Hayızla
İlgili Meseleler
Kadınlar âdet hallerine çok dikkat etmelidirler. Çünkü bu
haller, onların birçok din görevleri ile ilgilidir. Bu konu ile
ilgili başlıca meseleler şunlardır:
Kadınlar en az dokuz yaşlarında büluğ çağına erer ve âdet
görmeye başlarlar. Elli veya elli beş yaşlarında da "Sinn-i İyas"
denilen âdet görmeme devresine girerler. Bu yaştan daha önce âdetten
kesilen kadınlar da vardır.
(Malikîlere göre, henüz dokuz yaşına girmemiş bir kızdan
gelen bir illet kanıdır, hayız değildir. Dokuz ile on iki yaş arasında
bulunan bir kızdan gelen kan, uzman kimselere gösterilir. Kesinlikle
hayız kanı olduğunu söyler veya şübhe içinde kalırlarsa, hayız
görmüş sayılır. Hayız kanı olmadığını kesinlikle kararlaştırırlarsa,
bir illet kanı sayılır, hayız hükmüne girmez. On üç yaşını geçmiş
bir kadından elli yaşına kadar gelen kan, mutlaka hayızdır. Elli yaşını
geçmiş bir kadından yetmiş yaşına kadar gelen kan da uzmanlara gösterilir
ve ona göre hüküm verilir. Yetmiş yaşından itibaren gelen kan ise,
kesinlikle istihaze (bir illet kanı)dır.
Şafiîlere göre, âdetlerin kesilmesi için belli bir zaman
yoktur. Hayat boyu hayız kanı devam edebilir. Bu hususta bölgelerin
iklimi etkili olur. Çünkü âdet müddeti, bölgelerin sıcak ve soğuk
olmasına göre değişir. Ancak çoğunluk olarak altmış iki yaşında
kan kesilir.
Hanbelîlere göre, iyas (âdetten kesilme) zamanı elli yıldır.
Bundan sonra gelen kan kuvvetli de olsa, istihaze (illet) kanıdır, hayız
kanı değildir.)
Adet müddetinin en azı üç gündür (yetmiş iki saattir). En
çoğu da on gün, (iki yüz kırk saat)... Bu iki zaman arasında görülecek
kanlar, âdet kanı sayılır. Bu zaman içinde devamlı olarak kanın
gelmesi gerekmez, ara sıra kesilebilir. Örnek: Bir kadın üç gün
kan gördükten sonra iki gün kanı kesilse ve arkasından üç gün
daha devam etse, bu sekiz günün hepsi âdet gününü teşkil etmiş
olur.
(Malikî mezhebine göre, ibadetler için âdetin en azı diye
bir müddet yoktur. Çok az bir zaman içinde görülen kanla âdet hali
gerçekleşir. Fakat ölüm ve boşanma iddetleri ile istibralar bakımından
âdetin en az müddeti bir gün veya bir günün bir miktarıdır.
Adetin en çok müddeti ise, gebe olmayan yeni âdet görmeye başlamış
kadın (Mübtedie) hakkında on beş gün takdir edilir.)
İki âdet arasındaki temizlik haline Tuhr (Temizlik) hali denir.
Bunun müddeti on beş günden az olamaz. Fakat bundan çok olabilir.
Tuhr hali aylarca ve senelerce devam edebilir. Böyle temizlik hali
devam eden kadına Mümteddetü't-Tuhr (Temizliği devamlı) denir.
(Malikîlerle Hanbelîlere göre, bir hayız arasında kanın
kesildiği günlere Temizlik günleri (Yevmü'n-Neka) denir. Hayız olan
kadın, bu günlerde temiz sayılır. Diğer âdet halinde olmayan kadınların
temiz halinde sayılır, onlar gibi ibadet eder. Tuhr'un en az müddeti
sekiz veya on veya on yedi gündür. Hanbelîlere göre ise, on üç gündür.)
Bazı kadınların âdet günleri, sayıları belli günlerdir.
Örnek: Her ay beş veya yedi veya dokuz gün âdet görürler. Böyle
bir kadına "Mu'tade" denir. Bir âdet, bir kez meydana geldiği
üzre kararlaşmış olabilir. Şöyle ki: Henüz âdet görmeye başlayan
bir kız, ilk kez sekiz gün kan görse, sonra yirmi iki gün temiz olsa,
bu şekilde âdeti kararlaşmış olur. Ondan sonra devamlı olarak
kendisinden bir hastalık sebebiyle kan gelecek olsa, onun hem âdet günleri,
hem de temizlik günleri her ay o şekilde hesab edilir.
Bazı kadınlarda âdet günleri değişik olur. Şöyle ki: Bir
ay beş gün, diğer ay altı gün âdet görebilirler. Bu durumda
ihtiyatlı hareket etmek gerekir. Böyle bir kadın, altıncı gün oldu
mu yıkanır, namazlarını kılar ve eğer ramazansa orucunu tutar;
çünkü bu altıncı gündeki kanın illet (istihaze) kanı olması
muhtemeldir. Fakat bu altıncı gün çıkmadıkça, cinsî münasebette
bulunamaz, boşanmışsa iddeti dolmuş sayılmaz. Çünkü bu altıncı
günün kanı, hayız kanı olmak ihtimali vardır.
Bir âdetin değişmiş olması için, ona aykırı iki âdet
hali görülmelidir. Örnek: Her ay beş gün âdet gören bir kadın,
sonra iki kez dört gün veya iki kez altı gün kan görse, onun âdeti
beş günden dört güne veya altı güne geçmiş olur.
