Hz* Abbas (r.a.)
401. Ali (r.a.) rivayet ediyor:
Abbas konusunda hakkımı gözetiniz. Çünkü o baba tarafından büyüklerimin en son kalan yadigardır.
Resûlullahın hizmetçilerine iltifatı
402. Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullahın, biri Habeşistanlı, diğeri de Kıptî (Mısırlı) olan iki azâdh kölesi vardı. Bir gün söz dalaşına girdiler. Biri diğerine, “Ey Habeşî!” dedi. O da, “Ey Kıptî!” diye seslendi.
Resûlullah (s.a.v.), onlara “Birbirinize öyle demeyiniz. Siz Muhammed (s.a.v.) ailesinden iki adamsınız” buyurdu.
Allah’ın meleklerine karşı Övündüğü kimseler
403. Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor;
Allah Teâla Arefe akşamı Arafat’ta vakfe yapanlarla meleklere karşı iftihar eder ve “Şu saçları dağınık, toz toprak içerisinde bulunan kullarıma bakınız” buyurur.
Müslümana yardım etmek
404. Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor:
Resûhıllah (s.a.v.): “Zulüm de etse, zulme de uğrasa kardeşinize yardım ediniz” buyurdu.
“Yâ Resûlullah! Zulme uğradığında yardım edelim, fakat zulmederken nasıl yardım edeceğiz?” dedim.
“Zulmüne engel olarak. Bu senin ona yardımındır” buyurdu.
Buhâri, Mezâlim: 4; Müslim, Birr ve’s-Sıla: 62; Tirmizî, Fiten: 68
Bilalin (r.a.) fazileti
405. Sehl bin Sa’d (r.a.) rivayet ediyor:
Cennete girdim, bir hışırtı duydum. Baktım ki o Bilal imiş.
194,439 ve 648 numaralı hadislere ve izahlarına bakınız.
Mü’minin vasfı
406. Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor:
Resûîullah (s.a.v.) “Ben mü’mine benzeyen ağacı çok iyi biliyorum” buyurdu. Ben oradakilerin en küçükleri olduğum halde, (içimden) “O ağaç hurmadır” dedim. Sonra Resûlullah (s.a.v.), “O hurmadır” buyurdu.
Buharı, îlim: 4, Edeb: 79; Müslim, Sıfatü’I-Münâfıkm: 64.
Resûlullahın Ashabını idare etmesi
407. Abdullah bin Ebî Evfâ (r.a.) rivayet ediyor:
Abdurrahman bin Avf, Resûlullaha (s.a.v.) Hâlid bin Velid’den şikâyetçi olduğunu bildirdi. Resûlullah (s.a.v.), “Ey Hâlid, Bedir Savaşma katılanlardan birine ezâ verme. Eğer sen Uhud dağı kadar altını sadaka olarak dağıtsan, o-nun ameline yetişemezsin.”
Bunun üzerine Hâlid bin Velid, “Onlar bana dil uzatıyor, ben de karşılık veriyorum” dedi.
Resûlullah (s.a.v.) Abdurrahman bin Avf a da şu ikazı yaptı:
“Hâlid’e eziyet etmeyin. Çünkü o Allah’ın kâfirler üzerine çektiği bir kılıçtır.”
Zengin kadının hacca gitmesi
408. Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.), evli ve zengin, fakat kocasının hacca gitmesine izin vermediği bir kadın hakkında şöyle buyurdu:
“Ancak kocasının izni ile gidebilir.”
Münafığın misali
409. Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor:
Münafığın misâli, iki sürü arasında şaşkın şaşkın gidip gelen koyun gibidir. Bu sürüye geldiğinde onu boynuzlayıp dışlar, diğerine gittiğinde onu boynuzlayıp dışlar.
Müslim, Münâfikîn: 16; Nesaî, İman: 31; Müsned, 2:44 (4873.)
Gurur sebebiyle elbiseyi sürümek
410. Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor:
Kim gurur sebebiyle elbisesini sürürse, Allah ona kıyamet gününde rahmet nazarıyla bakmaz.
İbni Mâce, Libas: 6; Tirmizî, Libas: 9; Nesâî, Zînct: 106; Ebû Dâvud, Libas: 40.
Güzel şeylere bakarken “Maşaallah” demek
411. Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor:
Allah bir kula aile, mal ve çocuk gibi bir nimet verir, o da “Maşâallah, lâ kuvvete illâ billah [Allah dilediğini yapar. Kuvvet ancak Allah’ın yardımıyladırj” derse, o nimet hakkında ölüm dışında hiçbir afat görmez.
Resûlullah daha sonra “Ne olurdu, bahçene girdiğinde, ‘Mâşaallah, Allah dilemiş de yaratmış! Kuvvet ve kudret Ancak Allah’ındır’ deseydin!” âyetini okudu.
Peygamberimiz pek çok hadislerinde nazara, yani göz değmesine karşı ümmetini ikaz etmiştir. Meselâ bir hadislerinde şöyle buyurur:
“Nazardan Allah’a sığınınız. Çünkü nazar haktır.”2 Peygamberimiz bir hadislerinde de şöyle buyurur:
1. Kehf Sûresi, 39.
2. İbni Mâce, Tıb: 32.
412. Ibni Abbas (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) Medine’ye hicret ettiğinde onlar yiyecekte ve hurmada selef yapıyorlardı. Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Kim bir malı önceden satarsa ölçü ve tartısını belirterek ve teslim vaktini tayin ederek satsın.”
Buharı, Selem: 1, 2, 7; Ibni Mâce, Ticâret: 59; Ebû Dâvud, Büyü: .57; Tirmizî, Büyü; 68; Müslim, Musakât: 127, 128; Nesâî, Büyü: 6.
Ölülere sövmemek
413. Sahr (r.a.) rivayet ediyor:
Ölülere sövmeyin. Çünkü bununla dirilere eziyet etmiş olursunuz.
Tirmizî, Birri: 51.
Allah’ın âlimlere bir lütfü
414. Ebû Mûsâ el-Eş’arî (r.a.) rivayet ediyor:
Allah kıyamet gününde âlimleri diriltir. Sonra onlara şöyle der:
“Ey âlimler topluluğu! Ben ilmimi size azap etmek için vermedim. Gidiniz, sizi bağışladım.”
Mu’cemü’l-Evsat, 5:145(4276.)
Mü ‘mini öldürmenin mes ‘uliyeti
415. Abdullah bin Amr (r.a.) rivayet ediyor:
“Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, bir
mü’minin öldürülmesi, kıyamet gününde Allah indinde
dünyanın yok olmasından daha büyüktür.” 26 ve 371 numaralı hadislere bakınız.
