Medinede Vefat Eden ilk Muhacir |
Osman Ibni Maz'un radiyallahu anh Medine'de vefat eden ilk sahābī... Bakī kabristanligina defnedilen ilk muhacir... Mābedi hayat olan bir ābid zāttir.
O, ilk muslumanlardandir. Rasūlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimiz Dāru'l-Erkam'a yerlesmeden once Islāmla sereflendi. cahiliye doneminde de temiz yaratilisli, agirbasli bir insandi. O donemde de hic icki icmedi. "Akli gideren, benden asagidakileri bana gulduren bir seyi icmem" derdi. Onun Islām'a girisi Ahmed Ibni Hanbel'in Musned'inde soyle anlatilir:
"Rasūlullah sallallahu aleyhi vesellem bir gun Mekke'de evinin yaninda oturuyordu. Osman Ibni Maz'un da oradan geciyordu. Rasūlullah (s.a.)'e bakip tebessum etti. Iki cihan Gunesi Efendimiz de ona: "Biraz oturmaz misin?" buyurdu. O da karsisina oturdu. Konusurlarken Rasūlu Ekrem (s.a.) Efendimize bir hal oldu. Sanki karsisinda birisi ona bir seyler anlatiyor, Efendimiz de anladim dercesine basini salliyordu. Bu hal bir muddet sonra gecti. Osman bu hali merak etti ve Efendimize sordu. Resūl-i Ekrem (s.a.) efendimiz kendisine Allah'in elcisi cebrāil'in geldigini ve Nahl Sūresi 90. āyet-i celileyi indirdigini soyledi. Meālen: "Muhakkak ki Allah, adaleti, ihsāni ve akrabaya vermeyi emrediyor. Zinādan, fenaliklardan ve insanlara zulum yapmaktan da nehyediyor. Size boylece ogut veriyor ki, benimseyip tutasiniz."
Bu hadise Osman Ibni Maz'un'un gonlunde iman nurunun parlamasina vesile oldu. Oracikta Islām'a giriverdi. Islām'in ilk gunlerinde Osman'in bu hareketi Fahr-i Kāinat (s.a.) efendimizi pek memnun etti. Ailesine de Islām'i anlatti ve onlar da musluman oldu. Diger muslumanlar gibi o da musriklerin ezā ve cefālarina māruz kaldi. Ama imanindan hic taviz vermedi. Sonunda Habesistan'a hicret etti.
O, hicret eden ilk gurubun baskaniydi. Habesistanda inanclarini daha rahat bir sekilde yasama imkāni bulan ilk muhacirler her an Mekke'den haber bekliyorlardi. Iki cihan Gunesi Efendimizden ayri kalmalarina cok uzuluyorlardi. Bir ara Kureys'in Islām'a girdigi haberini aldilar. Bunun uzerine muslumanlar Mekke'ye geri donmeye basladilar. Ancak Mekke'ye yaklasinca bu haberin yalan oldugunu ogrendiler. Aralarinda istisare ettiler ve herkes bir dostunun himayesine girmek sūretiyle Mekke'de kalmaga karar verdiler. Kimi himaye edecek birini buldu, kimi de gizlice Mekke'ye girdiler. Osman Ibni Maz'un (r.a.) Velid bin Mugiyre'nin himayesine girmisti. Fakat inanan bir insan icin musrik birinin himayesinde olmak hazmedilir sey degildi. Bu yuzden hepsinin gonlu huzursuzdu.
Osman Ibni Maz'un (r.a.) bu durumun acisini kalbinde hissetti ve bunu imandan taviz vermek olarak kabul etti. Birgun kendisini: "Vallahi benim arkadaslarim Allah yolunda eziyet ve sikinti cekerken, bir musrigin himayesinde rahat ve emniyet icinde yasamam benim icin buyuk bir eksikliktir." diyerek ic muhasebeye tābi tuttu. Sonra kalkti Velid bin Mugire'ye geldi ve ona: "Ey Ebū Abdissems! Artik senin himayeni kabul etmiyorum." dedi. Velid: "Nicin ey Kardesimin oglu!" dedi. O da: "Ben artik Allah'in himāyesini kabul ediyorum. Ondan baskasinin himāyesine girmek istemiyorum." diye cevap verdi. Velid: "Oyleyse bunu Kābe'ye git ve orada acikla." dedi. Birlikte Kā'be'ye gittiler. Osman Ibni Maz'un (r.a.) orada: "Ben Allah'dan baskasinin himāyesinde bulunmayi sevmiyorum. Onun icin Velid'in himāyesini artik kabul etmiyorum." diye ilān etti ve Velid'in himayesinden cikti.
