|
SE’ÂDET-İ EBEDİYYE KİTÂBINDA S 765 — SÂBİT BİN KAYS “radıyallahü anh”: Ensâr-ı kirâmdandır. Resûlullahın hatîbi idi. Bütün gazâlarda bulundu. Hazret-i Ebû Bekr zemânında, Arabistânın ortasındaki Yemâme cenginde şehîd oldu. 644, 1013, 1152. 766 — SA’D BİN EBÎ VAKKÂS “radıyallahü anh”: Mâlik bin Übeyd bin Abd-i Menâf bin Kâ’b bin Zühre bin Hakîm bin Mürre torunudur. İlk müslimân olanların yedincisidir. Cennetle müjdelenen on kişiden biridir. Onyedi yaşında müslimân oldu. Mekkede nemâz kılarlarken, alay eden kâfirin başına deve kemiği atarak ilk kâfir kanı akıtan bu oldu. Bütün gazâlarda bulundu. Düşmana ilk ok atan budur. Îrânı alan, Kadsiye zaferini kazanan ordunun başkumandanı idi. Sonra Irâk vâlîsi oldu. Hazret-i Osmân zemânında Kûfe vâlîsi oldu. Deve ve Sıffîn muhârebelerine karışmadı. Ellibeş 55 [m. 675] senesinde vefât etdi. Medîne-i münevverededir. 510, 607, 643, 1010, 1084. 767 — SA’D BİN MU’ÂZ “radıyallahü anh”: Evs kabîlesinin reîsi idi. Hicretden evvel Medînede îmân etdi. Bedr, Uhud ve Hendek gazâlarında bulundu. Beşinci yılda, Hendekde aldığı yaradan vefât etdi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buna çok ağladı. Cenâze nemâzını kendisi kıldırdı. Hadîs-i şerîflerle medh edilmişdir. 506, 693, 1003. 768 — SA’DÜDDÎN-İ CEBÂVÎ: Sa’dî tarîkatinin reîsidir. Babası, Mûsâ Şeybânîdir. Şâmda Havran ile Kuds arasında Cebâ kasabasındandır. Üç vâsıta ile Ebû Medyen-i Magribîden feyz almışdır. Yediyüz 700 [m. 1300] senesinde vefât etmişdir. 769 — SA’DÜDDÎN-İ KAŞGARÎ: Molla Câmi’nin üstâdı, Nizâm-i Hâmûşun halîfesidir. Bu da, Alâüddîn-i Attârın talebesi idi. Vefâtı 860 dadır. 720. 770 — SA’DÜDDÎN-İ MUHAMMED HAMEVÎ: Büyük Velîdir. Necmüddîn-i kübrâdan feyz almışdır. Sadr-eddîn-i Konevî ile de sohbet etmişdir. (Mahbûbül-muhibbîn) kitâbı meşhûrdur. 650 [m. 1252] senesinde vefât etmişdir. 771 — SA’DÜDDÎN-İ TEFTÂZÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Mes’ûd bin Ömer, en büyük şâfi’î âlimlerindendir. 722 [m. 1322] de Horâsânda, Teftâzânda tevellüd, 792 [m. 1389] de Semerkandda vefât etdi. (Mutavvel) kitâbı, (Telhîs) şerhi olup, bedî, beyân, me’âni ve belâgat ilmlerini bildirmekdedir. 1309 İstanbul baskısı nefîsdir. (Telhîs)i Celâlüddîn Muhammed Kazvîni yazmış, 739 da vefât etmişdir. (Akâid-i Nesefî şerhı) meşhûrdur. Sadr-üş-şerî’anın (Tenvîh) kitâbına şerhı olan (Telvîh) kitâbından, imâm-ı Rabbânînin ders verdiği, (Berekât)da, Bedî’uddîn isminde yazılıdır. İlm-i kelâmda yazdığı (Mekâsıd) kitâbı ve buna yapdığı şerhı çok kıymetlidir. 1062, 1183. 772 — SA’DÎ ÇELEBİ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Sa’dullah bin Îsâ, Kastamonilidir. İstanbul kâdîsı ve müftîsi idi. Kemâl pâşa zâdeden sonra, onuncu Şeyh-ul-islâm oldu. 945 [m. 1539] de vefât etdi. Eyyûbdedir. Beydâvî tefsîrine ve (İnâye) adındaki Hidâye şerhine ve Fîrûzâbâdî Kâmûsuna yapdığı hâşiyeleri çok kıymetlidir. 511. ci sıraya bakınız! 1084, 1125. 773 — SA’DÎ ŞÎRÂZÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Müslih-ud-dîn şeyh Sa’dî, Ehl-i sünnet âlimlerindendir. Tesavvuf büyüklerindendir. 589 [m. 1193] da Şîrâzda tevellüd ve 691 [m. 1292] de orada vefât etdi. Abdülkâdir-i Geylânînin halîfesinin talebesidir. İlm öğrenmekle, tâlibleri irşâdla ve kâfirlerle cihâdla uğraşdı. Nazm ve nesr üzere kitâblar yazdı. (Gülistân) kitâbında Etabekler devletinin beşinci sultânı Ebû Bekr bin Sa’di çok medh etmekdedir. (Gülistân) ve (Bostân) kitâbları çeşidli dillere terceme edilmişdir. Ondört kerre hacca gitdi. Haçlı ordularına esîr düşdü. Şîrâzdaki Etabekler devleti 543 den 662 ye kadar devâm etdi. 621, 955. 774 — SADREDDÎN-İ KONEVÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebülme’âlî Muhammed bin İshak, Sôfiyye-i aliyyeden ve şâfi’î kelâm âlimlerindendir. Konyalıdır. Üvey babası olan Muhyiddîn-i Arabîden feyz aldı. Celâleddîn-i Rûmînin ve Sa’îdeddîn-i Fergânînin hocaları idi. 671 [m. 1272] senesinde vefât etdi. Konyadadır. 964. 775 — SADR-ÜŞ-ŞEHÎD HÜSÂMEDDÎN “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Dörtyüzonikinci [412] sırada Hüsâmeddîn Ömere bakınız! 776 — SADR-ÜŞ-ŞERÎ’A-İ SÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ubeydüllah bin Mes’ûd bin Tâc-üş-şerî’a Ömer, Burhân-üş-şerî’a Mahmûd bin Ubeydüllahın kızının oğludur. Birinci Sadr-üş-şerî’a Ahmed bin Ubeydullah, anasının da, babasının da dedesidir. Dedesinin (Vikâye) kitâbını hem şerh etmiş, hem de kısaltmışdır. Kısaltdığına (Muhtasar-ı Vikâye) veyâ (Nikâye) adını vermişdir. Bunun (Vikâye şerhı)ne çeşidli hâşiyeler yapılmışdır. Bunlar arasında, Ehî Çelebînin ve Hasen Çelebînin ve imâm-ı Birgivînin hâşiyeleri meşhûrdur. (Tenkîh) ve bunun şerhi (Tevdîh) üsûl kitâbları çok kıymetlidir. 750 [m. 1349] de Buhârâda vefât etdi. Hasen bin Muhammed Çelebî, molla Fenârî neslinden olup, 886 da vefât etmişdir. 269, 1084. 777 — SAFİYYE “radıyallahü anhâ”: Resûlullahın halasıdır. Halaları arasında yalnız bu îmâna geldi. Zevci Hâris, nübüvvetden evvel ölmüş, Hadîce-tül-kübrânın kardeşi Avvâm ile nikâhlanmış, Zübeyr tevellüd etmişdi. Safiyye, Hendek gazvesinde bir yehûdî öldürüp, ganîmetden hisse aldı. 20 [m. 641] senesinde yetmişüç yaşında Medînede vefât etdi. 1198. 778 — SAFİYYE “radıyallahü anhâ”: Hayber yehûdîlerinin başı olan Huyey ibni Ahtabın kızı idi. Hayberde bir yehûdîye nişanlı idi. Sonra çok zengin olan Kenâne bin Hakîk ile evlenmişdi. Hicretin yedinci senesinde Hayber feth olundukda Safiyye de esîr edilmişdi. Resûlullahın hissesine düşüp âzâd buyurdu. Îmân eyledi ve Resûlullahın nikâhı ile şereflendi. 50 [m. 670] senesinde Medînede vefât etdi. 166. 779 — SAFİYYÜDDÎN-İ ERDEBÎLÎ: Tanınmış tesavvufculardandır. Muhammed Geylânîden feyz almışdır. Yediyüzotuzbeş 735 [m. 1335] senesinde Erdebilde vefât etdi. Hâcı Bayrâm-ı velînin feyzi, Erdebîlî yolundan gelmekdedir. Erdebil, Tebrîz civârında bir kasabadır. 