İmanın ehemmiyeti
601. Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor:
Allah şöyle buyurur: “Kalbinde arpa ağırlığınca iman bulunan kimseyi Cehennemden çıkarın.”
Sonra şöyle buyurur:
“Kalbinde hardal tanesi ağırlığınca iman bulunan kimseyi Cehennemden çıkarın.”
Ardından da şöyle buyurur:-
“İzzet ve celâlime yemin ederim ki, Bana gecenin veya gündüzün bir anında olsun iman edenleri Bana iman etmeyenlerle bir tutmayacağım.”
Bir kıyamet alâmeti
602. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Kıyamet alâmetlerinden birisi de hilallerin şişkin olmasıdır; bir gecelik hilalin görülüp, “Bu iki geceliktir” denil-mesidir.
Yasaklanıp, sonra serbest bırakılan üç şey
603. Amr bin Şuayb babası Amr’dan, o da dedesinden rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) kesilen kurban etlerini üç günden fazla yemeyi, küpteki nebizi içmeyi ve kabir ziyaretini yasakladı. Bir müddet sonra da şöyle buyurdu:
“Ben kurban etlerini üç günden fazla yemenizi yasaklamıştım, dilediğiniz zamana kadar yiyebilirsiniz. Küpteki nebizi içmenizi yasaklamıştım. Artık içebilirsiniz. Sarhoş edici herşey haramdır. Kabirleri ziyaret etmenizi yasaklamıştım. Kabirleri ziyaret edebilirsiniz. Ancak orada Allah’ın rızasına uygun düşmeyecek şeyleri söylemeyiniz.”
Müslim, Edâhi: 37; Müsned, 3:80 (11593.)
Kabir ziyaretinde İslâm’a uymayan söz söylememek
604. Zeyd bin Sabit (r.a.) rivayet ediyor:
“Kabirleri ziyaret edin. Fakat orada İslama uymayan sözler söylemeyin.”
Nesaî, Cenâiz: 100.
Mürüvvet sahiplerini affetmek
605. Zeyd bin Sabit (r.a.) rivayet ediyor: Allah’ın tayin ettiği cezaların dışında onur sahiplerini cezalandırmaktan uzak durun.
Lüzumsuz şeyleri terk etmek
606. Zeyd bin Sabit (r.a.) rivayet ediyor:
Kişinin lüzumsuz şeyleri terk etmesi, Müslümanlığının güzelliğindendir.
Tirmizî, Zühd: 11; /bm Mâce, Fiten:12; Muvatîa; Hüsn-ü Hulk: 3.
Resûlullahın hasım olacağı kimseler
607. Ebû Hüreyre (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Üç grup insan vardır ki, kıyamet günü ben onların hasmıyım. Ben kimin hasmı olursam onunla dâvâlaşinm. Bunlar: Bana Allah adına söz verip de sözünden dönen, hür bir kişiyi satarak parasını yiyen, (3) bir işçi tutup hakkıyla çalıştırdığı halele ücretini tam vermeyen.
Buharı, Büyü: 6, İcâre: 10; İbni Mâce, Rühûn: 4
Tuvalete girerken yapılacak dua
608. Enes bin Mâlik (r.a.), tuvalete girdiğinde Resûlulla-hın (s.a.v.) şöyle dediğini rivayet ediyor:
“Allah’ım, cinlerden ve kötü şeylerden Sana sığınırım.” Ebû Dâvud, Tahâre: 3; İbni Mâce, Tahâre: 9.
Kişi için en faydalı olan üç şey
609. Sevban (r.a.) rivayet ediyor:
“Altın ve gümüşü biriktirip de onu Allah yolunda harca-mayanları, acı bir azapla müjdele”1 âyeti nazil olduğunda Resûlullah (s.a.v.) “Kahrolsun altın ve gümüş” buyurdu.
Dinleyenler, “Ya Resûlullah hangi malı biriktirelim?” diye sordular. Şöyle buyurdu:
“Zikreden bir dil, şükreden bir kalb ve dindar ve ahlâklı bir hanım.”
İbni Mâce, Nikâh: 5
Sünnet yaşı
610. Câbir (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) Hasan ve Hüseyin yedi günlükken akika kurbanlarını kesti ve sünnet ettirdi.
Riya
611. Muaz bin Cebel (r.a.) Resûlullahtan (s.a.v) işitmiş olduğu şöyle bir hadis rivayet ediyor:
Riyanın en azı dahi şirktir. Allah, kendisine itaat eden, kendisinden korkan ve gösteriş yapmadan gizli gizli Allah’a ibâdete devam edenleri sever. Onlar bir yere ayrıldıklarında ayrıldıklarını kimse farketmez, bir yerde bulunduklarında kimse onların varlığını fark etmez. Onların kalpleri hidâyet kandilleri gibidir. Onlar, karanlık siyahlara benzer fitnelerden selâmetle çıkarlar.
îbniMâce, Fiten: 16
Peygamberimizin ümmetinin fazileti
612. Abdullah bin Yezid Hatemî rivayet ediyor: Ümmetimin azabı dünyada iken verilir.
Çocukların anne ve babaya faydası
613. Ebû Zer (r.a.) rivayet ediyor:
Buluğ çağma ermeden üç çocukları ölen hiçbir mü’min anne baba yoktur ki, Allah çocuklara olan rahmetinin berek-etiyle onları fazlıyla Cennete koymasın.
Müslim, Birr ve’s-Sıla: 150.
Resûlullahın yatarken yaptığı dua
614. Âişe (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah yatağına girdiğinde şöyle duâ ederdi: “Allah’ım, bağımlılık derecesinde günah işlemekten ve yatak arkadaşı olan açlıktan Sana sığınırım.”
İbni Mâce, Etime: 53.
İbni Mâce’de bu rivayet şöyledir:
“Allah’ım, ben açlıktan Sana sığınırım. Çünkü açlık fena bir yatak arkadaşıdır. Hıyanetten de Sana sığınırım. Şüphesiz hıyanet fena bir duygudur.”
Peygamberimiz (s.a.v.) açlıktan Allah’a sığınmıştır, çünkü açlık insanı din ve dünya ile ilgili vazifelerinden alıkoyar. Aklını karıştırır, bâtıl ve bozuk fikirlere sürükler, kumar, rüşvet, hırsızlık ve fuhuş gibi kötü yollara düşürür.
Allah katında mü’minin değeri
615. Abdullah bin Amr (r.a.) rivayet ediyor: Allah katında mü’minden daha değerli hiçbir şey yoktur.
Kadınların şefkati
616. Ebû Umâme el-Bâhilî (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullahın (s.a.v.) yanına beraberinde iki çocuğu olan bir kadın geldi ve ondan yemek için bir şey istedi. Resûlullahın onlara verecek bir şeyi yoktu. Sadece üç hurma verdi. Kadın hurmanın birini bir çocuğuna, diğerini de diğer çocuğuna verdi. Birini de yanında tuttu. Çocuklardan birisi hurmasını yedikten sonra ağladı. Kadın bıraktığı hurmayı ikiye böldü, yansını ağlayan çocuğuna, yansını da diğerine verdi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Kadınlar çocuklarım kannlannda taşır, dünyaya getirirler, emzirirler, onlara karşı çok da merhametlidirler. Eğer
kocalanna eziyet etmeyip namazlarını da kılsalar Cennete girerler.”
îbni Mâce, Nikâh: 62.
