|
|
|
KÜTÜB-İ
SİTTE HADİS-İ ŞERİFLERİ
4211 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Nadir ve Kureyza yahudileri
Resulullah aleyhissalatu vesselam ile savastilar. O da Beni'n-Nadir'i surdu.
Kureyza'yi yerinde birakti. Kureyza'ya ihsanda dahi bulundu. Sonradan onlar
da Resulullah'la savastilar. Aleyhissalatu vesselam da erkeklerini oldurdu,
kadinlarini, mallarini, cocuklarini muslumanlar arasinda taksim etti."
Buhari, Megazi 14, Muslim; Cihad 62, (1766); Ebu Davud, Imaret 23, (3005).
KA'B IBNU ESREF'IN KATLI
4212 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam
(bir gun):
"Ka'b Ibnu'l-Esref'in hakkindan kim gelecek? Zira bu Allah ve Resulune eza
veriyor!" buyurdular. Muhammed Ibnu Mesleme radiyallahu anh atilarak: "Onu
oldurmemi ister misiniz?" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Evet!" deyince Muhammed
Ibnu Mesleme: "Hakkinizda menfi seyler soylememe de izin veriyor musunuz?
(Guvenini kazanmamiz icin buna gerek olacak)" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"(Istediginizi) soyle(yin)" buyurdu.
Bunun uzerine Muhammed Ibnu Mesleme radiyallahu anh Ka'b Ibnu'l-Esref'e gelip
onunla konustu, aralarindaki (eski) dostlugu hatirlatti ve:
"Su adam var ya, sadaka istiyor ve bize sikinti oluyor!" dedi.
Ka'b bunu isitince: "Ha soyle! Vallahi ondan daha da cekeceksiniz!" dedi.
Muhammed Ibnu Mesleme:
"Biz ona simdi gercekten tabi olduk. Onu busbutun terkedip sonunun ne olacagini
seyretmekten de korkuyoruz" dedi.
Ka'b: "Soyle bana dedi, icinde ne var, ne yapmak istiyorsunuz?"
Muhammed: "Onu yalniz birakmak, ondan ayrilmak istiyoruz" deyince, Ka'b: "Simdi
beni mesrur ettin" dedi.
Muhammed ilave etti: "Bana biraz odunc vermeni taleb ediyorum." dedi. Ka'b
da: "Bana rehin olarak ne birakacaksin?" diye sordu. Muhammed Ibnu Mesleme:
"Ne istersin?" dedi. Ka'b: "Kadinlarinizi bana rehin birakmalisin!" dedi.
"Ama sen Araplarin en yakisiklisisin. Sana kadinlarimizi nasil rehin birakalim?
(Su yakisikligin sebebiyle hangi kadin nefsini senden men edebilir?)" dedi.
Ka'b: "Oyleyse cocuklarinizi rehin birakirsiniz!" dedi.
"Ama nasil olur, birimizin cocuguna hakaret edip: "Bir veya iki vask hurma
karsiliginda rehin edildin" diye basina kakarlar. Ama sana zirhlari yani silahi
rehin birakalim" dedi. (Ka'b bu teklifi makul bulup:)
"Pekala, bu olur?" dedi. Bunun uzerine Muhammed Ibnu Mesleme, ona el-Haris
Ibnu'l-Evs, Ebu Abs Ibnu Cebr ve Abbad Ibnu Bisr ile birlikte gelmek uzere
randevulasti.
Bunlar geceleyin gelip onu (disari) cagirdilar. Ka'b yanlarina indi. Kadini:
"Ben bazi sesler isitiyorum, bu sanki kan sesidir (gitme!) dedi.
Ancak O: "Hayir, bu gelen MuhammedIbnu Mesleme ile sut kardesi ve Ebu Naile'dir.
Mert kisi geceleyin yaralanmaya bile cagrilsa icabet eder!2 dedi.
Muhammed Ibnu Mesleme arkadasina: "Gelince, ben elimi basina uzatacagim. Onu
tam yakaladim mi goreyim sizi!" dedi. Ka'b kilincini kusanmis olarak indi.
"Sende tiyb kokusu hissediyoruz!" dediler. Ka'b: "Evet! nikahimda falan kadin
var. Arap kadinlarinin (sevdigi) kokuyu suruyorum" dedi. Muhammed Ibnu Mesleme:
"Ondan koklamama musaade eder misin?" dedi.
Ka'b: "Tabi ederim, kokla!" dedi. Muhammed yakalayip kokladi. Sonra:
"bir kere daha koklamama musaade eder misin?" dedi. Sonra onu yakaladi.
