Teyemmümün
Şartları
Teyemmümü mübah kılacak bir özür bulunmalıdır. Bu özür
gerçek olarak veya hükmen suyu kullanmaya güç bulunmamaktır. Şöyle
ki: Abdest alacak veya gusledecek kimsenin bulunduğu yerden en az bir
mil (dört bin adım) uzakta suyun bulunmasıdır. Bu durumda su, gerçekten
bulunmamış sayılır. Yahut su bulunur da, onunla yıkandığı
takdirde hastalanmaktan, hastalığının artmasından veya uzamasından
tecrübesi neticesi olarak korkarsa veya yetkili müslüman bir doktor
su kullanmasını zararlı sayarsa, yine teyemmüm edilir; çünkü hükmen
su bulunmamış demektir.
(Malikîlere göre, yetkili müslüman bir doktor bulunmazsa, bu
teyemmüm konusunda müslüman olmayan yetkili bir doktorun sözü
yeterlidir.)
Şu durumlarda da hükmen su bulunmamış sayılır: Cana, mala,
şeref ve emanete ait bir tehlikenin, yakında bulunan bir suyu kullanma
halinde bulunması. Bulunan suyun abdest veya gusle yetişmemesi.
Bulunan su, abdest veya gusle harcandığı takdirde, kendisinin veya
arkadaşının veya beraberindeki hayvanın susuzluktan helâk olacağını
kuvvetli bir ihtimal ile bilmesi. Kuyudan su çekebilmek için ip ve
kova gibi aletlerin bulunmaması. Bulunan su ancak pisliği gidermeye kâfi
gelip de bundan fazla su bulunmaması. Mevcut olan su ile abdest alındığı
veya gusledildiği takdirde, bayram ve cenaze namazlarının tamamen kaçırılacağından
korkulması. Ancak bu namazların bir kısmına yetişilebileceği anlaşılınca
veya cenazenin velisi olurda, kendisini bekleyeceklerini bilince, teyemmüm
etmek caiz olmaz.
Yine, sadece namazı kaçırmak korkusu ile, kazası mümkün
olan (bedeli bulunan) namazlar için teyemmüm etmek caiz olmaz. Cuma ve
diğer vakit namazları gibi... Çünkü bunlara yetişilemezse, cuma
yerine öğle namazı kılınır. Vakit namazlarına yetişilemezse,
bunlar kaza edilir.
Teyemmüm ederken niyet bulunmalıdır. Şöyle ki: Teyemmüm
edecek kimse, elini teyemmüm edecek toprağa koyarken veya eline
dokunan toprak ile yüzünü meshe başlarken, bu işi abdestsizlikten
temizlenmek, namaz kılmak veya abdestsiz yapılması caiz olmayan bir
ibadette bulunmak maksadı ile yapmalıdır. Böyle bir niyet olmaksızın
alınan bir teyemmüm ile namaz kılınmaz. Sadece teyemmümü niyet
etmek yeterli değildir. Bu duruma göre, su bulamayan abdestsiz bir
kimse, Kur'an'ı eline almak veya bir mescide girmek niyeti ile teyemmüm
etse, bu teyemmümle onun namaz kılması sahih olmaz. Çünkü Kur'an'ı
tutmak abdestsiz caiz değilse de, bunu yapmak bir ibadet değildir;
maksad ise Kur'an okumaktır. Abdestsiz olarak ezbere Kur'an okumak
caizdir. Boy abdesti almak durumunda olan bir kimse için mescide
girmekte taharet şarttır. Fakat bu da kasdolunan bir ibadet sayılmaz;
onun için bu maksadla alınan teyemmüm ile namaz kılınmaz. Abdestsiz
bir kimse için ezber olarak Kur'an okumak bir ibadet ise de, bunun yapılması
taharete bağlı değildir. Taharetsiz (abdestsiz) yapılabilir.
Ezan okumak, ikamet yapmak, kabirleri ziyaret etmek, ölüyü gömmek,
selâma karşılık vermek veya hayırlı bir iş yapmak niyeti ile yapılan
teyemmümlerle de namaz kılınamaz.