Resûlullaha salavât getirmek
617. Enes (r.a.) rivayet ediyor:
Kim bana bir defa salavât getirirse, Allah on defa rahmet eder. Kim on defa salavât getirirse, Allah ona yüz defa rahmet eder. Kim bana yüz defa salavât getirirse, Allah onun alnına münafıklıktan ve ateşten kurtuluş beratı yazar. Ve kıyamet gününde onu şehidlerle beraber bulundurur.
Evvâbîn namazı
618. Ammar bin Yâsir (r.a.) rivayet ediyor:
Dostum Resûlullahın (s.a.v.) akşam namazından sonra
altı rekat namaz kıldığını gördüm. Şöyle buyurdu:
“Kim akşam namazından sonra altı rekat namaz kılarsa,
deniz köpüğü kadar da olsa günahları bağışlanır.”
Resûlullahın bir duası
619. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor: Resûluİlah şöyle dua ediyordu:
“Allah’ım, âhiretimin garantisi olan dinimi kuvvetleştir. Yaşadığım yer olan dünyada beni huzur içerisinde yaşat. Ebedî yaşama yerim olan âhiret hayatımda beni mutlu kıl. Yaşadığım müddetçe hayrımı artır. Ölümü de bana bütün serlerden kurtulup rahatlama kıl.”
Kadere rıza göstermek
620. Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor:
Kim Allah’ın kazasına razı olmaz ve Allah’ın kaderi takdir ettiğine inanmazsa kendisine Allah’tan başka ilâh arasın.
Rüya herkese anlatılmamalı
621. Ebû Hüreyre fr.a.) rivayet ediyor:
Rüya bir âlimden veya hayır tavsiye edenden başkasına anlatılmaz.
Tirmizt Rüya: 7; Dârimî, Rüya; 10.
Ufak da olsa günahlar küçük görülmemeli
622. Sehl bin Sa’d (r.a.) rivayet ediyor:
Küçük görülen günahlardan sakının! Çünkü bu günahların durumu şuna benzer: Bir topluluk bir vadide konaklamışlar. Ekmeklerini pişirmek için her biri birer çalı çırpı getirmiş, böylece yeterli odunu toplamışlar. İşte küçük gibi görülen günahlar da böyledir. Birike birike sahibini helake götürür.
Müsned, 1:503(3817.)
Hazırsa önce yemek, sonra namaz
623. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor: Akşam namazı vaktinde yemek hazırlanmışsa önce yemeğe başlayın.
Buharı, Et’ime: 58, Ezan: 42; Müslim, Mesâcid: 64; Tirmizî,Salât: 262; Nesâî, İmamet: 57.
Mü’min, mü’min olarak haram işlemez
624. Ali (r.a.) Resûlullahın şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu işittim: “İnsan mü’min olduğu halde asla zina edemez. Bir insan mü’min olduğu halde asla hırsızlık yapamaz. İnsanların gözü olduğu bir ganimet malını mü’min olarak zimmetine geçirmez. Bir insan mü’min olduğu halde içki içmez.”
Buhâri, Mezâlim: 30, Eşribe: 1; Hudud: 1,20; Müslim, İman: 100; Ebû Dâvud, Sünnet: 16; Tirmizî, İman: 11; Nesâî, Sarık: 1.
Allah ve Resulü için nasihat
625. Huzeyfe bin Yeman (r.a.) rivayet ediyor:
Bir kimse Müslümanların işlerine ehemmiyet vermezse, onlardan değildir. Bir kimse Allah için, Resulü için, kitabı için, Müslümanların idarecisi için ve bütün Müslümanlar için sabah akşam hayır dilemezse yine onlardan değildir.
Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî, buna benzer şöyle bir hadis rivayet ederler:
Temim ed-Dârî (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullah (s.a.v.), “Din nasihattir” buyurdu.
Biz, “Ey Allah’ın Resulü, kim için nasihattir?” diye sorduk. Şöyle buyurdu:
“Allah için, Allah’ın kitabı için, Resulü için, Müslümanların idarecileri ve bütün Müslümanlar için.”
. Müslim, İmân: 95; Ebû Dâvud, Edeb: 67; Nesâî, Beyat: 31.
Herşey insandan çok ibâdet ediyor
626. Süleyman bin Büreyde babasından rivayet ediyor:
Hiçbir şey yoktur ki Âdemoğlundan daha çok Allah’a itaat etmesin.
Müslümanı sevindirmek
627. Âişe (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Kim Müslüman bir ev halkını sevindirirse, Allah bunun sevabı olarak o kulunu Cennete koymaktan başkasına razı olmaz.
Cehennemliklerin yiyeceği: Zakkum
628. İbni Abbas (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) “Ey iman edenler! Allah’tan nasıl korkmak gerekiyorsa öylece korkun. Ve son nefesinize kadar hakda sebat edin de, Müslümanlar olarak ölün” âyetini okudu ve şöyle buyurdu:
“Şayet zakkumdan bir damla dünyanın denizlerine dam-latılsa, canlıların yaşantısını bozardı. Böyle olunca yiyecekleri zakkum olan Cehennem ehlinin hali nasıl olur, düşünün?”
İbni Mâcet Zühd: 38; Tirmizî, Cehennem: 4.
İftar duası
629. Enes (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) orucunu açarken şöyle duâ ederdi:
“Allah’ın adıyla. Senin rızan için oruç tuttum, Senin rızkınla iftar ediyorum.”
Ebâ Dâvud, Siyam: 22.
Her aydan üç gün oruç tutmak
630. Cerir bin Abdullah el-Becelî (r.a.) rivayet ediyor: Her aydan üç gün oruç tutmak bütün seneyi oruçlu geçirmek gibidir. Eyyâmü’1-bîd, ayın on üçüncü, on dördüncü ve on beşinci günleridir.
Ebû Dâvud, Siyam: 68; Nesâî, Sayd: 25; İbni Mâce, Siyam: 29.
Küs durmak
631. Abdullah bin Mes’ud (r.a.) rivayet ediyor: Bir Müslümanın bir Müslümanla üç günden fazla küs durması helâl değildir.
Ebû Dâvud, Edeb: 47; Müslim, Birr ve’s-Sıla: 25.
Namaz günahlara keffârettir
632. Ali (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah ile beraber mescidde namaz vaktinin girmesini bekliyorduk: Adamın biri kalktı ve “Ben bir günah işledim” dedi. Resûlullah ondan yüz çevirdi. Cemaatla beraber namazını kıldı. Namazdan sonra aynı adam kalktı ve “Ben bir günah işledim” diyerek sözünü tekrarladı. Resûlullah, “Sen temizliğini güzelce yaparak bizimle şu namazı kıldın değil mi?” diye sordu.
Adam, “Evet, kıldım” dedi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Kıldığın bu namaz senin işlediğin günahın keffâretidir.”
Allah kulları ile konuşacak
633. Adiy bin Hatem et-Tâî rivayet ediyor:
Allah hepinizle aranızda bir tercüman olmadan konuşur. O kimse sağına bakar, [varsa] dünyada iken gönderdiği hayırları görür, soluna bakar işlediği günahları görür. Önüne bakar Cehennemi görür. Binâenaleyh yarım hurma sadaka vermekle de olsa kendinizi Cehennemden koruyunuz.