Namaz ve abdestin fazileti
416. Câbir bin Abdullah (r.a.) rivayet ediyor: Cennetin anahtarı namaz, namazın anahtarı ise abdesttir.
el-Mu’ceınü’l-Evsat, 5:186 (4361.)
Allah’ın en çok kızdığı isim
417. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) bir adamın diğerine “Ey şahların şahı” diye seslendiğini işitti. “Meliklerin meliki mi?” diye bu ifâdeden duyduğu rahatsızlığı zikretti.
Buhâri, Edeb: 114; Müslim, Adâb: 20; eî-Mu’cemü’l-evsat, 5:186
Açıktan günah işleyenleri açıklamak gıybet değildir
418. Behz bin Hakim babasından, Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Açıktan günah işleyenleri ne zaman açıklayacaksınız? Onların vasıflarını anlatın ki insanlar onlardan sakınsınlar.
Başka bir hadis şu mealdedir:
“Açıktan günah işleyenleri anlatmaktan niçin çekmiyorsunuz? İnsanlar onları ne zaman tanıyacak? Onun vasıflarını anlatın ki, insanlar onlardan sakınsınlar.”2
1, Müslim, Adâb: 21.
2. Camıu s-Sagır, 1:115.
Fenalıktan, açıktan günah işlemekten, yaptıkları günahları ballandıra ballandıra anlatmaktan sakınmayan insanlar bulaşıcı hastalık mikrobu taşıyan kimseler gibidirler. Eğer bunlara karşı tedbir alınmazsa, bu hastalığın topluma bulaşması kaçınılmaz olur. tşte hadiste bunlara karşı alınacak tedbirlerden birisi açıklanmaktadır. O da böylelerini insanlara tanıtmaktır.
Gıybeti son derece çirkin bulan ve yasaklayan dinimizde, “fâ-sık-ı mütecâhir” denilen böyle kimseler hakkında konuşmanın gıybet olmayacağı bildirilmiştir.
Bayramlarda tekbir getirmek
419. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor: Bayramlarınızı tekbirlerle süsleyin.
Allah’ın mahşerde kullarıyla konuşması
420. Abdullah bin Mes’ud (r.a.) Resûîuîlahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Allah dünyada iken çok mal ve evlat verdiği iki kulunu diriltti. Sonra bunlardan biriyle aralarında şu konuşma geçti:
“Ey filan oğlu filan!”
“Buyur ey Rabbim! Emrini yerine getirmekten mutluluk duyacağım.”
“Sana çok mal ve çocuk vermedim mi?” »Evet, verdin Rabbim.” “Verdiğim şeyleri ne yaptın?” “Fakirlik korkusuyla çocuğuma bıraktım.”
“Senden sonra ne olduğunu buseydin az güler, çok ağlardın. Korktuğun şeyi [fakirliği] onlara verdim.”
Diğer kul ile de Allah arasında şu konuşma geçer: “Ey filan oğlu filan!”
“Buyur ey Rabbim! Emrini yerine getirmekten mutluluk duyacağım.”
“Sana çok mal ve çocuk vermedim mi?” “Evet, verdin Rabbim.” “Verdiğim şeyleri ne yaptın?”
“Senin yolunda harcadım. Ölümümden sonra, çocuklarım hususunda Senin ihsanına güvendim.”
“Senden sonra ne olduğunu buseydin çok güler, az ağlardın. Güvendiğin şeyi [ihsanımı] çocuklarına verdim.”
Irkçılık Câhiliye âdetidir
421. Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor:
Evs ve Hazreç Ensardan iki kabileydi. Câhiliyye devrinde aralarında düşmanlık vardı. Resûlullah (s.a.v.) Medine’ye hicret ettiğinde o düşmanlık gitti. Allah onların kalplerini birbirine ısındırdı. Bir defasında bu iki kabile mensupları bir mecliste otururlarken Hazreç’ten birisi okuduğu şiirle Evslileri hicvetti. Ardından Evsli birisi de okuduğu şiirle Hazreçlileri hicvetti. Bu hicivleşme karşılıklı olarak devam etti. Öyleki birbirlerine ağır laflar söylemeye başladılar. Silahlarına sarılarak vuruşmak için kalktılar. Bu durum Peygamberimize ulaştığında ve durum hakkında vahiy indiğinde Resûlullah (s.a.v.) süratli bir şekilde oraya geldi. Onları görünce kendilerine seslenerek hadise üzerine nazil olan â-yetleri okudu:
“Ey iman edenler! Allah’tan nasıl korkmak gerekiyorsa öylece korkun. Ve son nefesinize kadar hakda sebat edin de Müslümanlar olarak ölün.”1
Ayet bittiğinde her iki taraf da silahlarını bırakarak yaşlı gözlerle birbirlerine sarıldılar.
Vaktin namazını kılmış birisi cemaata uyabilir mi?
422. Yezid el-Esved (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah ile beraber Veda Haccında haccettim. On: beraber sabah namazını kıldım. Namazı bitirdiğinde da duran iki kişinin insanlarla beraber namaz k^^ gördü. Onları çağırdı. Titrer bir halde kendilaM lesûlulla-ha (s.a.v.) getirdiler.
Resûlullah (s.a.v.), “Bizimle ber, diniz?” buyurdu. .
“Ya Resûlallah, biz sizinle bera ceğimizi zannederek yükümüzün y
Resûlullah (s.a.v.), “Böyle yapm^i tfamazı yükünüzün yanında kıldıktan sonra o namazı kî™ fcnaata rast-larsanız namazı tekrar kılın. O sizin için na^pdur” buyurdu.
Onlardan biri, “Ya Resûlallah, benim için bağışlanma dile” dedi.
niçin namaz kilma-
amaza yetişemeye-kıldık” dediler.
Resulullah (s.a.v.) “Allah’ım, onu bağışla” diye dua etti.
İnsanlar Resûlullaha (s.a.v.) doğru üşüştüler. Ben o gün
oradakilerin en genci ve güçlüsü idim. Resûlullahın (s.a.v.)
elini kaptım göğsümün üzerine koydum. Onun elinden daha
serin ve daha hoş bir şey görmedim.
Tirmizî, Salat: 163; Ebû Dâvud, Salat: 56; Dârimî, Salat: 97; Nesâî, İmame: 54; Müsned, 4:219 (17442.)
Peygamberimizin bir mucizesi
423. Ebû Zer (r.a.) rivayet ediyor:
Sizin üzerinizde namazı geciktiren idareciler olur. Sen namazı vaktinde kıl. Böyle idarecilerle geciktirerek kıldığın namazı da nafile yap.
Müslim, Mesâcid: 238-240; Ebû Dâvud, Salât: 10; İbni Mâce, İkamet: 150; Müsned, 5:217 (21467); Dârimî, Salat: 25; Tirmizî, Me-vakît: 17; Nesâî, îmâme: 55.
