|
|
|
KÜTÜB-İ
SİTTE HADİS-İ ŞERİFLERİ
461 - Selemetu'bnu'l-Ekva (radiyallahu anh) anlatiyor: "Oruca takat getiremeyenler,
bir fakire yetecek kadar fidye vermesi gerekir" ayeti indigi zaman orucu yiyip
fidye verenler vardi. Bu hal muteakip ayetin inmesine kadar devam etti. Bu
ayet oncekini neshetti. Yani asil hukum sudur: "Kim Ramazan ayinda hazir bulunursa
orucunu tutsun."
Buhari, Tefsir, Bakara 2,26; Muslim, Siyam 149 (1145); Ebu Davud, Savm 2 (2315);
Tirmizi, Savm 75, (798); Nesai, Siyam 63, (4, 190).
462 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den, rivayete gore oruca gucu yetmeyenin
fidye vermesi geregini beyan eden ayeti "fidyetun taamu mesakine" seklinde
(yani fakirlerin yiyecegi kadar fidye) okudu ve bu ayetin mensuh oldugunu
soyledi."
Buhari, Tefsir, Bakara 2, 26.
463 - Nu'man Ibnu Besir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) buyurdular ki: "Dua, ibadettir", sonra su ayeti okudu: "Rabbiniz:
Bana dua edin ki size icabet edeyim. Bana ibadet etmeyi buyukluklerine yediremeyenler
varya, alcalmis ve hakir olarak cehenneme gireceklerdir" buyurmuslardir" (Mu'min,
69).
Ebu Davud, Salat 358, (1479); Tirmizi, Tefsir 2, (2973, 3244), Daavat 2, (3369);
Ibnu Mace, Dua 1, (3828).
464 - Rezin su ilave rivayeti kaydetti: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in
Ashabi (radiyallahu anhum ecmain) sordular: Rabbimiz yakin midir, biz ona
hafif sesle hitab edelim, uzaksa yuksek sesle taleblerimizi soyleyelim?" Bunun
uzerine su ayet indi: "Kullarim sana benden sorarlarsa, (soyle ki) ben yakinim.
Dua edenin duasina, bana dua ettigi takdirde icabet ederim" (Bakara, 186).
(Cami'u'l-Usul'de bu rivayet oncekinin devamidir).
465 - Bera Ibnu Azib (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ramazan orucu farz kilindigi
vakit, Muslumanlar ay boyu kadinlara temas etmezlerdi. Bazi kimseler bu meselede
nefislerine itimad edemiyorlardi. Bunun uzerine su mealdeki ayet nazil oldu:
"...Allah nefsinize guvenmiyeceginizi biliyordu. Bu sebeple tevbenizi kabul
edip sizi affetti." (Bakara, 187).
Buhari, Tefsir, Bakara 2, 27.
466 - Buhari, Ebu Davud ve Tirmizi'nin bir rivayetinde de soyle gelmistir:
"Ashab-i Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'in (baslangicta) durumu soyleydi:
Bir kimse oruclu iken, iftar vakti gelince, iftarini acmadan uyuyacak olsa,
artik o gece yemedigi gibi ertesi gunu de yiyemez, o gunun aksamina kadar
beklerdi. Kays Ibnu Sirma el-Ensari (radiyallahu anh) oruclu oldugu bir gunde
iftar vakti girince hanimina gelerek yiyecek birsey olup olmadigini sordu.
Kadin: "Hayir, yok!" ancak bekle, sana yiyecek ariyayim" dedi. Kays, gun boyu
calisan birisiydi, beklerken uyuyakaldi. Hanimi gelince bakti ki uyuyor: "Eyvah
mahrum kaldin, yiyemiyeceksin" diye eseflendi.
Ertesi gun, ogleye dogru Kays (radiyallahu anh) acliktan baygin dustu. Durumu
Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a anlattilar. Bunun uzerine su ayet nazil
oldu: "Oruc tuttugunuz gunlerin gecesi kadinlariniza yaklasmaniz size helal
kilindi..." (Bakara, 187). Buna Muslumanlar fevkalede sevindiler. Arkadan,
"Tanyerinde beyaz iplik, siyah iplikten sizce ayird edilinceye kadar yiyin,
icin." Ravi der ki: "Bu ayet, Kays Ibnu Amr hakkinda nazil olmustur."
Buhari, Savm 15; Tirmizi, Tefsir 2, (2972); Ebu Davud, Savm 1, (2314); Nesai,
Siyam 29, (4, 147-148).
467 - Sehl Ibnu Sa'd (radiyallahu anh) anlatiyore: "Beyaz iplik siyah iplikten,
sizce ayrilincaya kadar yiyin icin" ayeti indigi zaman "tan yerinde" kelimeleri
henuz nazil olmamisti. Bir kisim insanlar oruc tutacaklari zaman ayaklarina
siyah ve beyaz (iplik) baglar, bunlar gorulunceye kadar yiyip icmeye devam
ederlerdi. Bunun uzerine Cenab-i Hakk: "Tan yerinde" kelimelerini inzal buyurdu.
O zaman herkes anladi ki burada beyaz ve siyah ipliklerden maksad gunduz ve
gece imis."
Buhari, Savm 16, Tefsir, Bakara 2, 28; Muslim, Siyam 35, (1091).
468 - Bes kitapta da gelen bir baska rivayet soyle: "Adiy Ibnu Hatim (radiyallahu
anh) biri siyah, biri beyaz iki kostek bagi aldi. Bir gece bunlara bakti fakat
biri digerinden ayrilmiyordu. Sabah olunca durumu Resulullah (aleyhissalatu
vesselam)'a soyle bildirdi: "Yastigimin altina biri siyah biri beyaz iki iplik
koydum." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona takildi: "Beyaz iplikle siyah
iplik senin yastiginin altinda iseler yastigin cok genis olmali."
Buhari, Tefsir, Bakara 2, 28, Savm 16; Muslim, Siyam 33, (1090); Ebu Davud,
Savm 17, (2349); Tirmizi, Tefsir, 2 (2974-2975); Nesai, Siyam 29, (4, 148).
469 - Adiy'in bir baska rivayeti soyledir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a:
"Ey Allah'in Resulu! Ayette gecen "beyaz ipligin siyah iplikten ayrilmasi"nedir,
bunlar iki iplik degil mi?" diye sordum da bana: "Iki iplige bakti isen sen
gercekten kalin enselisin" dedi ve su aciklamayi yapti: "Hayir iki iplik degil,
onun biri gecenin karanligi, digeri de gunduzun beyazligidir."
Buhari, Tefsir, Bakara 2, 28.
470 - Bera (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ensar hac yapip da dondukleri zaman
evlerine kapilarindan girmezlerdi. Onlardan biri hac donusu kapidan evine
girdi. Fakat hemsehrileri onu bu davranisi sebebiyle kinadilar. Bunun uzerine
su ayet nazil oldu: "Iyilik, evlere arkasindan girmeniz degildir. Kotulukten
sakinan kimse (nin ameli) iyidir. Evlere kapilarindan girin" (Bakara, 189).
Buhari, Tefsir, Bakara 2, 29, Umre 18; Muslim, Tefsir, Nisa, (3026).