|
|
|
KÜTÜB-İ
SİTTE HADİS-İ ŞERİFLERİ
5271 - Sehl Ibnu Sa'd radiyallahu anh anlatiyor: "Ali Ibnu Ebi Talib radiyallahu
anh, (bir gun), Hz. Fatima radiyallahu anha'nin yanina girmis idi. O sirada
Hz. Hasan ve Huseyin aglamakta idiler. "Niye agliyorsunuz?" diye sordu. Hz.
Fatima: "Aciktilar!" dedi.
Hz. Ali (bir yiyecek temin etmek uzere) cikti. Derken yolda bir dinar para
buldu. Donup Hz. Fatima'ya gelerek haber verdi. O da:
"Falan yahudiye git, bununla un satin al!" dedi. Ali radiyallahu anh ona vardi
ve un aldi. Yahudi ona:
"Sen, kendini Allah elcisi zanneden su zatin damadi misin?" dedi. Hz. Ali'nin
"evet"i uzerine:
"Dinarini al, un da senin olsun!" dedi. Ali oradan ayrilip, Fatima radiyallahu
anha'ya unu ve dinari getirdi, durumu da anlatti. Hz. Fatima:
"Simdi de su falan kasaba git, bize bir dirhemlik et al!" dedi. Hz. Ali gidip,
dinari bir dirhemlik et mukabilinde rehin birakti. Eti Hz. Fatima'ya getirdi.
O hamur yapti, (tencereye) koydu, ekmek pisirdi. Babasina haber gonderdi.
Resulullah yanlarina gelince, Hz. Fatima:
"Ey Allah'in Resulu! (su yemegin) hikayesini size anlatayim da eger helalse
yiyelim, bizimle siz de yiyin. Bunun mahiyeti soyle soyledir..." diye antatti.
Aleyhissalatu vesselam:
"Allah'in adiyla yiyin!" buyurdular ve hep beraber ekmekten yediler. Onlar
daha yerlerinde iken, bir kole gelip, Allah ve Islam adina dinar bulan var
mi?" diye sormaya basladi. Resulullah aleyhissalatu vesselam onu cagirip (dinari
hakkinda) sordu. Kole:
"Carsida benden dustu!" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Ey Ali! Haydi kasaba git. Ona: "Resulullah aleyhissalatu vesselam sana "Dinari
bana gondersin, dirhemini ben odeyecegim!" diyor de!" emretti. Kasap dinari
gonderdi. Resulullah aleyhissalatu vesselam onu koleye verdi."
Ebu Davud, Lukata 1, (1714).
5272 - Iyaz Ibnu Himar radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu
vesselam buyurdular ki:
"Kim bir buluntu ele gecirirse, buna adalet sahibi birini sahid kilsin, ne
filani terkederek buluntuyu gizlesin, ne de (bir baska yere yollayarak) nazardan
kacirsin. Sahibini buldumu hemen ona versin. Sahibini bulamazsa (bilsin ki)
bu mal Allah'in malidir, Allah onu diledigine verir."
Ebu Davud, Lukata 1, ( 1709).
5273 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam
degnek, kamci, ip ve benzeri seylerde ruhsat tanidi. Bunlari bulan kimse (ilan
etmeksizin) onlardan faydalanabilir."
Ebu Davud, Lukata 1, (1717).
5274 - Amiru's-Sa'bi rahimehullah der ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam
buyurdular ki:
"Kim, sahibinin beslemekten aciz kalarak birakiverdigi bir hayvan bulur da,
onu alip ihya edecek olursa o onun olur."
Ebu Davud, Buyu' 77, (3524, 3525).
5275 - Hz. Ebu Hureyre ve Hz. Enes radiyallahu anhuma anlatiyorlar: "Resulullah
aleyhissalatu vesselam yolda giderken bir hurma tanesine rastlamisti. "Eger
sadakadan (dusmus) olacagindan korkmasaydim bunu yerdim!" buyurdular."
Buhari, Buyu' 4, Lukata 6; Muslim, Zekat 165, (1071); Ebu Davud, Zekat 29,
(1651).
5276 - Abdurrahman Ibnu Osman et-Teymi anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu
vesselam hacinin lukatasini nehyetti."
Muslim, Lukata 11, (1724); Ebu Davud, Lukata 1, (1719).
5277 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh'in anlattigina gore: "(Yediyuz dirheme)
bir cariye satin almis ve (borcunu odemeden) sahibini kaybetmistir. Bir yil
sahibini arayan Ibnu Mes'ud onu bulamaz ve bu parayi, bir dirhem, iki dirhem
seklinde parca parca vermeye baslar ve: "Ey Allahim, bunu falanca adina sadaka
kabul et! Eger adam gelirse sadaka benim adima olacak, borc da uhdemde kalacak!"
der. Ibnu Mes'ud derdi ki:
"Sahibini bulamadiginiz buluntu hakkinda boyle hareket edin!"
Buhari, Talak 22, (Tercumede (bab basliginda) muallak olarak kaydedilmistir).
LIAN'IN AHKAMI
5278 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Allah Teala hazretlerinin
(Tebuk seferinden geri kalmalari sebebiyle) tevbelerini kabul edip affettigi
uc kisiden biri olan Hilal Ibnu Umeyye radiyallahu anh geldi. (Anlattigina
gore) tarlasindan evine yatsi vaktinde donmustu. Haniminin yaninda bir adam
buldu. Manzarayi gozleriyle gormus, kulaklariyla isitmisti. Sabah oluncaya
kadar adami urkutup telaslandirmadi. Sabah olunca dogru Resulullah aleyhissalatu
vesselam'in yanina gitti.