Müslümanların işini üstlenmenin mes’uliyeti
634. Abdullah bin Abbas (r.a.) rivayet ediyor: Ümmetimden bir kimse Müslümanların işlerinden birini üzerine alır da kendisini ve ailesini gözetip koruduğu gibi onları gözetip korumazsa, Cennetin kokusunu duyamaz.
Baş örtüsü
635. Ebû Katâde (r.a.) Resûlullahm (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Bir kadın zînetini kapatıncaya kadar Allah onun namazını kabul etmez. Buluğ çağına eren bir kız da başını kapatmadıkça, Allah onun namazını kabul etmez.
Peygamberimizin günahtan korunması
636. Ammar bin Yâsir (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullaha (s.a.v.), “Ya Resûlallah, siz Cahiliye Devrinde Cahiliye ehlinin işlediği günahlardan birini işlediniz mi?” diye sordum.
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Hayır. İki yere gidecek oldum. Birincisinde uyku bastı. İkincisinde ise insanların geceleyin yaptıkları sohbet beni oyaladı, gidemedim.”
Doğum kontrolü ve kader
637. Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullahm (s.a.v.) yanında azlden konuşuldu. Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Azl yapmanızda bir günah yoktur. Muhakkak o da kaderdendir.”
Buharı, Megâzî; 32; İbni Mâce, Nikâh: 30.
Peygamberimiz adına yalan uydurmak
638. Ali (r.a.) rivayet ediyor:
Kim bilerek benim adıma yalan uydurursa, Cehennemdeki yerine hazırlansın.
Buharı, İlim: 38, Enbiya: 50; İbni Mâce, Mukaddime: 4 (36); Müslim, Mukaddime: 2 (1), Zühd: 72; Tirmizh Fiten: 70.
İnsana “insan” denilmesinin sebebi
639. İbni Abbas (r.a.):
İnsanın “insan” diye isimlendirilmesinin sebebi, onun verdiği sözü unutmasıdır.
Salih rüyalar
640. Abdullah bin Mes’ud (r.a.) rivayet ediyor: Salih kulların gördüğü sâdık rüyalar peygamberliğin yetmiş parçasından bir parçadır.
Tirmizt, Rüya: 6.
Kimler şefaat edecek?
641. Ebû Bekre (r.a.) rivayet ediliyor:
İnsanlar sırat üzerine sürülürler. Tıpkı gece kelebeklerinin ateşe döküldükleri gibi, sıratın kıyılarından dökülürler. Allah rahmetiyle dilediklerini ateşten kurtarır. Sonra meleklere, peygamberlere, şehitlere şefaat etmeleri için izin verilir. Onlar da kalbinde zerre miktarınca iman bulunanların ateşten çıkarılması için şefaat ederler de ederler.
Ölüm ânında herkes gideceği yeri görür
642. Abdullah bin Ömer (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu işittiğini rivayet ediyor:
Biriniz vefat ettiğinde ona sabah akşam kalacağı yer ar-zedilir. Eğer Cennet ehli ise cennetteki yeri, Cehennem ehli ise Cehennemdeki yeri kendisine gösterilir. Ve kendisine şöyle denilir:
“Burası, kıyamette Allah’ın seni göndereceği yerindir.” Buhâri, Cenâiz: 90; Müslim, Cennet: 65, 66; Tirmizî, Cenâiz: 70.
Cemaatle namaz
643. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Öyle istiyorum ki, insanlara namaz kılmalarını emredeyim, ardından namaza kalkayım, sonra da bakayım, mescide namaza gelmeyenlerin evlerini yakayım.
Anarşi ve fitne zamanında İslâmı yaşamak
644. Ma’kıl bin Yesar (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Anarşi ve fitne zamanında İslâmı yaşamak, bana hicret etmek gibidir.
Peygamberimizin Cehennemden Allah ‘a sığınması
645. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullaha (s.a.v.) bir kap yemek getirildi. Çok sıcaktı. Birden elini ondan çekti. Ve “Allah’ım, bize Cehennem ateşinden yedirme” buyurdu.
Zekât vermemenin cezası
646. Enes (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Zekât vermeyen kiyâmet gününde ateştedir.”
Peygamberimiz sünnetli olarak doğdu
647. Enes (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Rabbimin bana olan bir ikramı da sünnetli olarak doğmanı ve avretimi kimsenin görmemesidir.
Peygamberimizin hususiyetlerinden birisi de sünnetli olarak doğmasıdır. Hadiste birinci olarak buna dikkat çekilmekte, yine buna bağlı olarak avretini kimsenin görmediği bildirilmektedir. Buna hanımları da dahildir. Nitekim Hz. Aişe validemiz, Peygamberimizin (s.a.v.) cinsel organını hiçbir zaman görmediğini bildirmiştir.1
Peygamberimiz, bir hadislerinde, kendisinin edep yerini görenin gözünün nuru söneceğini bildirmiş, bunun için de vefatında kendisini damadı Hz. Ali’nin yıkamasını vasiyet etmiştir.
Hz. Bilâl’in fazileti
648. Ebû Umâme (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Cennete girdim, bir hışırtı işittim. “Ey Cebrail, bu hışırtı nedir?” dedim. “Bilal. Önünde yürüyor” dedi.
Peygamberimizin parmaklarından su akması
649. Abdullah (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah ile beraber bir yolculukta idik. Su azaldı. Re-sûlullah (s.a.v.) bir kab istedi ve elini kabın içine koydu. Resûlullahm parmakları arasından su aktığını gördüm.
Kimler Allah yolundadır?
650. Ka’b bin Ucre (r.a.) rivayet ediyor:
Bir adam Resûlullaha (s.a.v.) uğradı. Resûlullahm Ashabı bu adamın kuvvet ve kaabiliyetlerini görünce, “Ya Re-sûlallah, bu adam Allah yolunda cihad etseydi ne güzel olurdu” dediler. Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Bu adam küçük çocuklarının geçimini temin etmek için çıktı ise Allah yolundadır. Yaşlı anne ve babasına hizmet için evinden çıkmışsa, Allah yolundadır. Çalışıp nefsini dilencilikten korumak için çıkmışsa, Allah yolundadır. Ailesinin geçimini temin, etmek için çıkmışsa, Allah yolundadır. Gurur ve çokluğuyla Övünmek için çıkmışsa, tağutun [şeytanın] yolundadır.”
Hadisin bir başka rivayetinde Sahabîlerin temennisi üzerine Peygamberimiz (s.a.v.) sözüne, “Allah yolunda olmak sadece ölmekle mi olur sanıyorsunuz?” buyurarak başlamıştır.
Mal ve makam hırsının dine verdiği zarar
651. Üsâme bin Zeyd (r.a.) rivayet ediyor:
İçinde sürü bulunan bir çiftlikte geceleyen, onları parçalayıp yiyen iki kurt, mü’minin mal ve makama olan hırsının dinine verdiği zarardan daha hızlı zarar vermez.
Tirmizî, Zühd: 43; Dârimt, Rikak: 21; Müsned, 3:595 (15765.)
Baba çocuğunun matını alabilir mi?
652. Câbir bin Abdullah (r.a.) rivayet ediyor:
Bir adam Resûlullaha gelerek “Yâ Resûlaîlah, babam malımı aldı” dedi.
Resûlullah, “Git, babanı getir” buyurdu. O sırada Cebrail (a.s.) indi ve şöyle dedi:
“Allah sana selâm söylüyor ve şöyle diyor: ‘Yaşlı adam sana geldiğinde içinden geçirip de dili ile ifâde etmediği şeyi sor.’
