|
|
|
KÜTÜB-İ
SİTTE HADİS-İ ŞERİFLERİ
71 - Yine Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) bunun uzerine soyle buyurdu: "Bil ki, ben, hem uyurum, hem namaz
kilarim; oruc da tutarim, kadinlarla evlenirim de, Ey Osman, Allah'tan kork,
zira ehlinin senin uzerinde hakki var, misafirin senin uzerinde hakki var,
nefsinin senin uzerinde hakki var. Oyle ise bazan oruc tut, bazan ye. Namaz
da kil, uykunu da al"
Ebu Davud, Salat 317 (1369).
Rezin merhum, sunu ilave ediyor: Osman (radiyallahu anh) butun gece namaz
kilmak, gunduzleri de hep oruc tutmak, kadinlarla da hic nikah yapmamak uzere
yemin etmisti. Osman Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a yemininden sordu.
Bunun uzerine meali su olan ayet nazil oldu: "Allah sizi rastgele yeminlerinizden
(lagv) dolayi degil, fakat kalplerinizin kasdettigi yeminden dolayi sorumlu
tutar" (Bakara, 225).
72 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anh) anlatiyor. Hz. Peygamber
(aleyhissalatu vesselam)'e benim "Hayatta kaldigim muddetce vallahi gunduzleri
oruc tutacagim geceleri de namaz kilacagim" dedigim haber verilmis. Beni cagirtarak:
"Sen boyle boyle soylemissin dogru mu?" dedi. "Annem babam sana feda olsun,
evet boyle soyledim ey Allah'in Resulu" dedim. "Iyi ama, dedi, sen buna guc
yetiremezsin, bazan oruc tut, bazan ye; gece kalk, uyu da. Ayda uc gun tut
(bu yeter), zira hayirli isleri Allah on misliyle kabul ederek ucret veriyor.
Bu uc gun, aynen yil orucu yerine gecer" buyurdu. Ben: "Soylediginizden daha
fazlasina guc yetiririm" dedim. "Oyleyse, dedi, bir gun oruc tut, iki gun
ye" Ben tekrar "Bundan baskasina da guc yetiririm" dedim. "Oyleyse, dedi,
bir gun tut, bir gun ye. Bu Hz. Davud aleyhisselam'in orucudur. Bu en kiymetli
oructur -veya en efdal oructur.-" Ben yine: "Ben bundan daha fazlasina guc
yetiririm" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Bundan efdali yoktur"
buyurdu.
Buhari, Savm 54, 55, 56, 57, 58,59, Teheccuk 7, 19, Enbiya 37, Fedailu'l-kur'an
34, Nikah 89, Edeb 84, Isti'zan 38; Muslim, Siyam 181-194, (1159); Ebu Davud,
Siyam 53, (2425); Nesai, Siyam 76, (4, 209-210); Tirmizi, Savm 57, (770).
Bir baska rivayette soyle gelmistir: "Bana haber verildigine gore sen yil
orucu tutuyor, her gece de "Kur'an'i (hatmen) okuyormussun, dogru mu?" dedi.
Ben: "Evet ey Allah'in Resulu, dogrudur, ancak bunda maksadim sadece hayirdir"
dedim." Rivayette konusma soyle devam eder: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
bana:
"-Kur'an'i ayda bir kere oku" dedi. Ben: "-Daha fazlasina da guc getirebilirim"
dedim. "-Oyleyse her gun gunde bir kere oku" dedi. Ben tekrar: "-Bundan fazlasina
da guc getirebilirim" dedim.
"-Oyleyse, buyurdu, her yedi gecede bir kere oku, daha asagi dusme" dedi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana sunu da soyledi:
"-Bilmezsin, belki uzun bir omrun olur (yasliliginda ahdi yerine getiremezsin)".
Abdullah der ki: Ben nefsime siddetli davrandikca, (bundan vazgecmem icin)
bana da siddet gosterildi. Ihtiyarladigim zaman, Resulullah (aleyhissalatu
vesselam)'in tanidigi ruhsati kabul etmis olmayi temenni ettim."
Bir baska rivayet de buna benzer, ancak su ziyade var: "Bunu yaparsan gozun
(uykusuzluktan) ferini kaybeder, nefsin de yorulur. Devamli tutulan oruc,
oruc sayilmaz."
Rivayette: "Davud aleyhisselamin orucunu tut: O, bir gun tutar bir gun yerdi.
Dusmanla karsilasinca da gucu kuvveti yerinde oldugu icin kacmazdi" ziyadesi
de var.
