|
|
|
KÜTÜB-İ
SİTTE HADİS-İ ŞERİFLERİ
811 - Hz. Ali (radiyallahu anh), "Rizkiniza (sukredeceginize) siz behemahal
tekzibe mi kalkisirsiniz?" (Vakia, 82) mealindeki ayetle ilgili olarak Hz.
Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in soyle dedigini rivayet etmistir: "Siz
Cenab-i Hakk'in size verdigi sukur makaminda, "falanca falanca yildizin batisi
veya falanca falanca yildizin dogusu sayesinde yagmura kavustuk" diyorsunuz."
Tirmizi, Tefsir, Vaki'a, (3291).
HADID SURESI
812 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Musluman olmamizla Cenab-i
Hakk'in bizi, "Iman edenlerin gonullerinin Allah'i zikretmek uzere yumusamasi
ve ondan gelen hakikate baglanmasi zamani daha gelmedi mi? Onlar, daha evvel
kendilerine kitap verilip de uzerlerinden uzun zaman gecmis, artik kalbleri
kararmis bulunanlar gibi olmasinlar. Onlardan bircogu fasiklardi" (Hadid,
16) mealindeki ayetle azarlamasi arasinda dort yillik zaman mevcuttur."
Muslim, Tefsir 24, (3027).
813 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Yeryuzunu, oldukten sonra Allah'in
tekrar dirilttigini bilin, akledersiniz diye size delillerimizi acikladik"(Hadid,
17) mealindeki ayetle ilgili olarak soyle buyurdu: "Allah kalbleri kasavet
ve katiliktan sonra yumusatir, (tevhid hususunda) mutmain ve (Rabbine) yonelmis
kilar. Olmus kalpleri ilimle, hikmetle diriltir (Ayet bu manayi ders vermektedir).
Arzin yagmurla diriltilmesi zaten gozle gorulen bir durumdur."
Rezin'in ilavesidir. ed-Durru'l-Mensur Ibnu'1-Mubarek'in rivayeti olarak kaydetmektedir
(6,175).
814 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) buyurdu ki: "Hz. Isa (aleyhisselam)'dan
sonra bir kisim melikler Tevrat ve Incil'i tahrif ettiler. Aralarinda mu'min
olanlar da vardi, bunlar Tevrat ve Incil'i okuyorlardi. (Muminlerin okuduklarindan
rahatsiz olan) bazilari, meliklerine soyle dediler: "Bunlarin bize yaptigi
hakaretten daha agir hakaret, savurduklari kufurden daha galiz kufur gormedik.
Kitapta, "Allah'in indirdigi ile hukmetmeyenler kafirlerin ta kendisidirler"(Maide,
44) diye okuyup, kitaptan gosterdikleri ayetlerle bizi yaptigimiz islerden
dolayi kiniyorlar (kafir, fasik oldunuz diyorlar.) Onlari cagirip uyarin,
bizim okudugumuz gibi okusunlar, bizim inandigimiz gibi inansinlar."
Melik onlari cagirip topladi, ya olumu ya da tahrif edilmis haliyle Tevrat
ve Incil'i okumaktan birini tercih etmelerini teklif etti: Onlar:
"- Istediginiz bu mu? bizi birakin (bir dusunelim)!" dediler. Sonra bunlardan
bir kismi:
"- Bize bir kule insa edin, bizi icine tikin, yiyecek ve icecegimizi cekebilecegimiz
(ip gibi) bir seyler de verin, boylece bizden size hakaret sayilacak bir sey
ulasmamis olur" dedi. Diger bir kismi da:
"- Birakin bizi basimizi alip gidelim. Yeryuzunde dolasir, vahsi hayvanlar
gibi yer iceriz. Bizi kendi memleketinizde (faaliyet yapar) bulursaniz oldurursunuz"
dedi. Bir grup da:
"- Bize issiz bir arazinin ortasinda evler insa ediverin. Biz orada kendi
basimiza kuyular acip ziraat yapalim, sizinle hic konusmayalim, sizlere ugramiyalim
da!" dedi. Bunlarin her kabilede samimi yakinlari vardi. Isteklerini kabul
ettiler (ve oldurmediler). Cenab-i Hakk (onlarin kalbine, su ayette temas
buyurdugu) ruhbaniyeti inzal buyurdu:
"...Uzerlerine bizim gerekli kilmadigimiz fakat kendilerinin guya Allah'in
rizasini kazanmak icin ortaya attiklari rahbaniyete bile geregi gibi riayet
etmediler. Iclerinde inanmis olan kimselere ecirlerini verdik. Ama cogu yoldan
cikmislardir" (Hadid, 27).