1087, 1175. 780 — SALÂH [İbni]: İbni Salâh Osmân şâfi’î şehr-i zûrî, 643 [m. 1277] de vefât etdi. 781 — SA’ÎD BİN CÜBEYR “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Tâbi’înin büyüklerindendir. Hadîs ve tefsîrde bir dâne idi. 95 [m. 714] de Vâsıtda vefât etdi. 440, 677. 782 — SA’ÎD BİN MENSÛR “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hadîs âlimlerindendir. Horâsânlıdır. 229 [m. 844] senesinde Mekkede vefât etdi. 392. 783 — SA’ÎD BİN MÜSEYYİB “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebû Muhammed Medenî, Tâbi’înin büyüklerinden ve Medînedeki yedi büyük âlimdendir. Onbeşinci [15] senede tevellüd, 91 [m. 710] senesinde Medînede vefât etdi. Kırk hac yapdı. 66, 628, 641, 1014. 784 — SA’ÎD BİN ZEYD “radıyallahü anh”: Aşere-i mübeşşeredendir. Dedesi Amr, hazret-i Ömerin amcasıdır. Yine bunun kayın birâderi ve eniştesi idi. Bedrden başka gazâlarda bulundu. Yermük muhârebesinde ve Şâmın fethinde bulundu. 51 [m. 671] senesinde vefât etdi. 510. 785 — SA’ÎDEDDÎN-İ FERGÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed bin Ahmed, Sôfiyye-i aliyyeden ve fıkh âlimlerindendir. Necîbeddîn Alî Şîrâzîden, bu da Şihâbüddîn-i Sühreverdîden ve Sadreddîn-i Konevîden feyz aldı. 699 [m. 1299] senesinde vefât etdi. (Füsûs)u şerh etmişdir. (Menâhic-ül-ibâd) fıkh kitâbını dört mezhebe göre fârisî yazmışdır. 1988 senesinde, Hakîkat Kitâbevi tarafından, ofset baskısı yapılarak neşr edilmişdir. 786 — SA’LEBE: Sa’lebe bin Ebî Hâtıb, Ensârdan idi. Bedr gazâsında bulunmadı. Tefsîrlerin çoğuna göre, (Hazret-i Osmân zemânında vefât etdi. Malının çok olması için düâ istedi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Kanâ’at et!) buyurdu. Düâ için, tekrâr tekrâr isrâr etdi. Düâ buyurunca malı, hayvânları çoğaldı. Onlarla uğraşıp nemâza gelmez oldu. Resûlullahın gönderdiği zekât toplama me’mûrlarına zekât vermedi. Hakkında Tevbe sûresinin yetmişaltıncı [76] âyeti nâzil oldu. Bunu işitince, sadakasını getirip yalvardı ise de, kabûl buyurulmadı. (Sa’lebeye yazıklar olsun!) hadîs-i şerîfine hedef olmak felâketine dûçâr oldu.) Yukarıdaki âyet-i kerîmenin çeşidli kimseler hakkında geldiği ve bunlardan Sa’lebe bin Ebî Hâtıbın meşhûr olduğu (Beydâvî) hâşiyesinin tercemesi olan (Tibyân) tefsîrinde ve (Hüseynî), (Ebüs-sü’ûd) ve (Râzî) tefsîrlerinde uzun yazılıdır. (El-isâbe fî-temyîz-is-sahâbe)de birinci cüz, yüzdoksansekizinci sahîfede diyor ki, (Münâfık olan Sa’lebe, Bedr gazâsında bulunan Sa’lebe “radıyallahü anh” değildir. Çünki, Bedr gazâsında bulunan Sa’lebenin Uhud gazâsında şehîd olduğunu İbni Kelbî bildirmekdedir. Bundan başka, Ahmed bin Mûsâ ibni Merdeveyh tefsîrinde yazdığı üzere, ibni Abbâs “radıyallahü anh”, Sa’lebenin zekât vermediğini anlatırken, Sa’lebe bin Ebî Hâtıb demekdedir. Bedr gazâsında bulunan ise Sa’lebe bin Hâtıbdır. Bundan başka, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Bedr gazâsında ve Hudeybiyede bulunanların hiçbiri Cehenneme girmez!) buyurdu. Bunlardan biri münâfık olabilir mi?) Bunun gibi, iki Hâtıb vardır. (Tefsîr-i Mazherî)de, Nisâ sûresinin altmışbeşinci âyetinde diyor ki, (Hâtıb ibni Ebi Beltea muhâcirînden idi. Bedr gazâsında bulundu. [Otuz senesinde vefât etdi.] İkincisi, Hâtıb ibni Beltea ise, Ensârdan olup, bir münâfık idi.) Eshâb-ı kirâmın hepsi Cennete gireceklerdir. Allahü teâlâ, hepsinden râzı olduğunu bildirmişdir. Bu müjde, hepsinin îmân ile öleceklerini haber vermekdedir. Fekat, aşere-i mübeşşereden başkasının îmân ile öleceği önceden bilinemezdi. Çünki, aralarına karışmış olan münâfıkları Resûlullahdan başka kimse bilmezdi. Bu münâfıklar îmânsız gitdi. Resûlullahın vefâtından sonra, Eshâb-ı kirâmdan hiçbiri mürted olmadı. Hepsi Sahâbî olarak öldü. Cennete gitdiler. 64. 787 — SA’LEBÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebû İshak Ahmed bin Muhammed, fıkh âlimidir. Nîşâpûrda tevellüd, 427 [m. 1035] de orada vefât etdi. 416. 788 — SÂLİH GÜLÂBÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: İmâm-ı Rabbânî “kuddise sirruh” hazretlerinin eshâbındandır. İbrik tutmak hizmetini görürdü. Kemâle yetişdi. İrşâda izn verildi. Mevlânâ Muhammed Sâlih bir mektûbunda diyor ki: (O mukaddes makâmın süpürgecilerinin en aşağısı olan Muhammed Sâlih, o kapının hizmetcilerine arz ederim ki, bu garîb zerre, o makâmın kölelerinin sadakasına kavuşarak, muhlislerinize ihsân buyurduğunuz hâller içindeyim. Hep tecellîlerle şereflenmekdeyim. Her tecellîde, başka bir fenâ hâsıl olmakdadır. Bir tecellîde, bundan başka tecellî olmaz sanıyorum. Bu sonsuz tecellîlerden anlaşılıyor ki, ismlerde ve sıfatlarda ayrı ayrı seyr edip ilerlemek nasîb olmakdadır. Böyle ayrı ayrı tecellîlerle, bu yolda ilerlemek pek güc olacakdır. O hakîkî kıblenin kapısına sığınarak, bu hiçbirşeye yaramıyan beceriksizi, alçak olan yerinden kaldırdığınız, böyle şerefli hâllere ulaşdırdığınız ve bu alçağın hâtırına, hayâline bile gelmiyen ni’metlere kavuşdurduğunuz gibi, lutf ve ihsân buyurarak, husûsî bir teveccühünüz ile, bu yolun sonuna ulaşdırmanızı, noksânlıkdan, yolda kalmakdan kurtarmanızı, kendi murâdlarından, isteklerinden vaz geçerek, Allahü teâlânın rızâsından başka hiçbirşey söylememek, yapmamak ve düşünmemek se’âdetine kavuşdurmanızı, yalvarırım. Arayanların özlediği o yüksek teveccühünüz ve ihsânınız olmadıkça, bunlara kavuşmak imkânsızdır. Ucu bucağı olmıyan, o merhamet deryânızdan bu fakîre birkaç damla serpmekle şereflendireceğinizi ümmîd ediyorum. Bunları yazmak, bunları istemek, bu alçak için çok yersiz olduğunu düşünüyorum. Bu garîbi, doğru olarak, size lâyık olarak sevebilmekle şereflendiriniz. İnsanı, bütün