Içindekiler
TAKDIM
Uzerlerinde dogup büyüdügümüz, temiz havasini teneffüs ettigimiz, yüksek
daglarindan, yaylalarinndan siril siril akip gelen soguk sularini ictigimiz, münbit
ovalarinda yetisen cesit cesit meyvelerini, sebzelerini yedigimiz, ecdad yadigari,
göklere sehadet parmagi gibi uzanan minarelerinde ezan okudugumuz, camilerinde husu ve
huzur icerisinde namaz kildimiz, Türbeleri önünde (kabirleri önünde) ellerimizi
kaldirarak dua ettigimiz bu cennet ülke vatanimizdir.
Bu vatani bizlere, her karis topragini kanlariyla sulamis, sinirlani kanlariyla cizmis
sehitlerimiz, gazilerimiz emanet etmislerdir.
Hangi sehre giderseniz gidin, hangi kasabaya ugrarsaniz ugrayin, hangi köye misafir
olursaniz olun, muhakkak orada (Bir sehit mezari) bir türbe görürsünüz. Sivas ilimiz
de sehitler diyari bir beldemizdir.
Sahabi olmasi muhtemel olan, degilse de Tabiiinden oldugu muhakkak bulunan Ilayi
Kelimetullah icin Anadolu'ya gelip sehit olan, sehrimizin en hakim noktasinda türbesi
bulunan Abdulvehhab Gazi Hazretleri bulunmaktadir. En cok ziyaretcisi olan bir türbedir.
Zaman zaman Müftülügümüze, sifahi olsun, yazili olsun gerek yerli ve gerekse
yabanci ziyaretciler tarafindan, türbe hakkinda bilgi edinemediklerini bildirmekte
idiler. Hakikaten bu büyük bir eksiklikti. Ben bu eksikligi gidermek icin Merkez
Vaizimiz Hüseyin Celik beyefendiye rica ettim. O da benim bu ricami vazife telakki etti
ve iste elinizdeki bu kitapcigi hazirladi. Kendisine tesekkür ederim.
Türkiye Diyanet Vakfi Sivas Subesi olarakta basimina karar verdik. Böylece o büyük
sehidi (Sahabiyi) tanitmada katkida bulumnus oluyoruz.
Milletler, dinlerine, tarihierine, ecdadina, sehitlerine, gazilerine, hürmet ettigi,
saygi duydugu müddetce yasarlar.
Bu vesile ile en güc, Sartlar ve mahrumiyetler icerisinde hayatlarini veren tüm
sehitlerimizi, gazilerimizi sükranla anarim.
Ruhlari sad olsun. 14.12.1992
Mehmet GÜRLER Sivas Müftüsü
I - ABDULVEHHAB GAZI'NIN HAYATI
A - ABDULVEHHAB GAZI KIMDIR?
Abdulvehhab Gazi Hazretleri, Sivas'ta, Kilavuz mahallesi üzerinde Akkaya ismindeki bir
tepede kendisi ici yaptirilan türbesinde medfundur. Mahalli rivayete göre, Sahabidir.
"Lä ilahe illallah Muhammedürrasulullah" yazilli olan Peygamberimizin
sancagini, cihad icin hazirlanan ordunun önünde tasimistir. Peygamberimizin sancaktari,
bayraktari olarak bilinir.
Yakin zamana kadar Sivas ve havalisinde cereyan eden bu olay, Abdulvehhab Gazi'nin
Peygamberimizin bayraktari oldugu kanaatinin ne kadar yaygin oldugunu göstermesi
bakimindan cok manidardir.
Yapilan dügkün merasimlerinde, oglan tarafi gelini almak icin baslarinda
bayraktarlari bayragi cekmis bir halde kizin bulundugu köye veya mahalleye yaksirlar.
