Bu müslüman mücahid topluluk nefsini ölüme hazırlamıştır. Şer’an ve aklen bilmektedir ki; Pakistan’da münafık bir kimsenin elinden fırlayan bir kurşunla ölmekle, Kabil’de Hindikuş dağlarının eteklerinde Rus’ların elinden fırlayan bir kurşunla ölmek aynıdır. Bu, Filistin’de yahudinin kurşunuyla, Afganistan’daki komünist kurşunu, yahudiler veya Amerikalıların menfaati için fırlatılan kurşun arasında fark yoktur. Hepsi ALLAH yolunda ölmektir ve hepsi şehadettir. Onların niyetleri halis, gayretleri açılan cihad bayrağını daha yükseklere taşıma arzu ve gayretinde oldukları ve doğru yolda yürüdükleri müddetçe, ALLAH’ın izniyle en yüksek mertebelere ulaşacaklardır. Bir hadiste Hz. Peygamber şöyle buyuruyor: “Kim atın üzengisine ayağını koyup cihad için yola çıkarsa, onu isterse hayvanı teperek öldürsün, ister yılan zehirlesin, isterse eceliyle ölsün şehiddir” Ebu Davud’un rivayetinde: “Onun için cennet vardır” ALLAH yolunda hicret ettikten sonra ne şekilde ölürse ölsün şehiddir. ALLAH kendi yolunda öldürülenle öleni aynı kabul etmiştir: “ALLAH yolunda hicret edenlere, sonra öldürülen veya ölenlere ALLAH elbette güzel bir rızık verecektir. Rızık verenlerin en hayırlısı yalnız ALLAH’tır. And olsun ki onları hoşnut olacakları bir yere koyar. Şüphesiz ALLAH bilendir, hakimdir” (Hac 58–59)
Fudala b. Ubeyd denizde iki cenazede hazır bulunmuştu. Onlardan biri kafirler tarafından mancınıkla atılarak öldürülmüş, diğeri eceliyle ölmüştü. Fudala eceliyle ölenin kabrinin yanı başına oturunca kendisine: “Şehidi terk edip yanında oturmadım” denildi. O da: “Şehidlik onlara nasıl gönderildi, bununla ilgilenmem” cevabını verdi ye yukarıdaki ayeti okudu.
Pakistan sınırında Pakistanlı bir komünistin kurşununa hedef olarak ölen kardeşimiz Yahya Sinyur’un kerametinden daha şerefli ve net bir keramet görmedik. Yahya’nın şehadet esnasında kitabına sürülen kan, tam iki ay misk kokusu gibi bir koku yaydı. Biz Rus ve Amerikan temsilcilerinin kurşunlarıyla ölsek bile, haram bir ayda, peygamberin şehri Medine’de, ALLAH’ın yardımıyla toplamaya muvaffak olduğu Kur’an’ı okurken şehid olan 3. halife Hz. Osman’ın ölümünden daha faziletli olamaz.
Bizim ölümümüz Rasulullah’ın damadı, Rasulullah’la birlikte Musa ile Harun mesabesinde olan ve namaz kılarken münafık Abdurrahman İbn-i Mülcem’in eliyle şehid olan Hz. Ali’nin ölümünden daha şerefli olamaz.
Biz ebedi yaşamak için ölümü tercih ettik: “ALLAH yolunda öldürülenleri ölü saymayınız, bilakis onlar Rableri katında diridirler. ALLAH’ın bol nimetinden onlara verdiği şeylerle sevinç içinde rızıklanırlar, arkalarından kendilerine ulaşamayan kimselere, kendilerine korku olmadığını ve kendilerinin üzülmeyeceklerini müjde etmek isterler” (Al-i İmran /169)
4-Hiç kimse ırz ve namuslarımıza saldıranları defetmemize engel olmaya güç yetiremez. Hiç kimse kanlarımıza, canlarımıza musallat olan saldırganları kovmayı yasaklayamaz. Bu her insanın meşru hakkıdır. Namusa saldıranlara karşı mücadele etmek fukaha’nın icmasıyla farz-ı ayn’dır. Fukaha, namusuna saldırılmasından endişe eden bir kadının nefsini, ölene kadar müdafaa etmesi gerektiği, esiı- olarak teslim olmasının caiz olmadığı konusunda ittifak halindedirler.
Cana saldıran kişiye karşı koymak ulemanın çoğunluğuna göre Farz-ı ayn’dır. Şeyhü’l İslam İbn-i Teymiye -İmam Malik’e göre- üç dirhem dahi olsa alan bir kişiyi ancak bu saldırısını öldürmekle önleyebiliyorsa, saldıran müslüman da olsa öldürmesinin caiz olduğunu nakleder. Ya saldıran Rus veya Yahudi olursa ne yapmak lazım?
Şartlar ne olursa olsun, tabii hakkımızı alacağız ve Rabbani farzımızı (cihadı) eda edeceğiz inşaALLAH. Beden rahat olduğunda nasıl şerefe ulaşılır Mal çok olunca, hamd’e nasıl ağız varır.
Arap gençlerini cihadın olduğu yere gelmelerini teşvik etmeyi, Afgan cihadının ağırlığını taşıyabildiğimiz yere kadar götürmeyi, yerimizde durmamayı, ulemanın tekrar ailelerinin kefaletiyle savaşın içine dönmeleri konusunda bütün gayretimizi sarf etmeyi taahhüt ettik.
Afganistanlı alim ve komutanlara aylık iki yüz riyal vermeyi, İslam müesseseleri ve batıdaki İslam merkezleri yetiştirdikleri gençleri giderleriyle birlikte savaş alanında yararlıklar göstermek için onlara çağrı yapmayı kararlaştırdık.
Roller önemlidir, kararlar insan tabiatına ağır geldiğinden terk edilir. Gayretleri kuvvetlendirmek, kararları sağlamlaştırmak ALLAH’ın yardımıyla mümkün olur.
“De ki: İstediğinizi işleyin, ALLAH, peygamberi ve mü’minler işlediklerinizi görecektir. Hepiniz görülmeyeni ve görüleni bilen ALLAH’a döndürüleceksiniz” (Tevbe/105)
“Bu Kur’an onunla uyarılsınlar, tek bir ilah bulunduğunu bilsinler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye insanlara tebliğ edilmiştir” (İbrahim /52)
ALLAH’ım sana hamd eder ve seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz. Senden başka ilah yoktur. Senin bizi bağışlamanı ve tevbelerimizi kabul etmeni diliyoruz