se’âdetlere, bütün yüksekliklere kavuşduracak, ancak, sizi böyle sevebilmekdir. Allahü teâlâ, sizin yetişdirme, yükseltme gölgenizi, bütün insanların başları üstünden ayırmasın! Âmîn.) Mevlânâ Sâlih, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin hergün ve her gece yapdığı ibâdetleri ve vazîfeleri, mubârek oğullarının işâret ve emrleri üzerine, toplamış ve yazmışdır. Bir yerinde diyor ki, (İbâdetlerinin, vazîfelerinin hepsini yapmaklığım için izn vermelerini ricâ etdim. Yapılacak, uyulacak iş yalnız Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” yapdıklarıdır. Bunları, hadîs kitâblarından öğrenip, hepsini yapmağa çalışmalı buyurdu. Efendim sizin her hareketiniz, her işiniz, o insanların ve cinnin en yükseğinin işleri gibidir dedim. Evet öyledir. Ammâ, her yapacağınızı iyi düşününüz! Sünnete uygun olan her sözü, her işi yapınız. Uygun olmıyanı yapmayınız, buyurdu.) Mevlânâ Sâlih, 1038 [m. 1628] senesinde Hindistânda vefât etdi. 716. 789 — SÂLİH “aleyhisselâm”: Semûd kavmine gönderilen Peygamberdi. Bunlar, Hicâz ile Şâm arasında idi. Âd kavminden sonra idiler. Putlara, heykellere tapıyorlardı. Dinlemediler, inanmadılar. Kayadan deve çıkdı, yavruladı. Yine inanmadılar. Deveyi öldürdüler. Dağları, taşları oyup, sağlam sığınaklar yapdılar. Sâlih “aleyhisselâm”, îmân eden birkaç kişi ile, Mekkeye veyâ Kudüse gitdi. Kâfirlere gökden azâb gelip helâk oldular. 1128. 790 — SÂM: Nûh aleyhisselâmın büyük oğlu idi. Keldânîler, Âsûrîler, Süryânîler, Finikeliler, İbrânîler ve Arablar, bunun soyundandır. 1128, 1157. 791 — SAN’ÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Abdüllah bin Îsâ, Yemen âlimlerindendir. (Seyf-ül-hindî fi-ibâneti tarîkatiş-şeyhinnecdî) kitâbında vehhâbîleri red etmekdedir. Bu kitâbı 1218 [m. 1803] senesinde yazmışdır. 792 — SAN’ÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Abdürrazzâk Ebû Bekr San’ânî, fıkh âlimidir. Yüzyirmiyedide [127] tevellüd ve 211 [m. 826] de vefât etmişdir. (El-musannef) kitâbı 1392 [m. 1972] de Beyrutda basılmışdır. Altı cilddir. 793 — SEDİDEDDÎN-İ KAŞGARÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed, 705 [m. 1305] de vefât etdi. (Münye-tül-musallî) fıkh kitâbı meşhûrdur. 794 — SEHL-İ TÜSTERÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebû Muhammed Sehl bin Abdüllah, Sôfiyye-i aliyyedendir. 200 [m. 815] senesinde tevellüd, 283 [m. 896] de Basrada vefât etdi. 22, 607, 689, 694, 788. 795 — SEHL BİN SA’D “radıyallahü anh”: Ensârî ve Sâ’idî, Eshâb-ı kirâmdandır. Resûlullahın vefâtında onbeş yaşında idi. Seksensekiz 88 [m. 707] senesinde vefât etdi. Medîne-i münevverede en son vefât eden Sahâbî budur. 441. 796 — SELÂMÎ EFENDİ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Selâmî Alî efendi, İstanköy müftîsi iken Zâkirzâde Abdüllah efendiden hilâfet almışdır. Kısıklıda tekke, Selâmsızda ve Acıbâdemde ve Bulgurluda birer câmi’ ve Bursada bir tekke yapdırmışdır. 1104 [m. 1693] senesinde vefât edip Kısıklıda defn edilmişdir. Pîrdâşi olan seyyid Osmân efendi, Üsküdâr Atpazarında bir câmi’ yapdırmışdır. [1103] de vefât etmişdir. Selâmî efendinin halîfesi Kütâhyalı seyyid Alî Fenâyî efendi, eski vâlide câmi’ine yakın bir tekke ve mescid yapmışdır. Mağnisâda da bir câmi’i vardır. Baltacı Muhammed pâşanın Rusya seferinde bulunarak bayrak taşımışdır. 1151 [m. 1738] de vefât etmişdir. Kendi adındaki câmi’i yanındadır. 797 — SELÎM CİHÂNGÎR ŞÂH “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hindistândaki Tîmûr sultânlarının dördüncüsüdür. Ekber şâhın oğlu, Hurrem Şâhcihânın babasıdır. 977 [m. 1569] de tevellüd edip, [1014] de babasının yerine geçdi. 1037 [m. 1627] de vefât etdi. Lâhordadır. İmâm-ı Rabbânî hazretlerini 1027 de habs etdi. İki sene sonra pişmân olup özr diledi. Fekat iki sene dahâ askerde bırakdı. Hindistânda ingilizlere ilk ticâret te’sisleri veren budur. Yerine geçen oğlu, otuzbir sene hükûmet sürmüş ve sekiz sene Egrede habs olmuşdur. Zevcesi için burada yapdırmış olduğu (Tâc mahal) türbesine [1076] da defn edilmişdir. 400, 1087, 1106, 1120. 798 — SELÎM HÂN-I “rahmetullahi teâlâ aleyh”: İslâm halîfelerinin yetmişdördüncüsü ve Osmânlı pâdişâhlarının dokuzuncusudur. İkinci Bâyezîd hânın oğlu, sultân Süleymân hânın babasıdır. Hilâfeti Osmânlı pâdişâhlarına bağlıyan budur. 875 [m. 1470] de tevellüd, 926 [m. 1520] da vefât etdi. Fâtihde sultân Selîm câmi’i bağçesindedir. [918] de Çaldıranda Îrân şâhı İsmâ’îl-i Safevîyi mağlûb ederek, bozuk inanışlarının yayılmasını önledi. Böylece islâmiyyete büyük hizmet etdi. Tebrîzi de aldı. [922] de İstanbulda ilk tersâneyi yapdı. Burada gemiler inşâ edildi. 923 [m. 1517] de Mısrı aldı. Haremeyn-i şerîfeyn de ele girmiş oldu. Hutbelerde, (Mekke ve Medînenin hizmetcisi) diye ismini okutdu. Mısrdaki son Abbâsî halîfesi olan Ya’kûb bin Müstemsîk-billahdan emânetleri alarak halîfe oldu. Büyük donanma yapdı. [926] da Çorlu ovasında hastalanarak vefât etdi. Sekiz buçuk senede devleti iki kat büyütdü. Yavûz adını kazandı. Türbesinin yanındaki bir türbede, kızı Hadîce sultân ile bunun da kızı Hânım sultân vardır. Başka bir türbede, sultân Süleymânın vâlidesi Hafsa sultân ile sultân Süleymânın üç oğlu Murâd, Mahmûd ve Abdüllah efendiler vardır. Bir türbede de sultân Abdülmecîd hân medfûndur. Kızı Şâh sultân, Dâvütpâşada bir câmi’ ve tekke ve Eyyûbde Bahâriyye caddesi ile deniz arasında (Şâh Sultân câmi’i)ni ve yanında, ilk şeyhi Merkez efendi olan tekkesini [963] de yapdırmış olup, bu câmi’ yanındaki türbededir. Selîm hânın kızkardeşi Gevher Mülûk sultânın kızı Nesli-şâh sultân, Edirnekapıda ve İstinyede birer câmi’ yapdırmışdır. Zevci İskender beğ ile birlikde Eyyûbde zâl Mahmûd pâşa câmi’i yanındadır. Gevher Mülûk sultân ve zevci Muhammed beğ de buradadır. 