ÜSAME B. ZEYD
Üsame b. Zeyd b. Hârise b. Surâhîl ashabin ileri gelenlerinden biri olup, Rasûlüllah (s.a.s)'in azadli kölesi Zeyd b. Hârise'nin ogludur. Künyesi, Ebû Muhammed'dir. Degisik rivayetlere göre; Ebû Zeyd, Ebû Yezîd ya da Ebû Hârice olarak da çagirIlmaktaydi (Ibn Abdi'l-Beri, el-Istiâb fi Marifeti'l Ashâb, Kâhire; I, 75 t.y, Ibnü'l-Esîr, Üsdü'l-Gâbe f-Marifeti's-Sahabe I, 79)
Üsame'nin annesi Ümmü Eymen (ki, asil adi Bereke'dir) Râsulûllah (s.a.s)'in babasi Abdullah'in cariyesi ve ayni zamanda Peygamberimizin dadisi idi. Abdullah vefat edince, Rasûlüllah onu azad etti. Zeyd b. Hârise b. Surâhîl de Hz. Hatice'nin kölesiydi. Hz. Hatice Peygamberimizle evlenince, Zeyd'i kendisine hediye etti. Rasûlüllah (s.a.s) de onu azad edip Ümmû Eymen'le evlendirdi. Üsame, Iste bu evlilik sonucu dünyaya geldi (Ibn Sa'd, et-Tabakâtu'l-Kübrâ, Beyrut 1957, VIII, 223; Ibn Abdi I-Berr, a.g.e., I, 75; Ibnü'l Esîr, a.g.e., I, 79).
Üsame ile Eymen, ayni anadan kardestirler, fakat babalari ayridir. Üsame, Islâm döneminde, muhtemelen Rasulüllah (s.a.s)'in risâletinin dördüncü yilinda Mekke'de dogdu. El-Isâbe'de kaydedildigine göre, Hz. Muhammed (s.a.v), vefat ettigi zaman Üsame 18-20 yaslarinda bulunuyordu (el-Isâbe, Beyrut, t.y., I, 29).
Rasûlûllah (s.a.s), Üsame ve babasini çok severdi. Bu nedenle kendisine; "Rasulüllah'in sevdigi" anlamina gelen "Hibbu Rasûlüllah" ya da "el-Hibbu Ibnü'l-Hubbi" denirdi. Peygamber (s.a.s)'in, Üsame'yi sevdigine dair söyle bir hadis rivayet edIlmektedir: "Süphesiz Üsame b. Zeyd bana, Insanlarin en sevimlisidir. Sizin iyilerinizden olmasini umuyorum. Onun hakkinda iyilik tavsiyesinde bulununuz" (Ibnü'l-Esîr, a.g.e., I, 79; Ibn Abdi'l-Berr, a.g.e., I, 76).
Hz. Âise'den rivayet edilen su hadise de Rasûlüllah (s.a.s)'in daha çocuk iken dahi onu ne kadar sevdigini gösteriyor. Hz. Âise (r.an) diyor ki; "Bir gün Üsame'nin ayagi kapinin esigine takilarak yere düstü ve yüzü yaralandi. Allah'in Rasûlü bana; "Yüzündeki pisligi temizle" dedi. Ben onu kirli görerek denileni yapmadim. Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.s); yüzündekileri emerek tükürmeye basladi" (Ibnü'l-Esîr, a.g.e., I, 80).
Yine, Urve Ibnü'z-Zübeyr'den rivayet edildigine göre, Peygamberimiz, Üsame'nin gelmesini bekleyerek Arafat'tan inmeyi tehir etti. Üsame çIkip geldiginde, onun siyah, basik burunlu bir çocuk oldugunu gören Yemenler, onu küçümseyerek; "Biz bunun yüzünden mi hapsedildik?" dediler. Râvî, Yemenlilerin, Hz. Ebû Bekir zamaninda bu yûzden irtidat edip Islâm'dan çiktiklarini söyler (Ibn Abdi'l-Berr, a.g.e., I, 76).