Yaşlı adam Resûlullaha (s.a.v.) geldiğinde ona, “Oğlun senden niçin şikâyet ediyor, onun malını mı almak istiyorsun?” diye sordu.
Adam, “Ona sor ey Allah’ın Resulü, ben onun malını halalarından, teyzelerinden veya kendimden başkaları için mi harcadım” dedi.
Resûlullah (s.a.v.), “Tamam, bu neyse de sen içinden geçirip de dile getiremediğin şeyi söyle” buyurdu.
Adam şöyle dedi:
“Allah’a yemin ederim ki ey Allah’ın Resulü, Allah seninle dâima imanımızı artırıyor. Gerçekten de içimden dile getirmediğim birşey geçirdim.”
Resûlullah (s.a.v.), “Söyle, dinliyorum” buyurdu.
Yaşlı zât şöyle dedi:
“Sen küçükken ben seni besledim,
“Buluğdan önce delikanlılığında sana iyilikte bulundum.
“Bir gece sen hastalanınca ben o geceyi uykusuz geçirdim.
“Hastalığından dolayı sabaha kadar yatağın içinde dönüp durdum.
“Sanki hastalık sana değil bana isabet etmiş gibi, ağlayıp durdum.
“Ruhum, ölüm vaktinin değişmediğini bildiğim halde başına kötü bir şey gelmesinden korktu.
“Sen artık beslediğim ümit ve emellerimin gerçekleşeceği yaş ve döneme gelince bana mükâfat olarak kabalık ve katılığı uygun gördün.
“Sanki bana o güne kadar iyilik ve ihsanda bulunan sen-mişsin gibi.
“Haydi babalık hakkını gözetmiyorsun, keşke komşunun komşuya yaptığını yapsan.”
Adam bunları söyledikten sonra Resûlullah (s.a.v.) ihtiyarın oğlunun yakasından tuttu ve “Sen de, malın da babanınsınız” buyurdu.
Peygamberimizin tebliğdeki hassasiyeti
653. Ömer bin Hattab (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah Ashabıyla bir toplantı halindeydi. Benî Sü-Ieym kabilesinden bir bedevi geldi. Bir keler [kertenkele] avlamıştı. Onu pişirip yemek için eşyalarının yanma gidiyordu. Topluluğu görünce,
“Bu kalabalık kimin başına toplanmış?” diye sordu.
Oradakiler, “Peygamber olduğunu söyleyen zâtın etrafında” dediler. O bedevi adamları yardı, Resûlullahın karşısına geçti ve ona şöyle dedi:
“Ya Muhammed, Lat ve Uzza’ya yemin olsun ki, senden daha^ yalancısını ve senden daha çok kendisinden nefret ettiğim birisini anneler karınlarında taşımadı. Eğer kavmim beni aceleci olarak isimlendirecek olmasaydı, seni öldürür ve bununla bütün insanları sevindirirdim.”
Ömer (r.a.), “Ya Resûlallah, bırak şunu öldüreyim.” dedi.
Resûlullah (s.a.v.), “Bilmez misin? Yumuşak huylu a-dam, nerede ise peygamber olacaktı? [Yumuşak huyluluk kişiyi nerede ise peygamber yapacak bir vasıftır]?” buyurdu.
Sonra adam Resûlullaha, “Lat ve Uzza’ya yemin olsun ki sana iman etmeyeceğim” dedi.
Resûlullah (s.a.v.) adama, “Bu sözleri söylemeye, gerçek olmayan şeyler söylemeye, meclisimde bana saygı göstermemeye seni iten sebep nedir?” buyurdu.
Bedevi, Resûlullahı küçümsemek için, “Hala benimle konuşuyor musun sen? Lat ve Uzza’ya yemin olsun ki, şu keler, sana iman etmedikçe ben sana iman etmeyeceğim” dedi. Sonra da koynundan keleri çıkarıp Resûlullahm önüne koydu.
Resûlullah, “Ey keler!” diye seslendi.
Keler oradaki herkesin anlayacağı fasih bir Arapça ile “Buyur, emrine amadeyim, ey Alemlerin Rabbinin Resulü” dedi.
Resûlullah (s.a.v.), “Sen kime ibâdet ediyorsun?” diye sordu.
Keler, “Semâda Arşı, yerde saltanatı, denizde yolu, Cennette rahmeti, Cehennemde azabı olana ibâdet ederim” cevabını verdi.
Resûlullah (s.a.v.) “Ey keler, ben kimim?” diye sordu.
Keler, “Sen Âlemlerin Rabbinin elçisi ve peygamberlerin sonuncususun. Seni tasdik eden kurtuluşa erer, seni yalanlayan da hüsrana uğrar” dedi.
Bunu işiten Bedevi şöyle dedi: “Ben şehâdet ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur. Sen de Allah’ın Resulüsün. Allah’a yemin ederim ki, sana geldiğimde yeryüzünde kendisine senden daha çok kızdığım kimse yoktu. Allah’a yemin ederim ki, şu anda sen bana canımdan ve babamdan daha sevimlisin. Ben sana kılımla, derimle, bütün benliğimle i-man ettim:’
Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Seni herşeyden daha yüce olan bu dine hidâyet eden Allah’a hamdolsun. Allah bu dini ancak namazla kabul eder. Namazı da ancak Kur’ân’Ia kabul eder.”
Resûlullah daha sonra ona Fatiha ve İhlas sûrelerini öğretti.
Bedevi, “Ey Allah’ın Resulü, Allah’a yemin ederim ki, nesir olarak da, şiir olarak da bundan daha güzel sözler işitmedim” dedi.
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bu, Âlemlerin Rabbinin kelâmıdır, şiir değildir. İhlas Sûresini (Kul huvallahü ehad) bir kez okursan Kur’ân’m üçte birini okumuş kadar; iki kez okursan üçte ikisini okumuş kadar, üç defa okursan da tamamını okumuş kadar sevap kazanırsın.”
Bedevi, “Bizim İlâhımız ne güzel İlah! Az şeyi kabul ediyor, bol sevap veriyor” dedi.
Resûlullah, “Buna birşeyler verin” diye emretti.* Onlar da bedevîyi çokça mal verip onu nimete boğdular. Abdur-rahman bin Avf da kalkıp şöyle dedi:
“Ya Resûlallah, benim yanımda Horasan devesinden düşük, başıboş develerden daha yüksek kıymete sahip on aylık gebe bir deve var. Allah’a yakınlaşmak için bunu vermek istiyorum.”
Resûlullah (s.a.v.) Abdurrahman bin Avf a, “Sen ona vereceğin devenin vasfını açıkladın. Ben de Allah’ın Cennette sana karşılık olarak vereceği devenin evsafını açıklayayım mı?” buyurdu.
Abdurrahman bin Avf, “Evet, açıkla” karşılığını verince de şöyle buyurdu:
“Kıyamet gününde sana içi oyulmuş inciden yapılmış bir deve verilecektir. Ayaklan yeşil zebercetten, boynu sarı zebercettendir. Üzerinde bir mahfil vardır. Mahfilin üzerinde ipek ve ibrişimler vardır. Bu deve seni sırat üzerinden şimşek gibi geçirecektir.”
Biraz sonra bedevi Resûlullahın yanından ayrıldı. Yolda Beni Süleym kabilesinden eli kılıçlı ve kargılı 1000 süvari ile karşılaştı. Onlara “Nereye gidiyorsunuz?” diye sordu.
