KADERIYYE
KADERIYYE
Kader inancini
reddeden düsünce ve inanç akimi. Ilk bakista mantik disi görünen bu adlandirma, akim
üyelerinin Allah'in belirledigi kader yerine insanin belirledigi bir kadere inanmalari ve
fiilleri Allah'a degil insana isnad etmelerinden dolayi yapilmistir. Tam bir düsünce ve
inanç okulu durumuna gelmesini saglayacak bir sistematige sahip olmayan Kaderiyye
akiminin görüsleri çesitli kisilerce temsil edildi ve giderek Mutezile okulunun temel
tezleri arasina girerek varligini sürdürdü.
Islâm mezhepler
tarihçilerine göre Kaderiyye akimina Emevi halîfelerinden Abdülmelik Ibn Mervan döneminde Haccâc tarafindan öldürülen Ma'bed ibn
Halid el-Cüheni (ö.80/699) öncülük etti. Tabiûn bilginlerinden olan ve Hasan
Basrî'nin derslerini izleyen el-Cüheni'nin Kader konusundaki düsüncelerinin yayginlik
kazanmasinda ünlü Mutezile bilginlerinden Amr b. Ubeyd'in önemli etkisi oldu. Kaderî
düsüncelere yön veren etken, ilmî olmaktan çok siyasî niteliklidir. Emevîlerin
yönetimlerini mesrulastirmak amaciyla Cebr düsüncesinden yararlanmaya, çalismalarina
karsilik, bu yönetime muhalif kisiler onlarin anladiklari anlamda bir kadere, dolayisiyla
onlarin yönetimine karsi çikiyorlardi. Nitekim el-Cüheni'nin öldürülmesine kader
konusundaki düsünceleri degil, Abdurrahman b. Es'as'in Emevîlere karsi baslattigi
isyana katilmasi neden olmustu. Mevcut yönetime karsi muhalefet, eylemlerini Allah'in
takdiri ile açiklayan Emevilerin uygulamalarindan dolayi sorumlu olduklarim savunan tüm
ilk kaderilerin ortak özelligidir.
Kaderiyye inançlari
el-Cühenî'den sonra, Hisam b. Abdülmelik (H.105-123) tarafindan önce dili, sonra bas
kestirilerek öldürülen Gaylan b. Müslim el-Kiptî ed-Dimaskî tarafindan daha sistemli
bir biçimde savunuldu. Bu nedenle Gaylan, Kaderiyye'nin gerçek kurucusu sayilir.
Gaylan'in öldürülmesinden sonra Kaderiyye bagimsiz bir akim olarak varligini
sürdüremedi, ancak kadere iliskin düsünceleri kismen degistirilerek Mutezile
tarafindan savunuldu. Bu nedenle Kaderiyye kimi zaman Mutezile içinde bir kol gibi
görülmüs; kimi zaman da Mutezile, Kaderiyye olarak adlandirilmistir.
Kaderiyye bagimsiz
bir okul durumuna gelemedigi için bir düsünce sisteminden söz edilemez. Ancak bu akim
içinde yer alan kisilerin kader ve buna bagli olarak insanin özgürlük ve iradesi,
Allah'in iradesinin insanin fiilleri üzerindeki etkisi gibi konularda birlestikleri
söylenebilir. Buna göre insan özgür ve irade sahibi bir varliktir. Bu nedenle
eylemlerinden sorumludur. Ne Allah'in irade etmesi ve yaratmasi anlaminda, ne de bilmesi
ve takdir etmesi anlaminda bir kader vardir. Insan eylemini bilgisiyle kendisi seçer,
sonra iradesi ile seçtigi eyleme yönelir ve yapabilme gücüyle yaratir. Allah bu eylemi
önceden belirlemez., iradesinin bu eylemle bir ilgisi, gücünün de ortaya çikisinda
bir etkisi yoktur. Allah insanin eylemlerini ancak ortaya çiktiktan sonra bilebilir.
Kader konusu
çevresindeki bu ortak inançlarin disinda Kaderiyyeye baglanan kimi farkli gorüsler de
bulunmaktadir. Ne ki bunlar bir akim olarak Kaderiyyeye degil, kaderi inançlari
benimseyen farkli kisilere ait görüsler durumundadir. Mezhepler tarihine iliskin
eserlerde Kaderiyye'den ayrilan kollara ait görüsler gibi sunulan bu düsünceler de
söyle
özetlenebilir: Kaderiyye'den bazilarina göre iyi isler (hasenât) ve iyilik (hayr)
Allah'tandir, ancak kötü isler (seyyiât) ve günahlar (masiyet) Allah'a isnad edilemez.
Mufavvida adiyla anilan bazi kaderilere göre, insan Allah'in hiçbir yardimi ve
yönlendirmesi (hidâyet) olmaksizin iyi olan herseyi yapabilme gücüne sahiptir. Allah
insana yapabilme gücünü (istitaat) tam ve mükemmel olarak vermistir. Bu güçle insan
inanmak-inkâr etmek, yemek-içmek, oturmak-kalkmak, uyumak-uyanmak gibi istedigi her isi
yapabilir. Bazi kaderiler Allah'in zina çocugunu yaratmasini veya onu takdir etmesini
veya dilemesini veya onu önceden bilmesini inkâr ederler. Bunlar bütün hayatini
hirsizlik eden ve haram kilinmis seyleri yiyen bir insanin bunu Allah'in rizki olarak elde
ettigini kabul etmez ve Allah'in helâl olanin disinda rizik vermeyecegini savunurlar.
Kimi kaderîler de Allah'in insanlarin ecellerini ve rizklarini belirledigini kabul
ederler. Bunlara göre, bir insani öldüren kisi, o insani ecelinin gelmedigi bir vakitte
öldürmekle, eceline kavusmasina engel olmustur. Bu durumda ölen insanin rizki, elde
edilmemis bir durumda kalmistir.
Basta bazi tabiûn
bilgini olmak üzere çesitli Islâm ilimlerinde isim yapmis birçok ünlü bilgin
Kaderiyye akimi içinde sayilmistir. Bir bölümünün sonradan kaderî düsüncelerden
vazgeçtigi söylenilen bu ünlü isimlerden bazilari söyle siralanabilir: Benzeyen
harfleri birbirinden ayirmak üzere tek ve çift nokta usulünü bulan dil bilgini Nasr b.
Asim, Kur'an üzerindeki çalismalari ile taninan Medineli bilgin Ata b. Yesâr, Kur'an'in
hiziblere bölünmesi üzerinde çalismis Halid b. Midan, basta tarih olmak üzere birçok
alanda eserler yazan Vehb b. Münebbih, ilimde Hasan Basri ile karsilastirilan Mekhûl,
tefsir alaninda otorite sayilari Katâde, tefsirde Mücâhid'in ravisi olan Ibn Ebi Necih,
ünlü tarihçi ibn ishâk, Amr bin Fa'id, Fazl er-Rakasi, Abbad bin Mansur.
Ahmed ÖZALP
by Muhammed
Faruk