|
Câhil kimse ile müctehid arasındaki fark
Mezheb imâmı demek, Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” Kur’ân-ı kerîmden çıkardığı ma’nâları, bilgileri, Eshâb-ı kirâmdan işiterek toplayan, kitâba geçiren büyük âlim demekdir. Resûlullahın, Kur’ân-ı kerîmin hepsini Eshâbına tefsîr etmiştir. Resûlullahın Kur’ân-ı kerîme verdiği ma’nâları, açıklamalarını anlamak istiyen, bir mezheb imâmının kitâblarını okur, bunlara uyar. Bu kitâbları okuyup, bunlara uyan kimse, o mezhebden olur. Bu ise, Resûlullaha ve Kur’ân-ı kerîme uymak demektir. Eshâb-ı kirâm, Resûlullahdan işittiklerine uyardı. Kendi talebelerinden birine uymaya, ya’nî dört mezhebden birinde olmalarına lüzûm yoktu. Onların herbiri bütün bilgileri asıl kaynağından alıyordu. Birbirlerine sorarak da öğreniyorlardı. Hepsi, mezheb imâmlarından dahâ çok âlim ve dahâ yüksek müctehid idiler. Mezheb sâhibi idiler. Şimdi ba’zı câhiller, kendilerini âlim sanıyorlar. Bid’at sâhibi olan âlimleri taklîd ederek, Kur’ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden hükm çıkarmağa kalkışıyorlar. Mezheb imâmlarından birini taklîd etmeğe ihtiyâcımız yok diyorlar. Hattâ mezheb imâmlarının ictihâd buyurdukları, anladıkları bilgileri beğenmiyor, bunlar zamanımıza uymaz diyorlar. Bunlar, kendilerini beğenmiş câhillerdir. Kur’ân-ı kerîme uyduklarını sanıyorlar. Hâlbuki, nefslerine ve şeytâna uymaktadırlar. Herkesi de Kur’ândan ve hadis-i şeriflerden ma’nâ çıkarmağa kışkırtıyorlar. Bu ahmaklara, art niyetlilere aldanmamalıdır. Her Müslüman, “Ehl-i sünnet” i’tikâdında olmalı ve dört mezhebden birine uymalıdır. Dört mezhebin kolay taraflarını araşdırıp, birbirine karışdırmağa “Telfîk” denir. Nefse ve şeytâna uyarak, telfîk yapmak yasakdır. Ancak, ihtiyâc, zaruret olduğu zaman, bir iş için câiz olur. Din adamı geçinen câhil kimse ile müctehid olan âlimler arasındaki fark, yer ile gök arası gibidir. Hattâ şeytân ile melek arasındaki fark gibidir. Fakat, gâfil, ahmak ve nefslerine bağlı olduklarından, kendilerini âlim, kâmil sanıyorlar. Böyle din adamını şeytân aldatmış olduğundan, müctehidleri taklîd etmek istemiyor. Böyle câhile “Mezhebsiz” denir. Bunlar, ya nefislerinin esiri olmuş zavallı kimselerdir ya da bazı dış mihrakların dini bozmak için kullandıkları maşalardır.
|