Geri kalanlar da soyle dediler: "- Falancalarin ibadet ettigi gibi biz de
ibadet edelim. Falancalarin yeryuzunde dolastigi gibi biz de dolasalim, falancalarin
edindigi gibi biz de evler edinelim."
Bunlar sirkleri uzerine devam eden kimselerdi. Bunlar kendilerine uyduklari
(diger) kimselerin imanlarini da bilmiyorlardi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu
vesselam)'e nubuvvet geldigi zaman, bu ruhbanlardan pek az kimse kalmisti.
Bu kisi, mabedinden indi, seyyah olup dolasan bir kisi seyahatinden dondu,
bir kisi de manastirindan cikti. Bunlar gelip iman ettiler ve tasdikte bulundular.
(Butun Ehl-i Kitap hakkinda) Cenab-i Hakk soyle buyurdu: "Ey iman edenler,
Allah'tan korkun. Onun peygamberine de iman edin ki, (Allah) size rahmetinden
iki kat nasib versin" (Hadid, 28).
Burada zikri gecen iki kat nasibden biri: Hz. Isa (aleyhisselam)'ya Incil'e
ve Tevrat'a olan imanlari sebebiyledir, digeri de Hz. Muhammed aleyhissalatu
vesselam)'e olan imanlari ve onu tasdikleri sebebiyledir.
(Ayet soyle devam ediyor): "Sizin icin yardimiyla yuruyeceginiz bir nur lutfetsin..."
(Hadid, 28). Bu nurdan maksad Kur'an ve Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e
ittiba etmeleridir.
Vahiy soyle devam ediyor: "...Ehl-i Kitap, hakikaten Allah'in fazl(u kerem)inden
hicbir seye nail olamayacaklarini, muhakkak butun inayetin Allah'in elinde
bulundugunu, onu (ancak) dileyecegi kimselere verecegini bilmedikleri icin
mi (kufurde inad ediyorlar? Halbuki bunu pekala biliyorlar da). Allah buyuk
fazl-u kerem sahibidir" (Hadid, 29).
Nesai, Kad12, (8, 231).
MUCADELE SURESI
815 - Hz. Aise (radiyallahu anha) buyurdu ki: "Hamd o Allah'adir ki, butun
sesleri isitir. Israrci (mucadeleci) kadin Havle, Hz.Peygamber (aleyhissalatu
vesselam)'i evinin yaninda buldu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a birseyler
soyluyordu. Azna ne soyledigini isitmiyordum. Cenab-i Hakk su ayeti indirdi:
"(Habibim) Zevci hakkinda seninle diresip duran (nihayet halinden) Allah'a
sikayet etmekte olan (kadin)in sozunu umuldugu vechile Allah dinlemistir.
Allah sizin konusmanizi zaten isitiyordu. Cunku Allah hakkiyla isitici, kemaliyle
gorucudur" (Mucadele 1).
Buhari, Tevhid 9; Nesai, Talak 33, (6,168); Ibnu Mace, Talak 25, (2063).
816 - Havle bintu Malik Ibni Sa'lebe (radiyallahu anha) anlatiyor: "Kocam
Evs Ibnu's-Samit bana ziharda bulunmustu. Derhal Hz. Peygamber (aleyhissalatu
vesselam)'e sikayete geldim.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a durumu arzedince bana: "Allah'tan kork,
o senin amcaoglundur" diye onun hakkinda beni iknaya calisiyordu. Ben israrima
devam ettim. Derken ayet nazil oldu. "(Habibim) zevci hakkinda seninle diresip
duran (nihayet halinden) Allah'asikayet etmekte olan kadinin sozunu umdugu
vechile Allah dinlemistir..." (Mucadele,1).