Teyemmüm, her yönden temiz olan toprak cinsinden bir şeyle yapılır.
Şöyle ki: Üzerlerinde pislik dokunmamış olan toprak; kum, çakıl,
horasan, alçı gibi toprak cinsinden olan şeylerle teyemmüm yapılır.
Yine taş cinsinden olan mermer, kiremit, tuğla, yakut, zümrüt,
zebercet, tutya ve mercanla veya nemli olsun, yanık olsun toprakla veya
çoğu toprak karışımı olan maddelerle, kaya tuzu ile, çamurla sıvanmış
duvarla da teyemmüm edilebilir. Bunların üzerinde toz bulunması şart
değildir. Fakat kurumadıkça çamurla teyemmüm edilmez; bu İmam Ebû
Yusufa göredir. İmam Azam'a göre, vaktin çıkmasından korkulur ve
çamurun toprağı sudan ziyade olursa, çamur ile teyemmüm edilir.
Odunların ve otların yanması ile meydana gelen küllerle,
demir, altın, gümüş gibi eriyip şekil değiştiren ve yumuşayan
madenlerle, inci, cam, kumaş ve elbiselerle, hayvan postekileri ile
teyemmüm yapılmaz. Çünkü bunlar toprak cinsinden sayılmazlar.
Ancak bunların üzerinde belli bir şekilde toz bulunursa, o zaman üzerlerinde
teyemmüm edilebilir.
Bir de üzerlerindeki topraklardan dolayı, cevher halinde
bulunan altın, gümüş, bakır benzeri madenlerle teyemmüm edilebilir.
(İmam Ebû Yusuf ile İmam Şafiî'ye göre, teyemmüm yalnız
toprakla yapılır. İmam Malik'e göre, toprak ve kumla teyemmüm caiz
olduğu gibi otlarla, ağaçlarla ve karla da caiz olur. İmam Ahmed İbni
Hanbel'e göre, teyemmüm yalnız yanmamış olan ve başkasından
gasbedilmemiş olan tozlu bir haldeki temiz bir toprakla yapılır. Kum
ve diğer şeylerle yapılmaz.)
Tahareti engelleyen durum son bulmuş olmalıdır: Vücudun
herhangi bir yerinden çıkan kan daha kesilmeden abdest alınamayacağı
gibi teyemmüm de yapılamaz.
Meshe engel olan deri üzerindeki kurumuş hamur ve balık pulu
gibi şeyler giderilmiş olmalıdır. Aksi halde, mesih yüz ve kollar
üzerinde bulunan engeller üzerine yapılmış olur.
Teyemmüm, iki elin iç taraflarını iki kez toprak cinsinden
temiz bir şey üzerine koymakla yapılmalıdır. Bununla beraber niyet
eden kimseye başkası teyemmüm ettirebilir.
Teyemmüm iki elin veya bunların yerini tutacak olan bir şeyin
tümü veya çoğunluk kısmı ile yapılır. Bunun için iki parmakla
teyemmüm caiz olmaz. Fakat bir el ile yüz ve diğer bir elle de kol
meshedilebilir. Bu halde, bir elle tekrar toprağa vurulup diğer kol da
meshedilir.
Eli Çolak olup su kullanamayan kimse, yardımcısı yoksa, yüzünü
ve kollarını yere sürmek sureti ile teyemmüm eder. Elleri ve kolları
kesilmiş olan kimse de, yalnız yüzünü yere sürerek teyemmüm eder.
Bu kimsenin yüzünde yara bulunsa, teyemmüm etmeksizin namazı kılar.
Yüz ile kollar tamamen meshedilmelidir. Yüz kısmı sayılan
yerin her tarafı meshedilir. Yüzük ve bilezik gibi şeyler ya çıkartılır
veya yerlerinden oynatılır. Diğer bir görüşe göre, organların çoğunluğunu
meshetmek yeterlidir. Dörtte bir kısmın meshedilmemesi teyemmümün sıhhatine
engel olmaz. |
||