Bunlari kiz tarafi karsilar. Kiz tarafinin bayraktari, oglan tarafinin bayraktarina söyle
seslenir:
Kitap üstünde yazi,
Okurlar bazi bazi
Pirimiz ABDULVEHHAB GAZI
Verelim Muhammed'e selavat,
Sallü alü Muhammed
Herkes salavati serife getirir. Salavati serifeden sonra, oglan tarafmin bayragi elinde
tasiyan bayraktari, kiz tarafinin bayraktarina:
Bayraktar bayragini, kaldir
Yönünü kibleye döndür
Pirine bir salavat gönder
Verelim Muhammed'e selavat,
Sallü ala Muhammed
Yine herkes salavati serife getirir. Ve kiz tarafinin bayraktari oglan tarafnin
bayraktarina maniler seklinde bilmeceler sorar. Bilirse oglan tarafina gelini almalarl
icin yol verilir. Bilinmezse bayraktar:
- Bildigimin alimiyim, bilmedigimin talibiyim. Ben haddimi bilirim. Cevabi bilmiyorum.
Söz söyleyin ögrenelim der. Kiz tarafinin bayraktan cevap verir ve oglan tarafina yine
yol verilir.
Burada oglan ve kiz tarafindan, bayragi tasiyanlarin birbirine "Pirine salavat
(dualar) gönder, Pirimiz ABDULVEHHAB GAZI" demeleri dikkat cekicidir. Zira halkin
inancina göre Abdulvehhab Gazi, Peygamberirnizin bayraktari sayilmakta ve bayraktarlarin
piri kabul edilmektedir.
Rivayete göre Abdulvehhab Gazi cok uzun yasamistir. Abdulmelik bin Mervan zamaninda
seraskerli'ge Sivas'a gelmis ve burada sehid düsmüstür. (I.Hakki UZUNCARSILI, Sivas
Sehri)
Evliya Celebi'ye göre Hz. Peygambere asik olup, onun huzurunda müslüman olmus, Hz.
Ali kemerini baglamis, debbaglarin piri olmustur.
Türbesindeki kabir tasinda su ifadeler vardir.
"Hüvelbäki, Ashabi Kiramdan Haza Merkadül Magfur merhum hazreti Abdülvehhab
Gazi (R.A.) Ruhuna fatiha H. 113, M. 732"
Taberi Battal Gaziden bahsederken, onun bulundugu muharebelerden ikisi hakkinda malumat
verir. Bu muharebelerden biri Hicri 113 tarihinde olmustur. Bu savasta Battal Gazi'nin
silah arkdaslarindan Abdülvehhab bin Buht sehit düsmüstür. (Islam Ansiklopedisi)
Abdulvehhab Gazi'nin, Battal Gazi destanindaki kahramanlardan ve onun silah
arkadaslarindan biri oldugunu kabul ederek, su bilgilere sahib oluruz:
a) Abdulviehhab Gazinin dogum tarihi belli degildir.
b) Babasi Buht'tur.
c) Hicri 113 tarihinde Sivas yakinlarinda ve Battal Gazi'nin de bulundugu bir savasta
sehid düsmüs ve bugünkü bilinen yere defnedilmistir.
Abdulvehhab Gazi'nin menakibi (Hicrii 1100, Miladi 1688) senesinde ulemadan Sari Hatip
Zade Ahmet Hamdi Efendi tarafindan nazmen kaleme alinmistir. (I.H. UZUNCARSILI)
B - MANZUM BiR ESER
1 - ABDULVEHHAB GAZI PEYGAMBERIMIZIN HUZURUNDA
Semsi Sivasi Hazretleri nakleder ki; Abdulvehhab Gazi, genclik cagina erismeinden
itibaren Peygamberimizle beraber yapilan gazalara istirak etmis, daima O'nunla , sefere
cikmistir. Seferlerde peygamberimiz ona tasimasi icin bayrak vermis ve:
Nice yerler gezesin, Allah sana uzun ömürler versin diye dua etmistir. Bu duanin
bereketi üzerine Abdulvehhab Gazi cok uzun seneler yasamistir.
