Ulu Hakan ABDÜLHAMID HAN'IN BAGDAT DEMIRYOLU PROJESI |
Türkiye üzerinden ve Bagdat-Musul istikâmetinden Medine'ye varacak demiryolu güzergâhi ucuz ve rahat bir ulasim imkâni saglayacagi gibi, ticari hareketi artinci yeralti ve yerüstü zenginliklerinden istifade imkânini gelistirecekti. Bir yandan Musul-Bagdat-Medine fevkalâde imkânlarla merkeze baglanirken öte yandan Musul ve Suriye üzerinden Iran ve Pakistan'a ayrilacak hat. Orta Asya'ya kadar ulasma firsati temin edecekti.
Istanbul-Basra arasinda yaklasik 4 bin km'yi bulan bu proje o zamana kadar gerceklestirilen hemen bütün hatlardan daha büyük ve kapsamlidir. Chicago'dan Los Angeles'a giden Santa Fe hattindan (ki bu hat o tarihte 2246 km idi) ve Omaha'dan San Fransisco'ya giden Union Pasific Demiryolu'ndan daha uzundu.
PROJENIN GAYESI
II. Abdülhamid düsmanlarinin devamli ileri sürdükleri gibi bu projenin amaci halife lehine puan toplamak degildir. Bu projenin teknolojik, sanayi, ticari ve ulasim yönünden askeri ve stratejik açidan sayisiz faydasi vardir. Bundan dolayi hatiralarinda "Hicaz
Demiryolu insasi benim en eski hülyamdir. Bu yol devletimiz için sadece iktisadi bakimdan büyük fayda etmekle kalmayacak ayni zamanda oradaki kuvvetimizi saglamlastirmaya da yarayacagindan askeri bakimdan da gok ehemmiyetli olacaktir" diyen II. Abdülhamid isin fevkalâde suurundadir.(1)
E.M. Earle, kitabinda Sultan II. Abdülhamid'in Bagdat Demiryolu imtiyazini verirken "Aptal" olmadigi, ülkesinin çikarlarini gözettiginden bahisle sunlari yazar: "Sultan Hamid ne olursa olsun, hiçbir zaman aptal degildir. Bagdat Demiryolu imtiyazini verirken bu akilli ve ayni zamanda otokratin bir Alman tuzagina düsmüs oldugunu düsünmek saçmalik olur. Sultan Hamid'in vermek âdeti yoktu, vermekten kaçinmaz duruma düstügü zaman da daima kendisi ve devleti icin sonuna kadar kâr ettirecek seyler verirdi.(2)
Grey'in "Ben diplomasiyi ondan ögrendim"(3) dedigi bir diplomat olan II. Abdülhamid nasil aptal olur? Diger taraftan onu birçok yönlerden tenkit eden tarihci Y. Hikmet Bayur, Bagdat Demiryolu projesinin Türk mühendis, usta ve isçisinin yetismesine vesile oldugunu itiraf eder.
MALI KÜLFETI
Bahsedildigi kadar önemli ve uzun demiryolunun en çetin problemi o gün için devlete yükledigi agir mali yüktü. Ama sultanin dehasi onun da çaresini bulmustu. Müslümanlar arasi dayanismayi saglayacakti. Ama bu muazzam projenin onlara geregi gibi anlatilmasi icap ediyordu. Sultan, plânini 1900 yilinda açiklayinca gerekli paranin temini yollari arandi. Herkes fedakârlik edecekti.
Örnek olarak önce kendisi sahsi servetinden 2.5 milyon altin bagisladi. Sivil ve asker devlet memurlari ayliklarindan % 10 vereceklerdi. Bütün dünya Müslümanlarina yapilan çagri da semeresini verdi. Misir Hidiv'i, Iran Sah'i, Haydarabat Nizami,Okyanus adalarindaki Müslüman cemaat ve digerleri yardima kostular. Daha sonra Istiklâl Savasimizda da yardimimiza kosacak olan Hintli Müslümanlar büyük fedakârlik yaparak gerekli paranin üçte birini karsiladilar. Yardim toplamak için hazine pulu ve Düyün-ü Umümiye kanali ile tahvil çikarildi.
