. | SARIKAMIS'I
BILIR MISINIZ? Muzaffer
Tasyürek Tarihimiz
ihtisamli zaferler kadar facialarla da dolu. Zaferlerimizle övündügümüz kadar,
yasadigimiz hezimetlerden de dersler çikarmak zorundayiz. Bunu yapmadigimiz sürece tarih
bizim için ne ölçüde anlamli olabilir? Facialardan
söz ederken, Sarikamisi özellikle dikkate almamiz gerekir. Orada, hiç de uzak
olmayan bir zamanda 100.000e yakin yigidimizi karlara gömdük. Üstelik tek kursun
atamadan... Üstelik sadece bir hayalperestin kisisel ihtirasi ugruna... Ihtiras...
Bu kavrami iyi düsünmeliyiz. Kimi kendi ebediyyetini bu atesle yakip kül ederken,
kimileri de koca memleketi harabeye döndürebiliyor. Almanlar,
Türkiyeye giden trenlerin üzerine Enverlanda (Enverin
Ülkesine) gider yazmaktadirlar. Kibir ve ihtiras demistik ya! Pasanin
su ifadelerine bakin: Beni Napolyona benzetmislerdi. Kabul etmem. Çünkü ben
ikinci adam olamam. Tarih, 16
Aralik 1914. Soguk bir kis günü. Talebesi ögretmenini azarlamaktadir: Hatali
davrandiniz! Basarili olamadiniz! Rus ordusu burada yok edilmeliydi. Simdi hemen harekete
geçip, Rus ordusunu Sarikamista yok edeceksiniz! Cephelerin
ve harp okulunun emektar komutani Hasan Izzet Pasa, küstahlasan ögrencisine pervasizca
cevap verir: Olmaz! Havalari görüyorsunuz. Her yerde kar var. Karakis baslamistir.
Bu sartlar altinda, bu mevsimde harekât bir faciaya dönüsebilir. Kis siddetini
kaybetsin, yollar açilsin, düsmana haddini bildiririz. Her
verdigi emrin hemen yerine getirilmesine aliskin padisah damadi ve ordularin baskomutan
vekili 34 yasindaki Enver Pasa, asabileserek su tehdidi savurur: Eger hocam
olmasaydiniz, sizi idam ettirirdim! Bir
facianin esiginde, Hasan Izzet Pasa istifa ederek ordudaki görevinden ayrilir. Çöl
atesinden Köprüköy ayazina Çok
geçmeden, tarihler 21 araligi gösterirken, tarihe Sarikamis Faciasi olarak
geçen harekât baslatilir. 125 bine yakin iman abidesi insan, kis kiyamette paltosuz,
postalsiz, gömlekle, çarikla cehennemî tipinin ortasina sürülürler. O günlere sahit
olan bir askerin mektubu, facianin küçük bir boyutunu günümüze söyle tasir: Bu
yaz, iki alayimizla Yemenden buraya naklonulduk. Yola koyulmamizdan dört ay sonra
buraya ulastik ki, Arabistanin cehennemî sicagi Köprüköydeki ayaz yaninda
nimet-i ilâhi imis. Burada çadirin perdesi buza kesmis oglak kulagi gibi kirilmakta ve
kopmakta. Bölük kumandanim, beni sihhiyeye nakletmis ise de, tabip ve ilaç yoklugundan
çaresiz kalip tekraren takimima döndüm. Aksam yaklasinca Köprüköye civar
daglardan tipi bosanir. Kumandanimiz, gelecek cuma Baskumandan Enver Pasa
Hazretlerinin teftis ve hücum için gelecegini müjdeledi. O gelinceye kadar da
yün içlik, çorap ve paltolarin verilecegini ve Yemen yazliklarini atacagimizi
müjdeledi. Allah, devlete ve millete zeval vermesin. Baskumamandan Pasa
Hazretlerinin gelmesi ile, Moskofun kahrolacagindan ve kâfirin, karsimizdaki
tepelerde geceleri seyrettigimiz ocakli ve mutfakli karargâhlarini ele geçirecegimizden
subaylarimiz çok emin. Safak söktügünde 2059 rakimli Kizkulagi Tepesinden Moskof
obüs yagdirir ama sükrolsun, zafer bizim olacak. Gece bastirdiginda, tepelerdeki Moskof
ocaklarinin atesi gözlerimizdeki ayazi tandir közüne tebdil eyler. Baskumandan Pasa
Hazretleri acele gelse ki, atese kavussak... Igdirli
Ali Çavus yazlik giysiler içerisinde titreye titreye bu mektubu yazip Istanbuldan
gelecek olan kislik giysileri beklerken, Karadenizde baska bir facia yasaniyordu.
