|
SE’ÂDET-İ EBEDİYYE KİTÂBINDA C 182 — CÂBİR BİN ABDÜLLAH “radıyallahü anh”: Eshâb-ı kirâmdandır. İstanbulu muhâsara ederken, 74 [m. 693] senesinde şehîd olduğu ve Koca Mustafâ pâşada bulunduğu sanılmakda ise de, kitâblar Medîne-i münevverede vefât etdiğini yazmakdadır. 210, 313, 384, 507, 642, 644. 183 — CÂBİR BİN SÜMRE “radıyallahü anh”: Eshâb-ı kirâmdan olup, Sa’d ibni Ebî Vakkâs hazretlerinin hemşîresi Hâlidenin oğludur. Kûfede yerleşdi. 66 [m. 685] senesinde vefât etdi. 384. 184 — CA’FER-İ SÂDIK “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebû Abdüllah da denir. Hazret-i Alînin torununun torunudur. Muhammed Bâkırın oğlu ve Mûsâ Kâzımın babasıdır. Oniki imâmın altıncısıdır. [83] de Medînede tevellüd, 148 [m. 765] de orada vefât etdi. İmâm-ı a’zam ve kimyâger Câbir, bunun talebesi idiler. Büyük oğlu İsmâ’îl, babasından önce vefât etdi. Yedinci imâm İsmâ’îldir ve ondan sonra çocuklarıdır diyen sapıklara (İsmâ’îlî) denir. Şî’îler, kendilerine (Ca’ferî) diyor. Hâlbuki, bu büyük imâm, Ehl-i sünnet idi. Ehl-i sünnet âlimlerinin ve Evliyânın üstâdı idi. Büyük islâm âlimlerinin gözbebeğidir. Din bilgisi üzerinde hiç kitâb yazmadı. Şî’îlerin dört esâs kitâbı olan Küleynînin (Kâfî)si, İbni Bâbeveyh Ebû Ca’fer Muhammed bin Ahmed Alî Kummînin (Menlâ yahdur)u, Ebû Ca’fer Muhammed bin Hasen Tûsînin (Tehzîb) ve (İstibsâr) kitâblarında, imâm-ı Ca’fer Sâdıkdan emrler, haberler yazılı ise de, bunları bildirenlerin sağlam ve sahîh olmadıklarını kendileri de bildirmekdedir. İmâmiyyenin otuzikinci fırkasına (Ca’feriyye) denilir. Bunlar, Hasen-i Askerî öldükden sonra, kardeşi Ca’fer bin Alî imâm oldu. Hasen-i Askerînin evlâdı yokdu derler. Bu Ca’ferîlerin, imâm-ı Ca’fer Sâdıkla bir ilgileri yokdur. Şî’îlerin bugün ellerinde bulunan hadîs ve fıkh kitâblarını Ebû Ca’fer Muhammed bin Ya’kûb Küleynî ile Ebû Ca’fer Muhammed bin Hasen Kummî yazdıkları için, kendilerine Ca’ferî diyorlar. 61, 361, 416, 441, 488, 538, 648, 929, 969, 1081, 1126, 1141, 1152. 185 — CA’FER TAYYÂR “radıyallahü anh”: Ebû Tâlibin oğludur. Hazret-i Alîden on yaş büyük, hazret-i Ukaylden on yaş küçük idi. Habeşe hicret edip, Hayber günü avdet buyurmuşdu. Hicretin sekizinci [8] senesinde, üçbin askerle, Şâm civârında (Mü’te)de rumlarla harb ederken, çok hücûm etdi ve kırkbir yaşında şehîd oldu. O gün yetmişden fazla yara almışdı. Resûlullaha çok benziyen yedi kişiden biri bu idi. 350, 1006, 1094, 1100, 1195. 186 — CALVİN: Kalven, protestanlığı kuran papaslardandır. 914 [m. 1509] de tevellüd, 971 [m. 1564] de ölmüşdür. 43. 187 — CÂMÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: [606] sırada Molla Câmî ismine bakınız! 188 — CÂMÎ AHMED: Sekseninci [80] sırada Ahmed Câmîye bakınız! 189 — CELÂLEDDÎN-İ DEVÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed Es’ad, büyük âlimdir. 