Mustafa Müftüoglu
CHPnin kurulusu ile alâkali bazi gerçekler
23 Nisan 1920 Cuma günü Ankarada açilan Ilk Büyük Millet Meclisi kabul ettigi Nizâb-i Müzakere Kanununun birinci maddesine göre: Hilâfet ve saltanatin, vatan ve milletin kurtulus ve istiklâlinden ibaret olan gayesine ulasincaya kadar fasilasiz toplanarak çalismalarini sürdürürken, 1923 yilinin 1 Nisan Persembe günü alinan bir kararla seçimin yenilenmesine gidilerek Ilk Meclis dagilmistir.
Ikinci Büyük MilletMeclisi seçimleri hazirliklarinda ilk defa Halkin Firkasi/Partisinde söz edilmis, milletvekilligi adayligi için 16 Nisan 1923te yayinlanan tebligde Müdafaa-i Hukuk Gurubu ve Halk Firkasi namzettigine/adayligina talip olacaklar denilirken, yeni Firka/Partinin Müdafaa-i Hukukun devami olacagi düsünülmüs, seçimler dolayisiyla yayinlanan bildirilerde de, hem Müdafaa-i Hukuktan hem de Halk Firkasindan bahsedilmistir.
Ikinci Büyük Millet Meclisi için seçim 22 Haziran 1923 günü yapilmis ve 11 Agustos Pazartesi günü ilk toplantisini yapan bu Meclis bir milletvekili disinda tamamen Müdafaa-i Hukuk mensuplarindan tesekkül etmistir. Ilk Meclisteki Ikinci Gurup milletvekillerinden, yâni, muhaliflerden çogu Ikinci BMM seçiminde aday gösterilmemislerdir. Bu Mecliste yegâne muhalifmüstakil mebus, Gümüshane Milletvekili Zeki (Kadirbeyoglu) Beydir.
Ikinci BM Meclisinin açilmasindan hemen sonra Müdafaa-i Hukuk mensuplari, Halk Firkasi kurulusu için çalismaya baslamislardir. Firka/Parti 9 Eylül 1923te kurulmus ve Dahiliye Vekâletine/Içisleri Bakanligina verilen bir dilekçe ile tescili istenmistir.
Mustafa Kemal Pasanin imzasini tasiyan bu dilekçe ile resmî makamlara bildirilen Halk Firkasinin kurulusu 9 Eylül 1923 ise de, yine Mustafa Kemalin 1927 Kurultayi açis nutkundan ögrendigimize göre, Halk Firkasi/Partisi, Müdafaa-i Hukukun devami olup, kurulusu Sivas Kongresidir (411 Eylül 1919) ve bu Kongre, Firkanin/Partinin ilk kurultayidir. Bu mevzuda diyor ki, Mustafa Kemal Pasa:
Bütün Anadolu ve Rumeliye samil olmak üzere ilk kongremiz Sivasta akdedilmistir. Gerçi o zaman kullandigimiz ünvanla, bugünkü ünvan arasinda fark vardir. Fakat teskilât esas itibariyle mahfuz kalmisti. Bugün siyasî firka/parti halinde tecelli eden mevcudiyete mebde teskil edilmistir.
Prognami yoktur dediler
Bu ifadeye göre kurulusu Sivas Kongresine kadar uzanan Halk Firkasinin ilk Genel Baskani Mustafa Kemal Pasadir. Baskan Yardimciligina Ismet (Inönü) Pasa, Genel Sekreterligine ise Recep (Peker) getirilmis ve ilk Umumî Heyet: Celâl (Bayar), Sabit (Sagiroglu), Cemil (Ubaydin), Dr. Refik (Saydam), Saffet (Arikan), Münir Hüsrev (Göle), Zülfü (Tigrel) ve Kâzim Hüsnüden tesekkül etmistir.
Firkanin/Partinin ilk programi mevzuunda Mustafa Kemal Pasa Nutukta der ki:
Gerek bâzi zevattan aldigim tahriri mütalâattan (yazili görüslerden) ve gerek halk ile müdavele-i efkârdan (fikir alisverisinden) çok istifade ettim. Nihayet 6 Nisan 1923 tarihinde nokta-i nazarlarimi (görüslerimi) dokuz umde halinde tespit ettim. Ikinci Büyük Millet Meclisinin seçimi esnasinda nesir ve ilân ettigim bu program, Firkanin tesekkülüne esas olmustur. Nesrettigim programi bir siyasî firka/parti için gayrikâfi, kisa bulanlar oldu. Halk Firkasinin programi yoktur, dediler.