487, 500, 504. Çaldıran bozgununda Anadoluya dağılan kızılbaşlardan yirmibin kadarı Bozok şeyhi Celâl adında bir sapık yanında toplanarak Turhalda ısyân etdiler. Ankaraya yürüdüler. Mer’aş vâlîsi Şâhsuvâr oğlu Alî beğ, 926 da bunları imhâ etdi. Böyle kızılbaş ısyânlarına (Celâlî vak’ası) denildi. 1099. 799 — SELÎM HÂN-III “rahmetullahi teâlâ aleyh”: İslâm halîfelerinin doksanüçüncüsü ve Osmânlı pâdişâhlarının yirmisekizincisidir. Sultân üçüncü Mustafânın oğludur. 1175 de tevellüd etdi. 1203 [m. 1789] de amcası birinci Abdülhamîd hândan sonra halîfe oldu. [1222] de ingiliz câsûslarının teşvîki ile, yeniçeri zorbaları ısyân ederek tahtdan indirildi. 1223 [m. 1808] de Topkapı serâyında şehîd edildi. Halîm, selîm ve çok zekî idi. Dâhilde, hâricde düşmanların saldırdığı sırada tahta çıkdı. Vehhâbîlik bunun zemânında ortaya çıkdı. Yeni, modern ordu kurmağa başladı. [1205] de Bahriye mektebi ve Halıcıoğlunda mühendis ve topçu mektebleri yapdı. Üsküdârda Selimiyye kışlasını ve [1220] de Selimiyye câmi’ini ve Çiçekçi câmi’ini yapdı. Eyyûb câmi’ini yeniden büyük olarak yapdı. Bunu önce Fâtih, küçük yapdırmışdı. Karaca-Ahmedde Miskînler tekkesi denilen (Dedeler Mescidi)ni yapdı. Küçük Mustafâ pâşada (Gül câmi’i)ni kiliseden çevirdi. Yeni bölükler kurdu. Tâm islâhata başlıyacağı sırada şehîd edildi. Lâleli câmi’i yanında, babasının türbesindedir. Yerine amcasının oğlu sultân dördüncü Mustafâ hân ve bir yıl sonra bunun kardeşi, ikinci Mahmûd hân geçdi. 406, 460, 1062, 1137, 1152, 1173. 800 — SELMÂN-I FÂRİSÎ “radıyallahü anh” İsfehânlı idi. Mecûsî idi. Îrânda iken kiliseye girip hıristiyan oldu. Anadoluya kaçıp, kiliselerde hizmet etdi. Şâma geldi. Medînede âhır-zemân Peygamberinin çıkacağını bir papasdan işitdi. (İncîl)i öğrendi. Âlim oldu. Medîneye girerken, köle yapdılar. Hicretden sonra, Medîneye gelerek, evvelce işitmiş olduğu alâmetleri gördü. Hemen îmân etdi. Çok hâlis müslimân oldu. Ehl-i beytden sayıldı. Hendek gazâsında, hendek kazılmasını istedi. Ondan sonraki gazâların hepsinde bulundu. Hazret-i Ömer zemânında Medâyn vâlîsi oldu. Resûlullahın huzûrunda ve sohbetinde kemâle geldi. Zâhir ve bâtın ilmlerinde çok yüksek derecelere kavuşdu. Eshâb-ı kirâmın hepsi de böyle olmuşdu. Fekat, Resûlullahdan herkes, kendi kâbiliyyeti ve kapasitesi kadar feyz alırdı. Hazret-i Ebû Bekrin kavuşduğu derecelere hiçbir Sahâbî kavuşamadı. Selmân-ı Fârisî, Resûlullahdan sonra, hazret-i Ebû Bekrin sohbetinde ve hizmetinde de çok bulunarak, hazret-i Ebû Bekrin almış olduğu kemâlâtdan da ba’zılarına kavuşdu. Resûlullaha kendi kalbi ile bağlanmış olduğu gibi, hazret-i Ebû Bekrin dahâ parlak olan kalb aynası ile de bağlanarak, dahâ çok feyzlere, ma’rifetlere kavuşdu. İkiyüzelli yaşında Medâynda, bir rivâyete göre, 33 senesinde vefât etdi. 47, 313, 487, 969, 1126. 801 — SEMHÛDÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Nûr-üd-dîn Alî bin Abdüllah, 844 [m. 1440] de Mısrda tevellüd, 911 [m. 1506] de Medînede vefât etdi. Şâfi’îdir. Şerîflerdendir. Mescid-i Nebînin ta’mîri, kütübhâne inşâsı ile uğraşdı. Çok kitâb yazdı. (Hülâsa-tül-vefâ) ve (Cevâhir-ul-akdeyn) kitâblarını okuyan, İbni Teymiyyenin ve Vehhâbîlerin bozuk yola sapmış olduklarını iyi anlar. 458. 802 — SEMNÂNÎ: Doksanyedinci sırada, Alâüddevle ismine bakınız! 803 — SENÂÜLLAH-İ PÂNİ-PÜTÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed Senâüllah, Şeyh Celâl-i kebîr-i Çeştînin onikinci torunudur. Hazret-i Osmân bin Affân soyundandır. Hanefî, Mazherîdir. Binyüzkırküç [1143] senesinde Hindistânda Pâni-püt şehrinde tevellüd etdi. Yedi yaşında Kur’ân-ı kerîmi ezberledi. Naklî ve aklî ilmlerde ihtisâs kazandı. Delhîye giderek Şâh Veliyyullah-i Dehlevîden hadîs ilminde kemâle geldi. Önce mevlânâ Muhammed Âbid-i Semânînin, bundan sonra, Mazher-i Cân-ı Cânânın teveccühleri ile büyük Velî oldu. Sonra, vatanına gidip, ölünceye kadar kâdîlık ile hizmet etdi. 1225 [m. 1810] de Pâni-püt şehrinde vefât etdi. Mazher-i Cân-ı Cânân hazretlerinin zevcesinin kabri yanındadır. Şeyh Celâlüddîn de orada büyük bir türbededir. Otuzdan fazla kitâb yazmışdır. (Tefsîr-i Mazherî)si arabîdir. 1384 [m. 1964] senesinde Delhîde basılmışdır. On cilddir. Büyük fıkh kitâbı ve (İrşâd-üt-tâlibîn) tesavvuf kitâbı da çok kıymetlidir. Farîsî (Mâ-lâ-büdde) fıkh kitâbı 1409 [m. 1989] da Hakîkat kitâbevi tarafından da basdırılmışdır. (İbn-ül-hüdâ) adı ile meşhûr oldu. Mazher-i Cân-ı Cânân buyurdu ki, (Kıyâmet günü, bana, ne getirdin denilince, Senâ-üllah-ı pânipütîyi getirdim, diyeceğim.) Muhammed Âbid hazretleri, Abdül’ehad hazretlerinin talebesidir. Abdül-ehad hazretleri de, Muhammed Sa’îd-i Fârûkî hazretlerinin oğlu ve talebesi olup, 1126 [m. 1714] de vefât etmişdir. (Gülşen-i vahdet) adındaki fârisî mektûbâtı, 1386 [m. 1966] da Karaşide basılmışdır. 165, 263, 390, 461, 604, 992, 993, 1085, 1133. 804 — SERAHSÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Şems-ül-eimme Ebû Bekr Muhammed bin Ahmed, Türkistândaki islâm âlimlerindendir. 483 [m. 1090] de vefât etdi. On sene habsde kaldı. Habsde iken yazdığı (Usûl) kitâbı ve (Câmi’-i kebîr) ve (Câmi’-i sagîr) ve (Siyer-i kebîr), (Muhtasar-ı Tahâvî) şerhleri ve (Mebsût) adındaki (Kâfî şerhi) ve (Muhît) kitâbları meşhûrdur. 444, 786. 805 — SEVDE “radıyallahü anhâ”: Sevde binti Zem’a, Resûlullahın üçüncü zevcesidir. Zevci ile îmâna gelip Habeşistâna hicret etmişlerdi. Mekkeye dönünce zevci vefât etdi. Resûlullah önce hazret-i Âişeyi, sonra Sevdeyi nikâhladı. Sevdeyi Mekkede, hazret-i Âişeyi ise Medînede evine aldı. Yaşlı olduğundan Medînede sırasını hazret-i Âişeye bağışladı. Hazret-i Ömer zemânında vefât etdi. 349. 