Onlar, “Peygamber olduğu yalanını söyleyen adamı öldürmeye gidiyoruz” dediler.
Bedevi, “Ben şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve Muhammed Allah’ın Resulüdür” dedi.
Onlar “Sen Sabiî mi oldun [din mi değiştirdin]?” dediler.
O, “Hayır, Sabiî olmadım” dedi. Sonra da onlara Resû-lullah ile aralarında geçen hadiseyi anlattı. Onlar, “Biz hepimiz ‘Allah’tan başka ilah yoktur ve Muhammed Allah’ın Resulüdür’ diyoruz” dediler. Hemen Resûlullaha gittiler. Resûlullah onları karşıladı. Onlar hayvanlarından inerek Resûlullahın rast gelen yerini öpmeye başladılar. Bir yandan da “Allah’tan başka ilah yoktur ve Muhammed Allah’ın Resulüdür’ diyorlardı. Ve “Ya Resûlullah, bize ne emredecek-sen emret” diyorlardı.
Resûlullah (s.a.v.), “Hâlid bin Velid’in sancağı altında olun” buyurdu.
Araplardan bunlar gibi topluca Müslüman olan başka bin kişilik bir grup görülmedi.
* ResûluHah bedeviye malt olup olmadığını sormuş, onun, “Kabilem içerisinde benden daha fakir biri yoktur” deyince yukarıdaki emri vermiştir.
Peygamberimizin ümmetine nasihati
654. Ebû Said el-Hudrî (r.a.) rivayet ediyor:
Bir adam Resûlullaha (s.a.v.) gelerek, “Bana nasihatta bulun” dedi. Resûllulah şöyle buyurdu’:
“Takvaya sarıl. Çünkü takva bütün hayırları içine alır. Cihada sarıl. Çünkü o Müslümanların ruhbanlığıdır. Allah’ı zikre ve Kur’ân’ı okumaya devam et. Çünkü o yeryüzünde senin için nur, gök yüzünde ise hatırlamştır. Dilini de hayırdan başka şeyden koru. Çünkü böyle yapmakla şeytana galip gelirsin.”
Kaderin yazılı olması ve hürriyet
655. Ali (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) bir gün elindeki çubukla yeri eşeledi. Sonra başını kaldırdı ve “Sizden hiçbir kimse yoktur ki, Allah onun Cennetteki ve Cehennemdeki yerini yazmamış olsun. Herkesin bedbaht veya bahtiyar olduğu muhakkak yazılmıştır” buyurdu.
Oradakilerden biri, “Amel işlemeyi bırakalım mı, yâ Resul allah?” diye sordu.
Resûlullah (s.a.v.), “Hayır, sizler amel işleyin. Herkese ameli kolaylaştırılmıştır. Saadet ehline saadet işlemenin yolu, kötülük ehline de kötülük işlemenin yolu kolaylaştırılmıştır” buyurdu. Sonra da şu âyeti okudu:
“Kim bağışta bulunur, günahtan kaçınır ve dinin en güzelini tasdik ederse, Biz de ona hayır ve kolaylık yolunu kolaylaştırırız.
“Kim cimrilik eder, kendisini âhiret nimetlerine muhtaç hissetmez ve dinin en güzelini yalanlarsa, Biz de ona kötülüğün ve Cehennem gibi zorlu bir âkibetin yolunu kolaylaştırırız.”
Müslim, Tirmizî, Kader: 3
Kadının emân vermesi
656. İbni Abbas (r.a.) rivayet ediyor:
Mekke’nin fethi gününde Resûlullah (s.a.v.) (amcasının kızı) Ümmü Hâni binti Ebî Tâlib’in evine girdi. Karnı açtı.
Ümmü Hâni Resûlullaha şöyle dedi:
“Ya Resûlallah, eşim tarafından akrabam olan bâzı kimseler bana sığındılar. Ali bin Ebî Tâlib ise “Allah yolunda hiçbir kınayıcınm kınamasına kulak asmaz. Ali’nin bunların yerini öğrenip onları öldürmesinden korkuyorum. Ümmü Hâni’nin evine sığınanlara, Allah’ın kelâmım dinleyip Resulüne iman edinceye kadar eman verdiğini açıklasan.”
Resûlullah (s.a.v.) “Ümmü Hâni’nin eman verdiğine biz de eman verdik” buyurdu. Sonra da, “Yanında yiyebileceğimiz birşey var mı?” diye sordu.
Ümmü Hâni: “Kuru kırıntılardan başka birşey yok! Onu da size takdim etmeye utanırım” dedi.
Resûlullah (s.a.v.), “Onları getir” dedi. Onları suyun içine ufaladı. Tuz da getirdi. Sonra da “Ekmeğin yanı sıra biraz katık var mı?” dedi.
Ümmü Hâni, “Sirkeden başka birşey yok” dedi.
Resûlullah, “Getir onu” buyurdu. Sirkeyi kuru ekmeğin üzerine döküp yedikten sonra Allah’a hamd etti ve “Ey Ümmü Hâni, sirke ne güzel katıktır! İçinde sirke bulunan ev yoksul sayılmaz” buyurdu.
Resûlullahın yatarken okuduğu iki sûre
657. Câbir (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (a.s.m.) Secde ve Tebareke Sûresini okumadan uyumazdı.
Oturarak namaz kılmak
658. Abdullah bin Amr (r.a.) rivayet ediyor: Oturarak namaz kılmanın sevabı, ayakta namaz kılmanın sevabının yarısıdır.
Ebû Dâvud, Salât: 174; Tirmizî, Salât: 157; îbni Mâce, İkame:141; Müslim, Misafirin: 16.
Zikrettiğimiz kaynaklarda hadis şöyle geçer:
“Bir kimsenin ayakta kıldığı namaz daha faziletlidir. Oturarak kıldığı namazın sevabı, ayakta kıldığı namazın yarısı, uzanarak kıldığı namazın sevabı da, oturarak kıldığının yarısı kadardır.”
Hasta oturarak, buna gücü yetmezse yatarak namaz kıldığında, sevabından bir şey eksilmez. Hasta olduğu için oturarak namaz kılan kimse ayakta namaz kılanların sevabım, hattâ o halde dahi namazını bırakmadığı için daha fazlasını kazanabilir. Ancak ayakta kılmaya gücü yeten birisi oturarak namaz kıldığında ayakta namaz kılanın aldığı sevabın yarısını alır. Çünkü oturarak kılınan namazda kıyam ve rükû terk edilmiş olmaktadır. Yatarak namaz kılanın sevabı da oturarak namaz kılanın sevabının yansıdır.
Kişinin anne ve babasının kabrini ziyaret etmesi
659. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Kim her Cuma gününde anne ve babasının veya onlardan birisinin kabrini ziyaret ederse, affedilir ve kendisine bir iyilik sevabı yazılır.
Hz. Ali ‘nin ilmi
660. Abdullah bin Abbas (r.a.) rivayet ediyor:
Biz kendi aramızda şöyle konuşurduk: “Resûlullah (s.a.v.), Ali’ye başka hiç kimseye söylemediği yetmiş konuda bilgi vermiştir.”
