ABDULLAH IBN REVÂHA
(- ? - Ö. 629) Akabe gününde Islâm'a giren sâir sahâbî. Nesebi Abdullah b. Revâha b. Sa'lebe b. Imriü'l-Kays b. Amr'dir. Künyesi Ebu Muhammed, ünvani sâiru Rasûlüllah'tir. Babasi Revâha, annesi Kebse'dir. Sahâbenin büyüklerinden ve Ensar'in ileri gelenlerinden olan Abdullah Medine'de dogdu. Hazrec kabilesine mensup olup ne zaman dogdugu kesin olarak bilinmemektedir. Ikinci Akabe gününde müslüman olmus ve kabilesini temsilen Peygamberimize bey'at etmistir. Hicret günü Rasûlullah'a mihmandarlik etti. Muhacirlerden Mikdad b. Esved'i kardes edindi. Ayni zamanda o, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in kâtiplerindendi. Bedir, Uhud, Hendek ve Hayber gazvelerine katildi. Hudeybiye barisi ve Umretu'l-Kaza seferlerinde peygamberimizin yaninda yer aldi. Bedir savasinin zafer müjdesini Zeyd b. Hârise ile birlikte Medine'ye ulastirdi. Bedru'l-Mev'id gazasinda Rasûlullah'in Devlet Baskanligina vekâleten Medine'de kaldi. Hicretin 6. yilinda (627) üç kisilik heyetin baskani sifatiyla Hayber'e gitti. Yahudilerin baskani Üseyr b. Zârim'in Yahudilerle birlikte Gatafan kabilesini Müslümanlara karsi kiskirttigini gördü. Hayber'de üç gün kaldi. Dönüsünde gördüklerini Hz. Peygamber (s.a.s.)'e aktardi. Yine ayni yilin Sevvâl ayinda Hayber'e elçi olarak gönderildi. Yaninda bulunan otuz kisiyle birlikte Hayber'e vardi. Üseyr b. Zârim ile gõrüstü. Allah Rasûlü'nün kendisini Hayber'e vali yapacagini, Medine'ye gelmesi halinde kendisine ikrâm ve ihsânda bulunacagini bildirdi. Üseyr, bu teklife memnun oldu, valilige heveslendi. Yanina aldigi otuz kisiyle birlikte yola çikti. Yolda, sahâbeden Abdullah b. Üneys'in kilicina el atarak onu öldürmek istedi. Abdullah, bunun ahde vefasizlik oldugunu bildirdi. Ikinci kez yine Abdullah'in kilicina el atti. Bu durum karsisinda Yahudilerden yirmidokuz kisi kiliçtan geçirildi. Bir kisi kaçip kurtuldu. Hz. Peygamber'in Basra hükümdarina gönderdigi elçinin Sam valisi Surahbil tarafindan öldürülmesi olayiyla ilgili olarak hicretin 8. yilinda bir ordu hazirlandi. Bu ordunun komutasiyla ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.s.) su açiklamada bulundu: "Cihada çikacak su insanlara Zeyd b. Hârise'yi kumandan tayin ettim. Zeyd b. Hârise sehid olursa, yerine Ca'fer b. Ebi Talib geçsin, Ca'fer b. Ebi Talib de sehid edilirse, yerine Abdullah b. Revâha geçsin. Abdullah b. Revâha sehid olursa, müslümanlar, aralarindan uygun birini seçip, kendilerine kumandan yapsinlar." Müslümanlar bir müddet ilerlediler. Düsman ordusunun gücü ve sayica çok olusu Müslümanlari endiselendirdi. Zeyd b. Hârise, ne yapmak gerektigi konusunda istisâre yapti. Abdullah b. Revâha, Rumlar'la çarpismaktan yana oldugunu bildirdi. Müslümanlar, Mûte'de savas düzeni aldilar, çarpismaya basladilar. Zeyd b. Hârise, vücudu mizraklarla delik desik oluncaya kadar savasti. Ve sehid oldu. Sancagi Ca'fer aldi. O da savasti, sehid oldu. Ca'fer'den bosalan sancagi Abdullah b. Revâha aldi. Bir mizrak darbesiyle yaralandi ve o da sehid ,oldu (629). Hz. Âise'nin bildirdigine göre, Mûte sehidleri Ibn Hârise, Ca'fer ve Ibn Revâha'nin sehâdet haberi geldiginde Rasûlullah (s.a.s.) Mescid' te oturmustu. Yüzünde hüzün ve kederin izleri görülüyordu. Bu sirada Rasûlullah'a birisi geldi ve "Ca'fer'in kadinlari aglasiyorlar" dedi. Rasûlullah ondan kadinlari çiglik atmaktan alikoymasini söyledi. Adam gitti, ancak kadinlar ona itaat etmediler. Geriye gelip kadinlarin hâlâ aglastiklarini Rasûlullah'a söyledi. Üçüncü defa gelisinde Rasûlullah söyle buyurdu: "Hadi git bu kadinlarin agizlarina, yüzlerine toprak saç."