Prof. Dr. Ahmet Akgündüz -
Arastirama
31 Mart Vakasi diye
tarihe geçen bu olay, 14 Nisan 1909 tarihine rastlamaktadir. Tarihçiler bu olayin, kendi
zulümlerini
örtmek isteyen Ittihadcilarin, II. Abdülhamidin tahttan indirilmesini temin etmek
için, Ingiliz Gizli Servisinin yardimi ile ve Ingilizlerin aleti olarak
tertipledikleri bir hadise oldugunda ittifak etmislerdir. Ancak suç, samimi
Müslümanlara yikilsin diye, bir kisim dini sloganlar kullanilmis ve seriat elden gidiyor diye dine
ve dindarlara hücum planlari hazirlanmistir. Ittihadcilar, kendilerinin tertipledikleri
bu olayi dindarlari mürteciler diye suçlayarak dindara yikmislar ve maalesef kendileri
gibi düsünen tarihçileri de kullanarak, bu olayi en büyük irtica olayi diye takdim
etmislerdir. Böyle bir tertibi fiiliyata dökmek için hem yeterli sebepler vardir ve hem
de memleketin bazi halleri böyle bir fitne için alevlendirici özellik arzediyordu.
Şöyle ki:
Evvela, 31 Mart Vakasinin sebepleri nelerdi?
A) Bu olayin asil sebebi, Ittihadcilarin yaptiklari
zulüm ve istibdaddi. Ittihadcilar, tam bir zorba kesilmislerdi ve muhaliflerini
sokoklarda öldürecek kadar azitmislardi. Mesela, Ismail Mahir Pasa, muhalif
gazetecilerden Ahmed Samimi ve Hasan Fehmi Bey Istanbul caddelerinde açikça
öldürüldü ve faili meçhuller artmaya basladi. Sultan Abdülhamid, Mesrutiyen geregi
icraya karismiyor ve sadece temsil vazifesini görüyordu. Devlete daha çok hakim olmayi
isteyen Ittahadcilar, yabanci devletler tarafindan Abddülhamide
karsi bir seyler yapmaya zorlaniyorlardi. Onlar için tek hedef, gölgesinden dahi
korktuklari Sultan Abdülhamid idi.
B) Osmanli Devletini yikma planlarinin yapildigi
Meclisteki vekillerin degismesi için, millet tam manasiyla kayniyordu. Ermenistan
ve Rum Pontus tartismalariyla ugrasan Meclisteki vekillerden halk rahatsizdi.
C) Icradan uzak tutularak kösesine çekilmeye mecbur edilen Sultan Abdülhamidin yeniden devlet
ve millet lehine harekete geçmesini arzu edenler vardi. Çünkü Itihadcilar,
Ingilizlerin masasi gibi, onu tahttan indirmek için mesgullerdi.
D) Asker siyasete karismisti. Aldigi askeri ve dini
terbiyeye aykiri isler yapmaya baslamisti. Mesela Selanik ve Manastirdan
Istanbula getirilen III. Orduya ait subaylari fiyakasindan halk ve diger ordu
mensuplari yaka silkmeye baslamislardi. Bununla kalmayip Ittihadcilar, Istanbulu
korumakla görevli I. Orduyu tahkir ederek, III.Ordunun Selanikteki tümeninden
nigahbân-i hürriyet ve muhâfiz-i mesrutiyet adiyla avci taburlarini Istanbula
sevk ettiler.
E) Hasan Fehmi Bey basta olmak üzere, faili meçhul
olaylarin artmasi milleti tedirgin ediyordu.
F) Ittihadçilar kendilerine muhalif gördükleri
subaylari ve hatta askerleri kadro disi ediyorlardi; açikça bir tasfiye hareketi
baslamisti. Bu durum da ciddi bir gerginlik sebebiydi.
G) Hürriyet adi altinda her türlü ahlaksizlik
serbest hale gelmisti. Açikça Şer-i serife aykiri isleri yapan Ittihadcilara karsi,
halkta ve özellikle de sagini solundan ayiramayan Dervis Vahdet gibi bazi dindarlarda,
idareye karsi bir nefret olusmaya baslamisti.