Müsned deki rivayette, “Onlar namaz kılarken ‘Ben namazı kıldım, kılmayacağım’ deme” ilâvesi vardır. Bu, Peygamberimizin onlara muhalefet etmekten kaçınmak gereğini tavsiye ettiğini gösterir.
Allah’ın bildirmesi dışında hiç kimse gaybı bilmez. Aîlah başta Peygamberimiz oîmak üzere bâzı kullarına gaybı bildirmiştir. Bu gerçek Kur’ân’da şöyle haber verilir:
“Görünmeyen âlemleri bilen odur. O hiç kimseyi gaybdan a-çıkça haberdar etmez. Ancak peygamberlerden bildirmek istediği müstesnadır.”
Peygamberimiz (s.a.v.) Allah’ın bildirmesiyle istikbalde olacak pekçok hadiseyi haber vermiştir.
Müzminlerin en olgunu
424. Ebû Said el-Hudrî (r.a.) rivayet ediyor:
Mü’minlerin iman bakımından en olgun olanları, ahlâkı en güzel ve mülayim olandır. Onlar insanlara ısınırlar, insanlar da onlara ısınırlar. Başkalarına ısınmayan ve kendilerine ısınılmayan kimsede hayır yoktur.
el-Mu’cemü’l-evsat, 5:213 (4419.)
Mu’cemü’l-Evsat’ta, “Kendilerine ısınılmayan insanlarda hayır yoktur” ifâdesi yerine, “İnsanlara ısınmayan ve insanların kendisine ısınmadığı kimse bizden değildir” ifâdesi vardır. “Bizden değildir” “Bizim sünnetimiz üzere değildir” demektir.
Farz kılan birine uyulabilir mi?
425. Ebû Said el-Hudrî (r.a.) rivayet ediyor:
Namaz kılındıktan sonra Resûlullah (s.a.v.) mescıdde tek başına namaz kılan birini gördü ve şöyle buyurdu:
“Şu adama beraber namaz kılarak ona sadaka verecek kimse yok mu?”
Ebû Dâvud, Salât: 55; Tirmizî, Mevâkît: 58; Dârekutnî, 1:223
(1069); Müsned, 3:57 (11394.)
Ölüm mü’min için nimete geçiştir
426. Abdullah ibni Ömer (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullah (s.a.v.) “Fe ravhün ve reyhanün”ü okudu.
Mu’cemü’l-Evsat, 5:217 (4431.)
Cenazeye katılmak çok sevaptır
427. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
“Kim bir cenazeye defnedilinceye kadar iştirak ederse iki kırat sevap kazanır.”
“Kırat ne kadardır?” denildi.
Peygamber (s.a.v.), “Uhud Dağı kadar” buyurdu.
Peygamberimizin namaz sonrasında yaptığı dua
428. Ebû Eyyûb (r.a.) rivayet ediyor:
Ben Peygamberinizin (s.a.v.) arkasında namaz kıldığım her seferinde o namazı bitirdiğinde mutlaka şöyle derdi: “Ya Rabbi, bütün hatâ ve günahlarımı bağışla. Allah’ım, beni yücelt. Kusurlarımı telafi et. Beni güzel iş ve huylara yönelt. Bunların iyisine ancak Sen yöneltir, kötüsünden de ancak Sen uzaklaştırırsın.”
Rızık insanı bulur
429. Ebû Said el-Hudrî (r.a.) rivayet ediyor: Biriniz rızkından kaçsa da, ecelin onu yakaladığı gibi, o onu bulur.
el-Mu’cemu’l-evsat, 223 (4441)
Peygamberimizin vefatı en büyük musibettir
430. Âişe (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) insanlara dönerek şöyle buyurdu:
“Ey insanlar! Benden sonra birinizin başına bir musibet gelirse, benim vefatımla uğradığı manevî musibeti göz önüne getirerek musibetinden teselli bulsun. Hiç şüphesiz, benden sonra ümmetimden hiç kimsenin basma benim vefatımla maruz kaldığı bir musibetten daha büyüğü gelmez.”
Erkek evinden fazla uzak kalmamalı
431. Ebû Htireyre (r.a.) rivayet ediyor:
Yolculuk azaptan bir parçadır. O sizin uykunuza, yemenize ve içmenize ve lezzetinize mâni olur. Öyle ise sizler işinizi bitirir bitirmez evinize, ailenize dönmekte acele edin.
Buhârî, Hacc: 170; Müslim, İmâre: 179.
Oruçlunun hanımını öpmesi
432. Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullaha oruçlunun öpmesinden soruldu. Resûlullah (s.a.v.), “Bunda bir beis yoktur. Bu bir şey koklamak gibidir” buyurdu. (190 numaralı hadise bakınız.)
Ümmetin mecûsileri kimlerdir?
433. Câbir (r.a.) rivayet ediyor:
Bu ümmetin Mecûsîleri Allah’ın kaderini yalanlayanlardır. Şayet onlar hastalanırlarsa ziyaret etmeyin, karşılaştığınızda selâm vermeyin, öldüklerinde cenazelerine katılmayın.
Ebû Dâvud, Sünnet: 17.
İbâdette Resûlullaha uymak
434. Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah Mekke’ye geldiğinde Kabe’yi tavaf etti, sonra da Makam-i İbrahim’in arkasında iki rekat namaz kıldı. Ardından Safa ile Merve’de sa’y yaptı. Muhakkak sizin için Resûlullahda (s.a.v.) güzel bir örnek vardır.
Mahşerde Peygamberimiz ümmetini nasıl tanıyacak?
435. Übey bin Ka’b (r.a.) rivayet ediyor:
“Secde izinden meydana gelen alâmetleri yüzlerindedir”1 âyeti hakkında Resûlullah (s.a.v.), “Kıyamet günündeki nur” buyurdu.
Bir meclisten kalkarken okunacak dua
436. Râfi’ bin Hadîc (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah şu duayı okumadan bir meclisten ayrılmazdı:
“Allah’ım, Sana layık bir hamdle, Seni her türlü noksandan tenzih eder, uzak tutar; Senden başka ilâh olmadığına inanır; sadece Senden af diler ve günahlarımdan dolayı Sana tevbe ederim.”
Sonra da şöyle derdi: “Bu, mecliste olan hatâlara keffâ-rettir.