Bir gün iki cihan günesi, beseriyyet icabi kederlenir, mübarek yüzünde üzüntü
alametleri görülür. Bu keder icerisinde etrafina toplanmis olan eshabina söyle der:
Kim Allah tarafindan meydana gelen, gördügü tuhaf, acaib seylerden bahsetmek
ister?"
Peygamberimizin bu talebi üzerine, Ashabdan Abdulvehhab Gazi kiyam eder, boyun büker
ve utanarak söyle der:
Ey Cihanin Fahri ....Ben nice yerler dolastim. Iran ikliminin cümlesini
gördüm. Sehirlerini ve beldelerini seyrettim. Gördügüm bu yerler öyle güzel
yerlerdi ki, Dünyada buralarin bir misli daha yoktu. Daglari agaclarla dolu idi.
Bunlardan bir kismi da meyve agaci idi. Bag ve bahceleri de meyvelerle dolmustu. O yerin
havasi cok hostu. Erkekleri Araba muhabbet eder, kadinlari ise gok güzeldi. Buralar ne
kadar övülse, buna layiktir. Fakat bunlann bir kusuru vardi, o da, müslüman
olmayislariydi, Ya Resulellah, nolaydi bu diyar bize müyesser olsaydi da, buralar,
müslüman askerleriyle dolsaydi.
Abdulvehhab Gazinin bu sözleri üzerine peygamberimiz Allah'a dua etti ve:
Ya Rabbi, bu diyari ümmetime nasib eyle" dedi.
Bu olay üzerine Cebrail (AS) gelerek peygamberimiz (SAV) efendimize:
Ya Muhammed (SAV) Allah'in sana selami var. Bu Yerler senin ümmetine nasib
olacak. Müslümanlar buralari fethedecektir. lkiyüz sene sonra senin neslinden adi CAFER
olan bir yigit cikacak ve onun karargahi Malatya olacaktir. Allah yolunda Cihad edecek
olan bu yigit cok yerleri fethedecektir."
Cebrail (AS)'in bu müjdesini peygamberimiz ashabina bildirdi. Ashab cok sevindi.
Abdulvehhab Gazi söz alarak Peygamberimize:
Ya Resulullah, acaba ashabdan bu zamana erisecek kimse olur mu?" dedi.
Bunun üzerine Cebrail (AS) Peygamberimize söyle buyurdu:
Ya Muhammed (AS), sana bu soruyu soran o zamana erecektir. Sen Abdulvehhab Gaziye
vasiyyet et. Emanet birak."
2 - AB DULVEHHAB GAZI BATTAL GAZI ILE....
Peygamberimizden ikiyüz sene sonra Abdülvehhab Gazi, Peygamberimizin
vasiyyeti üzere, Cafer'i -ki Battal Gazi'dir- bulur. Ve emaneti ona teslim eder. Bütün
savaslarda onunla birlikte olur. Birlikte cok yerler fethederler.
3 - AHMED TURAN
Sivas yakinlarinda Soguk Cermik civarinda cok siddetli bir savas olur. Bu savasta Hz.
Cafer, Ahmed isimli bir kafirle cenge tutusur ve onu yener. Hz. Cafer'in yigitligi ve
mertligi karsisinda Ahmed sehadet kelimesini getirerek müslüman olur. Müslüman olan
Ahmed, Hz. Cafer'e BATTAL ismini verir. Hz. Cafer bundan sonra Battal Gazi ismiyle söhret
bulur. Battal Gazi de, Müslüman olan Ahmed'e Turan ismini verir. Ahmet Turan müslüman
olduktan sonra Battal Gazi ve Abdulvehhab Gazinin yaninda, müslümanlarin safinda savasa
girer. Savas siddetlenir. Gazilerin cogu sehid düser. Bu arada Ahmet Turan'da sehid olur.
