Amr ibni Cemuh
Amr ibnu Cemuh
Amr ibnu Cemuh,
cahiliyede Yesrib ileri gelenlerinden, Celemeoğullarının efendilerinden, Medine
cömertlerinden, karakter sahibi biriydi.
Cahiliye devrinde
soylu kişilerin evlerinde put bulundurma adeti vardı. Bunu her sabah ve akşam puttan
uğur dilemek, törenlerde kurban kesmek, saygı duruşunda bulunarak felaket anlarında
sığınmak vb. şeyler için yaparlardı. Amr'ın putu da Menat idi. Onu kaliteli bir
ağaçtan yapmıştı. Saygıda kusur etmez, ona en güzel kokuları sürerdi.
Mus'ab ibnu Umeyr
(r.a.)'ın Medine'ye davetçi olarak gelmesinden kısa bir zaman sonra insanların bir
çoğu İslam'a girdiler. O sırada altmış yaşını geçmiş olan Amr ibnu Cemuh'un
oğulları Muavvez, Muaz, Hallad ve eşi Hind de ondan gizli bir şekilde iman ettiler.
Kocası ve ondan
başka birkaç kişinin dışında kimsenin şirkte kalmadığını gören Hind (r.a.)
sevip saydığı kocasının şirk üzere kalmasını asla isteyemezdi. Amr ibnu Cemuh ise
çocuklarının atalarının dininden çıkıp Müslüman olmalarından korkuyordu.
Karısına: "Hind, çocukları sakın şu Mus'ab'la görüştürme" dedi.
Kadın: "Olur ama o adamın anlattıklarını oğlun Muaz'dan dinlemek ister
misin?" dedi. O: "Vay be haberim yokken Muaz da mı dinden çıktı?" diye
sordu. Hind: "Hayır, Mus'ab'ın bazı toplantılarına katılıp söylediklerinden
bazılarını öğrenmiş" cevabını verdi. Amr: "Muaz'ı bana çağır"
dedi. Muaz babasının huzuruna gelip ona Fatiha suresini okuyunca, aralarında şu
konuşma geçti:
-Bu söz ne kadar
şahane, ne kadar güzel. Bütün sözleri böyle mi?
-Hepsi birbirinden
güzel babacığım! Sen de ona biat eder misin? Halkın tamamı ona biat etti.
-Menat'a
danışmadıkça bir şey yapmam. O ne derse öyle yaparım.
-Babacığım Menat
konuşmaz ki onun dili ve aklı yok. O sadece bir ağaç.
-Sana söyledim ona
danışmadan atalarımın dininden vazgeçmem.
Derken Amr ağaçtan
yontma putun huzuruna geçip saygıyla fikrini sordu. Cevap alamayınca da onu
kızdırdığını zannedip bir kaç gün öfkesinin dinmesini beklemeye karar verdi. Bu
esnada çocukları da düşünmeye başladılar. Derken putu alıp Selemeoğullarının
tuvalet çukurlarından birine attılar.
Amr buna çok
hiddetlendi arayıp putu buldu. Temizleyip kokular sürdü ve aynı yerine koydu. Aynı
durum günlerce tekrar etti derken en son gün Amr, Menat'ın boynuna kılıcını astı
ve: "Ey Menat! Bunları sana kimin yaptığını bilmiyorum. Eğer sen de hayır
varsa işte kılıç kendini koru" dedi. Ancak aynı durum o gece de tekrarlanınca
artık onu tuvalet çukurundan çıkarmadı ve: "Vallahi sen tanrı olsaydın bir
tuvalet çukurunda olmazdın" dedi ve İslam'a girdi. Amr İslam'ı tanıdıkça
cahiliyede geçen dakikaları için pişmanlık gözyaşları döküyordu. Artık o da
iman ve İslam'ın fedakar bir hizmetçisi, davanın yılmaz bir bekçisiydi her mümin
gibi.
Uhud savaşı için
cihada çağrı yapıldığında üç oğlu gibi Amr ibnu Cemuh da cihad için
hazırlanmaya başladı. Halbuki Amr (r.a.) o anda çok yaşlı ve bir ayağı tamamen
sakat idi. Bu yüzden çocukları onun mazur olduğunu anlatıp cihada katılmamasını
istediler. Bunun üzerine baba oğullarını şikayet için Resulullah (s.a.s.)'in huzura
çıktı ve: "Ey Allah'ın Resulü, şu benim oğullarım topal olduğumu bahane
ederek beni bu hayırlı işten alıkoymak istiyorlar. Vallahi ben topallığımla cennete
girmek istiyorum" dedi. Resulullah (s.a.s.) oğullarına: "Ona engel olmayın.