Bir baska rivayette: "Allah'a en hos gelen oruc, Hz. Davud (aleyhisselam)'un
namazidir. O, gecenin yarisini uyur, ucte birini kalkar, altida birini uyurdu.
Bir gun oruc tutar, bir gun yerdi" buyrulmustur.
73 - Hz. Aise (radiyallahu anha) sunu anlatir: Hz. Peygamber (aleyhissalatu
vesselam)'in bir hasiri vardi, geceleri perde yapip gerisinde namaz kilardi,
gunduzleri de yayip uzerine otururdu. Halk da Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in
yanina donep (gelip) aynen onun gibi namaz kilmaya basladilar. Sayi gittikce
artti. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara yonelerek
sunu soyledi: "Ey insanlar, takat getireceginiz isleri yapin. Zira siz (dua
etmekten) usanmadikca Allah da sevap yazmaktan usanmaz. Allah'a en hos gelen
amel, az da olsa devamli olanidir." Ravi der ki: Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'in
ailesi bir is yapinca onu sabit kilardi (artik terketmez devamli yapardi).
Buhari, Iman 16, Ezan 81, Rikak 18; Muslim, Salat 283, (782); Muvatta, Salatu'l-Leyl
4, (1, 118); Nesai, Kiyamu'l-Leyl 1 (3, 218); Ebu Davud, Salat 317, (1368).
Buhari'nin Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'den yaptigi bir rivayette: "Orta
yolu tutun, guzele yakin olani arayin, sabah vaktinde, aksam vaktinde, bir
miktar da gecenin son kisminda yuruyun (ibadet edin), agir agir hedefe varabilirsiniz.
Unutmayin ki sizden hic kimseye, yaptigi amel, cenneti kazandirmayacaktir"
buyurdu. "Sen de mi (amelinle cennete gidemiyeceksin) ey Allah'in Resulu?"
dediler. "Evet, ben de, dedi, Allah affi ve rahmeti ile muamele etmezse ben
de!"
(Buhari, Rikak 18)
Buhari ve Nesai'de gelen bir baska rivayette: "Bu din kolayliktir. Kimse (asiri
gayretle) dini gecmeye calismasin, (basa cikamaz, yine de yapamadigi eksiklikleri
kalir ve) galebiyet dinde kalir" buyrulmustur.
(Buhari, Iman 29).
74 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
soyle buyurdu: "Kolaylastirin, zorlastirmayin ve mujdeleyin." Bir rivayette
de: "...Isindirin, nefret ettirmeyin..." buyrulmustur.
Buhari, Ilm 12, Edeb 80; Muslim, Cihad 6, 7,(1732-1733).
75 - Sehl Ibnu Ebi Umame (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, Sehl ve babasi
beraberce Hz. Enes (radiyallahu anh)'in yanina girerler. Enes'i yolcu namazi
kiliyormuscasina cok hafif bir namaz kiliyor bulurlar. Selam verip namazdan
cikinca: "Allah sana magfiret buyursun bu kildigin namaz farz mi yoksa nafile
miydi? dedik. "Farz namazdi. Bu (eksiksiz). Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in
namaz tarzidir. Bilerek hic bir degisiklik de yapmadim" dedi ve ilave etti:
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki:
"(Yil orucu, her gece teheccut, kadinlari terk gibi kararlarla) kendinize
zorluk cikarmayin, zorluga ugrarsiniz. Zira (gecmiste) bir kavim (bir kisim
zahmetli islere azmederek) kendisini zora atti. Allah Da zorluklarini artirdi.
Manastir ve kiliselerdekiler bunlarin bekayasidir. "Onlar, uzerlerine, bizim
farz kilmadigimiz, fakat, guya Allah'in rizasini kazanmak icin kendilerinin
koyduklari ruhbaniyete bile geregi gibi riayet etmediler" (Hadid, 27).
Ebu Davud, Edeb 52, (4904)
76 - Enes (radiyallahu anh) buyurdu ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)
mescide girmisti ki, iki direk arasina gerilmis bir ip gordu. "Bu da ne?"
diye sordu. Bu, Zeyneb (radiyallahu anh)'in ipidir, namaz kilarken uykusu
gelince buna takiliyor (ip onun dusmesini onluyor)" dediler. Hz. Peygamber
(aleyhissalatu vesselam):"Hayir (olmaz oyle sey) cozun ipi. Sevkiniz varken
namaz kilin, uykunuz gelince de yatin" emretti.