806 — SEYFEDDÎN-İ FÂRÛKÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed Ma’sûm-i Fârûkînin altı oğlu da kemâle gelmiş, vilâyet-i hâssa-i Muhammediyyeye kavuşmakla şereflenmişlerdir. Bunlardan Muhammed Seyfeddîn, tesavvuf bilgilerinin mütehassısı idi. (Muhyis-sünne) adı ile meşhûr oldu. Binkırkdokuz [1049] senesinde Serhend şehrinde tevellüd, 1096 [m. 1684] da orada vefât etdi. Mubârek babasının türbesinin birkaçyüz metre cenûbundaki büyük türbededir. Çok kerâmetleri görüldü. (Açlık çekmeğe lüzûm yokdur. Açlık ve nefsle mücâhede hârika ve kerâmeti artdırır. Evliyânın sohbeti ise, kalbe zikr etmeği yerleşdirir. Sünnete tâbi’ olmağı kolaylaşdırır) buyururdu. Her sâat emr-i ma’rûf yapardı. Bindörtyüz Velî yetişdirdi. (Mektûbât-ı Seyfiyye) adındaki kitâbı, 1331 [m. 1913] de Haydarâbadda basılmışdır. İçinde yüzdoksan [190] mektûb vardır. 969, 1075, 1170. 807 — SEYYİD ABDÜLHAKÎM EFENDİ: [14]. cü sıradadır. 808 — SEYYİD ABDÜLLAH “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Abdüllah-i Şemdînî, Hâlid-i Bağdâdînin Süleymâniyye kazâsındaki medresede arkadaşı ve talebesinin büyüklerindendir. 1229 da ruhsat aldı. Abdülkâdir-i Geylânînin onuncu torunu ve Tâhâ-i Hakkârînin amcasıdır. Şemdinanın Nehri köyünde medfûndur. 922, 969, 1181. 809 — SEYYİD ABDÜRRAHMÂN “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Zebîd müftîsi idi. Vehhâbîleri red eden kitâbı meşhûrdur. 454. 810 — SEYYÎD EMÎR GİLÂL “rahmetullahi teâlâ aleyh”: 298. ci sırada, Emîr Gilâl ismine bakınız! 811 — SEYYİD FEHÎM EFENDİ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: İslâm âlimlerinin büyüklerinden ve Sôfiyye-i aliyyedendir. Tâhâ-i Hakkârînin sohbetinde kemâle geldi. Seyyid Tâhâ “kuddise sirruh”, 1269 [m. 1852] de vefât edince, kardeşi olan seyyid Muhammed Sâlihi ziyâret ederdi. Muhammed Sâlih [1281] de vefât etdi. Nehride Seyyid Tâhâ yanındadır. Fazla bilgi almak için, (Abdülhakîm Efendi) ve (Tâhâ-yı Hakkârî) “rahmetullahi teâlâ aleyh” ismlerini okuyunuz! Seyyid Fehîm efendi [1241] de tevellüd, 1313 [m. 1895] de vefât etdi. Vanda, Müküs kazâsının Arvâs köyünde medfûndur. Babası, molla Abdülhamîd efendidir. Vâlidesi Âmine hânım, hâcı İbrâhîm efendinin kızıdır. Dedesi seyyid Abdürrahmân, seyyid Abdülhakîm efendinin dedesinin dedesidir. Seyyid Fehîm efendinin kardeşi Molla Safiyyüddînin torunu Abdülhamîd efendi [m. 1967] de hayâtda idi. 291, 922, 969, 1072, 1101. 812 — SEYYİD KUTB: 1321 [m. 1903] de Mısrda doğdu. Kâhire ilm enstitüsünde okudu. Önce sosyalist fikrlerini yaydı. Sonra din adamı şekline girerek, eski Kâhire müftîsi ve mason locası başkanı olan Abduhun dinde reformist yolunu tutdu. Bütün kitâblarında olduğu gibi, (Fî-zılâl-il-Kur-ân) ismindeki tefsîrinin birinci cildinde de, cihâdın bir kısmını kabûl, esâs kısmını inkâr etmekde, (İnsanların dîne girmelerini kolaylaşdırmak için cihâd edilmez) demekdedir. Seyyid Kutb hakkında bize sorulanları ve cevâbları, (Fâideli Bilgiler) kitâbında uzun yazılıdır. Lütfen oradan okuyunuz! (Cihâd, zulm edenlere ve zâlimlere karşıdır) meâlindeki âyet-i kerîmeyi ileri sürerek hükûmetlere karşı ayaklanmağa, ısyâna ve fitne çıkarmağa kışkırtmakdadır. Hâlbuki, zâlim sultânlara, hattâ kâfir hükûmetlere bile ayaklanmağı dînimiz yasak etmekdedir. Böyle ayaklanmak, cihâd değil, ahmaklıkdır. Böyle zemânlarda yapılacak cihâd, islâm bilgilerini yaymak, îmânlı gençlik yetişmesine çalışmakdır. Hac sûresinin otuzdokuzuncu âyetinde meâlen, (Mü’minlere saldıran zâlimlerle cihâd etmeğe izn verildi) buyruldu. Mekkede kâfirler, müslimânlara, zulm edip, öldürünce, bunlarla döğüşmek için, tekrâr tekrâr izn istediler. İzn verilmedi. Medîneye hicret edince, bu âyet gelerek, yeni kurulan islâm devletinin, Mekkedeki zâlimler ile cihâd etmesine izn verildi. Bu âyet, müslimânların kâfir, zâlim hükûmete isyân etmesi için değil, islâm devletinin, insanların islâm dînini işitmelerine, müslimân olmalarına mâni’ olan, zâlim diktatörlerin orduları ile cihâd etmesine izn vermekdedir. Seyyid Kutbun bu câhilce, ahmakca yazıları, Mısrda fitne çıkarmasına, onbinlerce müslimânın zindânlarda çürümelerine, çoklarının ölmesine sebeb oldu. Bu fâci’a ve fitnelerin cezâsını kıyâmetde çekecekdir. Câhilce davranışları ve gâfilce yazıları ile devlete karşı ihtilâle sebeb olduğu için, kendisi de 1386 [m. 1966] da i’dâm edildi. İlmi, aklı ve ihlâsı olmıyan din adamları târîh boyunca, hep böyle felâketlere sebeb olmuşlardır. İslâm bilgilerini sessizce yayan ilmli ve akllı din âlimleri, hep başarı sağlamışlardır. Kâdı zâde Ahmed efendi, (Birgivî vasıyyetnâmesi) şerhinde 200. cü sahîfesinde buyuruyor ki, (El ile, güc kullanarak emr-i ma’rûf ve nehyi münker yapmak, ya’nî günâh işliyene mâni’ olmak; hükûmet adamlarının vazîfesidir. Söz ile, yazı ile cihâd etmek, âlimlerin vazîfesidir. Kalb ile, düâ etmekle mâni’ olmak ise, her mü’minin vazîfesidir. Te’sîrli, başarılı olacağı zan olunursa, bu vazîfeleri yapmak vâcib olur. Fitneye sebeb olacağı zan olunursa, terk etmek vâcib olur. Fitne bulunan mahalle zarûretsiz varmak câiz değildir. Eğer dînini korumak için hicret ederse, güzel olur. Cennete girmeğe lâyık olur. Şefâ’ate mazhar olur. Emr-i ma’rûf ve nehy-i münker yaparken niyyetin hâlis olması ve işi anlayıp, Allahü teâlânın buradaki emrini iyi bilmesi ve sabrlı olup münâkaşa ve kavga etmemesi, yumuşak ve tatlı dil ve yazı ile yapması lâzımdır.) Görülüyor ki, zor kullanarak cihâdı hükûmet yapar. Cihâd, Seyyid Kutbun anladığı gibi değildir. Eğer cihâd ile emr-i ma’rûfu iyi anlamış olsaydı, kendi başını yimez ve kırkbinden fazla müslimânı felâkete sürüklemezdi. İstanbuldaki yüksek islâm enstitüsü eski müdîrlerinden ve öğretim üyelerinden Ahmed Dâvüdoğlu, 1394 [m. 1974] de İstanbulda basılan (Dîni ta’mîr da’vâsında din tahrîbcileri) kitâbında, (Seyyid