BATILILAR BOS DURMUYOR
Ancak Orta Dogu'nun serveti rüyalarina giren ve bu servet için istahlanan Batililara karsi uyanik olmak gerekiyordu. Hem ihâleleri almak hem de firsattan istifade yagmalamaya çalisacak Haçli zihniyetli is adamlarini ilk is olarak Sultan Abdülhamid birbirine
düsürdü. Bir hattin ihâlesini birine veriyordu ardindan bir digerini devreye sokuyordu. Hat güzergâhinda çikarilacak tarihi ve arkeolojik eserlerin kaçirilmamasi için gerekli talimatlari da verdi. Ileride çok degerlenecek bu topraklarin elden çikmamasi için ve siyonistlerin eline geçmemesi için gerekli tedbirler alindi.
II. Abdülhamid Han hat boyu topraklari Memâliki Sahâne'den sayarak alinip satilmasina kesin yasak getirdi. Yabancilarin topraklarda bir hak iddia etmemeleri için gizlice bir antlasma yapti.
1904 yilina gelindiginde 4 yillik kisa bir dönem içinde 3.5 milyon altin toplanmisti. Daha sonra bu rakam 15 milyon altina çikti.
Bir yandan dünya pazarlarina girmemizi saglayan öte yandan demirçelik üretimini artiran bu muazzam proje tatbikat için 18 Mârt 1902 tarihinde Sultanin emri ile Anadolu Demiryollan Kumpanyasina verildi. Yabancilann her an bu güzel esere gölge dusürebilecegini hesaplayan Sultan, hatlari mümkün mertebe içeriden geçiriyordu.
Asker, köylü, isçi olanlar dahil hatta 6.000 kisi çalismaya basladi. Sonralari bu rakam 700.000'e ulasti. Isi bilen yabancilara kilometre basi 1 para verilerek isin çabuklastirilmasi saglaniyordu.
INGILIZLER DEVREDE
Bir taraftan umduklari neticeyi bulamayan ve Alman
rekâbetine karsi koyamayan Ingilizler, Irak ve Kuveyt petrol yataklarindan endise duyduklari için her firsatta kargasa çikarmayi ihmâl etmediler. Bu sebeple Balfour kabinesinde Demiryolu Sirketinden ayrildiklarini 1903'te resmen ilan ettiler. Demiryolu
1904'de Hardan'a, Beyrut'a 1905'te ise Hayfa'ya vardi. 1902'de Konya'yi ziyaret eden bir yabanci seyyah orada demiryolu sayesinde bir ziraat makineler sergisi açildigini, halka ucuz ve taksitle ziraat makineleri verildigini ve bunlarin tamiratinin da Eskisehir Demiryollarinda yapildigini kaydetmektedir. Abdürresit Ibrahim Efendi adinda bir Müslüman seyyah da 1912 yilina ait hatiratinda Hindistan, Türkistan, Çin, Japonya ve Rusya'yi bastan basa dolastigini ifade ederek: "Sultan'in adi anildiginda her ferdin hürmet gösterdigini ve Müslümanlarin Bagdat Demiryollari için gösterdikleri fevkalâde gayreti" dile getirmektedir.
Yol çok kisa bir zaman içerisinde yapilmasindan sonra (8 yil) 1908 yilinda tamamlandiginda Medine Gan'na yaklasinca Sultan Abdülhamid Han mukaddes beldeye olan hürmeti dolayisiyla o kisma özel ray dösenmesi ve 56 km'lik güzergâhta sessiz lokomotif çalistirilmasini emretmistir. Açilisin Sultanin tahta çikisinin yildönümüne rastlamasi için de özel bir gayret gösterilmistir. Açilistan 8 yil sonra 1916'da yillarca bir Arap Seyhi gibi yetistirilen Ingiliz casusu Lawrens'in tertibi ile ayaklanan Mekke Serifi Hüseyin'in baskaldirmaslyla Bagdat Demiryolu kundaklandi. Maalesef Serif yilda 40.000 sterlin için bize arka çevirmisti. Ürdün'deki Mani'dan Medine'ye 680 km kadar yolu Ingilizler bombaladilar. Ürdün kendi sinirlarindaki bu yolu günümüzde halen kullanmaktadir.