Herhalde Allah (c.c.) ona şehitlik verecek" buyurdu.
Ordunun hareket vakti
gelince Amr (r.a.) hiç dönmeyecekmiş gibi hanımına veda etti, sonra kıbleye yönelip
şöyle dua etti: "Allah'ım! Bana şehitlik ver. Beni şehitliği kaybetmiş olarak
aileme döndürme." Savaşın kızışıp müşriklerin Resulullah (s.a.s.)'i
kuşattığı sırada o tek ayağı üzerinde sıçrayarak cihada devam ediyordu. Oğlu
Hallad'la beraber Resulullah (s.a.s.)'i koruyan müminlerin ön safında çarpışırken
bir taraftan da: "Ben cenneti istiyorum, ben cenneti istiyorum" diyordu. Derken
ikisi de şehid olup cenneti garantileyenlere katıldılar.
Dersler ve İbretler
1. Çağdaş ve
çağdışı cahiliyenin putçuluktaki benzerliği
Bu iki cahiliyenin
tüm safhalarında ciddi benzerlikler olduğu gibi putçulukta da benzerlik vardır. Ancak
önceki cahiliye hem teori hem pratikte tapınma kastıyla putçuluk yapıyordu.
Günümüz cahiliyesi ise tapınma düşüncesi taşımadığını söylese de yaptığı
tapınmadır.
Bir diğer fark da
şu: Eski cahiliye o günün ilkel şartlarında inanarak putlara tapıyordu. Günümüz
cahiliyesi ise inanmadığı halde inadına putçulukta ısrar ediyor. Çok daha kötüsü
ise günümüz cahiliyesinin, geçmişin cahiliyesinin tam tersine başkalarını da
putçuluğa mecbur etmeleridir. Sonuç olarak günümüz cahiliyesi çok daha şedit, daha
dayatmacı, daha vahşi ve dolayısıyla daha ilkeldir.
2. Evde heykel
bulundurma cahiliye adetlerindendir
Günümüzde
mütedeyyin aileler de dahil olmak üzere niceleri vitrinlerinde kedi, köpek, at, noel
baba ve benzeri heykeller bulundururlar. Bu cahiliye adeti kesin haramdır. Zaten tapınma
kastıyla olursa şirk olur. Kabartma olmayan tam boy canlı resimleri ise mekruhtur.
Yalnızca kız çocukların oynadığı bebekler müstesnadır. Bunlar çocukta annelik
duygu ve şefkatini geliştirdiğinden cevaz verilmiştir.
3. Davet ve
davetçiliğin önemi
Davet ve tebliğ
cihadın en müessir ve günümüzde en mümkün olan kısmıdır. O yüzden asla ihmal
edilmemeli. Mus'ab'ları bekleyen Amr'lar gibi günümüzde yüz milyonlarca insanın
davet ve tebliğ beklediği sırada Mus'ab yolunun yolcuları olması gerekenlerin
ihmalkarlık ve tembellikleri affı zor bir hatadır.
4. Aile boyu
davetçilik ve davetçilikte dayanışma
Amr'ın ailesinde bu
örneği net olarak gördüğümüz gibi aslında diğer ashab da böyleydi. Anneler,
babalar, çocuklar, kısaca ailenin her ferdi İslam'ın davetçisi, davet yolunda
diğerlerinin yardımcısı ve tamamlayıcısıydı. Biz de bu yönde kendimize çeki
düzen vermeliyiz.
5. Davada hikmet,
siyaset ve sır
Hikmet, gerekeni
gerektiği şekilde gereken zaman ve zeminde ifa etmektir. Amr'ın müşrik olduğu ve
İslam'a kininin olduğu sırada, hanımı Hind'in çocuklarının sırrını koruduğunu
ve imanlarını açıklamayı da hikmet ve siyasetle yaptığını görmekteyiz.
Tabii hikmet ayrı
şey davadan taviz verme ve olur olmaz anlarda İslam'ın gerçeklerini eğip bükme ayrı
şeydir. Hikmetle tavizi iyi anlayıp birbirine karıştırmamak gerekir.