Sonuç
Adet, bir defa ile yerleşir, iki defa ile değişebilir. Bununla
beraber İmam Ebû Yusuf'a göre, âdet bir defa ile değişmiş sayılabilir.
Buna yeni âdetin eskisini bozup onun yerini alması anlamında
"Fesh-î âdet" de denilmektedir.
Belli günler devam eden bir âdete aykırı olup da on günden
fazla devam etmeyen kanlar, âdet kanı sayılır. Bu halde âdet değişmiş
olur. Örnek: Her ay yedi gün kan gören bir kadın, sonra on gün kan
görse, hepsi hayız kanı sayılır. Bu halde âdeti yedi günden on güne
geçmiş olur. Fakat belli günlerden sonra gelen kan, belli günlerle
toplandığı zaman on günden fazla olursa, yedi günden ziyade olan
kanlar hayız kanı sayılmaz, İstihaze (illet) kanı olur. Şöyle ki:
Böyle yedi gün kan gören bir kadın sonradan on bir veya on iki gün
kan görmeye başlarsa, bunun âdet edinilmiş yedi günlüğü hayız
kanı olur. Sonraki dört veya beş günü istihaze (illet) kanı olur.
Yine: Her ay başından itibaren beş gün âdet görmekte olduğu
farz edilen bir kadın, bu âdeti üzere kan gördüğü gibi, bundan
iki gün veya üç gün veya beş gün önce de kan görmüş olsa,
bunların hepsi âdet sayılır; çünkü âdet sayısı on günü geçmemiştir.
Fakat kan görme günlerinin tümü bu şekilde on günden fazla olursa,
yalnız âdeti olan o beş günde gördüğü kan hayız kanı sayılır,
âdet edindiği günlerden fazla olan bütün kanlar istihaze (illet)
kanı sayılır.
Adet görmekte olan bir kadından bir hastalık sebebi ile devamlı
olarak kan gelecek olsa, onun hayız ve temizlik hallerindeki belli günlerine
göre hüküm verilir. Örnek: Her ay başından itibaren on gün kan gören
bir kadın, ondan sonra yirmi gün veya altı aydan noksan olmak üzere
şu kadar ay ve gün temizlik üzere olsa, onun âdeti böyle kararlaşmış
olur. Sonra böyle bir kadından devamlı olarak kan gelse, yine eski şekli
üzere her ayın ilk on günü hayız, diğer yirmi günü veya şu
kadar ay ile günü de temizlik hali sayılır. Fakat temizlik müddeti
tam altı ay veya daha ziyade bulunmuş olursa, temizlik müddeti altı
aydan bir saat noksan kabul edilir ki, bu müddet, gebelik halinin en az
zamanıdır.
Yine: Yeni hayız görmeye başlayan bir kızın âdeti kararlaşmaksızın
kanı akıp devam etse, her aydan on günü âdetine sayılmış olur.
Diğer yirmi günü de temizlik müddeti kabul edilir.
Bir hastalık veya önemsememe neticesi âdet günlerini unutmuş
olan bir kadına "Mütehayyire" denir. Böyle bir kadının gördüğü
akıntı kesilmeyecek olsa, onun âdeti hakkında kuvvetli olan görüşü
ile işlem yapar. Kuvveti fazla olan bir görüşe sahib değilse,
ihtiyat olan yolu benimser. Boşanmış ise, iddeti için on gün,
temizlik müddeti de altı aydan bir saat noksan olmak üzere takdir
edilir. Diğer bir görüşe göre: Temizlik müddeti iki ay kabul
edilir. Bunun namaz ve oruçları üzerinde ayrıntılı bilgi vardır.
Bu konu ile ilgili geniş bilgi, İmam Sarahsî'nin "Mebsûd"
isimli kitabında vardır.
Adet görme çağına gelen bir kız, ilk kez görmeye başladığı
kandan dolayı hemen namazını bırakır ve oruçlu ise, orucunu kaza
etmek üzere sonraya bırakır. Evli ise, cinsî ilişkide bulunmaz. Böyle
bir kıza "Mübtedie" denir. Bu kan üç günden az bir zaman
içinde kesilirse, hayız kanı olmadığı anlaşılır. O zaman bırakıp
kılmadığı namazları kaza etmesi gerekir. İmam Azam'dan nakledilen
bir görüşe göre, ilk başlayan bu kan üç gün devam edip de hayız
kanı olduğu bilinmedikçe, namazı terk etmez ve orucuna da devam
eder.
Hayız müddeti içinde gelen kan tamamiyle kesilmedikçe, âdet
son bulmuş olmaz. Bu kan, siyah, kırmızı, yeşilimtrak veya sarı
olabileceği gibi bulanık ve toprak rengi de olabilir. Adetini tamamlamış
olan bir kadından gelecek akıntı bembeyaz bir renkte bulunur.
Bir kadının görmekte olduğu âdetini, kocasına karşı inkâr
etmesi veya gerçeğe aykırı olarak âdet gördüğünü söylemesi
helal değildir.
Adet görmekte olduğunu söyleyen bir kadın, iffetli ve saliha
bir kadın ise, sözü kabul olunur; değilse kabul olunmaz. Ancak doğru
söylediğine inandırıcı bir hal olursa, kabul edilir. Meselâ, söylediği
söz, âdetinin başlangıç zamanına rasgelmişse, o halde dediği
kabul olunur.
|
||