Ahmet Turan'in mübarek cesedini bulurlar ve Soguk Cermikteki yüksek yere, kayanin
Üstüne defnederler.1
Dipnot:
1 Sivas 'ta yaygin bir inanc vardir. Cocuklari yasamayan, ölen kadinlar,
Ahmet Turan'i ziyarete giderler. Kabri basinda cocuklarinin yasamasi icin Allah'a dua
ederler. Bu sekilde hareket etmekle cocuklarinin yasiyacagina inanirlar. Ahmet Turan'in
kabrinin ziyaret edilmesi ve yaptiklari duadan sonra dogan cocuklarina da Ahmet Turan
ismini korlar. Bu sekilde cocuklarina Ahmet Turan ismini koyan aileler bir hayli coktur.
Bu sebepledir ki Sivas ve havalisinde cok sayida Ahmet Turan ismi vardir
4 - ABDULVEHRAB GAZININ SEHADETI VE DEFNI
Soguk Cermik civarinda meydana gelen siddetli savasta Ahmet TURAN'la birlikte,
Abdulvehhab Gazi Hazretleri de sehid olur. Sehid olan Abdülvehhab Gazi suya düser, Sel
sulari Abdulvehhab Gazi'nin mübarek cesedini Yukari Tekkedeki Akkayanin eteklerine kadar
getirir. Burada kumlarin altinda senelerce kalir. Sivas'ta bulunan büyük bir zat
Abdulvehhab Gaziyi rüyasinda görür. Abdulvehhab gazi rüyasinda o zata:
Gel beni buradan cikar," der.
Sabah olunca o zat, gördügü rüya üzerine, ileri gelenlerle birlikte Abdulvehhab
Gazinin bulundugu yere giderler. Cesedini kumlarin altindan cikarirlar. Mübarek ceset
kana bulanmis ter-ü tazedir, Sanki yeni sehid olmus gibidir.
Kumlarin arasindan cikarilan ceset, Akkayanin üstüne, simdiki yerine defnedilir.
Cesedi cikaran zat, Abdulvehhab Gazi'ye güzel bir türbe yaptirir.
Eskiden Sivas halki yagmur duasi icin Yukari Tekkeye, Abdulvehhab Gazi türbesinin
yanina gelirler, burada dua ederlerdi.
5 - SIVAS VALISI ZARALI ZADE MEHMET PASA
Bircok devlet adami, Abdulvehhab Gazi' ye itibar etmisler, saygi ve hürmette kusur
etmemislerdir. Bunlardan biri de, Mahmud Han zamaninda , Sivas Valisi olan Zarali Zade
Mehmet Pasadir.
Zarali Zade Mehmet Pasa Abdulvehhab Gazi'ye itimat etmis ve ona cok tazimde
bulunmustur. 1160 Hicri senesinde Abdulvehhab Gazi türbesini tamir ve insa ettirmis,
demir parmakliklar yaptirmistir. Türbedara maas baglanmistir ve Abdulvehhab Gazi türbe
ve Camisi icin yapilan vakfi genisletmistir. Ayrica camiyi genieletmis minare
yaptirmistir. Buraya birde su getirmistir.
C - ABDULVEHHAB GAZI SAHABI MI DIR?
Resulullah (SAV) ahir hayatinda yatsi namazini kildirdiktan sonra ayaga kalkti ve:
Bu geceyi görüyorsunuz ya, iste bu geceden itibaren yüz sene basinda (bu gün)
yeryüzünde olanlardan hicbir kimse kalmayacaktir, buyurdu." (Tecrid 1/113, Müslim
Terceme ve Serhi 10/459). Muhaddislerin beyanina göre bu hadisten maksat, ashabin devri
yüz sene sonra nihayete erecek demektir. Peygamberimiz bu sözleriyle o gece doganlar
dahil, dünyada bulunan herkesin yüz sene icinde öleceklerini aciklamistir. Hadisi serif
bir mucizedir.
En son vefat eden sahabi Leys'dir. Vefati icin hicri yüzden yüzona kadar muhtelif
tarihler beyan edilir. Bu sebeple hicri 110 tarihinden sonra yasayan bir kimsenin
sahabiligi reddedilir. Hicri 110 tarihinden sonra sahabi oldugunu söyleyen kisi ülemaya
göre bilittifak yalancidir. (Tecrid, Muk/17, 29).
