Din
Yönünden Temiz Sayılan Şeyler
Aslen bütün yeryüzü, bütün madenler, bütün sular, bütün
otlar, ağaçlar, çiçekler ve meyveler, domuzdan başka hayvanların
üzerlerinde pislik olmamak şartı ile bedenlerinin dışı temizdir.
Bunların dokunması ile elbiseler pislenmiş olmaz. Domuzun sadece kılları,
zaruret dolayısıyla badana yapmak ve ayakkabı dikmek için kullanılabilir.
Bunlarla yapılan badana ve dikilen ayakkabı pis sayılmaz.
Yine bir su kovası, domuz kılları ile yapılmış olan bir fırça
ile boyanmış olur da, boya kuruyarak suda boyadan bir iz kalmazsa,
yine kova temiz sayılır; onunla kuyudan su çıkarılabilir. O kıllardan
az bir miktar suya düşse de, su bozulmuş olmaz. Bu hüküm İmam
Muhammed'e göredir. Tercih edilen de bu görüştür. İmam Ebû
Yusuf'a göre, bu kıllar içine düştüğü suyu bozar. Çünkü bu kılların
kullanılışı bir zaruret sebebiyle caiz görülmüştür. Bunların
su içine düşmeleri zaruret dışında kalır. Bu kılların fırça
olarak kullanılmaları da hoş görülmemektedir. Bunların yerine
kullanılacak başka bir şey bulunduğu zaman, kullanılmamaları şüphesiz
ki daha iyidir.
Şunu da belirtelim ki, bir şeyin temiz sayılması, onun yenip
içilmesinin helal olmasını gerektirmez. Nice zehirli sular ve nice
sarhoşluk veren otlar vardır ki, bunlar temiz oldukları halde yenip içilmeleri
haram bulunmaktadır.
(Malikî'lere göre, köpek ile domuz dahil, her canlı hayvanın
bedeni temizdir.)
Domuzdan başka olarak boğazlanıp kanları akıtılan bütün
hayvanların deri, ciğer, yürek, dalak ve damarları ile etleri arasında
kalıp akmayan kanları temizdir. Bu boğazlamanın din usulüne göre
yapılmış olması görüşü daha kuvvetlidir. Bit, pire ve tahta
kurusu kanları da böylece pis değildir.
Su içinde yaşayan hayvanlardan suda ölen balıklar ve diğer
hayvanlar temizdir. Bununla beraber bu deniz hayvanlarından bir kısmının
yenmesi haramdır. Sekizinci kitaba bakılsın.
Domuzdan başka olan hayvanların, boynuz, tırnak, kemik, kıl
ve tüyleri gibi içlerine kan girmeyen organları ve tabaklanan
derileri hayvanların ölümleriyle pis olmaz. Sahih olan görüşe göre,
sinirleri temiz değildir. Çünkü bunlarda acı duyacak kadar bir canlılık
bulunmuştur.
Misk kedisi temizdir, yenmesi de helaldir. Miskin göbeği de
temizdir. Zibad denilen yağ da temizdir.
Henüz ot yememiş süt kuzularının kursakları temizdir.
Bunlar ister boğazlansın, ister boğazlanmasınlar, bunlardan peynir
mayası yapılabilir.
Tavuğun ölümünden sonra çıkan yumurta temizdir, yenebilir.
Ölmüş bir koyunun memesinden çıkan süt de temizdir. Bu süt İmam-ı
Azam'a göre içilebilir. İki imama (Ebû Yusuf ve Muhammed'e) göre süt
temiz ise de memenin pis olmasından dolayı içilmez.
Kokmuş et, ekşimiş yemek, acılaşmış yağ, kokup kurtlanmış
et veya peynir bu durumda temizliğini kaybetmiş olmaz. Fakat bunların
zararı olmaları itibariyle yenmeleri uygun olmaz.
Ev kedilerinin sidiği, dokunduğu kapları ve içine düştüğü
suyu pisleştirir. Bir zaruret olduğu için elbiselere dokunması ile
elbise pis sayılmaz.
Yine farelerin de sidiği suları temizlikten çıkarır. Ancak
yenecek ve içilecek şeylere az miktarda dokunan fare sidikleri ve
tersleri, yiyecek ve içeceklerde tatları belirmeyince bağışlanmıştır.
Çünkü bunlardan korunmak zordur. Diğer bir görüşe göre, hem
kedinin hem de farenin sidikleri suları da bozar, elbiseleri de bozar.
Bunun için ihtiyat yolunu seçmelidir.
İğne ucu yahut iğne deliği kadar küçük olan sidik
serpintileri bir bedene yahut bir yere veya elbiseye sıçrarsa o yerler
pis sayılmaz. Fakat böylece suya sıçrayan olursa, bu bağışlanmaz;
durgun ve az olan suyu pisletir. Çünkü bu gibi sıçrantılardan suyu
korumak kolaydır.
Akar veya durgun bir halde olan suya pisliğin düşmesinden
dolayı sıçrayan damlalar temizdir. Ancak damlalarda pislik izi
olursa, o zaman pis sayılırlar.
Helâdan, ahırdan ve hamamdan çıkan buharların oluşturduğu
su damlaları temiz sayılır. Fakat pis sayılan bir şeyden sıkılarak
çıkarılan sıvılar temiz değildir.
Caddelerin gerek sert ve gerek yumuşak olan çamurları,
pislikten arı olmasa da temiz sayılır. Elbiseye sıçrayan böyle çamurun
tümünün pis olduğu belli değilse, bu elbise ile namaz kılmak
sahihtir.
Bir cenazenin üzerinde pislik yoksa, onun yıkanması halinde
meydana gelen yıkantı temizdir, namaza engel olmaz. Fakat ölü üzerinde
pislik varsa, o halde yıkantısı da pistir; ancak yıkama işi ile uğraşılırken
sıçrantılardan korunmak güç olduğu için bunlar bağışlanmıştır.
Necaset yıkantısı da pistir. Temizlenmesi üç kez yıkamakla
olan şeylerin dördüncü kez yıkantısı temiz olur.
Pis yerler üzerinden esip gelen bir rüzgârın dokunduğu
elbise ve kumaşlar pis olmaz. Ancak elbise veya kumaşlarda pislik
eseri görülürse o zaman pislenmiş sayılırlar.
Ancak sıkılmak suretiyle damlayabilecek kadar ıslak olan bir
bohçaya temiz elbiseler sarılır da, bu elbiselerde pislik eseri görülmezse,
elbiseler temiz sayılır.
Yine kurumuş halde bulunan pis bir yer üzerine serilen çamaşırda
pislik eseri bulunmazsa, o çamaşırın ıslaklığı pis yer üzerinde
görülse bile pislenmiş olmaz.
Bir kimse pis bir yatak veya pis bir yer üzerine yatıp uyumuş
olsa, adam pislenmiş sayılmaz. Ancak terinden veya ayağındaki bir yaşlıktan
dolayı pisliğin eseri elbisesinde veya bedeninde görülürse, bu
pisliklerin yıkanması gerekir.
Keçi ve koyun benzeri hayvanların memesine yapışmış olan
pisliklerin sağılan süt içine düşmesiyle süt pis olur. Fakat süt
sağılırken sütün içine kuru olarak düşen bir iki parça pislik
henüz dağılmadan hemen çıkarılıp atılırsa ve sütte de bir iz bırakmazsa,
o süt temizdir. Bu miktar bağışlanmıştır; çünkü bundan
korunmak güçtür.
|
||