833 [m. 1426] de tevellüd, 908 [m. 1502] de vefât etdi. Şîrazda yaşadı. Çok kitâb yazdı. (Akâid-i Adûdiyye) şerhı meşhûrdur. (Levâmi’ul işrak) ismindeki (Ahlâk-ı celâlî) kitâbı ingilizceye terceme edilmişdir. 962, 964, 1117, 1124. 190 — CELÂLEDDÎN-İ EGRÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hindistânda kâdî idi. Derin âlim idi. 946. 191 — CELÂLEDDÎN-İ HİNDÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed bin Mahmûd Celâleddîn-i kebîr pânî-pütî, Çeştiyye meşâyıhindendir. Hazret-i Osmân soyundandır. Şems-üddîn-i pânî-pütînin halîfesidir. O da, hâce mahdûm Alî Sâbirin, bu da Ferîdeddîn Genc şekerin halîfesidir. Yediyüzaltmışbeş 765 [m. 1363] de vefât etdi. Pânî-püt şehrinde büyük türbesi vardır. (Fevâid-ül-füâd) ve (Zâd-ül-ebrâr) kitâbları çok kıymetlidir. Senâüllah-i pânî-pütî ismine bakınız! 1168. 192 — CELÂLEDDÎN MUHAMMED RÛMÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Evliyânın büyüklerindendir. (Mekâtîb-i şerîfe)nin yüzyedinci mektûbunda diyor ki, (Mevlânâ Celâlüddîn Rûmî, Ehl-i sünnet Evliyâsının büyüklerindendir.) Kâdirî tarîkatinde idi. 604 [m. 1207] de Belh şehrinde tevellüd, 672 [m. 1273] de Konyada vefât etdi. Babası sultân-ül-Ulemâ Muhammed Behâeddîn-i Veled büyük âlim ve Velî idi. Dahâ çocuk iken babasının kalbindeki feyzlere kavuşdu. (Nefehât)da diyor ki, (Beş yaşında iken kirâmen kâtibîn meleklerini, Evliyânın rûhlarını ve sokakda dolaşan cinnîleri görürdü.) Pederi, oğlu ile Hicâza, sonra Şâma ve Konyaya geldi. Babası ölünce, oğlu ders verirdi. Önce Pederinin halîfesi olan Seyyid Bürhâneddîn Tirmüzîden dokuz sene feyz aldı. Seyyid Bürhâneddîn Kayseride medfûndur. Bundan sonra, Şemseddîn-i Tebrîzî gelip irşâd eyledi. Ney ve dümbelek çalmadı. Dönmedi, raks etmedi. Bunları, sonra gelen câhiller uydurdu. Dîvânında otuzbin, (Mesnevî)sinde kırkyedibin beyt vardır. Fârisîdirler. Türkce şerhleri çokdur. Oğlu Behâüddîn Ahmed sultân Veled, 712 de Konyada vefât etdi. Torunlarına çelebî denir. Yerine Husameddîn çelebî ve sonra oğlu sultân Muhammed Burhâneddîn veled çelebî halîfe oldu. Nakşibendî tarîkatinin büyüklerinden Abdüllah-i Dehlevî hazretleri, (Üç kitâbın eşi yokdur. Bunlar, (Kur’ân-ı kerîm) ve (Buhârî-i şerîf) ve Celâleddîn-i Rumînin (Mesnevî)sidir) buyurdu. Ya’nî, Evliyâlık yolunun kemâlâtını bildiren kitâbların en üstünü (Mesnevî)dir. Evliyâlık ve nübüvvet yollarının kemâlâtını ve inceliklerini bildirmekde ise, imâm-ı Rabbânînin (Mektûbât)ının eşi yokdur. Görülüyor ki, tesavvuf büyükleri, birbirlerini sever ve överlerdi. Abdüllah-ı Dehlevî hazretleri, yüzyedinci mektûbda buyuruyor ki, (Mollâyı Rûm, Evliyânın büyüklerinden ve Ehl-i sünnet ve cemâ’at âlimlerinden idi.) 50, 93, 388, 707, 732, 904, 909, 989, 1016, 1076, 1164, 1178. 193 — CEMÂLEDDÎN-İ EFGÂNÎ: Mason idi. Mısrlı Edîb İshak, (Ed-dürer) kitâbında, bunun Kâhire mason locası reîsi olduğunu yazmakdadır. 