Peygamberimizin mezkur hadisine ve ulemanin bu hükmüne göre tarihen Abdulvehhab
Gazi'nin sahabi olmasi mümkün gözükmemektedir.
Evliya Celebi, Abdulvehhab Gazi'den sahabi olan Süheybi Rümi olarak bahsediyorsa da,
Süheybi Rümi hicri 38 de Medine'de vefat etmistir. Süheybi Rümi olmasi da mümkün
degildir.
Corum tarafindan Ali Izzet Efendinin "Tezkire-i Makamat" isimli Osmanlica bir
risalesi vardir. Corum ve, havalisindeki 200 kadar zevatin isim ve makamlarindan bahseder.
Bu risalenin bas tarafinda su ifadeler vardir:
"225 tarihinden ilel an bihasbil kader seyahat ve kest-i güzär eyledigim mealiki
Islamiyyede:
A- Enbiyai Izamdan Ergani sancaginda Hz. Zülkifl (AS) merkadi serifiyle, Tarsus'ta Hz.
Lokman (AS) ve Danyal (AS) in makami latifelerini ve,
B - Ashabi Kiramdan Derseadette Hz.Halid b. Zeyd ve Cafer ve Ali beytinden Kayseride
Zeynel Abidin ve,
C - Tâbiinden -Sivas'ta Abdulvehhab Gazi (R.Anhüm) hazeratiyla evliyai kiramdan
beldei mezkurelerde ve biladi sairede de nice zevat rahimehümüllah mekabir ve
makaâmâtlarini ziyaret müyesser oldu..."
Görüldügü gibi bu risalede Abdulvehhab Gaziden Tabiin olarak söz edilmektedir.
Anadolunun fethinde tasavvufun dolayisiyla Allah dostu dervislerin cok büyük bir
rolü oldugu tarihi bir vakadir. Bu mana erlerin islama hizmetlerini iki sekilde yerine
getirmislerdir:
1 - Barisci Dervisler: Bunlar daha cok dua ve himmetleriyle gönül fetheden, ruh
hakimi olan evliya ve erenlerdir. Bu maneviyat adamlari Anadolu'nun islamlasmasinda
birinci derecede rol almislardir.
2 - Savasci Dervisler : Bunlar lslami kiliga yayma vazifesini üstlenmis, kendilerini
Allah'a adamis evlenmeyen yigit, cesur, kahramanlardir. Düsmanla daima savas halinde olan
bu yigitlere "Gaziyani Rum =Rum Gaziler " , "Alp Erenler" denir.
Anadolu ve Balkanlar Türkiyesinin her sehri bunlardan bir hatira tasir. "Melik
Gazi", "Aslan Gazi", "Musa Gazi", "Seyyid Gazi",
"Abdulvehhab Gazi"... gibi bir gazinin türbesiyle süslenmeyen bir sehir yok
gibidir. Serhadlerde ölmek, harpte en ön saflarda savasirken sehid olmak, sehid olduklan
yerde defnedilmek, böylece oralarin Diyari Islama ait oldugunu belgelemek bu idealist
dervisIerin kudsi bir hedefi idi. (Bak: Süleyman Uludag, Tasavvuf Tarihi Ders Notlari, I.
H. Uzuncarsili: Sivas Sehri, sh. 38)
Tabiinden olan Abdulvehhab Gazi de, Battal Gazi'nin silah arkadaslanndan, kendini
Allah'a adamis bu savasci dervislerden aziz bir sehid olsa gerektir. Allahu Alem. Allah
ondan razi olsun.
II - ABDULVEHHAB GAZI TÜRBESI
Abdulvehhab Gazi türbesinin kim tarafindan ve kac tarihinde yapildigini bilemiyoruz.