Üsame de bir çok sahâbî gibi, küçük yastan itibaren savaslara katIlmayi arzulamistir. Nitekim Uhud günü onbes yasindan küçük olmasina ragmen kendi yasitlari olan, Abdullah b. Ömer, Zeyd b. Sabit, Berâ b. Âzib, Arcir b. Hazm ve Üseyd b. Zühayr'le beraber savasa istirak etmek Istemis, fakat, Rasûlûllah (s.a.s) yaslari küçük oldugu için bu Isteklerini kabul etmemis ve savas baslamadan onlari Medine'ye geri göndermistir. Hendek günü ise savasmalarina izin verdi (Ibn HIsam, es-Siretü'n-Nebeviyye, Misir 1955, II, 66).
Üsame, Uhud savasindan sonraki tüm savaslara katildigi gibi, bir çok seriyyede de önemli görevler üstlenmistir. Huneyn gazvesinde; Müslümanlar darmadagin olup saga sola kaçisirlarken, Rasûlüllah (s.a.s)'in çevresinde sayili birkaç sahâbî kalmistir ki, bunlardan biri de Üsame b. Zeyd'dir (Ibn Sa'd, a.g.e., II, 151; Ibn HIsam, a.g.e., II, 443; Ibnü'l-Esîr, el- Kâmil fi't-Târîh, Beyrut 1965, II, 263).
Üsame'nin kendisinden rivayet edildigine göre; katildigi seriyyelerin birinde, düsman safinda Müslümanlara karsi savasan birine karsi kiliç çekince, o sahis; "Eshedü en lâ ilâhe illallah" diyerek sehâdet getirdi. Fakat Üsame yine de onu öldürdü. Dönüste, durumu Rasûlüllah (s.a.s)'e haber verince, Allah Rasûlü, "Lâ ilâhe illallah" diyen birini ne diye öldürdügünü sorar. Üsame; "Ey Allah'in Rasûlü! O ölümden kurtulmak için böyle söyledi dedi. Fakat, Rasûlüllah, bu soruyu ayni sekilde defalarca sordu. Üsame, neredeyse Müslümanligindan süpheye düsecek hale geldi. Kendi kendine; "Allah'a söz veriyorum, bundan böyle lâ ilâhe illallah diyen hiçbir kimseyi öldürmeyecegim" dedi (Ibn Sa'd, a.g.e., II,119; Ibnü'l Esîr, Üsüdü'l Gâbe, I, 80; Ibn HIsam, a.g.e., II, 622; Ibnü'l-Esîr, el-Kâmil, II, 226)
0fk olayinda* Rasûlüllah (s.a.s) ashabindan bazilarina danIsarak Hz. Âise hakkinda görüslerini ögrenmek Istedi. Bu arada Üsame'ye de düsüncesini sordu. Üsame, Hz. Âise'den övgüyle bahsederek, onu böylesi çirkin bir Iftiradan tenzih etti (Ibnü'l-Esîr, el-Kâmil, II,197; Ibn HIsam, a.g.e., II, 301).
Rasûlüllah (s.a.s) H,11. yilda, büyük bir ordu hazirlayarak Üsame'yi bu orduya kumandan tayin etti. Üsame'nin komutasi altinda ashâbin birçok ileri gelenleri vardi. Bunlardan bazilari; Ebu Bekir, Ömer, Ebu Ubey. de, Sa'd b. Ebî Vakkas, Saîd b. Zeyd, Katâde b. en-Nu'mân ve Seleme b. Eslem'dir. Bunun üzerine, halktan bazi Insanlar; "Peygamber, Ilk muhacirlere bir çocugu komutan tayin etti!" diyerek ileri geri konusmaya basladilar. Bunu duyan Rasûlüllah, çok kizdi ve minbere çikarak cemaate söyle seslendi: "Üsame hakkindaki sözleriniz bana ulasti. Siz onun komutanligini tenkid ettiginiz gibi, daha önce babasinin kumandanligini da tenkit etmistiniz. Gerçek su ki, o komutanliga layiktir. Nitekim babasi da komutanliga layikti" (Ibn Sa'd a.g.e., II, 189,' 190; el-Askalânî, a.g.e., I, 29).
