Halit b. Zeyd (Ebu Eyyub el-Ensari) hazretlerinden rivayet edildigine gore bir adam Hz. Peygamber’e gelerek: “-Ya Rasulallah; beni Cennete sokacak bir ibadet soyler misiniz?” dedi… Rasulullah su cevabi verdi: “Allah’a ibadet eder ve O’na hic bir seyi ortak kosmazsin, namaz kilar, zekat verir ve sila-i rahm edersin” (Buhari, Zekat, 1) Peygamber Efendimizin bu kadar onemle uzerinde durdugu ve yapildigi zaman muslumanlarin Cennete girmelerine sebep olacagini haber verdigi sila-i rahim; her turlu hayir islerinde akraba ve yakinlarin gorulup gozetilmesidir. Gerek ayetlerde, gerek hadislerde, bunun, namaz, zekat gibi farz ibadetlerden hemen sonra zikredilmesi, Islamdaki onemini gostermektedir. Alimler sila-i rahimde bulunmanin vacib oldugu gorusundedirler. Bunun, terkedilmesi, yani akraba ve yakinlarla olan ilgisinin kesilmesi, buyuk gunah sayilmistir. Cenab-i Hakk soyle buyuruyor:
“Allah’tan korkun ve akrabalik baglarini kesmekten sakinin” (en-Nisa, 4/I); Onlar ki Allah’in gozetilmesini emrettigi haklari gozetirler (akrabalik baglarini devam ettirirler ve iyilikte bulunurlar); Rablerine saygi beslerler ve kotu hesaptan korkarlar… “Fakat Allah’in tevhit akidesini kabullendikten sonra onu bozanlar ve Allah’in baglanmasini emrettigi baglari koparanlar (akrabalik baglarini kesenler) ve yeryuzunu fesada verenler var ya; iste bunlar, lanet onlara ve yurdun kotusu Cehennem de onlara” (er-Ra’d, 13/21, 25).
Yine Hz. Peygamber soyle buyurmustur:
” Allah’a ve ahiret gunune iman eden kimse akrabasini gorup gozetsin” (Buhari, Ilim, 37; Muslim, Imam, 74-77).
“Akrabalik, Ars’ta asilidir. Der ki: “-Beni gozeteni Allah gozetsin; beni terk edeni Allah terk etsin” (Muslim, Birr ve Sila, 17);
“Akrabalik baglarini kesip koparan kimse Cennete giremez” (Buhari, Edeb, 11);
“Her kim rizkinin bol olmasini ve ecelinin gecikmesini istiyorsa akrabasini gorup gozetsin” (Buhari, Edeb, 12);
“Ey insanlar, birbirinize selam verin, akrabanizi gozetin, yemegi yedirin! Geceleyin insanlar uyurken namaz kilin ki selametle Cennete giresiniz” (Tirmizi, Et’ime, 45).
“Yoksula yapilan sadaka bir sadakadir. Bu sadaka akrabaya yapilmissa iki sadaka demektir. Biri sadaka, digeri sila-i rahimdir ki bu da sadaka sayilir” (Tirmizi, Zekat, 26).
Akrabalarimiz, ozellikle hala, teyze, amca, dayi, gibi yakinlarimiz aileden sayilir. Onlari kendi yakinlarimiz bilerek davranislarimizi ayarlamakta buyuk faydalar vardir. Rasulullah (s.a.s): “Teyze, anne yerindedir” (Tirmizi, Birr, 5) buyuruyor. Amca da baba yerindedir. Bu kadar yakin olan kisilere karsi yerine getirilmesi gereken bazi ahlaki gorevlerin bulunmasi tabiidir. Bu gorevler arasinda olan ziyaretlere ozel bir yer ayrilmalidir. Asagida anlatilacak genel ziyaret kurallarina uyarak yakinlari, basta bayramlar olmak uzere, zaman zaman ziyaret etmek, mumkunse hediyeler goturmek guzel bir davranistir. Yapilan ziyareti iade etmek de gerekir. Muslumani ziyarete gelene gitmemek aradaki baglarin daha cabuk kopmasina sebep olmaktir.