Rüzgar Allah’ın me’murudur
661. İbni Abbas (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullahın (s.a.v.) yanında adamın birisi rüzgara lanet okudu. Resûlullah ona, “Rüzgara lanet okuma. Şüphesiz o Allah’ın bir memurudur. Muhakkak bir kimse lâyık olmadığı halde bir şeye lanet ederse, o lanet tekrar sahibine döner.”
Meleklerin çokluğu
662. Ebû Said el-Hudrî (r.a.) rivayet ediyor:
Muhakkak gök yüzünde yetmiş bin meleğe başkanlık eden İsmail isminde bir melek vardır. Her bir melek de yetmiş bin meleğe başkanlık eder.
Hasan ve Hz. Hüseyin’in fazileti
663; Ali (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) Hasan ve ve Hüseyin’in elinden tuttu ve şöyle buyurdu:
“Ben bu ikisini, bunların babasını ve annesini seviyorum. Bunlar kıyamet gününde benim derecemde olacaklar.”
Arefe gününde ve Muharrem ayında oruç tutmak
664. İbni Abbas (r.a.) rivayet ediyor:
Kim Arefe günü oruç tutarsa iki senelik günahına kef-fâret olur. Kim de Muharrem ayında bir gün oruç tutarsa, her bir günü için otuz gün sevabı yazılır.
Dile sahip olmak
665. Enes (r.a.) rivayet ediyor:
Kul dilinin söyleyebileceği bâzı şeyleri tutmadıkça, imanın hakikatine ulaşmış olmaz.
Peygamberimizden beş Öğüt
666. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Allah kime bir nimet giydirirse, Allah’a hamd etmeyi çoğaltsın. Kimin günahları çoğalırsa Allah’tan bağışlanma dilesin. Kimin rızkı gecikirse “Lâ havle velâ kuvvete illâ bil-lah=Güc ve kuvvet ancak Allah’tandır” demeyi çoğaltsın.Kim bir topluluğa misafir olursa, onların izni olmadan nafile oruç tutmasın. Kim bir topluluğa uğrarsa, onların gösterdiği yere otursun. Çünkü onlar evlerinin mahrem yerlerini daha iyi bilirler.
Allah’ın koyduğu cezaları uygulamak
667. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Bir yerde, suçları kesinleşmiş kimselere Allah’ın koyduğu bir cezayı vermek kırk sabah yağmur yağmasından daha hayırlıdır.
İbni Mâce, Hudud: 3.
Sahabîler ümmet için teminat idi
668. Muhammed bin Münkedir babası Münkedir’den (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) bir gece yatsı namazını son vakte kadar geciktirdi. Yanımıza geldiğinde “Neyi bekliyorsunuz?” buyurdu.
“Namazı” dediler.
Resûlullah (s.a.v.), “Dikkat edin! Siz, namazı beklediğiniz süre içerisinde namazdaymış gibisiniz” buyurdu. Sonra gözünü semaya kaldırdı ve şöyle buyurdu:
“Yıldızlar semâ ehli için teminattır. Yıldızlar gittiğinde semâ ehli için vaad edilen şey gelir. Ben de Ashabım için teminatım. Ben gittiğimde de Ashabım için vaad edilen şey gelir. Ashabım da ümmetim için teminattır. Ashabım gittiği zaman da ümmetim için vaad edilen şey gelir. Ey Bilal! Kalk kamet getir.”
Müslim, Fezâilü’s-Sahabe: 207.
Müşrikler ahitlerini bozdular
669. Mü’minlerin annesi Meymûne bint-i Haris (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) Meymûne’nin yanında gecelemişti. Geceleyin kalkıp namaz için abdest aldı. Abdest alırken o-nun “Lebbeyk, lebbeyk=buyur buyur” dediğini işittim. Bunu üç defa söyledi. Ayrıca “Sana yardım edildi, yardım e-dildi” dedi. Bunu da üç defa söyledi. Abdesti bitirdiğinde “Ya Resûlallah, abdest alırken senin üç defa “Buyur, buyur sana yardım edildi, yardım edildi” dediğini işittim. Sanki birisi ile konuşuyordun. Yanında biri mi vardı?” dedim.
Resûlullah, “Şu Ka’boğullarının recez [şiir] okuyucusu feryad ederek bana sesleniyor ve imdatlarına yetişmemi istiyor. Kendilerine karşı Kureyşlilerin Bekiroğullarma yardım ettiklerini söylüyor” buyurdu.
Sonra Resûlullah (s.a.v.) çıktı ve Aişe’ye hazırlık yapmasını ve bunu hiç kimseye söylememesini tembihledi. Bir zaman sonra Ebû Bekir Âişe’nin yanına girdi. Onun hazırlık yaptığını görünce, “Kızım, bu hazırlığı niçin yapıyorsun?” dedi. Âişe, “Vallahi bilmiyorum” dedi.
Ebû Bekir, “Allah’a yemin olsun, şu Benî Asfar (Rumlar) ile savaş zamanı değildir. Resûlullah nereye gitmek istiyor olabilir?” diye sordu.
Âişe “Vallahi ben bilmiyorum” dedi.
Aradan üç gün geçti. Resûlullah halka sabah namazını kıldırmıştı. Birinin ona şiir okuduğunu işittim:
Allah’ım, ben Muhammed’den bizim babamızın ve onun kadim babasının antlaşmasını istiyorum ve onu hatırlıyorum.
Sen çocuk biz ise doğuranlar olmuştuk.*
Biz sana teslim olduk, yardımımızı da esirgemedik.
Eğer Kureyş seninle anlaştıkları va’de muhalefet eder, ahdi bozarsa,
Eğer senin tekidli misâkmı bozarlarsa,
Ve kimseyi yardıma çağırmayacağını zannederlerse,
Allah seni hazır bir yardıma kavuştursun.
Allah’ın kullarını çağır ki yardıma gelsinler.
Aralarında Allah’ın Resulü var.
Ayın on dördü gibi parlak ve yüksek.
Resûlullah (s.a.v.) ona üç defa “Buyur, buyur, sana yardım edildi, sana yardım edildi” dedi. Sonra Resûlullah (s.a.v.) çıktı. Kendisine Ravha’da bir bulut görününce “Şu bulut Ka’boğullarına yardımı müjdeliyor” buyurdu.
Ka’b kabilesinin kardeşi olan Adiy kabilesinden bir adam kalktı ve “Ey Allah’ın Resulü ve Adiy kabilesinin yardımcısı” dedi.
Resûlullah (s.a.v.) “Boynun toprağa bulansın. Adiy Ka’b’dan, Ka’b da Adiy’den başkası mıdır?” buyurdu.
O adam o gazvede şehid edildi.