Ruslar Osmanli ordusuna erzak, mühimmat ve giyecek getirmekte olan gemileri sulara
gömmüslerdi. Bu durumu askere bildirmeyen Enver Pasa, ihtiraslarina maglup olarak
bütün birliklere su mesaji çeker: Askerler!
Hepinizi ziyaret ettim. Ayaginizda çarik, sirtinizda paltonuz olmadigini gördüm. Lâkin
karsinizdaki düsman sizden korkuyor. Yakin zamanda Kafkasyaya girecegiz. Orada her
türlü nimete kavusacaksiniz. Islâm Aleminin bütün ümidi sizsiniz. Böylece
Turan Fatihi, Sarikamis Fatihi olma ugruna, binlerce insan
dehsetli bir can pazarina sürülür. Üç
beyinsizin ugruna üç milyon halk Koca bir
cihan devleti olan Osmanli, sahsi ihtiraslar ugruna böylesine yanlis kararlarla askeri
harekâta girme asamasina nasil gelmisti? Sultan
Abdülhamid Hanin bir entrika sonucunda darbe ile tahtindan uzaklastiran
Ittihatçilar, 1914 yazinda Avrupada esmeye baslayan savas rüzgarlarinda Almanlarin
yaninda yer alirlar. Sultan Abdülhamit Hanin Avrupada yillarca emek vererek
sagladigi dengeler bir anda alt üst olur ve Ingiltere ve Fransanin sömürgecilik
yarisindan pay kapmak isteyen Almanyanin aleti oluruz. Almanlar, Fransiz ve
Ingilizlerin yaninda yer alan Ruslara karsi Osmanli askerini kullanarak bati cephesinde
rahatlamanin plânlarini yapmaktadirlar. Bunun için Kayserin Alman ordusuna
eklenen bir süngü olarak tasvir ettigi Osmanli neferleri kullanilir.
Sömürgecilik yarisinda hiçbir çikari olmayan Osmanli, felaketlerle sonuçlanacak olan
bir macereya sürüklenmektedir. Darbe ile
iktidara gelmis, ayak oyunlariyla rütbe almis ittihatçi subaylar, milletin gelecegini,
refahini, kalkinmasini degil, gazete sayfalarina kahraman olarak geçmeyi
düsünüyorlardi. Hiç yoktan girilen Birinci Cihan Harbinde, 1 Kasim 1914te Kafkas
Cephesi açilir ve Ruslar Dogu Anadoluya girerler. Ziya
Gökalpin melekler bu milletin kurtulacagini ona fisildarlar diye
yücelttigi hürriyet kahramani Enver Pasanin halkin dini duygularini
galeyana getiren beyannamesi ile Seyhülislamin mukaddes cihad fetvasi yayinlanir.
Ziya Gökalpin turancilik fikriyle yazdigi siirler üniversite
gençliginin slogani olmustur: Düsman
ülkesi viran olacak Türkiye büyüyüp Turan olacak! Ama
Türkiye büyümek bir yana gün geçtikçe erimekte, küçülmekte ve parça parça
koparilmaktadir. Devlet-i
Ebed Müddetten Enverlanda Turan
Fatihi olmanin hayallerini kuran Baskumandan vekili Enver Pasa (baskumandan
pasidahtir), padisah damadi olarak birçok yetkiyi elinde tutmaktadir. Padisahin bir çok
seyden haberi bile olmamaktadir. Enver Pasa, verdigi harekât emrinde hedef olarak Tahran
ve Aksabati gösterir. Tahran harekat merkezine 1350 km. Askabat ise 2000 km.