Böyle Halk Firkasinin/Partisinin kurulusuna esas olan 9 Umde mevzuunda Mete Tuncay, tek parti ile alâkali tetkikinde der ki:
Anadolu-Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerine gönderilen 9 Umde Beyannâmesi tepkisiz kalmamistir. Halk Firkasina dönüstürülmeye karsi direnmelerin ilginç bir örnegi Trabzondur. Burada, eski Vali Deli Hamid Bey, Belediye Reisi Gazzaz-zâde Hüseyin Efendi, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Baskani Barutçu-zâde Ahmed ve oglu Istikbâl gazetesi sahibi Faik Ahmed Beylerin önderligindeki muhalif bir çevre, Trabzon Mebusu Ali Sükrü Beyin Topal Osmanca öldürülmesi olayindan ötürü, zaten galeyana gelmis bir durumdaydilar. Bu hava içinde Anadolu-Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin Halk Firkasina dönüstürme girisimi, Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyetince kisisel yönetime varacak, üstelik dernek tüzügüne aykiri bir tasari olarak degerlendirilmis ise bu itiraz, Beyannâmeye bir cevapla bildirilmistir. Bunun üzerine, Trabzona iki milletvekilinden olusan bir sorusturma kurulu gönderilmis ve sonuçta, eski heyet-i merkeziyeye isten el çektirilip yeni bir heyet-i mütesebbise kurulmustur.
Bir görüs daha
Sonralari Terakkiperver Cumhuriyet Firkasinin/Partisinin kurulusu dolayisiyla Halk Firkasi programi yine bahismevzuu olmus ve Terakkiperver Cumhuriyet Firkasini kuranlarin belli prensiplere sahip olmadiklari, sirf iktidar hirsiyla Halk Firkasindan ayrilip muhalefete geçtikleri iddiasina Ali Fuad (Cebesoy) Pasanin cevabi su olmustur:
Firkamizin/Partimizin kurulusu bir çok tarizlere ve itirazlara vesile teskil etti. Bunlarin baslicasi, Halk Firkasi ile Firkamiz programlari arasinda hiç bir fark bulunmadigi halde, yeni bir Firka teskil etmemiz, yâni, muayyen prensip ve gâyelere degil, sahsî ihtiraslara tâbi bulunmamiz iddiasidir. Iki Firkanin programlari arasinda bir fark bulunup bulunmadigini anlamak için, iki programi karsilastirmak lâzimdir. Halbuki, Halk Firkasinin yazilmis bir programi bile yoktur. Mevcut olmayan bir seyle mukayese imkâni da elbette yoktur. Fakat buna ragmen, aramizdaki en büyük fark kendiliginden meydana çikiyor ki, o da, bizim müsbet, muayyen ve yazilip nesredilmis bir programimiz bulundugu halde, karsimizdakilerin bundan mahrum oluslari, yâni, hiç bir programlari bulunmayisidir. Onlar bu noksanlarini mazur göstermek için: Bizim programimiz, icraatimizdir. Biz yazmayiz, yapariz. Hükûmetimizin beyannâmeleri programimizi teskil eder gibi sözler söylemektedirler. Fakat bunlarin hiçbiri, programsizligin bir siyasî Firka için haiz oldugu mânayi izale edemez.
6 ok Anayasada
1923te kurulan Halk Firkasi adli siyasî tesekkül, sonralari Cumhuriyet Halk Firkasi diye anilmaya baslamis, 1935te ise Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) adini almistir. Halk Firkasinin adina Cumhuriyet kelimesinin ilâvesi yeni bir partinin tesekkülü sirasinda olmus ve Fahir Giritlioglunun CHP ile ilgili eserine göre: Yeni kurulan parti ismini Terakkiperver Cumhuriyet Firkasi olarak almak üzere iken, Halk Partisi daha atik davranmis ve Cumhuriyet ismini bir baska partiye kaptirmamak için 10 Kasim 1924 tarihinde kendi adini CHP olarak degistirmistir.