"Goreyim sizi!" dedi ve orada oldurduler."
Buhari, Megazi 15, Rehn 3, Cihad 158, 159; Muslim, Cihad 119, (1801); Ebu
Davud, Cihad 169, (2768).
EBU RAFI' ABDULLAH IBNU EBI'L-HUKAYK'IN OLDURULMESI
4213 - Hz. Bera radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam,
Ebu Rafi'e bir heyet gonderdi. Abdullah Ibnu Atik, geceleyin evine girerek,
onu uyurken oldurdu."
4214 - Bir baska rivayette soyle der: "Resulullah aleyhissalatu vesselam yahudi
Ebu Rafi'e, Ensar'dan bir grup adam gonderip, baslarina da Abdullah Ibnu Atik'i
koydu.
Ebu Rafi', Resulullah aleyhissalatu vesselam'a eza veriyor ve aleyhinde calismalar
yapiyordu. Ebu Rafi', Hicaz bolgesindeki kendine has bir kalede oturuyordu.
Kaleye yaklastiklari zaman gunes batmisti. Halk artik suruleriyle donuyordu.
Abdullah arkadaslarina: "Siz burada oturun ve yerinizden ayrilmayin. Ben gidip,
kapicilara biraz iltifat edip, iceri girme imkani arayacagim" dedi ve ilerledi.
Kapiya kadar geldi. Kaza-yi hacet yapiyormus gibi elbisesini toparladi. Insanlar
iceri girmisti. Kapici seslendi:
"Ey Allah'in kulu, girmek istiyorsan gir. Kapiyi kapatacagim (cabuk ola)"
dedi.
Ben de girdim ve (bir koseye) gizlendim. Halk tamamen girince kapiyi kapatti.
Sonra da anahtarlari bir kaziga takti.
Ben (musait bir anda) kalkip anahtarlari alip kapiyi actim. Ebu Rafi evinde
gece sohbeti yapiyordu. Ve hususi bir koskte idi.
Sohbet arkadaslari dagilinca, yanina ciktim. Her bir kapiyi acip girdikce
iceriden uzerime kapadim. "Eger halkin haberi olur da beni oldurmeye azmederlerse,
ben Ebu Rafi'i oldurmeden ona ulasamasinlar" diye boyle yaptim. Sonunda yanina
kadar geldim. Koskun ortasinda yer alan karanlik bir odadaydi. Ancak, odanin
neresinde oldugunu bilemiyordum.
"Ebu Rafi" diye seslendim.
"Kim o?" dedi. Sese dogru yoneldim. Heyecan icerisinde bir kilic darbesi indirdim,
ama bosa gitti. Adam bir ciglik atti. Hemen odadan ciktim. Azicik bekleyip
tekrar girdim. (Sesimi degistirip, yardima gelmis gibi:)
"O ses de ne? ey Ebu Rafi" dedim.
"Kahrolasi, odada biri var, az once bana kilic vurdu" dedi.
(Yerini iyice kesfetmistim), bir darbe daha indirdim. Yaraladim, fakat olduremedim.
Sonra kilicin ucunu karnina sapladim, sirtina kadar dayandi. Oldurdugumu anladim.
Geri donup, kapilari teker teker acmaya basladim. Merdivene kadar geldim.
Ayagimi bastim. Yere kadar ulastigimi zannettim. Ay isigiyla aydinlik bir
gecede dustum. Bacagim kirildi. Sarigimla sardim. Sonra gidip kapinin onune
oturdum. Onu gercekten oldurdum mu, ogreninceye kadar bu gece kaleden disari
cikmayacagim" dedim.
Horozlar otunce, surlarin uzerinden olum ilan edildi. Olum habercisi:
"Hicaz ahalisinin tuccari Ebu Rafi'nin olumunu duyuruyorum!" diye bagiriyordu.
Ben hemen arkadaslarimin yanina gittim.
"Zafer! dedim, Allah Ebu Rafi'in canini aldi!"
Resulullah aleyhissalatu vesselam'a geldim, olup biteni anlattim. Bana:
"Uzat ayagini!" buyurdular. Ben de ayagimi uzattim. Meshediverdi. Sanki hicbir
sey olmamis gibi hicbir rahatsizlik kalmadi."
Buhari, Megazi 16, Cihad 155).