1938'de Kral Abdülaziz 50.000 Hicaz lirasi (yaklasik 350.000dolar) vaatte bulundu. Ama bir sey yapilamadi. 1946 ve 1955'de konu yine gündeme geldi. Ama bir faaliyet gösterilemedi. 1955'de 575.000 dolar ayrildi ise de insaat sirketi komünizm isnadi ile kabul edilemedi. 1972'de Suriye ve Ürdün kendi hatlarini kullandilar. Bagdat Demiryolu tamamlaninca toplam demiryollarimizin 1856'ya
oranla 10 kat uzadigi kaydedilmektedir. Sultan Abdülhamid Han bu proje tamamlandiginda eseri görmek için Hicaz'a gelecegini vaat etmis ancak mahut nifaklar ve ardi arkasi kesilmeyen hâdiseler sebebiyle buna firsat bulamamistir. 1888'de Macaristan'in, Istanbul ve Ankara'ya demiryollarinin bir parçasi olarak baglandigi proje muazzam faydalar saglamistir.
FAYDALARI
Bagdat Demiryollari için 1905 senesine kadar 205.456.975 kurus 29 para gelir saglandi ve 36.267.023 kurus 36 para gider kaydedildigi ifade edilmektedir.. (Bu miktarlarin günümüze göre degerleri hesaplanmalidir).
1907 tarihli Beyrut Salnamesi'ne göre toplam gelir 323.990.508 kurus 7 para ve toplam gider 143.162.576 kurustur.
Böylece net gelirin 180.827.931 kuru? 84 para oldugu anlasilmaktadir. Demiryollari sebebiyle Bati'ya olan ihracatimizin da arttigi bir vakiadir. 1888'de Almanya'ya yapilan ihracatimizm 2 milyon 300 bin mark'tan 1893'de bes yil içinde %700 oraninda artarak 16 Milyon 500 bin marka ulasmistir. 20. yüzylla girerken bu ihracat 28 milyon 900 bin mark ile rekor seviyeye çikiyordu. (4)
Bagdat Demiryolu Projesi binlerce yerlesim yerini gelistirdi.
Nüfuslann artmasina vesile oldu. Bagdat Demiryollannda kalan ray ve traversleri getirenlere Ingilizlerin agirliginca altin vaat ettikleri filmlere konu olmustur. Bugün geriye kalan Medine-i Münevvere bahçelerinde korkuluk olarak kullanilan ray parçalari, Ambariye Köprüsü Medine Istasyonu camisi ile kömürlü lokomotif ve ahsap vagonlardir.
Bütün dünya Müslümanlarinin zengini ve fakiri ile imkânin ölçüsünde destekledikleri hat umulanin üstünde bir performansla kisa sürede bitirildi.
Hattin amaçlari söyle özetlenebilir:
a) Hacci kolayilstirmak ehl-i Islâm'm kemali sürat ve sihhatle ifal farizâi hacci serif edebilmeleri.
b) Yabanci saldirisi vukuunda kutsal mahalleri korumak, bir düsmani hariciye karsi merkezi hilâfeti seniyyeden asker yetistirilmesi maksadi âli ve dindarânesinin gerçeklestirilmesi "Ingilizlerin Süveys'i kapatip bölgeye saldirmalari halinde Osmanli Devleti zamaninda müdahale edememesi endisesi vardi. Bu arada hatta yabanci müdahalesine engel olmak için hükümet, hattin etrafinda Osmanli tebasi olmayanlarin hiçbir sekilde maden isletmek, ocak açmak, ziraat yapmak veya mesken insa edip ikâmet etmek hakkina sahip olmadiklarini ilan etmistir."
c) Demiryolu tasimacilik için kullanilirken bölgeye gelen haci, tüccar ve diger ziyaretçiler artacaktir. Bunun saglayacagi yarar hattin ziraat ve sebzecilige verecegi hizmetin yaninda az kalir.
d) Tebük-Medine arasi tahil ve sebze meyve tanmina elverislidir. Halbuki ulasim güçlügü nedeniyle ürün pazara ulastirilamadan tarlada çürümektedir. Hatta ucuza tasinacak ürünler topraktan alinan geliri artirir. Öte yandan demiryolu ile medeniyet götürülecek yerlerden insanlarin egitim ve ögretim alip insanca yasamalarinda yardimci olacaktir.