Kutb bir edîbdir. Biraz dînî kültürü vardır. Mehmed Âkife benzemekdedir. Sözü dinde sened olamaz. Çünki, din âlimi değildir) demekdedir. Seyyid Kutb, Zümer sûresinin üçüncü âyetinin tefsîrinde, (Tevhîd ve ihlâs sâhibi, Allahdan başka kimseden birşey istemez. Hiçbir mahlûka i’timâd etmez. İnsanlar, islâmiyyetin bildirdiği tevhîdden ayrıldı. Bugün bütün islâm memleketlerinde Evliyâya ibâdet ediliyor. Câhiliyye zemânındaki arabların meleklere, heykellere tapınmaları gibi, onlardan şefâ’at istiyorlar. Tevhîd ve ihlâs sâhibleri, Allah ile kul arasına vâsıta koymaz. Kimseden şefâ’at istemez) diyor. Bu sözleri ve Ehl-i sünnet âlimlerinin bunlara verdikleri cevâblar (Fâideli Bilgiler) kitâbımızın ve arabî olarak (Fitne-tül-vehhâbiyye) kitâbımızın sonunda da yazılıdır. Bu sözleri ile de, vehhâbî, mezhebsiz olduğunu i’lân etmekdedir. 310, 399, 409, 452, 461, 462, 842, 887. 813 — SEYYİD NÛR: Muhammed Bedâyûnî, Berillî şehrine yakın Bedâyûn kasabasındandır. Zâhir ve bâtın ilmlerinde mütehassıs idi. Seyf-üd-dîn-i Fârûkînin talebesi ve Mazher-i Cân-ı Cânânın üstâdıdır. Kerâmetleri şöhret bulmuşdu. 1135 [m. 1722] senesinde vefât etdi. Türbesi, Delhînin cenûbunda, Nizâmeddîn-i Evliyânın garbındadır. Bir teveccühü ile tâliblerin kalbleri zikre başlardı. Tecellî-i sıfat hâsıl olurdu. (Sokakda fâsıkla karşılaşmak, kalbde zulmet hâsıl eder) buyurur, talebesinin hangi fıskı işliyenle karşılaşdığını haber verirdi. 969. 814 — SEYYİD SÂLİH “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin onbirinci torunu ve seyyid Tâhâ-i Hakkârînin kardeşidir. 1281 [m. 1865] de Nehrîde vefât etdi. Halîfelerinden şeyh Azrâîl, Giride ve oradan Brezilyaya hicret edip, orada islâmiyyeti neşr etdi. Şeyh Azrâîlin kerîmesi, seyyid Fehîm Arvâsînin zevcesi ve seyyid Reşîdin annesidir. Bir halîfesi de, seyyid Fehîm-i Arvâsî olup, seyyid Abdülhakîm-i Arvâsînin mürşididir. 922, 969. 815 — SEYYİD ŞERÎF-İ CÜRCÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Alî bin Muhammed Cürcânî, 740 [m. 1339] da Cürcânda tevellüd, 816 [m. 1413] da Şîrâzda vefât etdi. Hanefî âlimlerindendir. Alâeddîn-i Attâr hazretlerinin sohbetinde bulundu. Çok kitâb yazdı. 42, 411, 489, 996, 1048, 1052, 1074, 1124. 816 — SEYYİDET NEFÎSE “rahmetullahi teâlâ aleyhâ”: Hazret-i Hasenin oğlu Zeydin oğlu Hasenin kızıdır. [145] de Mekkede tevellüd, Medînede ikâmet, Mısra hicret edip, 208 [m. 823] senesinde Mısrda vefât etdi. İshak bin Ca’fer Sâdıkın zevcesi idi. Velî idi. Çok kerâmeti görüldü. Buna nezr olunarak yapılan düâ kabul olunmakdadır. (Tabakât-ül-kübrâ)ya, 1290 senesinde Mısrda basılmış olan (Nûr-ul-ebsâr) kitâbının 188. ci ve kenârındaki (İs’âf) kitâbının 212. ci sahîfelerine bakınız! 479, 1070. 817 — SEYYİDET SÜKEYNE: Hazret-i Hüseynin kızı idi. Aklı, zekâsı, ilmi ve şi’rleri ve edebi ve hüsn-i cemâli ile meşhûrdur. 117 [m. 735] de Mısrda vefât etdi. 538. 818 — SIBGATULLÂH-İ HÎZÂNÎ: Seyyid Tâhâ-i Hakkârînin halîfelerindendir. (Eshâb-ı Kirâm) kitâbına bakınız! 969. 819 — SİCSTÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hâfız Ebû Dâvüd Süleymân bin Eş’âs, hadîs âlimlerindendir. Hanbelî mezhebindendir. 202 [m. 817] de tevellüd, 275 [m. 888] de Basrada vefât etdi. (Sünen) ve (Delâil-ün-nübüvve) kitâbları meşhûrdur. 164, 338, 364, 424, 452, 651, 1091. 820 — SIRRI PÂŞA “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed bin Muhammed Sâlih, Osmânlı vâlî ve ilm adamlarındandır. [1260] da Giridde tevellüd, 1312 [m. 1895] de vefât etdi. Sultân Mahmûd türbesi kabristânındadır. (Şerh-i akâid) tercemesi ve (Sırr-ül-Furkân) tefsîri basılmışdır. 367, 368. SIRRÎ-Yİ SEKÂTÎ: Ebül-Hasen denir. Sôfiyye-i aliyyedendir. Ma’rûf-i Kerhîden ve Fudayl bin Iyâddan feyz aldı. Cüneyd-i Bağdâdînin dayısı ve mürşididir. 251 [m. 865] de Bağdâdda vefât etdi. 312, 845, 1087, 1093, 1102. 821 — SOKRAT: Eski yunan hakîmlerindendir. Mîlâddan [470] yıl önce Atinada tevellüd etmiş, yetmiş yaşında habs olunarak, zehr içirilerek öldürülmüşdür. Bir yaratanın bulunduğuna inanmış ise de, madde ve rûha kadîm demiş, küfrden sıyrılamamışdır. Hiç kitâb yazmadı. Eflâtun, Ksenefon ve Oklidis, Sokratın talebeleridir. Kendisi de, Fisagorsun talebesidir. Din bilgilerini, eski Peygamberlerin kitâblarından ve kendi zemânına kadar ağızdan ağıza gelen sözlerden öğrenmişdir. 377, 758, 1097. 822 — SOKULLU MUHAMMED PÂŞA “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Kânûnî sultân Süleymân hân ve ikinci Selîm hân ve üçüncü Murâd hân zemânlarında onbeş sene kadar Sadr-ı a’zamlık yapmışdır. Bosnanın Sokol kasabasındandır. [969] da dâmâd-ı şehriyârî olmuşdur. [972] de Sadr-ı a’zam olmuş, [985] de Azâbkapı câmi’ini yapdırmış, 987 [m. 1579] de dîvân kurmuş iken, bir meczûb tarafından şehîd edilmişdir. Eyyûbde Şeyh-ul-islâm Ebüssü’ûd efendinin kabri yanındaki türbesindedir. Türbesi yanındaki (Yazılı medrese)yi de kendisi yapdırmışdır. Zevcesi İsmi-hân sultân, ikinci Selîm hânın kızı olup, sultân Ahmed câmi’i ile Kumkapı arasındaki Muhammed pâşa câmi’ini yapdırmışdır. Orta kapısı, mihrâbı ve minber kapısı üstlerinde birer (Hacer-ül-esved) taşı parçaları vardır. Câmi’ [979] da yapılmışdır. Sultânın kabri, Ayasofyada babasının türbesindedir. 823 — STALİN: Josef Cugaşvilî, 1295 [m. 1879] de Rusyada tevellüd, 1371 [m. 1952] de Moskovada vefât etdi. Teflisde yetişmişdir. [m. 1920] de komünist partisinin genel sekreteri oldu. [m. 1924] de, Lenin ölünce, Rusyanın idâresini eline aldı. Ölünciye kadar Rus milletini ve hele Rusyadaki müslimânları işkence altında inletdi. Yirmisekiz sene içinde ellibeşmilyon vatandaşın cânına kıydı. Milleti kendine tapındırdı. Ölümünden sonra, heykelleri yıkıldı. Resimleri her yerden kaldırıldı. Stalingrad dediği büyük şehrin adı Volga-grad yapıldı. Rus târîhlerine kötü adam diye yazıldı. Cugaşvilî, gürcü lisânında, yehûdî oğlu demekdir. 