1380 [m. 1960] de Fransada basılan, fransızca (Les franco-maçons) kitâbının yüzyirmiyedinci sahîfesinde, (Mısrda kurulan mason localarının başına Cemâleddîn Efgânî ve ondan sonra Muhammed Abduh getirildi. Bunlar, müslimânlar arasında masonluğun yayılmasına çok yardım etdiler) diyor. Bu sahîfesinde, bir şarklının mason locası başkanlık elbisesi ile büyük bir resmi de vardır. Erzurum üniversitesi profesörlerinden M.Kaya Bilgegil (Ziyâ pâşa) adındaki kitâbında, Ziyâ pâşanın ve Cemâleddîn-i Efgânînin mason olduklarını yazmakdadır. Bütün masonlar gibi, çeşidli kılıklara girerek, islâmiyyeti içerden yıkmağa çalışmışdır. 1254 [m. 1838] de Efgânistanda tevellüd ve 1314 [m. 1897] de İstanbulda vefât etdi. Din bilgisi azdı. Zındıkların kitâblarını okuyarak dinden çıkmışdır. Bir aralık ruslar tarafından satın alınarak, ana vatanı olan Efgânistâna karşı câsûsluk yapdı. Dînine ve vatanına hiyânet etmekden çekinmedi. İngiliz masonları ile de işbirliği yaparak zengin oldu ise de, Osmânlı şeyh-ul-islâmı Hasen Fehmî efendi, onun câhilliğini ve zındıklığını ortaya koydu. (Fâideli Bilgiler) kitâbında hâl tercemesi uzun yazılıdır. 1944 senesinde, kemikleri, İstanbuldan, Kâbile nakl edildi. Abduh ismine bakınız! 461, 861, 1059. 194 — CEMŞÎD: Cem de denir. Îrânda ilk hükûmet kuran Pişdânî oğullarının dördüncü hükmdârı olup, sekizyüz sene saltanat sürmüş, beşyüz sene Îrânda kimse hasta olmamış. Bunun için, milleti kendine tapdırmışdır. Martın yirminci günü tahta çıkdığı için, bugüne Nevruz diyerek yılbaşı ve dînî bayram yapmışdır. Bu kâfir bayramı, Îrânda bugün de kutlanmakdadır. Câhiller, Îrânda ve başka islâm memleketlerinde, islâmiyyetden önce yaşamış olan kâfirlerin âdetlerini, tapınmalarını, bugün meydâna çıkararak, ecdâd yâdigârı diyor, millete bunları yapdırıp, dinden çıkarıyorlar. İngilizler de, bu islâm düşmanlığını körüklüyorlar. Cemşîd bin yaşında iken, Şeddâdın birâderzâdesi olan Dahhâk ile muhârebede yakalanmış, destere gibi olan balık kemiği ile ikiye biçilmişdir. 53, 405. 195 — CENGİZ HÂN [Dechingis-chan]: Cengiz veyâ Timoçin denir. Türk değildir. Moğol olduğu bütün dillerdeki târîhlerde yazılıdır. Kitâbsız kâfir olduğu, (Kısas-ı Enbiyâ)nın sekizyüzonbirinci sahîfesinde yazılıdır. 549 [m. 1155] da tevellüd, 624 [m. 1227] de vefât etdi. (Kâmûs-ül-a’lâm)da diyor ki, Cengiz, dünyânın en büyük cihângirlerinden ve en meşhûr zâlim ve kan dökücülerindendir. Moğoldur. İslâmiyyete çok zararı dokunmuş olan bu adam, bir kabîle reîsi iken, 599 [m. 1202] da (Kara-kurum)da moğol ve tatâr hânlarının başı, ya’nî hakânı oldu. Câhil ve vahşî moğollardan ve tatârlardan büyük bir ordu, dahâ doğrusu yağmacılar gürûhu toplayıp, doğu Türkistânı, Çini aldı. 616 [m. 1219] da, sultân Kutb-üd-dîn Muhammed Hârizm şâhın memleketine saldırdı. Horâsân, Kandihar, Mültan gibi medeniyyet merkezlerini yakdı, yıkdı. Milyonlarca müslimânı öldürdü. Çoğunu câmi’lerde kılıncdan geçirdi. 290.cı sahîfeye bakınız! 