Zeyd bin Hârise
ZEYD B.
HÂRISE
Zeyd b. Hârise b.
Surâhîl el-Kelbî. Üsâme'nin babasi. Ashâbin ileri gelenlerinden olup, Resûlullah
(s.a.s)'in en çok sevdigi arkadaslarindandir. Bu yüzden sahâbe arasinda
"el-hubb" diye anilirdi.
Tam künyesi: Zeyd
b. Hârise b. Surâhîl (Ibn Ishak'a göre, Surahbîl) b. Kâ'b b. Abdiluzza b.
Imriülkays b. Âmir b. Abdivüdd b. Avf b. Kinâne b. Bekr b. Uzre b. Zeyd el-Lât b.
Rufayde b. Sevr b. Kelb b. Vebre b. Taglib b. Hulvân b. Imrân b. Luhaf b. Kuzâa'dir
(Ibn Hisâm, es-Sîretü'n Nebeviyye", I, 247; Ibn Sa'd, et-Tabakâtit'l-Kilbrâ,
III, 40; Ibnü'l-Esîr, Üsdü'l-Gâbe fi Ma'rifeti's Sahâbe, II, 281).
Kaynaklarin
ifadesine göre; cahiliyye döneminde, Zeyd'in annesi Su'dâ, yaninda oglu oldugu halde
akrabalarini ziyarete gider. Bu sirada Benî el-Kayn b. Cisr'e mensup bazi atlilar,
Su'dâ'nin akrabalari olan Benî Ma'n evlerine baskin yaparlar. Zeyd'i de bu arada
beraberlerinde alip götürürler. Zeyd, bu sirada temyiz çaginda bir çocuktur. Onu,
Ukaz Panayirina götürüp satisa arzederler. Hz. Hatice'nin yegeni Hakîm b. Huzâm b.
Huveylid de o esnada panayira ugrayip Mekke'ye götürmek üzere birkaç köle satin alir.
Zeyd b. Hârise de bu köleler arasinda bulunmaktadir. Hakîm, Mekke'ye döndügünde,
halasi Hz. Hatice kendisini ziyarete gider. O da halasina köleleri göstererek, diledigi
köleyi seçip götürebilecegini söyler. Hz. Hatice de Zeyd b. Hârise'yi seçer. Daha
sonra O'nu, Resûlullah (s.a.s)'e bagislar.
Kelb kabilesine
mensup bazi insanlar, hac için Mekke'ye geldiklerinde Zeyd'i görüp tanirlar, Zeyd de
onlari tanir. Dönüste durumu babasina haber vererek bulundugu yeri tarif ederler.
Zeyd'in babasi Hârise ile amcasi Kâ'b, yanlarina fidye alarak Mekke'ye gelirler ve
Resûlullah (s.a.s)'in yanina varip: "Ey Abdulmuttalib'in oglu! Ey kavminin
efendisinin oglu! Sizler, Harem'in ehlisiniz, köleyi azad eder, esiri yedirirsiniz.
Yaninda bulunan oglumuz için sana geldik. Bize iyilikte bulun, sana fazlasiyla fidye
verecegiz" derler.
Bunun üzerine
Resûlullah (s.a.s.), Zeyd'i çagirtarak, kendisini istemeye gelen bu kisileri taniyip
tanimadigini sorar. Zeyd de, bunlardan birinin babasi digerinin de amcasi oldugunu
söyleyerek tanidigini ifade eder. Bu sefer Resûlullah Zeyd'e, dilerse babasiyla
gidebilecegini, sayet isterse yaninda kalabilecegini söyleyince, Zeyd, Resûlullah
(s.a.s.)'in yaninda kalmayi tercih eder. Peygamberimiz de Zeyd'i elinden tutarak Hicr
denilen yere çikarir ve: "Sahid olun, Zeyd benim oglumdur. O bana mirasçidir, ben
de O'na mirasçiyim!" diyerek Zeyd'i evlat edindigini ilan eder (Ibn Sa'd, a.g.e.,
III, 40-42; Ibn Hisâm, a.g.e., I, 247 vd.; el Askalânî, el-Isâbe fi Temyizi's-Sahâbe,
III, 24).
