|
|
|
KÜTÜB-İ
SİTTE HADİS-İ ŞERİFLERİ
NUN (KALEM) SURESI
841 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Pek kaba, bir de kulagi kesik" (Kalem
13) mealindeki ayet hakkinda su aciklamayi yapmistir: "Burada zikredilen kimse
Kureys'ten bir adamdir, onun kulaginda, koyun kulagindaki kesiklik gibi bir
kesiklik vardi."
Buhari, Tefsir, Nun ve'l-Kalem 1.
842 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i
dinledim, "Baldirlarin acilacagi, kendilerinin secdeye davet edilecegi gun..."
(Kalem 42) mealindeki ayetle ilgili olaraksoyle diyordu: "Rabbimiz baldirini
acar, her mu'min erkek ve her mu'mine kadin O'na secde eder. Dunyada iken
kendisine riya ve gosteris olarak secde edenler geri kalirlar. Onlar da secde
etmeye kalkarlar, ancak sirtlari bukulmeyen yekpare bir tabakaya donusur (ve
secde edemezler)."
Buhari, Tefsir, Nun ve'l-Kalem 2, Tefsir, Nisa 8, Tevhid 24; Muslim, Iman
302, (183).
NUH SURESI
843 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Nuh (aleyhisselam) kavminde
mevcut olan putlar sonradan Araplara intikal etmistir.
Soyle ki: Vedd adindaki put Devmetu'l-Cendel'de idi ve Kelb kabilesine aitti.
Suva' adindaki put Huzeyl'in idi. Yegus adindaki put Murad kabile sine aitti.
Sonra Benu Gutayf'in oldu, Sebe'ye yakin Curf nam mevkideydi. Yeuk, Hamedan'a
aitti. Nesr, Himyer'in, Al-i Zi'l-Kela'in idi. Bu put isimleri aslinda Nuh
kavmindeki salih kimselere aitti. Seytan bu salihler olunce kavimlerine su
telkini yapti: "Salih kisilerinizin oturmus olduklari yerlere (onlarin hatirasina
dikitler dikin ve bunlara onlarin isimlerini verin". Halk bu telkine uyup,
soyleneni yapti. Bidayette tapinma yoktu. Ancak ne zaman ki bunlar helak olup
gittiler ve haklarindaki bilgi de unutuldu, bu putlara tapinmaya basladilar."
Buhari, Tefsir, Nuh 1.
CIN SURESI
844 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) soyle demistir: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu
vesselam), cinlere Kur'an okumadigi gibi, onlari gormedi de. Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) bir grup ashabiyla Ukaz panayirina gitmek niyetiyle yola cikti.
Bu esnada, seytanlarla, semadan gelen haber arasina engel konmus idi. (Bundan
dolayi, mutad olarak semadan haber getiren) seytanlar uzerine sahablar gonderildi.
Boylece seytanlar kavimlerine (eli bos ve habersiz) donduler. Kavmi:
"- Ne var, niye (bos) dondunuz?" diye sordular. Onlar:
"- Bizimle semavi haber arasina mania kondu, uzerimize sahablar gonderildi.
(Biz de kacip geri geldik)" dediler.
"- Bu, dediler, yeni zuhur eden bir sey sebebiyle olmali, arzin dogusunu ve
batisini dolasin, (bu engel hakkinda bir haber getirin)."
(Yeryuzunu taramak uzere gruplar halinde yola ciktilar. Bunlardan) Tihame
tarafina giden bir grup, (Ukaz panayirina giderken yolda ashabiyla sabah namazi
kilmakta olan Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e (Nehle denen yerde)
rastladi. Kur'an-i Kerim'in tilavetini duyunca durup kulak kabarttilar.