524, 526. 824 — SÜBKÎ: İkiyüzkırkbirinci [241] sırada, Ebû Hasen ismine bakınız! 136, 341. 825 — SÜFYÂN BİN UYEYNE “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebû Muhammed, müctehid idi. Mezhebi zemânla unutuldu. [107] de Kûfede tevellüd, 198 [m. 813] senesinde Mekke-i mükerremede vefât etdi. 91, 443. 826 — SÜFYÂN-I SEVRÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebû Abdüllah bin Sa’îd, büyük islâm âlimlerindendir. Müctehid idi. Mezhebi zemânla unutuldu. 95 [m. 713] senesinde Kûfede tevellüd, 161 [m. 778] de Basrada vefât etdi. Cüneyd-i Bağdâdî bunun mezhebinde idi. 50, 565, 607, 609, 641, 909, 1161. 827 — SÜHEYB-İ RÛMÎ “radıyallahü anh”: Ebû Yahyâ Süheyb bin Sinân, ilk islâma gelenlerdendir. Rumların elinde köle idi. Bütün gazâlarda bulundu. Hadîs-i şerîfle medh olundu. Otuzsekiz 38 [m. 659] senesinde, yetmiş yaşında, Medîne-i münevverede vefât etdi. İyi rumca bilirdi. 693. 828 — SÜLEMÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebû Abdürrahmân Muhammed bin Hüseyn, Nîşâpûrludur. [330] da tevellüd, 412 [m. 1021] de vefât etdi. Tefsîr, hadîs ve tesavvuf âlimidir. (Tabakât-i sôfiyye)si ve (Hakâyık) tefsîri meşhûrdur. Hâl tercemesi (Nefehât)da yazılıdır. (Temhîd) kitâbının sâhibi olan Ebû Şekûr Muhammed Ebû Bekr Sülemî başkadır. 415. 829 — SÜLEYMÂN “aleyhisselâm”: Dâvüd aleyhisselâmın oğludur. Hem Peygamber, hem sultân idi. Kudüsde, Mescid-i aksâyı yedi yılda, çok san’atlı yapdı. Serâylar yapdırdı. Akabe körfezinden Fırat kenârına kadar kırk sene adâletle hükûmet sürdü. Ticâret gemileri yapdı. Kızıl deniz ve Ummân denizinde ticâret yapdırdı. Yemendeki Sebe’ sultânı olan Belkıs ile evlendi. Vezîri (Âsâf) çok akllı ve hakîm idi. 62, 381, 737, 772, 790, 1082. 830 — SÜLEYMÂN BİN ABDÜLVEHHÂB “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ehl-i sünnet âlimlerinden idi. Kardeşi Mehmedin kitâblarına reddiyyeler yazdı. Bunlardan (Savâik-ul-ilâhiyye firredd-i alel-vehhâbiyye) kitâbında diyor ki, (İbn-ül-kayyım-ı Cevziyye (Şerh-ul-menâzil) kitâbında, Allahü teâlâ bir kimseyi bir bakımdan sever, başka bir bakımdan sevmez diyor. Böylece bir kimsede îmân ile küfr birlikde bulunur. Peygamberlere inanmazsa, îmânının fâidesi olmaz. Peygamberlere inanmış ise, çeşidli şirkleri onu îmândan çıkarmaz, diyor. Vehhâbîlerin her biri, bir müslimânda başka başka küfr bulunduğunu söylüyor. Her birine göre, bir müslimâna başka çeşid kâfir diyenlerin kendilerinin de kâfir olmaları lâzım gelir. Vehhâbîler, kendilerinin Hanbelî mezhebinde olduklarını söylüyorlar. Hanbelî mezhebinin çok kıymetli (İknâ’) kitâbında, Peygamberlerin ve Evliyânın mezârlarına ilticâ ve istigâse etmenin mekrûh olduğu yazılıdır. Küfr, şirk diyen hiç yokdur. Vehhâbîler ise, mezârlardan istigâse eden müşrik olur diyor. Kendi kendilerini yalanlıyorlar.) Süleymân hazretleri, ölünciye kadar onlarla mücâdele etdi. Onları tasvîb eden bir eser bırakmadı. 454. 831 — SÜLEYMÂN BİN CEZA’ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Birçok kitâbdan ve en çok hüccet-ül-islâm imâm-ı Gazâlînin kitâblarından toplıyarak hâzırladığı (Ey oğul) ilm-i hâl kitâbını 960 [m. 1552] senesinde yazmışdır. Çok kıymetlidir. İhlâs vakfı tarafından çeşidli baskıları yapılmışdır. Yanlış olarak (Huccet-ül-islâm) adı ile de sık sık basılmakdadır. 832 — SÜLEYMÂN ÇELEBÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Süleymân bin Ivez pâşa bin Mahmûd, meşhûr türkce mevlidin yazarıdır. Mevlidin asl adı (Vesîle-tün-necât)dır. Süleymân Çelebî 800 [m. 1398] senesinde Bursada vefât etdi. Çekirgededir. Dedesi Mahmûd beğ, 738 [m. 1338] senesinde, Süleymân pâşa ile, Rumeliye sal ile geçenlerdendir. Mevlid cem’iyyeti, ilk olarak 604 de yapıldı. 386. 833 — SÜLEYMÂN HÂN-I “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Kânûnî sultân Süleymân, islâm halîfelerinin yetmişbeşincisi ve Osmânlı pâdişâhlarının onuncusudur. Yâvuz sultân Selîm hânın oğlu, ikinci Selîm hânın babasıdır. Dokuzyüz [900] senesinde tevellüd, 974 [m. 1566] de vefât etdi. Süleymâniyye câmi’i yanındaki türbededir. İkinci Süleymân ve ikinci Ahmed hân da bu türbededirler. 926 [m. 1520] de halîfe oldu. Onüç kerre cihâd yapdı. Hepsinde zafer kazandı. Yapdığı donanma, Avrupada birinci idi. Atlas okyânusundan Ummân denizine kadar ve Macaristân, Kırım ve Kazandan Habeşistâna kadar geniş yerleri, Allahü teâlânın dîni ile, adâlet ile idâre etdi. Almanya İmperatoru ve İspanya kralı olan Şarlkent ya’nî beşinci Şarl 932 [m. 1526] senesinde Fransaya saldırdığı zemân, Fransızlar Osmânlı devletinden yardım istedi. Sultân Süleymân, Barbaros Hayreddîn pâşayı büyük bir donanma ile imdâda gönderdi. Şarlkent, Fransa ile sulh yapmağa mecbûr oldu. Karada da, sultân Süleymânın idâre etdiği Osmânlı ordusuna mağlûb oldu. Sultân Süleymân hân pekçok hayr ve hasenât yapdı. Sultân Selîm, Şâhzâdebaşı, Cihângir ve Süleymâniyye câmi’lerini ve Anadolu ve Rumelinin her yerinde, Rodos ve başka adalarda müzeyyen câmi’ler, medrese, hastahâneler, aşhâneler, yollar, köprüler yapdı. Kızları, dâmâdları, kumandanları da sayılamıyacak kadar çok hayrlı eserler bırakdı. [969] da İstanbulda kahve içilmesine başlandı. Kur’ân-ı kerîmi sekiz kerre yazdı. 