Vahiy uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
" Kocan bir kole azad eder" buyurdu. Ben:
"- Onun kolesi yok!" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
" Oyleyse ard arda iki ay oruc tutar" dedi. Ben tekrar:
"- Ey Allah'in Resulu, kocam cok yaslidir, oruca tahammul edemez!" dedim.
" Oyleyse,dedi, altmis fakir doyursun!"
"- Onun elinde, dedim, sadaka olarak verecek hicbir seyi yok, (nasil altmis
fakir doyuracak?)"
" Oyleyse, dedi, ona ben yardim edeyim. Su bir arak hurmayi al gotur!"
"- Ey Allah'in Resulu, dedim, diger bir arak'i da ben verip ona yardim edeyim."
" Guzel soyledin, dedi, git bunlarla ona bedel altmis fakiri doyur. Sonra
da (eski nikahinla) amcaogluna don!"
Ravi bir arakin altmis sa' miktarinda bir olcek oldugunu belirtti.
EbuDavud, Talak 17, (2214).
817 - Ali Ibnu Ebi Talib (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ey iman edenler, siz
Peygambere mahrem bir sey arzetmek istediginiz vakit bu mahrem konusmanizdan
evvel sadaka verin. Bu sizin icin daha hayirli, daha temizdir. Fakat bulamazsaniz
Suphe yok ki Allah cok magfiret edici, cok esirgeyicidir" (Mucadele, 12) mealindeki
ayet nazil oldugu zaman Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana:
" (Bu sadakanin) bir dinar olmasina ne dersin?" diye sordu. Ben:
"- Bu miktar coktur, takat getiremezler" dedim.
" Yarim dinara ne dersin?" dedi.
"- Ona da takat getiremezler" dedim.
" Oyleyse ne kadar o1sun?" dedi.
"- Bir kil (agirliginda altin) miktari" dedim.
" Sen de pek parasizsinl" dedi.
Bunun uzerine su ayet indi: "Mahrem konusmanizdan evvel sadakalar vereceginizden
korktunuz mu? Cunku iste yapmadiniz. (Bununla beraber) Allah sizin tevbelerinizi
kabul etti. O halde namazi kilin. Zekati verin. Allah ve Peygamberine (diger
emirlerinde de) itaat edin. Allah ne yaparsaniz hakkiyla haberdardir" (Mucadele,13).
Hz. Ali (radiyallahu anh) der ki: "Allah, benim sebebimle bu ummetin mukellefiyetini
hafifletti."
Tirmizi, Tefsir, Mucadele, (3297).
818 - Hz. Ali (radiyallahu anh) der ki: "Bu ayet ile benden baskasi amel etmedi."
Rezin'in ilavesidir. Ibnu Kesir kaydetmistir (4, 326).
HASR SURESI
819 - Ma'kil Ibnu Yesar (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) buyurdular ki: "Kim sabaha erdigi zaman uc kere "Euzubillahi's-semi'il-alim
mines-seytani'r-racim" der ve Hasr suresinden uc ayet okursa, Allah onun icin
yetmis bin melegi vekil tayin eder de onlar, aksam oluncaya kadar kendisine
rahmet okurlar. Sayet o gun olecek olsa sehid olarak olur. Aksam vaktinde
ayni sekilde okuyacak olsa, (keza sabaha kadar ayni seyler sozkonusudur).
Tirmizi, Fedailu'l-Kur'an 22,(2923).
820 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) Beni Nadir'in hurmaligini yaktirdi ve kestirdi. Burasi (Medine'de
Yahudilerin ikamet ettikleri yer olan) Buveyra (denen mevki) idi. Vak'auzerine
su ayet indi: "Herhangi bir hurma agacini kestiniz, yahud kokleri ustunde
dikili biraktinizsa (hep) Allah'in izniyledir. (Bu izin de) fasiklari rusvay
edecegi icin (verilmis)tir" (Hasr, 5).