4215 - Abdurrahman Ibnu Ka'b radiyallahu anhuma anlatiyor: !Resulullah aleyhissalatu
vesselam Ibnu Ebi'l-Hukayk'i oldurenleri, (bu ise giderken) kadin ve cocuklari
oldurmekten nehyetmisti. Onlardan bir adam dedi ki: "Karisi bagirmalariyla
bize sikinti olmustu. Kilinci siyirip tepesine kaldirdim. (Vuracagim sirada)
Resulullah aleyhissalatu vesselam'(in tenbihini) hatirladim ve kendimi tuttum.
Bu tenbih olmasaydi ondan da rahata erecektik."
Muvatta, Cihad 8, (2, 447).
UHUD GAZVESI
4216 - Zeyd Ibnu Sabit radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu
vesselam Uhud'a ciktigi zaman, (bir muddet sonra) O'nunla beraber cikanlardan
bir kismi geri dondu. (Bunlar hakkinda) Resulullah aleyhissalatu vesselam'in
ashabi ikiye ayrildi. Bir grup: "Bunlari oldurelim" diyordu. Obur grup ise:
"Hayir onlari oldurmeyelim" diyordu. Bu ihtilaf uzerine su ayet nazil oldu:
"(Ey Muslumanlar!) Munafiklar hakkinda iki firka olmaniz da niye? Allah onlari
yaptiklarindan dolayi bas asagi etmistir. Allah'in saptirdigini siz mi yola
getirmek istiyorsunuz? Allah'in saptirdigi kimseye sen hic yol bulamiyacaksin"
(Nisa 88).
Resulullah da soyle buyurdu: "Burasi Taybe'dir. Deccal'i surer cikarir, tipki
korugun, demirin pasini cikardigi gibi."
Buhari, Megazi 17, Fedailu'l-Medine 10, Tefsir, Nisa 15; Muslim, Munafikun
6, (2776); Tirmizi, Tefsir, Nisa (3031).
4217 - Bera Ibnu Azib radiyallahu anhuma anlatiyor: "O gun musriklerle karsilastik.
Resulullah aleyhissalatu vesselam ok aticilardindan mutesekkil (elli kisilik)
bir grup askeri ayirip, baslarina Abdullah Ibnu Cubeyr radiyallahu anh'i tayin
etti. Ve su tenbihte bulundu:
"Hic bir surette yerinizden ayrilmayin! Hatta bizim onlara galip geldigimizi
gorseniz bile yerinizden ayrilmayin. Onlarin bize galebe caldiklarini (ve
kuslarin cesetlerimize usustuklerini) gorseniz dahi (ben size adam gondermedikce)
bize yardima gelmeyin!"
Musriklerle karsilastigimiz zaman (Allah onlari hezimete ugratti ve) kactilar.
Hatta daga hizla kacan kadinlarin eteklerini topladiklarini gordum. (Ayak
bileklerindeki) halkalari bile gozukuyordu. (Bizimkiler) soyle demeye baslamislardi:
"Ganimet, ganimet!"
Abdullah Ibnu Cubeyr radiyallahu anh:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam(in size ne soyledigini unuttunuz mu?) "yerlerinizi
terketmeyin" diye tenbihledi!" dedi ise de (okcular) dinlemediler. (Vallahi,
biz de arkadaslarimizin yanina gidip, ganimet alacagiz" dediler.) Onlar bu
emre itiraz edince, yuzleri ters cevrildi, (ne yapacagini bilemeyen saykinlara
donduler ve) (maglup oldular). Yetmis olu verildi. Ebu Sufyan ortaya cikip:
"Aranizda Muhammed var mi?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam "Ona cevap
vermeyin!" dedi. Ebu Sufyan tekrar sordu: "Aranizda Ibnu Ebi Kuhafe var mi?"
Resulullah yine: "cevap vermeyin" buyurdu. Ebu Sufyan:
"Aranizda Ibnu'l-Hattab var mi?" diye sordu. Hic kimse ona cevap vermedi.
O zaman Ebu Sufyan: "Bunlarin hepsi oldurulduler. Eger sag olsalardi cevap
verirlerdi!" dedi. Bu soz karsisinda Hz. Omer radiyallahu anh kendini tutamadi
ve: "Ey Allah dusmani yalan soyledin. Sana uzuntu verecek seyleri Allah ibka
etsin!" dedi. Ebu Sufyan: "(Sanin) yuce olsun Ey Hubel!" dedi. Resulullah
aleyhissalatu vesselam:
"Buna cevap verin!" emretti. Ashab:
"Ne diyelim?" diye sordu.
"Allah mevlamizdir, sizin mavlaniz yoktur!" deyin" dedi. Ebu Sufyan:
"Gune gun! (Uhud Bedir'e karsiliktir.) Harb (elden ele gecen) kova gibidir!