Üsame, söz konusu ordusuyla hareket etmek üzereyken, Allah Rasûlü dâr-i bekâya irtihal etti. Bunun üzerine Üsame, Medine'ye geri dönerek, Rasûlüllah (s.a.s)'in yikanmasi, teklifini ve defnedIlmesi Isleri nde Hz. Ali'ye yardim etti. Defin isi tamamlandiktan sonra, Üsame ordusunun basina geçerek ,Sam'a dogru hareket etti (Ibn. Sa'd a.g.e., II,189,190, 277, 279; el- Askalânî, a.g.e., I, 29; Ibnü'l-Esîr, el-Kâmil, II, 332).
Üsame, Ebu Bekir (r.a) ve Ömer (r.a) zamaninda yapilan birçok savasa istirak etmistir. Bunlardan biri, Müseylemetü'l-Kezzab'a karsi yapilan savastir ki, bu muharebede Halid b. Velid ile beraberdi (Ibn Sa'd a.g.e., IV, 316).
Hz. Ömer (r.a) divan teskilatini korunca, Rasûlüllah (s.a.s)'e yakinlik derecelerine ve savastaki basarilarina göre, Müslümanlara ulûfe dagitmaya basladi. Bu arada Üsame b. Zeyd'e dört bin veya besbin dirhem kendi oglu Abdullah'a ise Ikibin dirhem verdi. Abdullah babasina "Neden Üsame'ye bana verdiginden daha fazla verdin? Halbuki onun katIlmadigi savaslara ben katildim" dedi. Buna karsi Hz. Ömer: "Allah Rasûlü Üsame'yi senden daha çok severdi. Üsame'nin babasini da senin babandan daha fazla seviyordu" diyerek oglunu susturdu (Ibn Abdi'l-Berr, a.g.e.; Ibn Sa'd, a.g.e., III; 296, 297; el-Askalânî, a.g.e., I, 29; Ibnü'l-Esîr, Üsdü'l Gâbe, I, 80).
Üsame; Hz. Osman (r.a)'in öldürülmesiyle ortaya çikan fitnelere bulasmamis, Hz. Ali'ye de bey'at etmemis, onunla herhangi bir savasa katIlmamistir. Bu çekimserligini; "Lâ ilâhe illallah" diyen bir kimseyi öldürmeyecegine dair ettigi yeminle izah etmistir (Ibn Abdi'l-Berr, a.g.e., I, 77; Ibnü'l-Esîr, Üsüdil'l-Gâbe, I, 80).
Hz. Ali ile Muaviye arasinda meydana gelen çatismalar sirasinda Üsame bir süre Sam civarinda bir beldede oturdu. Sonra Vadi'l-kura'ya geldi. Bir müddet de burada oturdu, ardindan Medine'ye gitti ve Muaviye'nin hilafetinin sonlarina dogru Curf denilen yerde vefat etti.
Vefat tarihi çesitli rivayetlere göre, H. 54, 58, ya da 59' dur. Ebû Hüreyre, Ibn Abbas, Ebû Osman et-Hindî, Urve Ibn Zübeyr, Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe, Ebû Vâil ve baskalari Üsame'den hadis rivayet etmislerdir (Ibn Abdi'l Berr, a.g.e., I, 77; Ibnü'l Esir Usdü'l - Gâbe, I, 81; el- Askalâni, a.g.e., I,129).
Halid ERBOGA
Hazirlayan: Muhammed
Faruk