Zeyd b. Hârise,
Muhammed (s.a.s.)'e risalet gelinceye kadar yaninda kaldi ve Resûlullah, peygamber olur
olmaz O'nun risâletini tasdik edip müslüman oldu, O'nunla birlikte namaz kildi ve:
"Onlari babalarinin isimleriyle çagirin..." (el-Ahzab, 33/5) meâlindeki ayet
nazil oluncaya kadar "Muhammed'in oglu" diye anildi. Bu ayet-i kerimenin
nüzulünden sonra Zeyd, Zeyd b. Hârise olarak çogalmaya baslandi (Ibn Hisâm, a.g.e.,
I, 247; Ibn Sa'd, a.g.e., III, 42; el-Askalânî, a.g.e., III, 25).
Zeyd b. Hârise,
Resûlullah (s.a.s.)'in cefakâr dostlarindan biriydi. Hemen hemen tüm sikintili
zamanlarinda O'nunla birlikteydi. Nitekim, çevre kabileleri Islâm'a davet etmek
kabilinden Tâif'e giden Rasûlüllah'i yalniz birakmamis, Tâiflilerin attigi taslar
Peygamber (s.a.s.)'e isabet etmesin diye kendi vücudunu siper etmis ve basindan çesitli
yaralar almisti (Ibn Sa'd, a.g.e., I, 212).
Müslümanlar
Medine'ye hicret etmeye baslayinca, Zeyd b. Hârise de hicret etmisti. Resûlullah
(s.a.s.), hicretten sonra Medine'de, ashabi arasinda kardeslik tesis ettiginde, Zeyd'l-e
Hamza b. Abdülmuttalib'i de kardes ilan etmisti. Bu sebepten Hz. Hamza, Uhud günü
sehadet serbetini içmeden önce Zeyd'i kendisine vâsî tayin etmisti (Ibn Nisâm,
a.g.e., I, 505; Ibn Sa,d, a.g.e., III, 44).
Zeyd b. Hârise;
Bedir, Uhud ve Hendek savaslariyla Hudeybiye Barisi ve Hayber fethinde de bulunmustur.
Resûlullah (s.a.s.), Müreysî gazasina çiktigi zaman kendisini Medine'ye vekil olarak
birakmisti.
Bunun yaninda Zeyd,
komutan olarak da çesitli seriyyelere katilmis ve üstün basarilar göstermistir. Bu
seriyyeler; Karede, Cemûm, el-Iys, et-Tarafa, Hisma ve Ümmü Kirfa'dir. Son olarak Mute
Savasi'na istirak etmis ve bu savasta sehid olmustur.
Resûlullah
(s.a.s.), sancagi ilk önce Zeyd'e vermis ve: "Sayet Zeyd sehid olursa, sancagi
Câfer alsin, O da sehid düserse, Abdullah b. Ravâha alsin" buyurmustur. Bu üç
sahâbî de Mute günü, kahramanca savasarak Hakk'in rahmetine kavusmuslardir.
Zeyd, sehid oldugu
zaman 50-55 yaslari arasindaydi.
Resûlullah
(s.a.s), bu üç kahraman dostunun sehadet haberini duyunca gözyaslarini tutamayarak
aglamis ve onlar için: "Allah'im; Zeyd'e magfiret et! Allah'im; Zeyd'e magfiret et!
Allah'im; Zeyd'e magfiret et! Allah'im; Câfer'e magfiret et Allah'im; Abdullah b.
Ravâha'ya magfiret et!" diyerek dua etmistir (Ibn Sa'd, a.g.e., III, 45, II, 86-90
ve 128-129; el-Askalânî, a.g.e., III, 26).
Zeyd, birkaç
hanimla evlenmisti ki, bunlardan biri de Zeyneb bint Cahs'tir. Bir digeri, Ümmü Külsüm
bint Ukbe. Zeyd ondan bosanip Dürre bint Ebî Leheb ile evlendi. Sonra onu da bosayarak
Hind bint el-Avuâm (Zübeyr b. el-Avvâm'in kiz kardesi) ile evlendi. Sonunda, Peygamber
(s.a.s.), Zeyd'i, dadisi ve ayni zamanda cariyesi Ümmü Eymen'l-e evlendirdi. Ashâbin
ileri gelenlerinden biri olan Üsâme, iste bu hanimdan dünyaya geldi (Ibn Sa'd, a.g.e.,
III, 45; el-Askalânî, a.g.e., III, 25).
Zeyd b. Hârise;
kisa boylu, çok esmer ve basik burunlu idi (Ibn Sa'd, a.g.e., III, 44).
Halid ERBOGA
by Muhammed Faruk