uzakliktadir. Almanlar,
Türkiyeye giden trenlerin üzerine Enverlanda (Enverin
Ülkesine) gider yazmaktadirlar. Kibir ve ihtiras demistik ya! Pasanin
su ifadelerine bakin: Beni Napolyona benzetmislerrdi. Kabul etmem. Çünkü
ben ikinci adam olamam. Etrafinda
bulunan subaylar da ihtiras ve hayalcilikte ondan geri kalmiyorlardi. Çetecilikleriyle
meshur Dr. Bahaeddin Sakir ve arkadaslari Erzuruma gelirlerken, yol kavsaklarina
Turana buradan gidilir! diye isaret levhalari koyuyorlardi. Alman Von
der Goltz Pasa bunlar için söyle demisti. Kafkasyada maalesef Napolyon
Bonapart oldugunu iddia eden ve cahil yetisen birçok adam vardir. Bunlar, ordularina
güçleriyle bagdasmayan görevler vermislerdir ve bu yüzden ordularini büyük zarara
ugratmislardir. Zararin
asil sorumlularindan biri, ihtirasta Enverden geri kalmayan Hafiz Hakkiydi. Bu
adam hiçbir arazi arastirmasi yapmadan Enver Pasanin ihtiraslarini kamçilayacak su
telgrafi çekmisti: Daglar üzerindeki yollari kesfettim. Bu mevsimde bu yollardan
hareketin mümkün olduguna inandim. Buradaki kolordu ve ordu komutanlari yeterli
ölçüde inançli ve kararli olmadiklarindan böyle bir saldiriya samimiyetle taraftar
olmuyorlar. Bu saldiri vazifesi rütbem düzeltilerek bana verilirse ben bu isi
yaparim. Enver
Pasa, Hocasi Hasan Izzet Pasayi azlederek görevi sekiz gün önce yarbayliktan
albayliga terfi eden Hafiz Hakki Pasaya verdi. Hafiz Hakki Pasa artik tümen
komutani olmustu ama gözü ordu komutanligindaydi. Niçin
olmasindi? Orduyu politikalarina alet eden bu darbecilerin basi Enver, 18 gün içinde
yarbayliktan pasaliga yükselmemis miydi? Bunun yani sira harbiye naziri (savunma bakani)
olmamis miydi? Ondan neyi eksikti? Politika
ile rütbe alan bu komutanlar arazi ve yol incelemesini yanlis yapmis ve sonuçta
tekerlekli araçlarin geçmesine uygundur raporu verilen yollardan askerler
yaya zor geçmislerdi. Tekerlekli araçlar ve kisitli mühimmat karlara saplanip kalmis,
tek tek birerli siralarla yürüyen askerler, güçleri tükenmis, hasta ve mecalsiz
olarak Ruslarin karsisina dikilmisler çogu kursun bile atamadan donarak ölüp
gitmislerdi. Kardan
heykeller 22
aralikta Enver Pasanin emriyle 120-125 bin civarinda Osmanli askeri dondurucu soguga
ragmen yollara sürülmüstü. Bölge çogu senenin dört ayi boyunca karlarla
örtülüydü. Kar yükseklikleri kimi yerlerde bir metreyi geçiyordu. Zemheriler diye
bilinen en soguk günlerdi. Sifirin altinda kirk dereceye düsen soguk, düsmandan daha
düsmandir. Yapilan harekât plânina göre 9. Kolordu Sarikamis Daglarini, 10.
Kolordu ise Allahuekber Daglarini asarak Ruslari Sarikamista kusatip imha
edecekti. Gündüz
baslayan yürüyüste çariklari yumusayan askerlerin çariklari gece donmaya, bir mengene
gibi ayaklarini sikmaya baslar. Adim atmak neredeyse imkansizdir. Askerler oldugu yerde
ziplar, atlar, kendini karlarin içine vurur ve ayaktan baslayan donma yavas yavas tüm
vücuda yayilir. Düseni kaldirmamak için emir vardir. Zaten kimsede de kimseyi
kaldiracak güç kalmamistir. Neferler ordunun isaret taslari gibi yollara dizilirler.
Kimi çömelmis, kimi oturmus, kimi yuvarlanmis, kimi bir agacin gövdesine dayanmis
kardan heykellere dönüsürler. 90.000
sehit. Tek kursun atmadan... O yil
kurtlar insan etine doyar. Birçok cesedin gözlerini kuslar oymustur. Arkadan gelenler,
gördükleri korkunç manzara karsisinda moralmen yikilmaktadir. Ayrica açlik da son
haddine ulasmistir. Onbes
saatlik yürüyüsün sonunda, 16.300 kisilik 30. tümenden geriye 1.400 asker kalir.
Ölenler, düsmana karsi tek bir mermi atamamislardir. Diger birliklerin de bunlardan
farki yoktur. Kayiplarin sayisi, en iyimser rakamla 70 bin kisidir. Bazi kaynaklarda bu
sayi 90 bin kisiye kadar ulasir. Sonuçta, sadece bir gecede binlerce asker beyaz karlarin
üzerine cansiz serpilmisti. Kalanlar ise açlikla, bitlerle, tifüsle, sogukalginligi ve
kangrenle ugrasiyorlardi. Tarih ne böyle bir faciayi yazmis, ne
de görmüstü. Oysa Istanbula çekilen telgraflarda inanilmaz ifadeler vardir:
Kafkasya daglari ve tepeleri beyaz bir örtüyle örtülüdür. Kar hemen hemen bir
metreyi geçmistir. Harekâttaki sessizlik bundandir. Kahraman askerlerimizde ilerleme
istegi o kadar çoktur ki, ellerinden gelse soluklariyla karlari eritip yol açacaklardir.