Bütün bu sebeplerin bulundugu bir ortamda, özellikle
24 Temmuz 1908-14 Nisan 1909 tarihleri arasinda, her iki tarafa ait gazeteler, gerginligi
artirici yayinlar yapiyorlardi. Partiler, sanki bir iç savas olacak gibi fedai yazmaya
baslayan cemiyetler kurmaya basladilar. Ittihadcilar, zafer sarhosluguyla baski ve
zorbaliklarini daha da artirmaya basladilar. Sinirsiz hürriyet anlayisi, askerlere kadar
asilandi ve erler subaylara itaat etmez hale geldiler. Dine ve ahlaka aykiri bazi seyler,
askerlere telkin edilmeye baslandi. Orduda itaat ve ahlak bozulmaya baslayinca, dinde
hassas ama muhakeme-i akliyede eksik olan bazi nâdânlar, iyilik yapiyorum zanniyla bazi
fitne tohumlarini ekmeye basladilar. Hürriyetin yanlis anlasilmasi ve tatbik edilmesi
sonucunda, devletin idaresi cahillerin elinde kaldi ve herkes kendi basina hareket eder
hale geldi. Istanbul serseri mayinlarla dolu bir hale gelmisti.
Iste Ingiliz Gizli Servisinin tahrikleriyle
hareket eden Ittihad ve Terakkiciler, 31 Mart 1325 günü yani 14 Nisan 1909 tarihinde,
gergin durumu firsat bilerek tertiplerini fiiliyata dökmeye karar verdiler ve III. Ordudan getirdikleri avci taburlarina mensup
neferlerin fisegini patlattilar. Baslarinda tek bir subayin dahi bulunmadigi ve sadece
basçavus ve çavuslarin komuta ettigi bu erler, Şeriat isterüz deyü
isyan ettiler. Ayasofya ve Sultanahmed Camii önlerinden toplanan kalabalik, Sadrazam
Hüseyin Hilmi Pasa ile Meclis-i Mebusan Reisi Ahmet Riza Beyin azlini ve
bütün Ittihadcilarin sürgün edilmelerini istiyorlardi. Yukarida zikredilen sebeplerden
dolayi, isyan eden askerlere, basta hamallar olmak üzere her çesit insan karismisti.
Görünürde Ittihadcilara
karsi, seriati ve onun teminati olan Abdülhamidi kurtarmak için yapilmis bir
isyandi. Ancak tamamen Ittihadcilarin ve Ingiliz Gizli Servisinin,
Abdülhamidi tahttan indirmek ve bu arada dindar halki da ezerek gözdagi verilmek
için yapilmis bir tertipti. Bu serseri mayin gibi isyan eden askerler, Ittihadcilarin
ileri gelenlerinden Ahmet Riza Bey zannederek
Adliye Nâziri Nâzim Pasayi ve Gazeteci Hüseyin Cahid zanniyla da Milletvekili
Emir Şekib Arslan Beyi öldürdüler. Sultan Hamid, II. Tümen kumandanini
çagirarak âsileri dagitmasini istedi; ancak Padisahin talimatini dinlemeyen
komutan Ordu Komutanindan emir almadigini söyleyecek kadar alçalmisti. Maalesef
Ittihadci olan ve sonradan bu haline çok pisman olan Mahmud Muhtar Pasa ise, emir
vermemekte direndi. Daha sonra isyan eden bu cahil askerlere, kendileri gibi cahil olan
hamallar ve de sagini solundan fark edemeyecek kadar ahmak olan bazi dindarlar da katildi.
Zaten Ittihadcilarin muhalifleri de böyle bir firsat bekliyordu. Onlar da akilli hareket
edemediler. Is, çigirindan çikmisti. Bediüzzaman basta olmak üzere, bir kisim akilli
Islam alimleri, askerlere ve hamallara, bunun bir oyun oldugunu ve oyuna gelmemeleri
gerektigini ikaz ettiler. Hatta Bediüzzaman, bir nutuk ile sekiz taburu itaata
getirmisti.