Fakat bu türbeyi ilk defa vakif yapan meshur Cakirhan oglu Serafeddin Ahmed Beydir. Bu
zat 726 Saban'inda (Milsdi 1325) vakfiyesini tesbit ettirmistir. Vakfinin mütevelliligini
de, Seyh Muiniddin Ahmed bin Seyh Abdulaziz'i tayin etmistir. (Vakfi esi Vakiflar Genel
Müdürlügü Arsivinde, 607 nolu defterde kayitlidir).
Ikinci Beyazit zamaninda Ahmet Pasa türbenin yanina bir mescit yaptirirken, türbeyi
de yeniden yaptirmistir, Türbenin bakimi icin görevlendirilme yapilmis, ve bu
vazifedarlara kafi miktarda gelir vakfedilmistir.1160 senesinde Sivas Valisi bulunan
Zarali zade Mehmet Pasa tarafindan Abdulvehhab Gazi vakfi tevsi ve kabri yanindaki Mescit
genisletilerek bir minare, bir zaviye ve bir de cesme ilave edilmistir. Bu arada Türbe
tecdiden tamir görmüs ve ayrica türbedara maas baglanmistir.
Ahmed Hamdi Efendinin oglu Müfti Numan Efendi, Zarali zade Mehmet Pasa hakkinda tanzim
eyledigi bir kasidesinde:
"Sim ile oldu müzeyyen, mamur
Merkadi pakii Abdulvehha"
Yani: "Abdulvehhab Gazinin kabri, türbesi imar edildi, gümüs1e süslendi"
beytiyle Abdulvehhab Gazi türbesinin tamirine isaret etmistir, (Bu bilgiler icin bak:
I.H. Uzuncarsili, Sivas Sehri)
Evliya Celebi'nin Seyahatnamesinde bahsettigine göre, Bagdat Fatihi 4. Murat Sivas'a
gelip Abdulvehhab Gazi türbesini ziyaret etimis ve türbenin duvarrna sikeste talik
yazisiyla su beyti yazmistir
Su denlü devr ede bu carhi devvar
Ne ben kala, ne hat kala, ne divar"
Bu günün diliyle: Bu dönücü dünya o sekilde dönüyor ki, ne ben kalirim, ne yazi
kalir, ne de duvar, demektir.
ABÜLVEHHAB GAZININ SIVAS'TAKI TÜRBESI
Yine 4. Murad Han bu örtülü kabri ziyaret edip,
lza tehayyertüm fil umuri festeinü min ehlil kuburi" -Islerinizde
güclüge ugrayinca, kabirlerden ibret alip onlari ziyaret etmek suretiyle Allah'tan)
yardim isteyiniz." hadisine uyarak ruhaniyetlerinden yardim dilerken, Murat Hanin
gönlüne Alleh'in ilharni ile "Fetehna'l-idrak" terkibi gelip Bagdat'in eski
fethi tarihi düser. (Fetehna'l-Irak) arapca Iraki fethettik demektir. Arapca cümlenin
lebcet hesabiyla karsiligi 941 eder ki, Bagdat'in Kanuni Sultan Süleyman tarafindan fethi
tarihidir. Miladi olarak Osmanli ordusu Bagdat'a 28 Kasim 1434'te girmistir." Bu
sevincle Murat Han, Abdulvehhab'in örtülü kabrinden disari cikarak Silahtar Melek Ahmet
Agadan bir kisa kargi alir. Sehre bakan kaya üzerinde ceevreye göz atarken Allah'in
emriyle bir kara kartal kusunun ucmakta oldugunu görür. Murat Han, "Bagdat'i
fethedebileceksem su kus avim olsun ey Seyh" diye niyet tutarak kargiyi savurur (ve
tefe'ül eder). Kusa isabet edince Allah'a hamdolsun, Bagdat benimdir. Imami Azam'in
kabrini tahkirden kurtaracagim" diye sevinir. (Imami Az'am Siilerce sevilmedigi icin
Bagdat'taki kabrine hor bakiliyordu. (Seyahatname).