Devlet din bilgileri vermek üzere ilk ve ortaokullar açabilecektir.
e) Demiryolu ile gelenlere hizmet satabilecek halk gelirini artirma imkâni bulabilecegi gibi Kurban Bayrami münasebeti ile küçük bas hayvan ticareti kolaylasacakti.
Ingilizlerin büyük bir endise ile basindan sonuna kadar izledikleri hat, bitiminde II. Abdülhamid'in nüfuzuna dünya Müslümanlan nezdinde büyük katkida bulunmus, Ingiliz sömürüsündeki Müslümanlar Halifeye minnet ve sükran duygularini gönderdikleri mektuplar, telgraflar, yazdiklari siirlerle ifade etmislerdi.
Ve....
Cennetmekân Abdülhamid Han Hazretlerinin devri, çileler, entrikalar, oyunlarla dolu aydinlarimizin (!) gaflet içinde bogulduklari bir devirdir. Kendisinin düsmanlarinin tasdiki ile dahi bu kadar firâseti açik, siyasi bir dâhi olmasina ragmen Devleti Aliyye-i Osmaniyenin çöküsüne mâni olamamistir. Devrinde
ve devrinden sonra da anlasilamamis, talihsiz bir gönül sultanidir.
Kendisini sevmeyenler bile onun açtigi okullarda yetismislerdir.
Birlik, beraberlik adina ta o günlerde yapilgimiz kanal açma, yollar yapma ve demiryollari döseme gibi çagrilarimiz bugün âdetâ unutulmustur. Eserler yok olma tehlikesi ile karsi karsiyadir. Biz bunu Novaybe (Misir), Akabe (Ürdün),Maan, Tebük ve Medine hac seyahâtlerimizde defalarca gördük.
Tebük-Bagdat, Tebük-Maan, Amman, Suriye seyahâtlerimizde içimiz burkula burkula hazin seyirlerle dolu yolculuklarimiz oldu, Ürdünlü kaptanimiz bize bu yollari hüzünle anlatti. Çaresizlik içinde kivrandik durduk. Yollarda raylar sökülmüs, ray hatlari halen hizmet edecek durumda, fakat isleri tas toprak dolu.
Bugünkü durum: Telefon direkleri sehir merkezierinde kerevet haline gelmis, tastan yapilmis bos istasyon binalari dimdik ayakta, bazi yerlerde demiryollari üzerine asfalt dökülmüs, vagon garajlari,
otobüs garajiari haline getirilmis, parçalanmis tahta vagonlar, camiye çok yakin olmasina ragmen musluklari çalinmis, kapilan parçalanmis, paslanmis abdesthaneler...
Modern sistem trenleri tasiyacak kadar ayakta olan o yollara bugün ne kadar çok ihtiyacimiz var. Bu yollarin önemi o gün anlasilmadi ama keske bugün anlasilabilse... Bizim Osmanli torunu oldugumuzu anlayan orta yasli bir Arabin defalarca sarilip aglamasi bende bugünkü gibi hâlâ simsicak ve bir hicrandir. Ve sanki bana "O gün öyle olsa bile yarinlar öyle olmayacak" der gibiydi. Kardeslik ruhuyla dopdolu, yarinlarin bizim oldugunu ifade edisini gözyaslarinin damlalarinda okudum.
Allah o günlerimizi geciktirmesin. Âmin.
Kaynaklar:
1) Eserleriyle ve Hizmetleriyle Sultan Abdülhamid, Aydin Talay, Risâle Yay, Subat 1991, Istanbul.
2) Tarihte Türkler ve Almanlar, Süleyman Kocabas, Vatan Yay., Eylül 1988, Istanbul.
3) I. Bardaksi, Imparatorluga Vedâ, Ist. 1988.
4) II. Abdülhamid ve Islam Birligi, Dr. Cezmi Eraslan, Ötüken Yay., 1992, Istanbul.
Hazirlayan: Muhammed Faruk