119, 377, 577, 802, 1101, 1110, 1154, 1157, 1158. 196 — CEVDET PÂŞA “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ahmed Cevdet pâşa 1238 [m. 1823] de Lofcada tevellüd, 1312 [m. 1894] de vefât etdi. Fâtih câmi’i şerîfi bağçesinde mermer kabri vardır. Bütün milletlerin çok kıymet verdiği (Mecelle) adındaki kitâbı hâzırlamakla, islâmiyyete büyük hizmet etmişdir. (Kısas-ı Enbiyâ) ve (Ma’lûmât-i nâfi’a) kitâbları meşhûrdur. 514, 515, 528. 197 — CEZÛLÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Altıyüzkırkbirinci [641] sırada Muhammed bin Süleymân Cezûlî ismine bakınız! 198 — CİHÂNGÎR ŞÂH “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Yediyüzdoksanyedinci [797] sırada Selîm şâh ismine bakınız! 199 — CİRCİS: İbnül’amîd, rûm târîhcilerindendir. 601 [m. 1205] de tevellüd, 671 [m. 1273] de Şâmda vefât etdi. Bu ism, (Fâideli Bilgiler) kitâbında geçmekdedir. 200 — CÜNEYD-İ BAĞDÂDÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Seyyid-üt tâife ismi ile meşhûrdur. Babası Muhammed Zeccâcdır. Hanefîdir. [207] de Nehâvendde tevellüd, 298 [m. 910] de Bağdâdda vefât etdi. Dayısı ve mürşidi Sırrî Sekâtînin yanındadır. Sırrî Sekâtînin mürşidi Ma’rûf-i Kerhîdir. Ma’rûf-i Kerhî, imâm-ı Alî Rızâdan ve Dâvûd-i Tâîden feyz almışdır. Tarîkatlerin çeşidli ismler alması, başka başka olduklarını göstermez. Aynı Velînin talebeleri, birbirlerini tanımak ve üstâdları ile öğünmek için, bulundukları yola, üstâdlarının ismini vermişlerdir. Tarîkatler başlıca ikidir: (Zikr-i hafî), ya’nî sessiz zikr yapan ve (Zikr-i cehrî), ya’nî yüksek sesle zikr yapan tarîkatler. Birincisi hazret-i Ebû Bekrden gelmiş olup, üstâdlarının adına göre, (Tayfûriyye), (Yeseviyye), (Medâriyye), hakîkî olan (Bektâşiyye), (Ahrâriyye), (Ahmediyye-i müceddidiyye) ve (Hâlidiyye) gibi ismler almışlardır. Zikr-i cehrî hazret-i Alîden oniki imâm vâsıtası ile gelmişdir. Bunlardan sekizincisi olan imâm-ı Alî Rızâdan Ma’rûf-i Kerhî almış ve Cüneyd-i Bağdâdînin çeşidli halîfelerinin silsilelerinde bulunan meşhûr Velîlerin ismi verilerek, kollara ayrılmışdır. Böylece Ebû Bekr-i Şiblî yolundan (Kâdirî) ile (Şâzilî), (Sa’dî) ve (Rıfâ’î), Ebû Alî Rodbârî yolundan Ahmed Gazâlî ve Dıyâ-üd-dîn Ebû-Necîb-i Sühreverdî vâsıtaları ile (Kübrevî), Mimşâd-i Dîneverî yolundan yine Ebû Necîb-i Sühreverdî meydâna gelmişdir. İmâm-ı Alîden Hasen-i Basrî vâsıtası ile (Edhemî) ve bundan (Çeştî) hâsıl olmuşdur. (Bedeviyye), Rıfâ’iyyeden hâsıl olmuşdur. Ebû Necîb-i Sühreverdî, Şihâbüddîn Ömer-i Sühreverdînin mürşidi ve amcası idi. [563] de Bağdâdda vefât etdi. Şihâbüddînden (Sühreverdî) hâsıl olmuş, Ebû Necîbden bir kol da Rükn-üd-dîn Muhammed Sencâsîye gelmiş, bundan Şems-i Tebrîzî ile Rükneddîn İbrâhîm-i Zâhid feyz almışlardır. Birincisinden (Mevlevî) meydâna gelmiş, ikincisi ikiye ayrılmışdır. Birincisinden Safiyyeddîn Erdebîlî yolu ile (Bayrâmî) ve bundan da (Celvetî)ler hâsıl