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah’ım, onların gözlerini bizim haberimize karşı bağla. Onları aniden yakalayalım.” Sonra [ordu hazırlandı ve Resûlullah Mekke üzerine sefere çıktı]. Merru’z-Zehran’da konakladı. O gecelerde Ebû Süfyan bir Harb, Hakim bin Hizam ve Budeyl bin Verkâ haber araştırmak üzere Merru’z-Zehran’in ileri gelenlerinin yanına çıkmışlardı. Ebû Süfyan bir ateş gördü ve “Ey Büdeyl, bu ateş akrabaların Ka’boğullarının ateşidir” dedi. Büdeyl, “Belki de sertinle savaşmak için toplanmışlardır” cevabını verdi. O gece Müzeyneli süvariler onları yakaladı. Onlar kendilerinin Abbas bin Abdulmüttalib’e [Peygamberimizin amcasına] götürülmelerini istediler. Onlar da kendilerini Abbas bin Abdulmüttalib’e götürdüler. Ebû Süfyan Abbas’dan kendileri için Resûlullahdan eman almasını istedi. Sonra Abbas çıkıp Resûlullahm (s.a.v.) yanma girdi, kendisinin eman verdiği kimseye eman vermesini diledi. Resûlullah (s.a.v.) “Ebû Süfyan dışında, eman verdiğin herkese ben de eman verdim” buyurdu. Abbas, “Ey Allah’ın Resulü, bana sınır koyma” dedi. Resûlullah (s.a.v.), “Senin eman verdiğin herkes emindir” buyurdu. Abbas onları Resûlullahm yanma götürdü. Resûlullah onları Müslüman olmaya davet etti. Hakim bin Hizam ile Büdeyl bin Verka hemen Müslüman oldular. Ebû Süfyan ise, “Yâ Re-sûlallah, beni himayene al” dedi. Resûlullah (s.a.v.) “Sen eman verilenlerdensin” buyurdu. Abbas (r.a.) onlarla beraber çıktı. [Geceyi beraber geçirdiler. Resûlullah sabah tekrar getirmesini istediği için] Abbas Ebû Süfyan ile Resûlullahm yanına gitti. [İçeride Resûlullah Ebû Süfyan’ı tekrar Müslüman olmaya çağırdı. Ebû Süfyan Hz. Abbas’m da telkiniyle nihayet Müslüman oldu.] Beraberce çıktılar. Ebû Süfyan, “Biz gitmek istiyoruz” dedi. Abbas, “Günün ağarmasını bekleyin” dedi. [Gün ağardığında] Resûlullah abdest aldı. Müslümanlar Peygamberimizin abdest suyunu yüzlerine sürmek için uçuştular. Ebû Süfyan Hz. Abbas’a, “Ey Fadl’ın babası, kardeşinin oğlu kadar saltanatı büyük olanı görmedim” dedi. *
Hz. Abbas, “Bu saltanat değil, peygamberliktir. Bunun için onun üzerine titriyorlar” cevabını verdi.
Haricîleri öldürenlere vaad edilenler
670. Hz. Ali (r.a.) diyor ki:
“Eğer şımarmayacağınızı bilse idim, Allah’ın Resulünün lisanıyla Haricîleri öldürenlere neler vaad ettiğini size haber verirdim.”
Mekke’nin üst tarafında bir yer ismi.
671. Ziibeyr bin Avvam (r. a.) rivayet ediyor:
“Ya Resülallah, sizin yanınızdan çıktıktan sonra dışarıda Câhiliyeye âit sözlere dalıyoruz” dedim.
Resûlullah şöyle buyurdu:
“Günahkar olacağınızdan korktuğunuz o gibi yerlerde bulunduğunuzda oradan kalktığınızda şöyle derseniz, bu söz o meclisde size isabet eden günahlara keffâret olur:
“Allah’ım, Seni noksan sıfatlardan, Sana layık olmayan şeylerden tenzih ve hamd ü sena ile takdis ederiz. Senden başka ilâh olmadığına şahitlik ederiz. Senden bağışlanma dileriz. Ve Sana tevbe ederiz.”
Resûlullahın bereket duası yaptığı üç şey
672. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) üç şey için bereket duası yaptı. Bunlar: Sahurda yenilen yemek, tirid yemeği ve bir şeyi ölçmek, (tartmak veya saymak) tır.
Bâzı suçların cezaları
673. Ebû Said el-Hudrî (r.a.) rivayet ediyor:
Şarkıcı ve çalgıcı kadınlar çalıştıranlar, içki içenler ve ipek elbise giyenler yüzünden bu ümmette yere batma, hayvan şekline dönüşme ve gökten taş yağma hadiseleri olacaktır.
Tirmizl Fiten: 21, 38; İbni Mâce, Fiten: 29
Allah’ı çok zikretmek
674. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor: Allah’ı çok çok zikreden, münafıklıktan kurtulmuştur.
Hz. Ebû Bekir ve Ömer’in fa.zileti
675. Enes (r.a.) rivayet ediyor:
Ebû Bekir ve Ömer [dünyadaki] Cennetlik yaşlıların efendisidir.
Peygamberimizin Hz. Ali’ye tavsiyesi
676. Ali (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah, “Fitneler çıkacak ve sen kavminle karşılıklı deliller getirerek cedelleşeceksin” buyurdu.
“Ya Resûlallah, o zaman bana ne tavsiye edersiniz?” dedim.
“Allah’ın kitabıyla hükmet” buyurdu;
İstihare, istişare ve iktisat
677. Enes (r.a.) rivayet ediyor:
İstihare yapan mahrum kalmaz, istişare eden pişman olmaz, iktisad eden geçim sıkıntısı çekmez.
Kendisi yaşamayanın iyiliği tavsiye etmesi
678. Enes (r.a.) rivayet ediyor:
“Yâ Resûlullah, onunla bütünüyle kendimiz amel edinceye kadar iyiliği emretmeyelim mi? Yine kendimiz ondan bütünüyle sakınıncaya kadar insanları kötülükten alıkoymayalım mı?” dedik. Şöyle buyurdu:
“Aksine. Sizler onunla amel etmeseniz de iyiliği tavsiye ediniz. Ondan tamamen kaçmamasaniz da kötülükten de insanları sakındırınız.”
Ashabın fazileti
679. Ebû Said el-Hudrî (r.a.) rivayet ediyor:
Ashabımı geçemezsiniz. Sizler Uhud dağı kadar altın tasadduk etseniz, onlardan birinin bir batman sadakasına veya onun yansına yetişemezsiniz.
Tinnizi, Menâkıb: 58; Müslim, Fezâilii’s-Sahebe, 221 İbni Mâce,Mukaddime: 11.
Uyumak için okunacak dua
680. Halid bin Velid’in (r.a.) rivayet ettiğine göre, kendisine uyumama hastalığı isabet etmişti. Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Sana onları okuduğunda uyuyacağın bir kaç kelime öğreteyim mi? Allah’ım, yedi göğün ve onların gölgelediği şeylerin Rabbi. Yeryüzünün ve onun üzerinde bulunanların Rabbi. Şeytanların ve onların saptırdıklarının Rabbi. Bütün yaratıklarının şerrinden, onlardan birinin bana karşı aşırı gitmesinden veya tecâvüzlerinden beni koru! Senin koruyuculuğun kıymetlidir. Senden başka hiçbir ilah yoktur.”
Peygamberimizin bir mucizesi
681. Abdullah bin Mes’ud (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.), “Benden sonra geri plana itilişiniz kakıhşınız ve hoşlanmayacağınız bâzı şeyler olacaktır” buyurdu.
“O zamanda bizim nasıl davranmamızı istersin yâ Re-sûlallah?” diye sorduk.
“Üzerinizdeki hakları verin, kendi haklarınızı da Allah’tan isteyin” buyurdu.
Guslederken kıl yerinin kuru kalması
682. Hz. Ali rivayet ediyor:
Kim cünüplükten guslederken bir kıl yeri kadar kısmı kuru bırakırsa, ona Cehennemde şöyle şöyle yapılır.
Ali (r.a.) dedi ki: “İşte bu sebeple saçıma düşman kesildim.” Hz. Ali saçını keserdi.