Oruç tutmanın yasaklandığı üç gün
437. Abdullah bin Mes’ud (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullah şu üç günde oruç tutmayı yasakladı:
1. Ramazan hilali görünmeden önce acele ederek,
2. Kurban bayramında.
3. Ramazan bayramında.
Baya ve iman beraberdir
438. Ebû Mûsâ el-Eş’arî (r.a.) rivayet ediyor: Haya ve iman birlikte bulunurlar ve ancak birlikte ayrılırlar.
Hz. Bilal’in fazileti
439. Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor: Bilal’e müjde verdim. O bana, “Ey Abdullah! Beni ne ile müjdeliyorsun?” diye sordu. Şöyle dedim: “Resûlullahın şöyle buyurduğunu işittim:
“Kıyamet gününde Bilal, eğeri altından, gemi, inci ve yakuttan olan bir binek üzerinde gelir. Yanında bir sancak vardır. Müezzinleri kendisine tâbi olarak Cennete girdirir. Hatta sadece Allah rızası için kırk sabah ezan okuyan müezzini de Cennete götürür.”
Peygamberimiz Abdullah bin Mes’ud’a neler öğretti?
440. Abdullah bin Mes’ud (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullahm yanma girdim. Bana, “Ey İbni Mes’ud, imanın en sağlam kulpu nedir?” diye sordu.
Ben, “Allah ve Resulü bilir” dedim.
“İmanın en sağlam kulpu, Allah yolunda karşılıklı dostluk kurmak, Allah için sevmek, Allah için düşmanlık beslemektir” buyurdu.
Sonra “Ey İbni Mes’ud,” buyurdu.
Ben, “Buyur yâ Resûlallah” dedim.
“İnsanların hangisi daha faziletlidir, biliyor musun?” buyurdu.
Ben, “Allah ve Resulü bilir” dedim.
“Dinde ince anlayış sahibi olduktan sonra en güzel amel işleyenler” buyurdu ve “Ey îbni Mes’ud,” diye seslendi.
Ben, “Buyur yâ Resûlallah” dedim.
“İnsanların en âliminin kim olduğunu biliyor musun?” buyurdu.
Ben, “Allah ve Resulü bilir” dedim.
Şöyle buyurdu: “İnsanların en âlimi, insanlar ihtilaf içerisinde oldukları bir zamanda hakkı görendir. İsterse ameli az olsun. İsterse kıçının üzerinde sürünsün.
Sizden öncekiler yetmiş iki gruba ayrıldılar. Onlardan ü-çü kurtuldu, diğerleri helak oldu. Bu üç gruptan biri krallara karşı çıktılar, onlarla dinleri ve İsa’nın (a.s.) dini uğrunda
savaştılar. Kralın askerleri onları yakaladılar, öldürdüler ve testerelerle kestiler.
Bir diğer grup ise krallara karşı koyacak ve dinleri uğrunda onlarla savaşacak güçte değildiler. Bu sebeple yeryüzüne dağıldılar ve korktular. Onlar Allah’ın şu âyetinde bildirdiği kimselerdir: “Ruhbanlığa gelince, onu Biz emretmediğimiz halde kendileri Allah’ın rızâsını aramak için icad ettiler.”1
Hıristiyan olup da bana iman eden, bana tâbi olan, beni tasdik eden o ruhbaniyetin hakkını gözetmiş olur. Bana tâbi olmayanlar ise helak olanlardan olur.
İdarecilerin zulümlerini tasdik eden helak olur
441. Ka’b bin Ucre (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) bana, “Ey Ka’b, Allah benden sonra gelecek olan idarecilerden seni korusun” buyurdu.
Ben, “Niçin?” diye sordum. Şöyle buyurdu: “Kim onların yanına girer, onların yalanlarını tasdik e-der, zulümlerinde onlara yardımcı olursa, o benden değil, ben de ondan değilim. O kimse Kevser Havuzumun başında yanıma da gelemeyecek.
“Kim onların yanına girmez, onların yalanlarını tasdik etmez, zulümlerinde onlara yardımcı olmazsa, o bendendir, ben de ondanım. O kimse benim Kevser Havuzumun başına gelecektir.
“Haramla beslenen hiç bir beden Cennete giremez. Ateş ona daha layıktır. İnsanlar meşguliyet itibarıyla iki kısımdırlar. Biri nefsini satın alıp Cehennemden azâd eder, iyi ameller işler, diğeri nefsini feda eder, tehlikeye atar. Namaz delildir, oruç Cehenneme karşi kalkandır. Sadaka suyun ateşi söndürdüğü gibi, hataları söndürür, yok eder.
Tirmizl Fiten: 72 (Hadisin birinci kısmı için)
Anne baba hakkı
442. Behz bin Hakîm babasından, o da dedesinden rivayet ediyor:
“Ya Resûlallah! Kime iyilik edeyim?” diye sordum.
“Annene” buyurdu.
“Sonra kimdir?” dedim.
“Annene” buyurdu.
“Sonra kimdir?” dedim.
“Annene” buyurdu.
“Sonra kimdir?” dedim.
“Babane. Sonra en yakın akraban, sonra da sırayla en yakın olana” buyurdu.
Müslim, Birr ve’s-SıIa: 1; îbni Mâce, Edeb: 1.
Haksız olarak zimmete mal geçirmek
443. Câbir bin Abdullah (r.a.) rivayet ediyor: Kim bir Müslümanın malını zimmetine geçirmek için yalan yere yemin ederse, kıyamet gününde Allah’ın huzuruna Allah kendisine gazap etmiş olarak varır.
Buharı, Şehadât: 19, 23; Müslim, îman: 220; Ebû Dâvud, İman: 1.
Teyze ve hala ile yeğen bir nikâh altında birleşemez
444. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor: Bir kadın teyzesi üzerine, teyze de, kız kardeşinin kızı üzerine nikah edilmez. Bir kadın halası üzerine, hala da erkek kardeşinin kızı üzerine nikâh edilemez. Kız kardeş abla, abla da kız kardeş üzerine nikâhlanamaz.
Müslim, Nikâh: 35; tirmizi, Nikâh: 30; Ibni Mâce, Nikâh:3I.
Ölünün ardından hayır söylemek
445. Ümmü Seleme (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.), “Sizler bir ölünün yanında bulunduğunuzda onun hakkında hayır söyleyin. Çünkü melekler sizin sözlerinize ‘Amin’ derler” buyurdu.
Ben, “Yâ Resûlallah! Ne söyleyelim?” diye sordum. Şöyle buyurdu:
“Şöyle deyiniz: ‘Allah’ım, bizi ve onu affet. Ona merhamet et. Ondan sonra bana hayırlı bir akıbet ver.”
Ümmü Seleme diyor ki: “Allah beni Ebû Seleme’den daha hayırlısına, Muhammed’e (s.a.v.) nasip etti.”
fbni Mâce, Cenâiz: 55; Müslim, Cenâiz: 7.
Affedilmeyen günahkâr
446. Ebû Katâde (r.a.) rivayet ediyor:
“Ümmetimin hepsi affedil m iştir. Ancak mucâhirûn bunun dışındadır.”