"Ey Allah'in Resulu dedi, ben aileme geceleyin donmustum, yanlarinda bir adam
buldum. Ustelik gozlerimle gordum, kulaklarimla isittim."
Resulullah aleyhissalatu vesselam getirdigi bu haberden hoslanmadi, adama
karsi sert davrandi. Bunun uzerine:
"Kendi hanimlarina zina isnad eden, ancak, kendisinden baska sahidi bulunmayan
kimse ise, dogru soyledigine dair Allah adina yemin ederek dort defa sahitlik
eder. Besinci sahitliginde ise, eger yalan soyluyorsa Allah'in lanetinin kendi
uzerine olmasini ister. Kadinin Allah adina yemin ederek kocasinin yalan soyledigine
dair dort def'a sahidlik etmesi ve besinci sahitliginde, eger kocasi dogru
soyluyorsa Allah'in lanetinin kendi uzerine olmasini istemesi, onun hakkindaki
cezayi kaldirir" (Nur 6-9) mealindekiayet nazil oldu. Vahiy hali Resulullah
aleyhissalatu vesselam'in uzerinden kalkinca:
"Ey Hilal, mujde! Allah senin icin bir kurtulus ve kurtulus yolu gosterdi"
buyurdular. Hilal:
"Ben Rabbim Tealahazretlerinden bunu umid ediyordum!" dedi. Resulullah aleyhissalatu
vesselam:
"Kadina adam gonderin gelsin!" emretti. Kadin geldi. Ayet-i kerimeyi Resulullah
ona okudu. Ikisine de meselenin ciddiyetini hatirlatti ve ahiret azabinin
dunyadaki azabtan daha siddetli olacagini haber verdi. Bunun uzerine Hilal:
"Vallahi kadin hakkinda dogruyu soyledim!" dedi. Kadin da:
"Hayir yalan soyledin!" dedi. Bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam:
"Aranizda lanetlesin" emretti. Hilal'e: "Sehadet getir!" dendi. O da dogru
soyledigine dair dort kere Allah'a sehadet etti. Besinci sefer olunca kendisine:
"Ey Hilal, Allah'tan kork, zira dunya azabi ahiret azabindan pek hafiftir,
senin bu yaptigin, uzerine azabi vacib kilmaktadir!" dendi. O yine:
"Allah'a yemin olsun, ona iftira ediyorum diye bana celde yapilmadigi gibi,
Allah da onun sebebiyle bana azab vermeyecektir!" dedi ve "Eger yalanci ise,
Allah'in laneti uzerine olsun!" diye besinci kere sehadette bulundu.
Sonra kadina: "Sehadet getir!" dendi. Kadin da: "Hilal yalancidir diye dort
kere Allah'a sehadette bulundu. Besinci sehadete sira gelince, kadina:
"Allah'tan kork, zira dunyadaki azab ahiret azabindan hafiftir. Bu yaptigin,
uzerine azabi vacib kilmaktir!" dendi. Kadincagiz bir muddet durakladi. Sonra:
"Kavmimi, geri kalan zamanlarda rezil rusvay edemem!" dedi ve besinci defa:
"Hilal dogru soyledi ise Allah'in gadabi uzerime olsun!" diye sehadette bulundu.
Bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam aralarini ayirdi. Kadinin cocuguna babasinin
adiyla cagrilmamasina, kadina zina isnad edilmemesine, cocuga da veled-i zina
denmemesine, kim kadina veya cocuga boyle bir isnadda bulunacak olursa, hadd-i
kazfe maruz kalacagina hukmetti. Keza bunlar ne bosanma ne de olum sebebiyle
ayrilmadiklari icin Hilal uzerinde, ne kadin icin mesken ne de cocuk icin
nafaka mesuliyeti olmadigina hukmetti. Aleyhissalatu vesselam:
"Eger kadin kizilimsi, kabalari etsiz, sivri omuzlu, iki kabasi sivri, bacaklari
ince bir cocuk dunyaya getirirse, bu cocuk Hilal'dendir. Eger esmer, kisa
sacli, iri yapili, iri bacakli, iri kabali bir cocuk dunyaya getirirse bu
cocuk, zina nisbet edilen sahsa aittir" buyurdular. Gercekten kadin esmer
renkli, kisa sacli, iri yapili, iri bacakli, iri kabali bir cocuk dogurdu.
Aleyhissalatu vesselam:
"Eger (sehadetlerle yapilan) yeminler olmasaydi benimle o kadin arasinda mesele
olacakti" buyurdular. Ikrime der ki: "Kadinin cocugu bundan sonra Mudar uzerine
emir oldu, Tesmiye'de babasina nisbet edilmezdi."
Hadisi Ebu Davud bu metnin aynisiyla rivayet etti. Kutub-i Sitte, Ibnu Omer'den
bu manada rivayette bulundular.
Buhari, Talak 28, Sehadat 21, Tefsir, Nur 3; Ebu Davud, Talak 27, (2254, 2255,
2256); Tirmizi, Tefsir, Nur, (3178).
5279 - Yine Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu
vesselam Uveymir el-Aclani ile hanimi arasinda lian uyguladi. Hanimi bu sirada
hamile idi."
Nesai, Talak 36, (6,171).
5280 - Yine ona ait bir rivayette: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, birbirine
lianda bulunan iki ese lianlasmayi teklif ettigi zaman, besinci yeminde, erkege
elini agzinin uzerine koymasini emretti ve: "Bu (Allah'in azabini) gerektiricidir!"
buyurdu.
Nesai, Talak 40, (6, 175).