Sila-i rahim konusunda dikkat edilecek hususlardan biri de sudur: Iyilik, karsilik bekleyerek yapilmamali, sadece gorup gozeten yakinlara karsi sila-i rahimde bulunulmamali ; aksine, unutan, akrabalik baglarini koparanlara karsi da bu gorev yerine getirilmelidir. Hz. Peygamber soyle buyuruyor:
“Iyilige benzeri ile karsilik veren kisi, tam anlamiyla akrabasini gorup gozetmis olmaz. Hakiki sila, kisinin kendisi ile ilgiyi kesenleri gorup gozetmesidir” (Buhari, Edeb, 15).
Bu hadis-i serif’ten sunu anliyoruz: Hakiki manadaki akraba ziyareti, bizimle ilgiyi kesen akrabalari gozetmek, onlar bize gelmese de bizlerin onlara gitmesi ve aradaki problemlerin halledilmesidir. Bize yuz ceviren akrabayi gozetmek cok buyuk ahlaki yapi olup; Allah rizasi belki de bu sebepten kazanilir.
Cenab-i Hakk soyle buyuruyor:
Demek idareyi ve hakimiyeti ele alirsaniz hemen yer yuzunde fesad cikaracak, akrabalik baglarini bile parcalayip keseceksiniz oyle mi? Onlar oyle kimselerdir ki Allah kendilerini rahmetinden kovmus da duygularini almis ve gozlerini kor eylemistir. (Muhammed, 47/22-23).
Islam dininin temel hedeflerinden biri de insanlari genel ve genis bir kitle olarak guclu bir sekilde bir arada bulundurmak ve bu devamliligi bir takim vesilelerle dinamik kilmaktir. Sila-i rahim, oncelikle aralarinda akrabalik iliskileri olan insanlari hedefler ve daha sonra butun insanligi amaclar. Akrabalik farkli sekillerde meydana gelir. Bu iliski kan hisimligiyla meydana geldigi gibi, sihri dedigimiz, evlilik sebebiyle de gerceklesebilir. Dolayisiyla akrabalik baglari bu yonuyle daha bir genis boyut kazanmaktadir. Su da unutulmamalidi r ki; aile ve sulaleler toplumun en kucuk yapi birimi oldugu icin, bu yapi birimlerindeki ayriliklar, fitne ve fesat elbetteki toplum hayatini da etkileyecek, toplumun birligi ve beraberligi yani sira ahlaki yapisi da yok etmeye baslayacaktir.
Kur’an’in onlarca ayetinde ve sunnette bu konu ele alinmis ve ne kadar onem verilmesi gerektigi uzerinde durulmustur. Islamiyet’in ilk yillarindan itibaren ilk inen Mekki ayetlerde Hz. Peygamber’e akrabalik iliskilerinin gozetilmesi ve bu hususa dikkat edilmesi emredilmistir. Bu konunun ayri bir onemi de kanaatimizce Peygamberlik vazifesiyle gorevlendirilen bir kisinin icinde yetistigi toplumun ferdi olarak mutlaka yakin akrabalik iliskilerinden istifade ederek teblig ve irsad gorevine baslamasinin kendisine mutlaka bir avantaj saglayacagina isaret etmis olmasidir. Zira bu gorusun isabetli oldugunu Efendimizin tebligde yakin akrabalarindan baslamasi gostermektedir. (Kur’an, 26/ 214) Demek ki teblig ve irsatta akrabalik baginin vesile edilerek oncelikli olarak bu hedef kitleden baslanmasi ayri bir onem arzetmektedir. Toplumsal yardimlarda da ister maddi isterse manevi anlamda olsun ilk ulasilacak kimseler yakin akrabalardir.