Ittihadcilar, Ingilizlerin aleti olmuslar ve bütün
Müslümanlarin ümidi haline gelen Abdülhamidi indirmekten baska gaye
gütmemislerdir. Bu olayi kendileri tertip etmelerine ragmen, israrla bir irtica olayi
oldugunu ifade etmeleri, günümüze kadar gelen devlet ile milletin arasini açmak
adetinin kötü bir baslangici oldu.
Firsati ganimet bilen Ittihadcilar, olaylar büyüyünce,
Selanikten Hareket Ordusu adini verdikleri kuvvetleri, Padisahi kurtarmak gibi
yalanci bir sloganla Istanbula sevk etmeye basladilar. Bu hareket ordusunun sadece
kumandani olan Mahmut Şevket Pasa Müslüman ve Türktü. Askerlerin çogu, yagmaci
ve Müslüman katili olan Makedonyalilardi. Tam bir çapulcu ordusuydu. Olayin vahametini
anlayan Istanbuldaki generaller ve özellikle I. Ordu Komutani Nazim Pasa, Sultan
Abdülhamide müdahele etmeleri gerektigini anlattilarsa da, Müslümani Müslümana
kirdirmayacagini söyleyen Padisah, onlara gerekli talimati vermedi. I. Ordu Kumandani
Nazim Pasaya, Hareket Ordusuna silah çekmemeleri için yemin bile ettirdi. 25
Nisanda Hareket Ordusu, Yunan ordusu gibi davrandi ve Yildiz Sarayini
yagmaladi. Kütüphane disinda Padisahin altin arabasini bile parçalayip
götürdüler. Daha sonra da 27 Nisan 1909da Meclis-i Umumiyi toplayarak
Abdülhamidi hal kararini silah zoruyla çikardilar. En önemli ithamlari, 31
Mart Vakasini tertip etmekle suçlamak idi. Halbuki bu tamamen yalandi. I.
Orduya talimat vermemekte direnen Padisah, Müslümani Müslümana kirdirmakla itham
ediliyordu.
Kisaca 31 Mart Olayi, Ittihadcilarin tertipledikleri
bir fitneydi; ancak muhalifleri olan Kâmil Pasa-zâde Said Pasa, Ismail Kemal Bey,
muhalif gazetecilerden Mizanci Murad ve Volkan Gazetesi bas yazari Dervis Vahdeti gibi
bazi safdiller de durumdan pasta çikarmak ugruna atese körükle gittiler ve fitne
atesini söndürmek yerine daha da
alevlendirdiler. Neticede düsmanlar kâr etti; devlet, millet ve din zarar etti. Çünkü
kurulan Divan-i Harb-i Örfî çok masumlari idam sehpalarinda sallandirdi. Din düsmani
kesimlerin eline de tam bir irtica sermayesi verilmis oldu. Bediüzzaman gibi allâmeler
bile, 31 Mart Olayi ile suçlandilar; ama
beraat ettiler.1
*****
Dipnot:
1- Kuran, Ahmed Bedevi, Inkilap Tarihi ve Jön Türkler, sh. 276 vd.; Osman Nuri, Abdülhamid-i Sâni ve Devr-i Saltanat, c.
I, sh. 111; Danismand, Osmanli Tarihi Kronolojisi, c. II; Öztuna, Osmanli Devleti Tarihi,
c.I, sh. 616-619; Bediüzzaman Said Nursi, Âsâr-i Bedîiyye, sh. 309, 316-317,
324, 395-396, 441; Mektûbât, sh. 429; Badilli, Tarihçe-i Hayat I, sh. 235-260 |
Tarihçiler bu olayin, kendi zulümlerini
örtmek isteyen Ittihadcilarin, II. Abdülhamidin tahttan indirilmesini temin etmek
için, Ingiliz Gizli Servisinin yardimi ile ve Ingilizlerin aleti olarak
tertipledikleri bir hadise oldugunda ittifak etmislerdir. |