Musleye ugramis (uzuvlari koparilmis) kimseler bulacaksiniz. Bunu ben emretmedim.
(Buna memnun olmadim, kizmadim da, yasaklamadigim gibi emir de etmedim) beni
kotulemeyin!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Buna cevap verin!" emrettiler. Ashab:"Ne soyleyelim?" diye sordu.
"Hayir esitlik yok! Bizim olulerimiz cennette, sizinkiler cehennemde! deyin!"
buyurdular.
Buhari, Megazi 17, 9, 20, Cihad 164, Tefsir, Al-i Imran 10, Ebu Davud, Cihad
116. (2662). "Beni kotulemeyin" den sonrasini Rezin ilave etmistir.)
4218 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Amcam Enes Ibnu'n-Nadr radiyallahu
anh Bedir savasinda bulunamadi. Bu sebeple: "Ben Resulullah aleyhissalatu
vesselam'in musriklere karsi yaptigi ilk savasta yoktum. Eger Allah, bana
Resulullah aleyhissalatu vesselam'la birlikte musriklerle savasmak nasib ederse,
Allah ne yapacagimi gorecektir!" dedi.
Uhud gunu muslumanlar (bozulup) dagilinca:
"Ey Allahim, bunlarin -yani muslumanlarin- yaptigindan dolayi ozurlerinin
kabulunu dilerim. Ben onlarin -yani musriklerin- yaptigindan da sana siginiyorum!"
dedi ve kilincini cekip ilerledi. Karsisina Sa'd Ibnu Mu'az cikmisti:
"Ey Sa'd Ibnu Mu'az! Cenneti istiyyorum! Nadr'in Rabbine yemin olsun ben Uhud'un
onunde(n gelen) cennetin kokusunu duyuyorum!" dedi.
(O gunu anlatan) Sa'd Ibnu Mu'az, (Resulullah aleyhissalatu vesselam'a):
"Ey Allah'in Resulu. (o gun) onun yaptiklarini (bir bir anlatmaya) muktedir
degilim! Ilerledi (diyeyim o kadar)" dedi. Enes Ibnu Malik, (Sa'd Ibnu Mu'az
radiyallahu anh'i te'yiden) dedi ki:
"Biz (Enes Ibnu Nadr'in) cesedinde seksen kusur darbe izi bulduk, kimisi kilic,
kimisi mizrak, kimisi ok yarasiydi. ayrica biz onu musrikler tarafindan musle
edilmis (gozu oyulup, burnu, kulaklari koparilmis) olarak bulduk. Oyle ki
onu kimse taniyamamisti. Kizkardesi (halam Rubeyyi') -bedenindeki bir ben'inden
veya-parmaginin ucundan tanidi.
Enes radiyallahu anh devamla dedi ki: "Biz su ayetin, Enes Ibnu Nadr ve benzerleri
hakkinda indigine inanirdik: "Mu'minlerden Allah'a verdiggi ahdi yerine getiren
adamlar vardir. Kimi bu ugurda canini vermis, kimi de beklemektedir, ahdlerini
hic degistirmemislerdir" (Ahzab 23).
Buhari, Megazi 17, Cihad 12; Muslim, Imaret 148, (1903); Tirmizi, Tefsir,
(3198).
4219 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Ugud gunu bir adam Resulullah
aleyhissalatu vesselam'a sordu:
"Oldurulecek olsam, nereye gidecegim Ey Allah'in Resulu?"
"Cennete!" cevabini alinca elindeki hurmalari firlatip atti. (Kafirlerin icine
dalip) oldurulunceye kadar savasti."
Buhari, Megazi 17; Muslim, imaret 143, (1899); Nesai, Cihad 31, (6, 33).
4220 - Ibnu'l-museyyeb rahimehullah anlatiyor: "Sa'd Ibnu Ebi Vakkas radiyallahu
anh'i isittim, demisti ki: "Uhud gununde Resulullah aleyhissalatu vesselam
sadakinin icerisindeki oklari bana bir bir verip:
"At! diyordu, at annem babam sana feda olsun!"
Musriklerden biri muslumanlari(n canlarini) yakmisti, ona kanatsiz bir ok
attim. Yan tarafindan isabet ettirdim. Herif yere yikildi ve avret yerleri
de acildi. Resulullah aleyhissalatu vesselam gulduler, o kadar ki yan dislerini
gordum."
Buhari, Megazi 18, 15; Muslim, Fedailu's-Sahabe 41, (2411, 2412).