“Ey Allah’ın Resulü, mucâhirûn kimdir?” denildi.
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Geceleyin bir günah işler, Allah onu örttüğü halde gün-düzleyin ‘Ey filan, akşamleyin ben şöyle şöyle yaptım’ der. Allah’ın örttüğünü açığa çıkarır.”
Buharı, Edeb: 60; Müslim, Zühd: 52.
Yemeğin teşbih etmesi
447. Abdullah bin Mes’ud (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullah ile beraber yemek yiyorduk. Yemeğin teşbih sesini işitiyorduk.
Güzel yüz ve güzel isim ihsan edilen kimse
448. Abdullah bin Abbas (r.a.) rivayet ediyor:
Allah kime güzel bir yüz ve güzel bir isim ihsan eder de, o kimse bunları kıymetten düşürecek bir söz söylemez ve harekette bulunmazsa, Allah’ın yaratıklarının seçilmişlerinden olur.
Cemaata devama engel bir durum
449. Abdullah bin Abbas (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) yağmurlu bir günde dellal çıkararak namazı evlerde kılmayı emretti.
Buharı, Ezan: 18; Müslim, Misâfirîn: 22; Ebü Dâvud, Salât: 26.
Telbiye ne zaman kesilir?
450. FadI bin Abbas (r.a.) rivayet ediyor: Resûluîlah (s.a.v.) Akabe cemresine taş atmcaya kadar telbiyeyi kesmedi.
Namazda oturuş nasıl olmalı?
451. Ebû Said el-Hudrî (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) namazda oturuşta iken sol ayağım yere serer, sağ ayağını ise dikerdi.
Her eklem yeri için bir sadaka
452. İbni Abbas (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet eder:
Âdemoğlunun her eklem yeri için her gün sadaka vermesi gerekir. Onun kıldığı iki rekat kuşluk namazı bütün bunları karşılar.
Bu hadis Müslim’de, şöyle geçer:
“Her birinizin her eklem yeri için bir sadakası vardır. Her ‘Sübhanallah’ bir sadaka yerine geçer. Her ‘Elhamdülillah’ bir sadakadır. Her ‘Lâilâhe illallah’ bir sadakadır. Her ‘Allâhü ek-ber’ bir sadakadır, tyiliği tavsiye etmek bir sadaka, kötülüğe engel olmak bir sadakadır. Onun kıldığı iki rekat kuşluk namazı bütün bunları karşılar.”
Allah’ın mü’min kuluna rahmeti
453. İbni Abbas (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Bir adam Cennete girdiğinde anne babasını, hanımını ve çocuklarını sorar. Ona, “Onlar senin derecene ve ameline ulaşamadılar” denir. Bunun üzerine o “Ya Rabbi, ben kendim için de, onlar için de amel işledim” der. Onlara kavuşması emredilir.
İbni Abbas sonra “İman edenleri ve onlara iman ile tâbi olan nesillerini Cennette birbirine kavuşturacağız”1 âyetini okudu.
Cuma günü oruç tutmak
454. Câbir bin Abdullah el-Ensârî (r.a.) rivayet ediyor: Cuma günü Resûlullahın yanına girdik. Yemek yiyordu. “Yemeğe geliniz” buyurdu, Biz, “Oruçluyuz yâ Resûlallah” dedik. “Dün oruç tuttunuz mu?” buyurdu. “Hayır” dedik. “Yarın oruç tutacak mısınız?” diye sordu. “Hayır” cevabını verdik. “Öyle ise yemeğe geliniz. Sadece Cuma günü oruç tutulmaz” buyurdu.
Irkçıların mahşer yerindeki durumu
455. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Ben bir nesep yarattım, siz ise başka bir neseb edindiniz. Ben “Sizin en iyiniz, benden en çok korkanınızdır” dedim. Siz bundan yüz çevirdiniz ve “Filan oğlu filan, filan oğlu filandan daha hayırlıdır, daha üstündür” dediniz. Bugün ben kendi nesebimi, [sâlih amel ve takvayı], yükseltiyor, sizin nesebinizi, [soy sop ve makamınızı], alçaltıyorum. Nerede Allah’tan korkanlar?
Zenginin borcunu ödemeyi geciktirmesi
456. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor: Zenginin borcunu ödemeyip oyalaması zulümdür.
Buharı, İstikraz: 12, Havâlât: 1, 2; Müslim, Musakât: 33; îbni Mâce, Sadaka: 8; Muvatta, Büyü: 84; Ebû Dâvud, Büyü: 10; Tirmizî,Büyü: 10; Nesâî, Büyü: 101.
Peygamberimizin bütün ümmeti Cennettedir
457. Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor: “Hiçbir ümmet yoktur ki bir kısmı Cehennemde, bir kısmı da Cennette olmasın. Ancak benim ümmetim bunun dışındadır. Ümmetimin tamamı Cennettedir.”
el-Mu’cemül-evsat, 2:497 (1858.)
Kadının kadına, erkeğin erkeğe çıplak olarak dokunması
458. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Erkek erkeğe, kadın da kadına çıplak olarak dokunmasın.
Müslim, Hayız: 74; Ebû Dâvud, Hamam: 3; Tirmizi Edeb: 39.
Önemsemeden söylenen bir söz
459. Bilal bin Haris el Müzem (r.a.) rivayet ediyor:
Şüphesiz kişi kendisinin hiç de önemsemediği, fakat Allah’ın rızasına sebep olan bir söz söyler; Allah da o söz sebebiyle kıyamet gününe kadar o kimse için sevap yazar.
Yine kişi kendisinin hiç de Önernsemediği, fakat Allah’ın gazabına sebep olan bir söz söyler; Allah da o söz sebebiyle kıyamet gününe kadar o kimse için günah yazar.
İbni Mâce, Fiten: 12; Tirmizl Zühd: Türk 2422
Kayıp bir şeyi bulmak için yapılacak dua
460. Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor:
Ey yitiği bulduran, şaşkına yol gösteren! Yitiğe geri dönmesi hususunda yol gösteren Sensin. Şüphesiz kaybettiğim şey Senin lütuf ve fazlmdandır (daha önce onu bana Sen vermiştin). İzzet ve hakimiyetinle yitiğimi bana geri gönder.
Resûlullahın keremi
461. Ebû Cezül rivayet ediyor:”.
Resûlullah (s.a.v.) Hüneyn ve Hevazin günlerinde bizi esir aldığında, esirleri ve davarları paylaştırmaya gitti. Ben o sırada yanına gelip şu şiiri söylemeye başladım:
Ey Allah’ın Resulü, kereminle bize lütufta bulun.
Hiç şüphesiz sen ümit bağladığımız ve iyliğini beklediğimiz bir zâtsın.