Kari daha az olan kesimlerde kahramanlarimiz basarilar elde ediyorlar. Dün süngü
saldirisiyla düsmandan iki mevzi ele geçirilmistir. Enver
Pasa inadindan dönmedi. Son bir gayretle Sarikamisa yüklenmek istiyordu. Acimasiz
emrini verdi: Saldiri sirasinda her üst, bir adim geri atani derhal tabancasi ile
öldürecektir. Askerler, bu durum karsisinda dillerinde kelime-i sehadet ile bir
kere daha bile bile ölüme yürümeye basladi. Sonuçta Sarikamisa ancak bir avuç
kahraman ulasabildi. O da geçici bir süre için. Onlari
teslim alamadim. Çünkü... Rus
Kurmay Baskani Pietroroviç, anilarinda Sarikamisa kavusan o bir avuç kahramani
söyle anlatacaktir: Ilk
sirada diz çökmüs bes kahraman. Omuz çukurlarina yasladiklari mavzerleri ile nisan
almislar. Tetige asilmak üzereler. Ama asilamamislar. Kaput yakalari, Allahin
rahmetini o civan delikanlilarin yüreklerine akitabilmek istercesine semaya dikilmis,
kaskati... Hele biyiklari, hele hele biyiklari ve sakallari! Her biri birer fütuhat oku
gibi çelik misal. Ya gözler?.. Dinmis olmasina ragmen su kahredici tipinin bile örtüp
kapatamadigi gözleri!.. Apaçik!.. Tabiata da, baskumandana da, karsisindaki düsmana da
isyan eden ama Allahina teslimiyetle bakan gözler... Açik, vallahi apaçik!.. Ikinci
sirada öyle bir manzara ki, hiçbir heykeltras benzerini yapmayi basaramamistir. O
ürkütücü ayaza ragmen, saglarinda fisekleri debelenerek üzerlerinden atmaya tenezzül
etmemis iki katirin yaninda baslari semaya dönük, alti masal güzeli Mehmed...
Sandiklari bir avuçlamislar ki, hayati biz ancak böyle bir hirsla avuçlayivermisizdir.
Öylesine kaskati kesilmisler. Ve sag
basta binbasi Mustafa Nihat. Ayakta... Yarabbi, bu bir ayakta durustur ki, karsisinda
düsmani da, kâfiri de, lanetlisi de Allahin huzurunda diz çöküs halinde gibi.
Endami, düsmani dize getiren bir tekbir velvelesi gibi. Belinde, fiseklerinin yuvalarini
tipi ile kapatmaya bütün gece düsen kar bile razi olmamis. Sol eli boynundaki
dürbünü kavramis. Havada donmus, Kale sancagi gibi... Diger eli belli ki, semaya uzanip
rahmet dilerken öylesine taslasmis. Hayrettir, basi açik. Gür erkek kömür karasi
saçlari beyaza bulanmis... Ve
Moskovadaki askeri müzede sergilenen bu satirlarin sonu söyle biter:
Allahuekber Daglarindaki Türk müfrezesini esir alamadim. Bizden çok evvel
Allahlarina teslim olmuslardi. 24.12.1914 Persembe. Ve
bitisimizin itirafini olayin bas sorumlularindan Hafiz Hakki Pasa, baskumandan vekiline su
sözlerle özetler: Bitti pasam, ordumuzun kism-i küllisi mahvoldu. Enver
Pasa hiçbir sey olmamis gibi Istanbula döner. Arkasinda binlerce kefensiz kar
çiçegi birakarak... Basini ele geçirmis bu darbeci güruh siki bir sansür uygulayarak
halkin Sarikamis cephesinde olup biteni ögrenmesine engel olurlar. Faciayla ilgili
bilgiler Ruslar vasitasiyla Avrupa ve Dünyaya yayilir ama hersey için artik çok
geçtir. Bir sohbet sirasinda Harbiye Nezareti Ordu Daire Baskani Behiç Beye bu
facia için Enver Pasa söyle der: Bunlar nasil olsa birgün ölecek degiller
miydi! Birinci
Cihan Harbinin alevleri, Sarikamistan Çanakkaleye, Galiçyadan
Trablusgarpa kadar binlerce kilometre karede müslüman kaninin ihtiraslar ugruna
akmasina sebep olur. Ve Akif gözyaslari içinde söyle inler: Gitme
ey yolcu beraber oturup aglasalim, Elemim
bir yüregin payi degil, paylasalim. Karsimda
vatan namina bir kabristan yatiyor! Ihtiras demistik ya! Bazilarinin ihtirasi sadece kendilerini degil, milyonlarca vatan evladini ve tarihin gördügü en ihtisamli cihan devletlerinin birini yakabiliyor. Kaynak: Semerkand dergisi, 12/2000 |
. |