"- Bizimle semavi haber arasina engel olan sey iste bu!" deyip kavimlerine
donduler. Onlara soyle dediler:
"- Biz hakiki hayranlik veren bir Kur'an dinledik ki o, Hakk'a ve dogruya
goturuyor. Bundan dolayi biz de ona iman ettik. Rabbimize (bundan sonra) hicbir
seyi asla ortak tutmayacagiz.." (Cin 1-2)
Bunun uzerine Cenab-i Hakk Peygamberine (aleyhissalatu vesselam) vahyederek
durumu bildirdi: "(Habibim) de ki: Bana su hakikatler vahyolunmustur: "Cinden
bir zumre (benim Kur'an okuyusumu) dinlemis de (soyle) soylemisler: "Bize,
hakiki hayranlik veren bir Kur'an dinledik ki o, Hakk'a ve dogruya goturuyor..."
(Cin 1-Cin'in sozu 15. ayette biter).
Buhari, Tefsir, Cinn 1, Ezan 105; Muslim, Salat 149, (449); Tirmizi, Tefsir,
Cinn, (3320).
MUZZEMMIL SURESI
845 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) Muzzemmil suresinde gecen: "Ey (esvabina)
burunen (habibim), gecenin birazi haric olmak uzere kalk, yarisi miktarinca,
yahud ondan birazini eksilt. Yahut (o yarinin) uzerine (ilave edip) artir.
Kur'an'i da acik acik tane tane oku..." (Muzzemmil 1- 4) ayetleri hakkinda
su aciklamayi yapti: Bu ayeti, ayni surede yer alan: "...O, buna sizin takat
getiremiyeceg'inizi bildig'i icin size karsi (ruhsat canibine) dondu. Artik
Kur'an'dan kolay geleni okuyun..."(Muzzemmil 20) muteakip bir ayet neshetti."
Ibnu Abbas (radiyallahu anh) devamla, surede gecen: "Suphesiz gece kalkisi
daha te'sirli ve o zaman okumak daha elverislidir" (6. ayet) mealindeki ayette
gecen, "gece kalkisi"ndan murad, gecenin evvelidir. Boylece mana su oluyor:
"Gecenin evvelinde kalkmak, gece namazi olarak Allah'in size farz kildigi
ibadeti yerine getirmenize daha elverislidir." Bunun sebebi sudur: Insan bir
kere uyudu mu, ne zaman uyanacagini bilemez.
"Suphesiz gece kalkisi daha tesirli ve o zaman okumak daha elverislidir" ayetinde
gecen "okumak daha elverislidir"den maksada gelince "Kur'an'i anlamak, Kur'an'da
fikih sahibi olmak" demektir. Ibnu Abbas, "Gunduzleyin seni uzun uzun alikoyacak
isler var" (7. ayet) mealindeki ayeti de, "Kur'an okumaktan cokca uzak kalmak"
seklinde anlamistir.
Ebu Davud, Salat 306, (1304).
846 - Bir baska rivayette soyle denir: Muzzemmil suresinin bas tarafi indigi
zaman mu'minler, Ramazan ayindaki kalkislari gibi geceleri kalkarlardi. Bu
hal surenin (ruhsat getiren) son kismi nazil oluncaya kadar devam etti."
Ebu Davud, Salat 206, (1305); (Ebu Davud'un bazi tanzimlerinde bu hadisler
Kiyamu'l-Leyl basligi altinda kaydedilmistir.)
MUDDESSIR SURESI
847 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam),
(Muddessir suresinin, "Onu sarp bir yokusa sardiracagim" mealindeki 17. ayetinde
gecen (sarp yokus) kelimesini "Atesten bir dagdir, kafir ona yetmis yilda
cikar, ciktiktan sonra tekrar yetmis yilda cehenneme geri iner. Boylece cehennemde
ebediyyen azab ceker" diye aciklamistir."
848 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Yahudilerden bir kismi, Hz.
Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in bazi ashabina: "Peygamberiniz, cehennem
bekcilerinin sayisini biliyor mu?" diye sordular. Onlar:
"- Simdilik bilmiyoruz, kendisinden soralim!" diye cevap verdiler. Iclerinden
biri Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelerek:
"- Ey Muhammed! Bugun ashabina galebe calindi" dedi. Resulullah (aleyhissalatu
vesselam):
" Ne ile, nasil galebe caldilar?" diye sordu.
"- Yahudiler, dedi, onlara: "Peygamberiniz cehennem bekcilerinin sayisini
biliyor mu?" diye sordu.
" Peki ne cevap verdiler?"
"- Simdilik bilmiyoruz, peygamberimizden soralim" dediler. Hz. Peygamber (aleyhissalatu
vesselam):
" Bir kavme bilmedigi sey sorulursa, onlar da: "Bilmiyoruz, peygamberimize
soralim deseler bu onlara galebe calmak mi sayilir hic? Fakat Yahudiler peygamberlerine
(olmayacak sey sormuslar): "Bize aciktan aciga Allah'i goster" demislerdi.
O Allah dusmanlarini bana getirin. Ben de onlara cennetin beyaz topragindan
sorayim." dedi.
Yahudiler geldiler ve:"- Ey Ebu'l-Kasim, cehennemin bekcileri kac tanedir?"
dediler. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) parmaklariyla bir on, bir
de dokuz gostererek "19" dedi.
"- Evet!" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da onlara:
" Pekala cennetin topragi nasildir?" diye sordu. Bir ara sustular. Sonra:
"- Ey Ebu'l-Kasim, bize sen soyle!" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"- Beyaz undan yapilmis ekmektir."
Tirmizi, Tefsir, Muddessir, (3324).
849 - Hz. Enes (radiyallahu anh), Muddessir suresinin 56. ayetinde gecen,
"O kendisinden korkulmaya daha layik, bagislamaya daha ehildir" ifadesini
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in soyle tefsir ettigini belirtir:
"Cenàb-i Hakk (burada) buyuruyor ki: "Ben korkulmaya layigim, kim benden korkarsa
kendine bir baska ilah edinmesin, onu affetmeye de ben ehilim, (bir baskasi
affedemez)".
Tirmizi, Tefsir, Muddessir, (3325); Ibnu Mace, Zuhd 35, (4299).
KIYAMET SURESI
850 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Ey Muhammed! Cebrail sana Kur'an okurken,
unutmamak icin acele edip onunla beraber soyleme (sadece dinle)" (Kiyamet
16) mealindeki ayet hakkinda su aciklamayi yapti: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu
vesselam) vahiy geldigi zaman buyuk bir siddet (ve agirlik) hissederdi. Bunun
tesiriyle dudaklarini kimildatirdi. Bunun uzerine su ayet indi. (mealen):
"(Ey Muhammed, Cebrail sana Kur'an okurken acele edip onunla beraber soyleme
(sadece dinle). Onu toplamak ve okutmak bize aittir" (Kiyamet 16).
Ibnu Abbas devamla der ki: "Ayette gecen "onun toplanmasi" tabirinden murad
"(yeni nazil olan) ayetin Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in kalbinde
toplanmasi, yerlesmesi, sonra da Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) tarafindan
okunmasidir." "Biz vahyi okudugumuz zaman, sen onun kiraatine uy" (18. ayet)
ayetinde de, "Dinle ve sus, sonra onu sana biz okuturuz" denmektedir.
Bu vahiyden sonra, Cibril (aleyhisselam) vahiyle gelince, sadece dinlerdi.
Cibril gidince yeni gelen vahyi, kendisine nasil okunmus ise, oylece okurdu."
Buhari, Tefsir, Kiyamet 1, 2, Bed'u'l-Vahy 4, Fedailu'l-Kur'àn 28, Tevhid
43; Muslim, Salat 147, (448); Tirmizi, Tefsir, Kiyamet, (3326); Nesai, Salat
37, (2,149,159).