Ebû Dâvud, Tahare: 98; İbni Mâce, Tahare: 106; Dârimî, Tahare:
Namazda safları düzgün tutmak
683. Bilal (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullah namazda omuzlarımızı düzeltirdi
Peygamberimizin Allah indindeki kıymeti
684. Ömer bin Hattab (r.a.) rivayet ediyor:
Hz. Adem (a.s.) kendisine yasaklanan ağaçtan yediğinde başını semâya kaldırdı ve “Allah’ım, Muhammed hakkı için beni affetmeni istiyorum” diye duâ etti.
Allah kendisine, “Muhammed kim?” diye vahyetti. Hz. Âdem şöyle dedi:
“Şanın yüce olsun. Beni yarattığında başımı Arşına kaldırdığım zaman orada ‘Lâilâhe illallah Muhammedün Resû-lullah’ yazılmıştı. O zaman anladım ki hiç kimsenin kıymeti Senin yanında onunkine denk değildir. O Muhammed ki ismini isminle beraber kıldın.”
Allah ona şunu vahyetti:
“Ey Âdem! O, senin zürriyetinden peygamberlerin sonuncusudur. Onun ümmeti de ümmetlerin sonuncusudur. Eğer o olmasaydı ey Adem, seni yaratmazdım.”
Ümmet içerisinde çıkacak olan deccaller
685. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Bu ümmet, içlerinden her biri peygamber olduğunu iddia eden otuz tane yalancı ve deccal çıkmadıkça yok olmaz.
Tirmizt Fitne’ 43
Şiirle Allah yolunda hizmet etmek
686. Berâ bin Âzib (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah Hassan bin Sâbit’e “Müşrikleri hicvet. Şüphesiz Allah seni Ruhu11-Kudüşle (Cebrail) destekliyor” buyurdu.
Şerrinden korkulana karşı yapılacak dua
687. Ebû Mûsâ el-Eş’arî (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah bir topluluğun şerrinden korktuğunda şöyle duâ ederdi:
“Allah’ım, onların şerlerinden Sana sığınıyoruz. Ve onların haklarından gelmeni istiyoruz.”
Peygamberimizin yatağa girerken okuduğu duâ
688. Ali (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah yatağına girdiğinde şöyle duâ ederdi: “Allah’ım, alnı Senin kudret elinde olan herşeyin şerrinden Senin Zât-i kerîmine ve mükemmel kelimelerine sığınırım.
“Allah’ım, zararı ve günahı kaldıran Sensin.
“Allah’ım, Senin ordun hezimete uğramaz, Sen va’din-den dönmezsin, Senin kudret büyüklüğünden başka hiçbir kudret büyüklük sahibi fayda vermez. Seni hamdinle beraber noksan sıfatlardan tenzih ederim.”
Ne kadar gülmek namazı bozar?
689. Câbir (r.a.) rivayet ediyor:
Tebessüm namazı bozmaz, kahkaha ile gülmek ise namazı bozar.
Peygamberimizin ümmeti için korktuğu üç şey
690. Muaz bin Cebel (r.a.) rivayet ediyor:
Sizin için üç şeyden korkuyorum. Onlar mutlaka olacaktır.
1. Alimin hatâsı,
2. Münafığın Kur’ân’ı âlet ederek mücâdeleye kalkışması,
3. Dünya nimetlerinin size açılması.
Haricîler
691. Ubeyde es-Selmânî rivayet ediyor:
Nehrevan Savaşında Haricîler öldürüldüğünde, Ali (r.a.) “Mücda’ı arayın” diye emretti. Aradılar, bulamadılar. Tekrar aradılar, onu buldular. Bundan sonra Ali (r.a.) şöyle dedi:
“Eğer şımarmayacağınızı bilseydim, Allah’ın Peygamberinin (s.a.v.) lisanında bunları, yani Haricîleri öldürenlere neler vaad ettiğini size haber verirdim.”
Ruh hakkında insanlara fazla bilgi verilmedi
692. İbni Mes’ud (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) ile beraberdim. Bir Yahudi geldi ve “Ey Ebu’l-Kâsım, ruh nedir?” diye sordu. Bunun üzerine Allah Teâlâ “Sana ruhtan soruyorlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir. Bilgi olarak da size pek az şey verilmiştir”1 âyetini indirdi.
Yolculuktan dönme adabı
693. Ka’b bin Mâlik babasından rivayet ediyor:
Resûlullah seferden döndüğünde önce mescide uğrar, iki rekât namaz kılar, evine sonra girerdi.
Müsned, 3:594 (15753.)
En akıllı insan kimdir?
694. İbni Ömer (r.a.) rivayet ediyor: Ben, onun onuncusu olarak Resûlullaha seldim. Ensardan bir zât Resûlullaha (s.a.v.), “Ey Allah’ın peygamberi, insanların en akıllısı ve ihtiyatlısı kimdir?” diye sordu.
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ölümü ençok düşünendir. Ölüm gelmeden önce onun için hazırlık yapandır. İşte bunlar insanların en akıllı, en tedbirli olanlarıdır. Bunlar dünyanın şerefine, âhiretin ikramına sahiptirler.
Yasîn Sûresinin fazileti
695. Enes (r.a.) rivayet ediyor:
Kim her gece Yâsîn Sûresini okumaya devam ederse, öldüğünde şefaid olarak Ölmüş olur.
Hz. Ali’nin fazileti
696. Abdullah bin Akım el Cüheni rivayet ediyor: Miraca çıkarıldığımda Allah azze ve celle Ali hakkında bana şu üç şeyi vahyetti:
1. O, mü’minlerin efendisidir.
2. Muttakîlerin rehberidir.
3. Mahşer yerine alnı, el ve ayaklan parlayarak gelen mü’minlerin önderidir.
Mü’minler kardeştir
697. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Alıcısı olmadığınız bir malı övmeyiniz, birbirinize kin beslemeyiniz, birbirinize sırt çevirmeyiniz, ey Allah’ın kullan! Allah’ın emrettiği gibi kardeş olunuz.
Buharı, Nikâh: 45; Müslim, Birr: 23, 24, 28, 29, 30; Ebû Dâvud, Edeb: 47; Tirmizî, Birr: 24; İbni Mâce, Ticâret: 14.
Hz. Ali münafıkları Kevser Havzının başından kovacak
698. Ebû Said el-Hudrî (r.a.) rivayet ediyor:
Ey Ali, kıyamet gününde elinde Cennet asalarından bir asa olacak ve onunla münafıkları Havuzumun başından kovacaksın.
İtikaf
699. Mü’minlerin Annesi Âişe (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah îtikafta iken mescidden başını eve uzatır, ben de tarardım. Eve ancak tabî ihtiyaçlarını gidermek için girerdi.
Müslim, Hayız; 6; Ebû Dâvud, Siyam: 79; Tirmizî, Savm: 79.
Peygamberimizin gece yaptığı bir duâ
700,Ebu Hureyre (r.a.) rivayet ediyor: Bir adam Resûlullaha (s.a.v.) şöyle dedi:
“Yâ Resûlullah, senin gece yaptığın duayı işittim. Bu duadan bana ulaşan şu sözleriniz oldu:
“Allah’ım, günahlarımı bağışla. Evimi benim için geniş kıl ve bana verdiğin rızkı mübarek kıl.”
Resûlullah (s.a.v.) o adama, “Bunlardan sonra istenmedik bir şey kaldı mı?” buyurdu.