Serbest bırak kaderin musibetine uğramış kadınları.
Bunlar darmadığm olmuş, devranları dönmüştür….
Biz, bu insanlara bir hediye olarak, giydireceğin bir af bekliyoruz.
Zira sen muzaffer olur ve affedersin.
Affet, Allah da muzaffer kılınacağın kıyamet gününde seni affetsin.
Resûlullah (s.a.v.) bu şiiri işittiğinde, “Bana ve Abdul-mattalib oğullarına düşen sizin olsun” buyurdu.
Bunu duyan Muhacirler, “Bizimkiler de Allah ve Resû-lünündür” dediler. Ardından Ensar da “Bizim olanlar da Allah ve Resûlünündür” dediler.
İyilikleri boşa çıkanlar
462. Sevban (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) “Kıyamet gününde ümmetimden Ti-hama Dağı kadar sevapla getirilen bir kavimle karşılaşacağım. Allah o iyilikleri tamamen boşa çıkarır” buyurdu.
Sahabîler, “Ey Allah’ın Resulü, onları bize tanıt ki, bilmeyerek onlardan olmayalım” dediler.
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Onlar sizin din kar-deşlerinizdir. Fakat onlar Allah’ın yasaklarıyla başbaşa kaldıklarında onları çiğnerler.”
Azabı en şiddetli olacak kimse
463. Ebû Said el-Hudrî (r.a.) rivayet ediyor:
Kıyamet gününde azabı en şiddetli olacak kimse zâlim idarecidir.
Şevval ayında oruç tutmak
464. Ebû Eyyub el-Ensârî (r.a.) rivayet ediyor:
Kim Ramazan ayında oruç tutar, Şevval ayından da altı gün daha tutarsa, bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi olur. Müslim, Siyam:204; Ebû Dâvud, Siyam:58; İbni Mâce, Sıyam:33
A’raf ehli kimlerdir?
465. Ebû Said el-Hudrî (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullaha (s.a.v.) A’raf ehlinin kimler olduğu soruldu. Resûlullah şöyle buyurdu:
“Onlar, anne ve babalarına isyan edenlerdir, Allah yolunda savaşmış ve şehid düşmüşlerdir. Şehid edilmiş olmaları Cehenneme girmelerine engel olur. Anne ve babalarına is-
yan etmeleri de Cennete girmelerine mânidir. Onlar Cennet ve Cehennem üzerindeki duvarın üzerindedirler. Et ve yağları eriyinceye kadar bekletilirler. Mahlukatın hesabını bitirince ve onlardan başka kimse kalmayınca, Allah onları rah-metiyle kuşatır ve rahmetiyle Cennete koyar.
Peygamberimiz için Vesîle’yi istemek
466. Câbir bin Abdullah (r.a.) rivayet ediyor:
“Kim ezanı işittiğinde şöyle derse, kıyamet gününde.o nun için şefaatim hak olur:
“Şu mükemmel davetin (ezanın) ve kıyamete kadar devam edecek olan namazın Rabbi olan Allah’ım! Muham-med’e (s.a.v.) Cennetin en yüksek makamı olan Vesîle’yi ve ona bütün mahlukâtının üstünde bir mertebe ver. Ve Onu vaad ettiğin Makam-ı Mahmud’a, en yüce şefaat makamına gönder.”
Ebû Dâvud, Salat: 36; Müslim, Salât: 2; Tirmizî, Menâkıb: 1;Beyhaki, Sünen, 1:603 (1933.).
Borcu öderken ve isterken kolaylık göstermek
467. Câbir bin Abdullah (r.a.) rivayet ediyor:
Borcunu isterken ve borcunu öderken kolaylık gösteren kimseye Allah merhamet etsin.
Buharı, Büyü: 16; Tirmizt, Büyü: 75. Zikrettiğimiz kaynaklardaki hadis şöyledir:
“Satarken, alırken, borcunu isterken ve borcunu öderken kolaylık gösteren kimseye Allah merhamet etsin.”
Tirmizî’dt şu hadisler de vardır: “Allah sizden önce yaşamış birine rahmetiyle muamele etti. Çünkü bu kimse satınca, satın alınca kolaylık gösterir, alacağını yumuşaklıkla isterdi.”
“Allah satışta, satın alışta ve Ödemede kolaylık gösterilmesini sever.”
Haya ve fuhuş
468. Aişe (r.a.) rivayet ediyor:
Ey Aişe! Haya insan olsa idi, sâlih bir kimse olurdu. Hayâsızlık insan olsa idi, mutlaka kötü bir kişi olurdu.
Musibete uğramış birini gören ne demeli?
469. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Biriniz musibete uğramış birini gördüğünde içinden, ‘Beni sana ve kullarından bir çoğuna gerçekten üstün kılan Allah’a hamdolsun’ derse, bu, kendisine verilen o nimete şükür olur.
Kişi için en büyük kazanç nedir?
470. Ömer bin Hattab (r.a.) rivayet ediyor:
Kişi, sahibini doğru yola götüren veya kötülükten sakındıran bir ilimden daha faziletli bir kazanç elde etmemiştir. Kişinin ameli istikamet üzere olmadıkça, dini de istikamet üzere olmaz.
Peygamberimizin emrolunduğu söz
471. Ümmü Seleme (r.a.) rivayet ediyor:
Resûhıllah (s.a.v.) vefatından önce “Allah’ım, Seni noksan sıfatlardan tenzih ve hamd ü sena ile takdis ederim” demeyi çoğaltmıştı. “Yâ Resûlullah, ben senin ‘Allah’ım, Seni noksan sıfatlardan tenzih ve hamd ü sena ile takdis ederim’ sözünü çok fazla söylediğini görüyorum” dedim. “Ben bununla emrolundum’ dedi ve ‘Allah’ın yardımı ve fethi geldiği zaman” (Nasr Sûresi) âyetini okudu.
Yolculukta oruç tutmak
472. Âişe (r.a.) rivayet ediyor:
Hamza bin Amr el-Eslemî Resûlullaha, “Ya Resûlallah, ben sürekli oruç tutan birisiyim. Yolculukta da oruç tutabilir miyim?” diye sordu.
Resûlullah (sa.v.), “İstersen tut, istersen tutma” buyurdu.
Buharı, Savm: 57; Müslim, Siyam: 104; Ebû Dâvud, Siyam: 42;
tbm Mâce, Siyam; 74.
Başkasından esirgenmesi helâl olmayan iki şey
473. Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor: İki şey vardır ki, onları başkalarından esirgemek helâl olmaz: Su ve ateş.