Abdülvehhab Gâzi'nin Sivas'taki türbesi (Yukari Tekke)
Abdulvehhab Gazi türbesi, bugünkü haliyle sekizgen planli olup tamamen kesme
taslardan yapilmistir. Üzeri tek kubbelidir. Türbenin icinde sadece Abdulvehhab Gazi'nin
mezari vardir.
III - ABDULVEHHAB GAZI TEKKESI
Zaviye Tekkenin kücügüne denir. Tekke ise, tarikat mensuplarinin oturup kalktiklari,
zikir ve dua ile mesgul olduklari, ilim ve fen tahsis ettikleri yer demektir. (Osmanli
Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlügü)
Abdulvehhab Gazi türbesinin yanina Hicri 1160 senesinde Zarali Zade Mehmet Pasa'nin
zaviye yaptirdigini biliyoruz.
Abdulvehhab Gazi tekkesinin zamaninda mamur, varidatinin fazla ve müridaninin
kalabalik oldugunu kaynaklardan ögreniyoruz.
Hicri 1302 yilina ait Sivas salnamesinde de o gün icin Abdulvehhab Gazi tekkesinin
acik ve mamur oldugu, türbei seriflerinin ise ziyaretcilerle dolup tastigi, ruhani
feyizlerinin acikca görüldü kayitlidir.
Evliya Celebi Seyahatnamesinde, Sivas halkinin gayet dindar olmasi nedeniyle her
mahallede birer ikiser zaviyenin ve 11 (On bir) tane de Tekkenin bulundugundan bahseder.
Iste bu tekkelerden biride Abdulvehhab Gazi Tekesidir. Mamur olmasiyla, gelirleri'nin
fazlaligiyla, zikir, dua ilim ve fenle mesgul olan müritlerinin kalabaliklariyla meshur
olan Tekke, bulundugu yerin bu adla anilmasina sebep olmustur.
Burada yeri gelmisken su bilgiyi de verelim:
2 Eylül 1925 ' te ilan edilen bir kararname ile Tekke ve Zaviyeler kapatilmistir.
Tekke ve Zaviyeler hakkindaki kararnamenin birinci maddesi aynen söyledir.
Madde 1 - Türkiye Cumhuriyeti dahilinde gerek Vakif suretiyle insa edilmis ve gerek
Seyhin mülkü olarak tapu ve taht-i temlikinde bulunmus olan bilumum Tekava (Tekkeler) ve
Zevaya (Zaviyeler) bila istisna kamilen kapatilmistir.
Bu kararname üzerine sahipsiz kalan tekke ve zaviyeler zaman icerisinde yok
olmuslardir. Abdulvehhab Gazi Türbesinden de bugün bir iz kalmamistir. Varligi ve
özellikleri eserlerde, ismi ise Yukari Tekke olarak hala dillerde dolasmaktadir.
IV - ABDULVEHHAB GAZI CAMII
Ilk yapildiginda Türk mimarisinde olan bu binayi ikinci Beyazid zamaninda Ahmet Pasa
isminde bir zat yaptirmistir. Hicri 1160 senesinde Mahmud Han zamaninda Sivas Valisi
bulunan Zarali Zade Mehmet Pasa tarafindan Abdulvehhab Gazi Mescidi genisletilerek, bir
minare ilave edimistir. Mescit kitabesindeki yazi söyledir:
"Gad ensee Haza-l- Mescidi-s-Said Fi eyyami
devleti-s-Sultan Bayazid bi Emir Ahmed...........
Yani: Bu Mübarek Mescit Sultan Bayazid zamaninda Emir Ahmed tarafindan
yaptirilmistir......" (I.H.U. Sivas Sehri).
