(2) buyurmaktadır.
c) Tesettüre dikkat etmek:
Müslüman bir kadın; sokağa çıkarken altını göstermeyen bir örtü ile başını, kalın dokunuşlu bir çorapla ayaklarını, vücut hatlarını belli etmeyen manto ile bedenini örtmelidir. İnce dokunuşlu eşarplar, altını gösteren çoraplar örtü hüviyetini taşımamaktadır.
Bu iddiamıza belge teşkil edecek bir vakayı buraya aktarmak istiyoruz: Müminlerin annesi Hz.Aişe’nin huzuruna kardeşi Abdurrahman’ın kızı Hafsa gelmişti. Yeğeninin başında ince bir örtü bulunuyordu. Aişe (r.a.) onu aldı ve yırttı. Kendisine kalın (dokunuşlu) bir başörtüsü verdi.(3)
d) Gözlerini etrafa çevirmeden yola devam etmek:
Daha açık bir ifade ile etrafa bakmayıp ancak yolunu gözetleyerek yürümek. Göz, nefsanî heveslerin postacısı ve zina fiilinin haberleşme vasıtasıdır. Göz göze gelen kadın ve erkek, istemeyerek de olsa, bu bakışların tesiri altında kalırlar. Bir erkeğin yabancı kadına bakması nasıl haram ise, bir kadının da yabancı bir erkeğe bakması da aynen haramdır. Peygamber (s.a.v.)’in huzurunda Ümmü Seleme ve Meymune (r.anhüma) validelerimiz bulunurken iki gözü ama İbni Ümmi Mektum geldi ve izin alarak Peygamber (s.a.v.)’in huzuruna girmek istedi. Resulullah her iki zevcesine hitaben, “Ondan (sakınmak için) örtünün” buyurdu. Ümmü Seleme (r.a.): “Ey ALLAH’ın Resulü! 0, ama değil mi? (Nasıl olsa) Bizi göremez (ve tanıyamaz)” dedi. Resul-i Ekrem: “sizler de mi amasınız, siz onu görmüyor musunuz?” buyurdu.(4)
e) Seyahatlerini mahreminden biri ile yapmak:
Müslüman bir kadın; yanında kocası, baba, oğul, oğlan kardeş, amca ve dayı gibi nikâhı ebediyen haram olan erkeklerden biri bulunmadıkça yolculuğa çıkamaz. Hatta kendisine farz olmuş haccı ifa için yapacağı seferi, ancak bu derece yakın bir erkeğin veya kocasının refakatinde yapabilir. Bu engelleyici hükmün sebebi, onun iffetinin korunması ve eşler arasındaki itimadın sarsılmamasıdır.
Dinimizin getirdiği bu sınırlama, kadının iffetini koruyucu bir tedbir olmaktadır. Bu iddiamızın belgesini teşkil eden bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmaktadır: “Kadın, beraberinde mahremi bulunmadıkça üç (gün)lük (bir yere) yolculuk yapamaz”.(5)
Üç günlük mesafe, günahın asli sebebi olarak düşünülmemelidir. Bu mesafe, günahın büyümesine ve sorumluluğun artmasına amil olan bir süre olmaktadır. Seyahatin üç günden aşağıya düşmesi, yasağın kalkmasına değil günahın derecesindeki farka delil olabilir. Bu mevzu ile alakalı hadis-i şeriflerin ittifak ettikleri nokta, kadının yanında kocası veya nikâhı müebbeden haram olan erkeklerden biri bulunmadıkça seyahate çıkmasının haramlığıdır.
– Müslümanca Yaşama Sanatı – Mehmed EMRE – I/233 – 235 –
(1) Feyzü’I-Kadir, c. 3, sh. 138.
(2) Feyzü’t-Kadir, c. 1, sh. 276.
(3) Muvatta şerhi, Zürekani, c. 4, sh. 270.
(4) Mişkatü’l – Mesabih c. 2, sh. 934.
(5) Müslim c. 4, sh. 102.