932 [m. 1526] de Fransa hükûmeti, sultân Süleymâna sığındı. [945] de Osmânlı donanması, Avrupalıların birleşik deniz kuvvetlerini bozguna uğratdı. [963] de Süleymâniyye câmi’i ve külliyesi yapıldı. [967] de Avrupalıların donanmaları ikinci bozguna uğradı. Eyyûbde (Baba Haydar) câmi’ini yapdırdı. Baba Haydar, Ubeydüllah-ı Ahrâr halîfelerinden olup, [957] de vefât etdi. Edirne-kapı mezârlığında, Münzevîye giden yol üzerinde (Emîr Buhârî Tekkesi) mescidini yapdırdı. Bu tekkenin ilk şeyhi Mahmûd Çelebî efendi, câmi’in karşısında medfûndur. Seyyid Ahmed-i Buhârînin dâmâdıdır. Kayınpederi vefât edince, yerine geçerek Maltadaki Emîr Buhârî tekkesine nakl etdi. 1391 [m. 1971] de Buğaz köprüsü çevre yolu yapılırken, tekke ve kabrler yıkılıp kaldırıldı. Süleymâniyye câmi’ini ve Edirnedeki Selîmiye câmi’ini mi’mâr Sinân yapdı. (Kâmûs-ul a’lâm)da diyor ki, (Sultân Süleymânın kızı Şâh sultân ile dâmâdı Zâl Mahmûd pâşa, Eyyûbde Defterdar caddesinde büyük bir câmi’ yapmışlardır. İkisi de [970] senesinde vefât etdiler.) Câmi’ yanındaki türbededirler. Sultân üçüncü Selîm hânın büyük hemşîresi Şâh sultân bu câmi’in yanına bir mekteb ve kendi için bir türbe yapdırdı. Türbede zevci Mustafâ pâşa ile vâlidesi sultân da vardır. Sultân Mahmûd hân ve son olarak 1380 [m. 1960] de, başvekîl Adnân Menderes, câmi’i ve türbeyi ta’mîr etdiler. Oğlu sultân Cihângirin rûhu için, [967] de Cihângir câmi’ini yapdı. Cihângir [960] da Halebde vefât etmiş, Şâhzâde câmi’i yanında ağabeğsi Muhammed sultânın türbesine defn edilmişdir. Cihângir câmi’i üç def’a yandı. Son olarak, ikinci Mahmûd hânın sadr-ı a’zamı silâhdar Alî pâşa [1239] da yapdırmışdır. [978] de, İskender pâşa, Kanlıca câmi’ini yapdırdı. Aynı senede Kıbrısda Magosa kal’asını feth etdikden iki gün sonra orada vefât etdi. Câmi’i önündeki türbede hangi İskender pâşa olduğu kesinlikle belli değildir. Câmi’in sağ tarafında Yenişehrli Abdüllah efendi medfûndur. 297, 504, 1071, 1100, 1126, 1135, 1137, 1167, 1171, 1176, 1185. 834 — SÜNBÜL SİNÂN “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Şeyh Sinân-üd-dîn-i Yûsüf efendi, Merzifonludur. Halvetî tarîkatinin Sünbülî kolunun reîsidir. Çelebî halîfe Muhammed Cemâleddîn efendinin halîfesi ve Merkez efendinin mürşididir. 936 [m. 1529] da vefât etdi. Koca Mustafâ pâşadaki tekkesindedir. Çelebî halîfe, sultân Bâyezîd-i Velî vezîrlerinden Koca Mustafâ pâşanın da mürşididir. Pâşa bir câmi’ ve tekke yapdı. Fâtih sultân Muhammedin oğlu Cem sultânı Napolide, Koca Mustafâ pâşa veyâ papa zehrledi. Pâşa 918 de Bursada katl edildi. Sünbül Sinân efendi, önce Efdâlzâdeden ilm tahsîl eyledi. Sonra Mısra gitdi. Mürşidi hacca giderken, kendisini Koca-Mustafâ pâşadaki tekkesine halîfe bırakdı. Mürşidinin kızı Safiyye hânımı aldı. 936 [m. 1529] da vefât edince, yerine Şâh sultân tekkesindeki Merkez efendi geldi. Simâ’ ve raksın ve cenâze taşırken, cehren ilâhî, zikr okumanın efdal olduğunu bildiren (Tahkîkiyye) risâlesi vardır. Büyük âlim, büyük velî Ya’kûb-i Çerhî ve Saîdeddîn-i Fergânî “rahmetullahi aleyhimâ”nın (Ünsiyye) ve (Menâhic-ül ’ibâd) kitâblarında, simâ’ hakkında geniş bilgi verilmekdedir. Üçüncü kısm, 27. ci maddeye ve (Müjdeci Mektûblar) da 286.cı mektûba bakınız! Efdâlzâde Hamîdüddîn efendi, yedinci şeyh-ul-islâm olup, [908] de vefât etdi. Eyyûbdedir. Fâtih Maltasında medresesi vardır. 904, 1087, 1135. 835 — SÜNBÜLZÂDE “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Altıyüzellibeşinci [655] sırada Muhammed Mer’âşî ismine bakınız! 836 — SÜ’ÛD: Sü’ûd bin Abdül’azîz, iki kimsedir. Birincisi Sü’ûdî Arabistânın üçüncü meliki olup, 1217 [m. 1802] de idâreyi ele aldı. Çok müslimân kanı dökdü. [1231] de öldü. İkincisi, yirminci melikidir. 1372 [m. 1953] de hükûmet reîsi oldu. Ehl-i sünnete işkence yapdı. Zevk ve safâya daldı. 1384 [m. 1964] de tahtdan indirildi. Yunanistâna gidip, Atinada içkili, kadınlı kötü hayât geçirdi. 1388 [m. 1968] de orada öldü. Yerine kardeşi, ellisekiz yaşındaki Faysal getirildi. 1100. 837 — SÜVEYDÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed Emîn bin Şeyh Alî, Şâfi’î fıkh âlimlerinden ve Hâlid-i Bağdâdînin talebelerindendir. 1246 [m. 1830] da hacdan dönerken Necdde Büreyde şehrinde vefât etdi. Çok kitâb yazdı. (El-cevâhir vel-yevâkît fî ma’rifetil-kıbleti vel-mevâkît) ve (Behce-tül-merdıyye fî ihtisâr-il-tuhfe-til-isnâ aşeriyye) kitâbları çok kıymetlidir. 1060. 838 — SÜVEYDÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Şeyh Alî bin Muhammed, Şâfi’î âlimlerindendir. Bağdâdda tevellüd, 1237 [m. 1821] senesinde Şâmda vefât etdi. (Reddü alel-imâmiyye) kitâbı çok kıymetlidir. 839 — SÜVEYDÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Abdüllah bin Hüseyn Bağdâdî, Şâfi’î fıkh âlimidir. 1104 [m. 1692] de tevellüd, 1174 [m. 1760] de vefât etdi. Nâdir şâh tarafından hâzırlanan meclisde, yetmiş şî’î âlimi ile münâzara edip, aldandıklarını hepsine tasdîk etdirdi. O meclisdeki konuşmaları (Hucec-i kat’ıyye) kitâbında yazmışdır. Arabca olup, 1323 [m. 1905] ve 1981 senelerinde İstanbulda basdırılmışdır. Türkceye terceme edilip, [1326] da Mısrda ve (Hak Sözün Vesîkaları) ismi ile İstanbulda basdırılmışdır. 840 — SÜYÛTÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Celâleddîn Abdürrahmân bin Muhammed, şâfi’î âlimlerinin büyüklerindendir. Hadîs imâmı, müctehid idi. 849 [m. 1445] da Mısrda tevellüd, 911 [m. 1505] de orada vefât etdi. Her biri çok kıymetli olan, beşyüzden fazla kitâb yazdı. Çoğu Mısrda ve Avrupada ve İstanbulda basıldı. Dahâ yirmiiki yaşında iken, Celâleddîn Muhammed bin Ahmed Mehallînin İsrâ sûresine kadar yapdığı ve [864] de vefât edince, yarıda bırakdığı tefsîri temâmladı. Bunun için (Celâleyn tefsîri) denildi. Ahmed Sâvînin bu tefsîre hâşiyesi meşhûrdur. Almanca (Meyer Lexikon) adındaki kitâbda, (Yorulmadan, yılmadan yazan Süyûtînin üçyüzden fazla eseri vardır) diyor. Yetîm olarak büyüdü. Sekiz yaşında hâfız oldu. Tefsîr, hadîs, fıkh, nahv, me’ânî, beyân, bedî’ ve lügat ilmlerinde mütehassıs oldu. Şâma, Hicâza, Yemene, Hindistâna, Fasa gitdi. 45, 62, 120, 390, 391, 418, 421, 442, 445, 450, 458, 463, 465, 467, 469, 504, 693, 741, 876, 1007, 1016, 1134. |