Hicri 901 de yapilan ve 1160 da genisletilerek bir de minare ilave edilen dami,
bugünkü haliyle tamamen yeniden insa edilmistir. Hicri 1394, Miladi 1974 yilinda
cemiyetin ve halkin yardimiyla tamamen yeniden insa edilen cami iki katlidir. Türbe
seviyesinde olan asil caminin bir de zemin kati vardir. Burasi ziyarete, gelen kadinlar
icindir. Vakit namazlannda kadinlar burada namaz kilarlar. Cami kesme taslardan yapilmis
olup kubbelidir. Caminin ilk yapildigi zamandaki kitabe yazisi bazi kücük
degisikliklerle bir mermere islenerek Caminin ön tarafindaki zemin kat giris kapisi
üzerine konulmustur. Kitabenin asli yoktur. Cami ile birlikte, tek serefeli olan minare
de yeniden insa edilmistir. Mermer bir tas üzerine yazilip minare duvarina yerletirilen
su kita minarenin yapilis tarihini ve ustasini göstermektedir.
Tanri Kulu Hasan eyledi insa
Duanizi bekler, ki ola ihya
Rahmeti cok Rabbimden ümit kesmem
Cümle günahlarimizi eyler imha
Caminin mülkiyeti vakiflara aittir. Arsa alani 311,40 m2 dir. Cami alani ise 191,40 m2
dir. Cemaat kapasitesi 800 kisi olup, lojmani yoktur. Müezzin kadrosu olmayan Caminin bir
Imam-Hatib kadrosu bulunmaktadir.
V - SEHZADE BAYEZID
Sehzade Bayezid, Kanuni Sultan Süleyman' in ogludur. Hicri 902 senesinde dogmustur,
Kanuni'nin diger oglu Selim'le ana baba bir öz kadestirler. Bunlar daha babalari hayatta
iken taht kavgasina tutusmuslar, uzun mücadeleler sonucunda, Kanuni Sultan Süleyman'in,
oglu Selimi desteklemesi sonucunda ne acidir ki, Sehzade Beyazid öldürülmüstür.
Sehzade Bayezid'in, Orhan, Ayse, Abdullah, Osman, Mehmet ve Murad isimlerinde bes oglu
kizi v bir kizi vardi. Dört büyük erkek kardes ve bir de babalariyla beraber Iranda
katledilirken, daha üc yasinda bulunan en kücük kardes Bursa'da öldürülmüstür.
Abdulvehhab Gazi Camiinin icinde iki büyük iki kücük olmak üzere dört tane kabir
vardir. Bunlar caminin kuzey dogu kösesindedir. Bu kabirlerin, bulundugu bölümde,
kabirlerin bas tarafinda duvara asilmis bir levha ve bu levhada da su ifadeler yazilidir:
Sehzadeler Kanuni Sultan Süleyman'in oglu Bayezid ve ogullan, Osman, Orhan,
Abdullah burada medfundur. Sehit masumlara fatiha, 23 Temrnuz 1562"
Bu ifadelere göre Sehzadeler birada yatmaktadirlar. Halbulki kaynaklar Sehzadelerin
burada yattigindan bahsetmiyor. Aksine Sehzadelerin, Cayiragzi mahallesindeki dokuz loglu
evler karsisinda, tarlanin icinde bulunan Melik Acem Zaviyesine defnedikleri kaydedilir.
23 Temmuz 1562 tarihinde Iran'da katledildikten sonra Sivas'a getirilip
Cayiragizi'ndaki Melik Acem zaviyesine defnedilen Sehzade Bayazit ve dört cocugunun
türbesi yine kaynaklarin ifadesine göre harap ve münderis olmustur. Yani izi eseri
kalmamistir.(Bak: I.H.Uzuncarsili, Sivas Sehri)
Bu gün Abdulvehhab Gazi Camiindeki sehzadelere ait oldugu söylenen kabirler Melik
Acem zaviyesinden mi nakledilmislerdir, yoksa kabirleri kaybolan bu sehzadelerin anisina
makamlar mi yapilmistir? Anlayamidik.
Sehzade Bayezid sairdi. Siirde Sahi mahlasini kullanirdi. Türkce ve Farsca divani
vardir.
Su beyit onundur:
Ey seraser aleme Sultan Süleyman'im baba
Tende canim, canimin icinde canamm baba
Bayazitine kiyar misin? Benim canim baba
Bi günahim Hak bilir benim sultanimn haba.
SIVAS, 1992
|