Uzulerek soylemek gerekirse son donemlerde toplumumuzda kaybolmaya yuz tutan degerlerimiz arasinda sila-i rahmi de gormekteyiz. Zira akrabalar arasi iliskiler son derece zayiflamis yeni yetisen nesiller artik birbirlerini tanimaz hale gelmistir. Sosyal, ekonomik ve kulturel ne tur problem olursa olsun bu vecibe ihmal edilmemelidir. Zira Kur’an ve sunnet bu konuda gerekli tahsidati yapmistir. Rahmete mazhar olmak yine Rahmanin arzu ettigi islere bakar.
Akraba ziyaretinin bir avantaji da; Allah’in izniyle akrabalarin ahirette bile birbirlerine sefaatci olabilecegidir. Insanin fitrati geregi; insan nerede olursa olsun; her zaman ilk once akrabasini koruyup kollayacagi icin, huzuru mahserde bile akrabalarimiz arasinda Allah rizasini kazanmis birisi varsa; onun sefaatine nail olabiliriz.
Su da unutulmamalidi r ki: Disaridan bizlere “cok kotu” gozuken bir yakinimiz; belki de bazi hal ve davranislariyla Allah rizasini kazanmis olabilir, Allah’a cok yakin bir kul olabilir. Bu sebeple bu konuda hukmu biz degil, Allah verir.
Bu konudaki hadis-i seriflere bakarsak:
1. Her Cuma gecesi beni Adem’in amelleri Allah’a arz olunur. Akrabasini yoklamayi kesenin ameli kabul olunmaz.
Ravi: Hz. Ebu Hureyre (r.a.)
2. Sozu hos soyle, selami da asikare et, akrabani yokla ve gece herkes uyurken namaz kil. O zaman selamla da Cennete gir.
Ravi: Hz. Ebu Hureyre (r.a.)
3. Sizin amelleriniz akrabanizdan olan olulere duyurulur. Iyi ise sevinirler, kotu ise soyle dua ederler: “Yarabbi bize nasil hidayet ettinse onlara da hidayet etmeden canlarini alma.”
Ravi: Hz. Enes (r.a.)
Son soz olarak sunlari soyleyebiliriz: Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in de belirttigi gibi hakiki manadaki akraba ziyareti bize gelmeyen ve irtibatini kesmeye calisan akrabalari gozetmek ve onlarla olan baglantilarimizi guclendirmektir. Bunu yapmak cok kolay degildir tabi; arada yasanan tatsiz olaylar belki bizi engelleyebilir ama eger insan sirf Allah rizasini kazanmak icin bu kadar onemli bir ahlaki yapinin yasamasi icin kendi nefsini ikna edip nefisini ayaklar altina alirsa; ve kavga ettigi-kustugu bir akrabasiyla barisma yolunu secerse Allah bu yaptigini karsiliksiz birakmaz. Asla birakmaz…
O zaman simdi tum yasanilanlari, tum kuslukleri gormezden gelelim. “O bana gelmiyor; ben de ona gitmem” demeyi birakalim. Nefsi muhasebemizi yapalim, bu zor karar ve nefsimizi koreltmemizin karsiligini Allah elbette ki verecektir. Buna ragmen barisamadigimiz akrabalarimizla; barisamasak da kus olmayalim. Gittigimiz akrabalarimizdan donuste; orada gorduklerimiz hakkinda onlarin “giybet ve dedikodusunu” yapip; onlarin haklarina girmeyelim. Bir yandan Allah’in cok hosnut olacagi bir seyi yaptiktan sonra; Allah’in bu kadar yasakladigi bir yanlisa dusmeyelim.
Allah hepimizi once Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’in sefaatine; sonra da akrabalarimizdaki Allah rizasini kazanmis yakinlarimizin sefaatine nail eylesin.
Allah hepimizi akraba ziyaretlerimiz ve bu konudaki calismalarimiz vesilesiyle kendi rizasina nasip eylesin.
Amin.