Buhari, Teheccud 18; Muslim, Musafirin 219, (784); Ebu Davud, Salat, 308,
(1312); Nesai, Kiyamu'l-Leyl 17, (3, 218).
77 - Hz. Aise (radiyallahu anha) diyor ki: "Yanimda BeniEsed kabilesinden
bir kadin vardi. Bu sirada Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) iceri girdi
ve: "Bu kimdir?" buyurdu. "Falancadir, geceleri hic uyumaz, (ibadet yapar)"
dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Sus, yeter! Size, takat getirebileceginiz
amel yarasir. Siz (ibadet yapmaktan) usanmadikca, Allah da (sevab vermekten)
usanmaz. Allah'a en hos gelen dini amel, kisinin devamli olarak yaptigi ameldir"
buyurdu.
Buhari, Iman 32, Teheccud 18; Muslim, Salatu'l-Musafirin 2220-221 (785); Muvatta,
Salatu'l-Leyl 4, (1, 118); Nesai, Salatu'l-Leyl 17 (3, 218).
78 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu
vesselam) buyurdu ki: "Her seyin bir sevki vardir. Her sevkin de bittigi bir
zaman vardir. (Yapacagi ise karsi bu sevki) duyan kisi isini yaparken mutedil
hareket eder ve bu itidali devam ettirirse, muvaffak olacagini umid edin,
(cunku bu sekilde takibine devam edebilir). Sayet (asiriliga duserek dikkat
cekmis ve) parmakla gosterilecek hale gelmisse ona itibar edip (salihlerden)
saymayin"
Tirmizi, Kiyamet 21, (2455).
79 - Ebu Cuheyfe (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
Selman'la Ebu'd-Derda (radiyallahu anhuma)'yi kardeslemisti. Selman bir defasinda
Ebu'd-Derda'yi ziyaret etti. Evde, Ebu'd-Derda'nin hanimini dusuk bir kiyafet
icinde buldu. "Bu halin ne?" diye sordu, kadin: "Kardesiniz, Ebu'd-Derda'nin
dunya ile alakasi kalmadi" diye acikladi.
Ebu'd-Derda geldi ve Selman (radiyallahu anh)'a yemek getirerek: "Buyur, ye!"
dedi ve ilave etti: "Ben orucum!". Selman: "Hayir sen yemezsen ben de yemem"
dedi. Beraber yediler. Aksam olunca Ebu'd-Derda (Selman'dan gece namazi icin
musaade istediyse de, Selman: "Uyu" dedi. Beraber uyudular. Bir muddet sonra
Ebu'd-Derda namaza kalkmak istedi. Selman tekrar: "Uyu!" dedi. Uyudular. Gecenin
sonuna dogru Selman "Simdi kalk!" dedi. Kalkip beraber namaz kildilar. Sonra
Selman su nasihatta bulundu: "Senin uzerinde Rabbinin hakki var, nefsinin
hakki var, ehlinin de hakki var. Her hak sahibine hakkini ver." Ertesi gun
Ebu'd-Derda, durumu Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e anlatti. Resulullah
(aleyhissalatu vesselam) "Selman dogru soylemis" buyurdu.
Buhari, Edeb 86, Savm 51, Teheccud 15; Tirmizi, Zuhd 64 (2415).
80 - Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in katibi Hanzala Ibnu'r-Rebi
el-Esedi (radiyallahu anh) anlatiyor:
Birgun Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'la karsilastik. Bana:
"-Nasilsin?" diye sordu.
"-Hanzala munafik oldu"dedim.
"-Subhanallah, sen neler soyluyorsun?" diye sasirdi. Ben acikladim.
"-Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in huzurunda oldugumuz sirada bize
cennet ve cehennemden soz edilir, sanki gozlerimizle gormus gibi oluruz. Oradan
ayrilip coluk cocugumuza, bag bahcemize karisinca coklukla unutup gidiyoruz".
Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) de:
"-Allah'a yemin olsun ben de ayni seyi hissediyorum" dedi. Beraberce Hz. Peygamber
(aleyhissalatu vesselam)'e gittik ve bu durumu actik. Bize:
"-Nefsimi kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e kasem olsun siz, benim yanimdaki
hali disarda da devam etirip (cennet ve cehennemi) hatirlama isini koruyabilseniz
melekler sizinle yataklarinizda, yollarda musafaha ederdi. Fakat ey Hanzala,
bazan oyle bazan boyle olmasi normaldir (munafiklik degildir)" dedi ve (son
cumleyi uc kere tekrarladi."
Muslim, Tevbe 12, (2750); Tirmizi, Kiyamet 60, (2516).