CHPnin 6 Oku ise Ismet Inönünün yüz elli üç arkadasiyla birlikte Meclise getirdigi bir takrir (önerge) ile o günkü Anayasanin ikinci maddesine girmistir.
5 Subat 1937de kabuledilen bu degisiklik, merhum Ali Fuad Basgile göre: Anayasanin aslindaki berrak çehresini bir hayli burusturmustur.
Anayasa bir parti programi degildir. O, bir millî misaktir. Yalniz muayyen bir partinin mensuplarina ve yalniz yasayan nesile hitap etmez. Milletin her ferdine ve kanun olarak kaldikça, her nesile hitap eder. Bir parti için yerinde ve münasip olan bir fikir, devlet için ve devletin kanunu olan Anayasa için münasip degildir diyen Ali Fuad Hoca devamla:
Devletçilik nedir?.. Lâiklik ve milliyetçilik ne demektir?.. Inkilâpçiligin zaman içindeki hududu nedir?.. Bizde bunlar ne Anayasada ve ne de baska bir tatbikat kanununda tarif edilmemis, hiç birinin hududu ve sümûlu gösterilmemistir. Meselâ, devletçilik sahsî temayüle göre degisik, hattâ zit mânasi olan bir tâbirdir. Biz de bu prensibin kanunlarimizda bir tarifine rastlanmadigi gibi, hukukçularimiz arasinda da ilmî bir izahi yapilmis degildir.
Lâiklik de böyledir. Garb (Bati) ilmine sorarsaniz, lâikçilik din ve vicdan hürriyetinin teminatidir ve lâik olmayan bir devlette bu hürriyetin teminati yoktur.
Bize gelince, maziyi yasayanlar bilirler ki, bizde lâiklik sol ve sag temayüller arasinda bocalamis, iktidar adamlarinin içtihadina göre mâna almistir. Aci olan sudur ki, bu içtihad memleket realitesinden ziyade yanlis görüslere saplanmaktan dogmustur. Su da acidir ki, Üniversitelerimiz, bu hususta efkâri aydinlatacak bir görüs vermemis, ayni fakülte hocalari bile bir anlayis birligine varamamistir.
Su görüs de, Ali Fuad Basgil hocanindir: Lâiklik Anayasaya kelime olarak degil, tarif olarak girmeli, hududu ve sümul sahasi gösterilmelidir. Ancak bu sekilde lâiklik adina yapilacak sui-istimallerin önüne geçilebilir.
Kurulusunun yildönümü kutlanan CHPnin 9 Umdesi ile 6 Okuna böyle kisaca temas ettiktensonra hemen ilâve edelim ki, baslibasina bir kitap mevzuu olan CHP icraatindan bâzilarini gününde ve sütunumuzun müsaadesi nisbetinde inceleyecegiz.
Alti Okun hikâyesi
Atatürkün iltifatina mazhar olan Münir Hayri Egeli, Eski Bir Atatürkçü adiyle 1954 yilinda yazdigi ve 1959da Ahmed Halid Kitabevince yayinlanan Atatürkten Bilinmeyen Hatiralar isimli kitabinda Alti Okun Hikâyesi basligi altinda diyor ki:
Bir gün Recep Peker beni çagirdi:
Halk Partisinin amblemi olmak üzere bir sey istiyorum dedi. Bir seyler düsün...
Hemen ise koyuldum. Fakat isin eninde sonunda Ataya intikal edecegini biliyordum. Usulca onun Halkevine gelmesinden istifade ederek yaptigim örnekleri reis/baskan masasinin üzerine biraktim.
Atatürk bunlari görmüs. Reis Nafi Atif (Kansu)tan sormus. O da benim krokilerim oldugunu söylemis. Nihayet beni çagirtti.
Bunlar ne?.. diye sordu.
Efendim, Partiye amblem denemeleri.
Atatürk, sadece:
Senin baska isin yok mu?.. dedi. Sonra Nafi Atifa döndü:
Recebin (Peker) isi yok böyle seylerle ugrasir. Bizi Fasist partilerine çevirecek diye mirildandi. Ben ondan sonra isi biraktim. Alti Oku Recep Bey, Mahmud Akoka çizdirmis. Bana da:
Bu islerin inhisari/tekeli sende olacak degil ya... Bak ne güzel oldu, dedi.
Milli Gazete 15.09.2000