Bir dua
474. İmran (r.a.) rivayet ediyor:
Bir adam “Ya Resûlullah, ben Müslüman oldum. Nasıl duâ edeyim?” dedi. Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Şöyle de: ‘Allah’ım, din ve dünya işlerimi yürütmek için Senden hidâyet diliyorum. Nefsimin şerrinden Sana sığmıyorum.”
Doğruluk ve yalancılık
475. Abdullah bin Mes’ud (r.a.) rivayet ediyor:
Kul doğru söyleye söyleye, doğruluğu araştıra araştıra sonunda Allah katında “sıddîk^özü sözü doğru” olarak yazılır.Kul yalan söyleye söyleye ve yalanın peşinden gide gide “kezzâb=çok yalancı” olarak yazılır.
Yemin ve iki şahitle hüküm verme
476. Ebû Said el-Hudrî (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) iki şahitle birlikte, yeminle dâvayı hükme bağladı.
Müslim, Akdiye: 3; Müsned, 1:401 (2968.).
Mezarlıkta ne denilmeli?
477. Âişe Validemiz (r.a.) rivayet ediyor
Resûlullahı (s.a.v.) aradım, bulamadım. Ararken mezarlığa kadar gittim. O orada “‘Selâm üzerinize olsun ey mü1-minler yurdu. Siz bizim öncüleıv izsiniz. Biz de size kavuşacağız” buyurdu. Sonra beni gördü ve (beni kast ederek) “Gücü yettiği halde böyle söylememişse yazıklar olsun” buyurdu.
Kisrâdan sonra Kisrâ gelmeyecek
478. Ebû Said e]-Hudrî (r.a.) rivayet ediyor: Kisrâ helak olduktan sonra, başka Kisra gelmeyecektir. Kayser helak olduktan sonra, başka Kayser gelmeyecektir. Nefsimi kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, onların hazineleri Allah yolunda infak edilecektir.
Buharı, Menakıb: 25, Humus: 8, Eymân: 3; Müslim, Fiten: 77.
Fakirlerin yüzünden zenginlerin vay haline
479. Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor:
Kıyamet gününde fakirlerin yüzünden zenginlerin vay haline. Fakirler: “Rabbimiz, bizim için onlar üzerine farz kıldığın haklarımızda bize haksızlık ettiler, hakkımızı vermediler” deyince, Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“İzzet ve celâlime yemin ederim ki sizi nimetime yaklaştıracak, onları da uzaklaştıracağım.”
Sonra Resûlullah şu âyeti okudu: “Mallarında isteyen ve istemeyen yoksullar için bir nasip vardı.”1
Arefe akşamı Resûlullahın yaptığı dua
480. Abdullah bin Abbas (r.a.) rivayet ediyor: Arefe akşamında Resûlullah (s.a.v.) şöyle duâ etti:
“Allah’ım, şüphesiz sen yerimi görüyorsun, sözümü işitiyorsun, gizlimi ve açıkladığımı biliyorsun. Benim işlerimden Sana gizli kalan hiçbir şey yoktur. Ben zavallı ve muhtacım. Yardım diliyor, korunmamı istiyorum. Günahlarından korkan, endişe eden, onları ikrar ve itiraf eden biriyim. Yoksulların istemesi gibi Senden istiyorum. Günahkar ve zelilin yakarışı gibi Sana yakarışta bulunuyorum, Sana karşı boyun bükmüş, zillete maruz kalmış, burnu sürtülmüş kimsenin duâ edişi gibi, Sana duâ ediyorum.
“Allah’ım, duamı reddedip de beni hüsrana uğratma. Bana acı ve merhamet et. Ey kendisine dilekte bulunulanların ve ey dilekleri verenlerin en hayırlısı.”
Ramazan1 da günah ve sevapların karşılığı iki mislidir
481. Ümmü Hâni binti Ebî Tâlib (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) “Ümmetim Ramazan’ın hakkını tam olarak yerine getirdiği sürece zillette olmayacaktır” buyurdu.*
“Ey Allah’ın Resulü! Ramazan ayının hakkını zayi ederek rezil olmak ne demektir?” diye soruldu.
Resûlullah şöyle buyurdu:
“Ramazan’da Allah’ın yasaklarının çiğnenmesidir. Kim onda zina eder veya içki içerse, ertesi sene o vakte kadar Allah ve göktekiler ona lanet okurlar. O kimse Ramazan’a ulaşmadan önce ölürse, Allah katında Cehennem ateşinden korunmasına vesîle edineceği bir iyilik bulamaz.
“Ramazan ayına hürmetsizlikten sakının! Çünkü başka ayda bulunmayacak şekilde onda sevaplar kat kat verilir.
Günahlar da böyledir.”
Kadını kocası aleyhinde kışkırtan kimse
482. Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor:
Kim ipek giyer ve gümüş kabdan birşey içerse, bizden değildir. Kadını kocası, köleyi efendisi aleyhine kışkırtan, arasını bozan, bizden değildir.
Ebû Dâvud, Talâk: 1 (ikinci kısım için)
+ Bu cümle, “Ümmetim Ramazan’da gece ibâdetine kalktığı müddetçe zillete düşmeyecektir” şeklinde de tercüme edilir.
Kâmil imanın bir şartı
483. Enes (r.a.) rivayet ediyor:
Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, bir adam kendisi için sevdiğini din kardeşi için de sevmedikçe, gerçek mânâda iman etmiş olmaz.
Buhârî, İman: 6; Müslim, İman: 71; Tirmizî, Sifatü’l-Kıyâmc: 60; İbni Mace, Mukaddime: 9 (66); Nesâî, İman: 9.
Peygamberimizin duasının tesiri
484. Ata rivayet ediyor:
Saib bin Yezid’in sakalının beyaz, saçının ise siyah olduğunu gördüm. “Ey Mevlam [efendim], saçında niçin beyaz kıl göremiyorum?” dedim.
O şöyle dedi: “Saçım hiçbir zaman beyazlaşmaz. Bunun sebebi şudur: Ben çocuktum ve çocuklarla oynuyordum. Resûlullah bizim yanımıza geldi ve bizlere selam verdi. Çocukların arasından ben, “Aleykümselam” dedim. Beni çağırdı. “İsmin nedir?” diye sordu. “Said bin Yezid” dedim. Elini başıma koydu ve “Allah seni mübarek kılsın” buyurdu. Resûlullahm elini koyduğu yerler beyazlaşmıyor.
Mü’min diken batmasından sevap kazanır
485. Âişe (r.a.) rivayet ediyor:
Bir mü’mine bir diken dahi batsa, Allah mutlaka onun i-çin on sevap yazar, on tane küçük günahı affedilir ve on derece yükseltilir.