olmuş, ikincisinden Muhammed bin Nûr Halvetî yolu ile (Halvetî) ve (Zeyniyye) meydâna gelmişdir. Halvetîlerden seyyid Yahyâ Şirvânî hâsıl olup, 868 [m. 1464] senesinde vefât etmişdir. Bunun bir talebesinden (Gülşenî) meydâna geldi. Şirvânînin diğer talebesi pîr Muhammed Erzincânî [876] da vefât etmişdir. Bundan ayrılan bir koldan (Niyâzî Mısrî), (Ümmî Sinân) ve (Cerrâhî) tarîkatleri hâsıl oldu. Cerrâhî pîri olan Nûreddîn Cerrâhî, Kara-gümrükde Kedhudâ câmi’i yanındaki tekkede onsekiz sene vazîfe yapıp, 1133 [m. 1720] senesinde orada vefât etdi. Pîr Muhammedin diğer halîfesi Çelebi halîfe Muhammed Cemâleddîn efendinin bir talebesinden (Şa’bâniyye) hâsıl oldu. İkinci talebesi Sünbül Sinân Yûsüf efendi ismine bakınız! Topkapıda otobüs durak yerinin ismi olan Pazar tekkesinin şeyhi Ümmî Sinân efendi 958 [m. 1551] senesinde vefât etmiş ve Eyyûbde talebesi Nasûh dedenin Düğmecilerdeki tekkesine defn edilmişdir. Bunun yerine, talebesi Kazzâz Muhammed Harîrî efendi şeyh olmuş, bu makâmda doksan sene kalarak, [1050] de vefât etmişdir. Bu tekke ile kürkcübaşı Ahmed beğ câmi’i arasındaki türbesindedir. Tekke yerinde şimdi benzin istasyonu vardır. Eyyûbdeki Ümmî Sinân tekkesinin son şeyhi Yahyâ Gâlib, dedelerinin yolundan ayrıldı. Halk partisine girerek, Kırşehir vâlîsi ve sonra meb’ûs oldu. İslâmın son halîfesi Vahîdeddîn hâna Ankaradan gönderdiği iğrenç tehdîd mektûbları ile halîfeyi İstanbulu terke mecbûr etdiğini, Cumhûriyyet gazetesinde neşr etdiği hâtırâtında yazmakdadır. İngiliz askerleri, halîfeyi yatağından kaldırarak, harb gemisi ile, Malta adasına götürdü. 1359 [m. 1940] da öldü. Eyyûbde, Bahâriyyededir. Hâcı Bayrâm-ı Velînin talebesi Ömer Sekînînin talebesi Hızır Dede, Üftâde efendiye rûhsat verdi. Bunun talebesi de, Hüdâyî Azîz Mahmûd efendidir. (Uşâkî) yolunun reîsi Hasen Hüsâmeddîn efendidir. Buhârâda seyyid Ahmed-i Semerkandîden feyz aldı. Uşakda yerleşdiği için Uşâkî denildi. 1003 [m. 1594] de Konyada vefât etdi. (Ticânî) yolu, Afrikanın batısında yayılmışdır. Ticânî ismine bakınız! 50, 94, 312, 686, 689, 848, 958, 1011, 1016, 1063, 1090, 1091, 1094, 1119. 201 — CÜVEYRİYYE “radıyallahü anhâ”: Benî mustalak kabîlesi reîsi olan Hârisin kızı idi. Hicretin beşinci senesinde yapılan (Müreysi’) gazvesinde esîr alınmışdı. Amcasının oğlu olan zevci muhârebede katl edildi. Yirmi yaşında, çok hasnâ idi. Cüveyriyye satılığa çıkarıldıkda, bir rivâyetde babası satın almak için Medîneye bir sürü deve getirdi. İki a’lâ deveye kıyamayıp şehr dışında sakladı. Resûl “aleyhisselâm”, filân yerde sakladığın iki deveyi de getir dedi. Hâris, şaşırıp, iki oğlu ve dahâ nice kimse ile îmân etdi. Resûl “aleyhisselâm” develeri alıp, kızını geri verdi. Kız da îmâna geldi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, Cüveyriyyeyi babasından isteyip nikâh buyurdu. Hicretin ellialtı 56 [m. 675] senesinde vefât etdi. 381, 1106. |