Bir gun o, Kureyslilerin toplandigi yere gitmisti. Lebid siir okurken: "Suphesiz Allah'tan baska her sey bātildir." dedi. Osman Ibni Maz'un da: "Dogru soyledin." dedi. Lebid: "Her nimet mutlaka yok olacaktir." misraini okurken Osman (r.a.): "Yalan soyledin, cennet nimetleri yok olmaz." dedi. Lebid Kureyslilere sitemle: "Sizin meclisinizde boyle kimseler olmazdi. Ne oldu size?" dedi. Bu sirada Abdullah Ibni Umeyye adindaki musrik Osman Ibni Maz'un (r.a.)'in gozune siddetli bir yumruk vurdu. Velid yegenine: "Himayemi reddetmeseydin boyle olmazdi." dedi. Bunun uzerine o da: "Vallahi, Allah yolunda bu saglam gozum de otekinin akibetine ugrasa gam yemem. Suphesiz ben senden daha guclu birinin himāyesindeyim. Bana ne kadar eziyet etseler de bu yolda yuruyecegim." dedi. Sa'd ibni Ebī Vakkas (r.a.) da o meclisdeydi. Kardesine yapilan bu zulme dayanamadi ve o kāfirin suratina muthis bir yumruk da o indirdi. Abdullah Ibni Umeyye'nin yuzu gozu kanlar icerisinde kaldi. Lāyik oldugu cezayi buldu.
Osman Ibni Maz'un (r.a.) Mekke'de kaldigi muddetce belā ve musībetleri sabirla karsiladi. Iki cihan Gunesi Efendimiz Medine'ye hicret izni verince, kardesleri, zevcesi Havle binti Hakim ve oglu Sāib ile beraber Medine'ye hicret etti. Sevgili Peygamberimiz onu Ebu'l-Heysem ile kardes yapti.
O, dunyaya hic deger vermedi. Geceleri namaz kilar, gunduzleri oruc tutardi. Her seyi birakip Allah'a yonelen ābid, zāhid bir kisiydi. Birgun o, Rasūl-i Ekrem (s.a.) efendimiz ashabiyla otururken mescide girdi. Uzerinde post parcasiyla yamanmis bir elbise vardi. Fahr-i Kāinat (s.a.) efendimiz ona huzunlu huzunlu bakti ve soyle dedi: "Sizden birinizin giderken gelirken bir baska elbise giydigi, onune bir tabak konulup baska bir tabagin kaldirildigi, Kābe'nin ortuldugu gibi evlerinizi orttugunuz gun siz nasil olursunuz acaba?" Bu inci danesi sozleri dinleyen Osman Ibni Maz'un (r.a.) daha zāhidāne bir hayat surmeye basladi. O kadar ki mesrū nimetlerden kacmaga kadar vardi. Bunun uzerine Iki cihan Gunesi efendimiz ona: "Ben senin icin guzel bir ornek degil miyim? Gozlerinin, bedeninin, ailenin senin uzerinde hakki var. Namaz kil, fakat ayni zamanda yat ve uyu, oruc tut, ancak bazan da tutma. Ey Osman! Allah Teālā beni ruhbanlikla degil, tatbiki kolay bir din ile gonderdi." buyurdu. Bundan sonra o, hayati terkedip inzivaya cekilen abidlerden degil, aksine hayati guzel amellerle, Allah yolunda cihadla dolduran ornek hayat ābidlerinden oldu.
Hak yolunda yilmadan calisan, hayirli islerde devamli fedākārliklar gosteren Osman Ibni Maz'un (r.a.) hicretten otuz ay sonra ebedī aleme goctu. O sirada muslumanlarin henuz bir kabristani yoktu. Efendimiz Medine etrafina cikti ve Bakī' ile emrolundum buyurdular. Osman Ibni Maz'un (r.a.) Medine'de ilk vefat eden sahabī ve Bakī kabristanligina defnedilen ilk muhacir oldu. Zevcesi kabri basinda: "Ey Ebā Sāib! cennet sana āfiyet olsun." dedi. Sevgili Peygamberimiz de: "Allah ve Resūlunu severdi, desen kāfi idi" buyurdu. Techiz ve tekfin hazirligi sirasinda Iki cihan Gunesi Efendimiz alnindan operken gozyaslarini tutamadi ve "Ey Ebū Sāib!.. Allah sana rahmet etsin!. Dunyadan cekip gittin... Ama ne sen ona iltifat ettin, ne de o sana..." buyurdu. Defnedildikten sonra da: "O bizim ne iyi selefimizdir..." dedi ve kabrinin basina bir tas dikti. Ondan sonra birisi vefat edince "nereye defnedelim" diye sorulunca Rasūl-i Ekrem (s.a.) efendimiz "Selefimiz Osman Ibni Maz'un'un yanina" cevabini verirlerdi. Kizi Rukiyye vefat ettiginde de: "Bizim hayirli selefimiz Osman'a kavus..." buyurarak devamli onu anardi. cenab-i Hak sefaatlerine nāil eylesin. Amin.
Mustafa ERIS
Kaynak: Altinoluk dergisi, Mayis 1997
Hazirlayan: Muhammed
Faruk