6. Şirk ve cehalet
inadı insanı kör, sağır ve ahmak eder
Öyle ki şirk
inadına kapılan taş, tahta, tunç ve benzeri nesnelerden yapılan putların kendilerine
bir fayda veya zarar verebileceği zehabına kapılır. Bazen de tüm uyarı ve
gerçeklere rağmen bu konuda ısrar edecek kadar ahmaklaşır. İnsan şirk ve cahiliyeye
bulaşmayıversin, asır yirminci de olsa otuzuncu da olsa yine aynı körlük ve
sağırlık devam eder. Günümüz cahiliyesinin geçmiştekinden bir farkı da tevhid
yolunu her vesileyle tıkayıp tahammül etmeyişi ve herkesi aynı körlük ve
sağırlığa icbarıdır.
7. Kendini
koruyamayan putlar, başkalarının haklarını elbette koruyamaz
Aynı mesajı
İbrahim (a.s.)'ın putları kırması kıssasında da net olarak görürüz. Özellikle
son asır yalnızca putların ve putlaştırılanların kendilerinin değil aynı zamanda
onların yıllarca insanlara dayattığı fikir ve sistemlerin de ne denli kof, neticesiz
ve insanlık için baş belası olduğunu iyice gün yüzüne çıkarmıştır. Komünist
Rusya güdümündeki nice ülkelerde heykellerin boynuna ipler bağlanıp yıkıldı. Ama
putçuluk hala tamamıyla yıkılamadı. Bazı ülkelerde ise hem putlar hem de putçuluk
saltanatını devam ettiriyor.
Yıllarca nurlu
lakabıyla anılan, çok yetkili biri çıkıp Kur'an'ın iki yüz otuz küsur ayetinin
bugün işlevinin olamayacağını iddia ediyor ve hemen akabinde de "Allah'ın
işine karışanı Allah (c.c.) çarpar" diyorsa bu çağımızdaki fikri
çelişkileri ve sapmaları anlamamıza yeter.
8. Davet ve tebliğde
ısrar etme
Amr (r.a.)'ın
hanımı ve çocuklarının davette ısrar edişlerinin örneğini açık olarak
görüyoruz. Her sahabinin işi ve mesleği ne olursa olsun önce en mükemmel bir
davetçiydi. Onlar davetin hakkını verdiklerinden dolayıdır ki kısa sürede İslam o
kadar geniş coğrafyaya yayılmıştır. Onların mirasyedileri olan bizler ise,
evlerimizin içine dahi İslam'ı hakkıyla yerleştiremiyoruz. En yakınlarımız olan
akraba, komşu ve arkadaşlarımıza karşı dahi davet ve tebliğin hakkını
veremiyoruz.
9. Hizmette yarış
10. Örnek aile ve
örnek baba
11. Mukaddesat
uğrunda bedel ödeme örneği
Bu örnek ailenin
tüm bireyleriyle davet hizmetinde koşturduğunu görmekteyiz. Cihada çağrı
yapıldığında ise yetmişlik ve üstelik gayet sakat ve mazur olan baba da dahil aile
bireylerini cihad meydanında görüyoruz. Bu örnek aile hizmet yarışında öylesine
gayretlidir ki savaş kızışıp dava liderinin hayatı tehlikeye düştüğünde onun
uğrunda canlarını feda ederek dava uğrunda bedel ödemekten de çekinmemişlerdir.
İşte onlar ve işte
biz. Can bir yana dava uğrunda mallarımızdan fedakarlıkta dahi çok geride kalan
bizlerin hali gerçekten çok hazindir.
12. Cihad ve şehadet
aşkının en mükemmel enerji olması
13. Şehadeti
arzulamanın önemi
Şehadet her
sahabinin duasıydı. İmanı kavrayan her müminin de rüyası olmalıdır
Sadece kuru
kalabalıklar oluşturan tembel ve pısırık sağlamlardansa Amr ibnu Cemuh (r.a.) misali
topal yiğitler yeğdir ve bugün onlara çok ihtiyaç var. Yalnızca Filistin, Keşmir ve
Çeçenistan'da değil her yerde o yiğitlere ihtiyaç var. Rabbim o yiğitlerin
hayatıyla hayat bulanlardan eylesin.
Fatih Salahaddin
Kaynak: Vahdet dergisi, 01/2000
by Muhammed Faruk