Teşehhüt
486. Abdullah bin Mes’ud (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) bize teşehhüdü şöyle öğretti: “Bütün dualar, senalar; dil, beden ve malla yapılan ibâdetler Allah’a mahsustur. Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun, ey Peygamber. Selam bize ve Allah’ın sâlih kullarının üzerine de olsun. Şehadet ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed (s.a.v.) Allah’ın kulu ve Resulüdür.”
Buhârî, Ezan: 48; Müslim, Salât: 56, 60; Ebû Dâvud, Salât: 177.
Her nefis Ölümü tadacaktır
487. Ali (r.a.) rivayet ediyor:
Cebrail bana şöyle dedi: “Ey Muharnmed, istediğin kimseyi sev, sonunda ayrılacaksın; istediğin şeyi yap, sonunda onun karşılığını göreceksin; istediğin kadar yaşa, sonunda öleceksin.” Cebrail bana çok veciz konuştu. Cebrail (a.s.) bu veciz konuşmasında Resûlullaha ve onun şahsında ümmetine çok mühim üç hususu ders vermektedir. Bunların birincisi, insanın sevdiği kimseden ayrılmasıdır. Öyle ise insan fâni sevgililere bel bağlamamalı, baki olan birini sevmeli, Onun emirleri dâiresinde hareket etmelidir.
Cebrail’in (a.s.) ikinci olarak hatırlattığı husus, büyük küçük her ne yaparsa yapsın, bunun insanın yanma kar kalmayıp mutlaka karşılığını göreceği gerçeğidir. Bu, kötülükler için böyle olduğu gibi, iyilikler için de böyledir. însan hardal tanesi kadar dahi olsa bir iyilik yapmışsa, bu zayi edilmeyecek, sevap kefesine konacaktır. Dolayısıyla Cebrail (a.s.) bununla insana kötülükten uzaklaşmasını, iyi şeyleri yapmasını ikaz etmektedir.
Cebrail’in hatırlattığı üçüncü bir husus da çoğu insanın gaflet içerisinde olduğu ölüm gerçeğidir. Aslında Kur’ân’da da Yüce Allah nefis taşıyan herşeyin öleceğine dikkat çekerek insanların gafletten uyanmasını istemiştir. Meselâ bu âyetlerden ikisi şu mealdedir:
“Her nefis ölümü tadacaktır.”‘ “Hepinizin dönüşü Onadır.”2
Bu umumî kaideden hiç kimse kendisini hariç tutamaz. Allah’ın en sevdiği kullar dahi ölümün pençesinden kurtulamazlar. Eğer ölümden kurtulan birisi olsaydı, hiç şüphesiz Sevgili Peygamberimiz olurdu. Fakat o da vefat etti.. Yüce Allah Habibine hitaben, “Senden önce hiçbir beşere ölümsüzlük vermedik”3 buyurarak bu gerçeğe dikkat çekmiştir. İzahını yaptığımız hadiste de Cebrail (a.s.) Peygamberimize (s.a.v.) ve onun şahsında ümmetine bunu hatırlatmıştır.
1. Al-i İmran Sûresi, 185.
2. Yunus Sûresi, 4.
3. Enbiya Suresi, 34.
489. Ali (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) “Şu üç şey kimde yoksa o benim ve Allah’ın beğendiği bir yaşayış tarzı üzere değildir” buyurdu.
“Onlar nedir, ey Allah’ın Resulü?” denildi. Şöyle buyurdu:
1. Cahillerin kabalığına aldırış ettirmeyen bir hilim,
2. İnsanlarla hoş geçineceği bir ahlâk,
3. Kendisini Allah’ın haramlarından alıkoyan bir takva.
İlmin ve hilmin fazileti
490. Ali (r.a.) rivayet ediyor:
İlmin hilme eklenmesinden daha faziletli iki şey birbirine eklenmemiştir.
Rızık günah ve sevaba göre verilmez
491. Ebû Said el-Hudrî (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu işittiğini rivayet ediyor:
Günahlar rızkı azaltmaz, sevaplar da rızkı çoğaltmaz. Ve duayı terketmek günahtır.
Namazda tâdil-i Erkan
492. Enes (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) mescidde namazın rükû ve secdelerini tamamlamayan bir adam gördü. Ona, “Allah rükû ve secdelerini tamamlamayan birinin namazını kabul etmez” buyurdu.
Seccade üzerinde namaz kılmak
493. Enes (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullah (s.a.v.) bir hasır üzerinde namaz kıldı. Buharı, Hayız: 30; Müslim, Mesâcid: 270; Ebû Dâvud, Salat; 90.
Kışın oruç tutmak
494. Enes (r.a.) rivayet ediyor:
Kışın oruç tutmak, meşakkatsiz elde edilen bir ganimettir.
Tirmizı, Savm: 73; Müsned, 4:451 (18912.)
Arefe günü orucu
495. Ebû Katâde (r.a.) rivayet ediyor:
Arefe günü oruç tutmak, birisi geçmiş, birisi de gelecek sene olmak üzere iki senenin küçük günahlarına keffârettir.
Cennet ehlinde artış olmaz
496. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) “Şüphesiz Allah Cenneti yarattı ve o-na girmesi için aşiretlerden, kabilelerden kimseler yarattı. Onların sayısı ne artar, ne de eksilir” buyurdu.
Birisi, “Öyle ise niçin amel işleyelim?” diye sordu.
Resûlullah (s.a.v.), “Amel işleyin, herkes yaratıldığı şeye erecektir” buyurdu.
Hz. Ali ile Kur’ân birbirinden ayrılmaz
497. Ümmü Seleme (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu işittiğini rivayet ediyor:
Ali Kur’ân ile, Kur’ân Ali ile beraberdir. Bu ikisi Kevser Havzımn başına yanıma gelinceye kadar birbirinden ayrılmaz.
Kur’ân’dan bir ayeti inkar edenin durumu
498. Abbas (r.a.) rivayet ediyor: Kim Kur’ân’dan bir âyet inkar ederse, o, kâfir olmuştur.
Ümmet yetmiş üç fırkaya ayrılacak
499. Enes (r.a.) rivayet ediyor:
Bu ümmet yetmiş üç fırkaya ayrılacak. Bunların bin dışında hepsi Cehennemdedir.
“Cennette olan bir fırka hangisidir?” denildi. “Ben ve Ashabımın yolunda giden fırka” buyurdu. Ebû Dâvtıd, Sünnet: 1, 4 Tirmizî, İman: 18; îbni Mâce, Fiten: 17.
İsa (a.s.) inecektir
500. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Dikkat edin! İsa bin Meryem ile benim aramda peygamber yoktur. Dikkat edin! o benden Sonra ümmetim içinde halifemdir. Deccâli öldürecek, hacı kıracak. Cizyeyi ve savaşı kaldıracak. Dikkat edin, sizden ona kavuşan selâm söylesin