|
|
|
KÜTÜB-İ
SİTTE HADİS-İ ŞERİFLERİ
1931 - Hz. Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) buyurmustur ki: "Bir deve kesildigi
zaman karnindaki yavrunun tezkiyesi, devenin tezkiyesine tabidir, yeter ki
yavrunun hilkati (butun uzuvlarinin cikmasiyla) tamamlanmis, tuyleri de bitmis
olsun. Yavru annenin karnindan cikinca (yine de hemen) kesilir, ta ki icteki
kan ciksin."
Muvatta, Zebaih 8, (2, 490).
KESME ALETI
1932 - Rafi' Ibnu Hadic (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir seferde Resulullah
(aleyhissalatu vesselam) ile birlikte idik. (Bu esnada) bir deve huysuzluk
edip kacti. Pesine dustuler. Ama takipcileri yordu. Bir adam deveye bir ok
gonderdi. Derken Allah (c.c.) onu durdurdu. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:
"Bu hayvanlarin kackinlari var, tipki vahsi kackinlar gibi. Onlardan biri
size galebe calacak olursa, ona boyle davranin!" dedi. Ben:
"Ey Allah'in Resulu, biz yarin dusmanla karsilasacagiz, yanimizda (hayvan
kesecek) bir bicagimiz yok. (Hin-i hacette) kamisla keselim mi?" diye sordum.
Bana:
"Bolca kani akitilan ve uzerine Allah'in ismi zikredilenin etini yeyiniz.
Dis ve tirnak(la kesmek caiz) degildir. Size (bunun sebebini) soyleyecegim;
"Dis kemiktir, tirnak ise, Habeslilerin bicagidir."
Buhari, Sirket 3, 16, Cihad 191, Zebaih 15, 18, 20, 23, 36, 37; Muslim, Edahi
21, (1968); Tirmizi, Ahkam 5, (1491,1492); Ebu Davud, Edahi 15, (2821); Nesai,
Dahaya 20, 21, 26, (7, 226, 227).
1933 - Nafi'nin anlattigina gore, Ka'b Ibnu Malik (radiyallahu anh)'in bir
oglundan, Ibnu Omer'e anlatirken sunlari isitmistir: "Babasi kendisine haber
vermistir ki: Davar guden cariyeleri, bir koyunun olmek uzere oldugunu gormus,
derhal bir tas kirarak, onunla koyunu kesmistir. Babasi ailesine: "Ondan yemeyin.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sorayim" demis ve sormustur. Resulullah(aleyhissalatu
vesselam) yemelerini emretmistir."
Buhari, Zebaih 18,19, Vekalet 4; Muvatta, Zebaih 4, (2, 489).
1934 - Hz. Càbir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kavmimden biri bir veya iki
tavsan avladi. Bunlari tasla kesti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan
soruncaya kadar asti. Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) yemesini emretti."
Tirmizi, Zebaih 1, (1472).
1935 - Ata Ibnu Yesar, Beni Hariseli bir adamdan rivayet eder ki: "Bu zat
bir sagmal deveyi gutmekte iken olmek uzere oldugunu farkeder. Beraberinde,
hayvani kesebilecek bir sey de bulamaz. Eline gecirdigi bir kazigi devenin
ummugune saplar, kanini akitir. Sonra durumu Resulullah(aleyhissalatu vesselam)'a
haber verir. Efendimiz yemesini soyler."
Muvatta, Zebaih 3, (2, 489); Ebu Davud, Edahi 15, (1823); Nesai, Dahaya 19,
(7, 226).
1936 - Zeyd Ibnu Sabit (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir kurt bir koyunu dislemisti,
derhal keskin bir tasla kestiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yenmesine
ruhsat verdi."
Nesai, Dahaya 18, (7, 225).
YENMESI YASAK OLAN KESILMISLER
1937 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a
soruldu: "Halk bize et getiriyor, kesilirken besmele cekilip cekilmedigini
bilmiyoruz, ne yapalim?"
"Siz besmele cekin, yiyin!" cevabini verdi."
Buhari, Sayd 21, Buyu 5, Tevhid 13; Muvatta, Zebaih 1, (2, 488); Ebu Davud,
Edahi 19, (2829); Nesai, Dahaya 39, (7, 237).
1938 - Ebu'd Derda (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) mucesseme'nin yenmesini yasakladi. Mucesseme ok atislarinda hedef
olarak kullanilan hayvandir. Keza halisanin yenmesini de yasakladi. Halisa,
kurdun kacirdigi, fakat ondan kurtarilan hayvandir."
Tirmizi, Et'ime 1, (1473).
Bir rivayetin "Ok atislarina hedef olarak kullanilan hayvan" ibaresine kadar
olan kismi Tirmizi'de gelmistir. Gerisi Rezin'in ilavesidir.
1939 - Zuhri (rahimehullah) diyor ki: "Arap Hiristiyanlarinin kestiklerini
yemekte bir beis yoktur. Ancak, Allah'tan baska birisinin adini andigini isitirsen
o zaman kestigini yeme. Isitmemis isen, (bu durumda vehimlenme), cunku Allah,
onlarin kufrunu bildigi halde kestiklerini helal kilmistir."
Hz. Ali'den de bu manada rivayet yapilmistir.
Rezin ilavesidir. Bu ilave rivayet, Buhari'nin Kitabu'z-Zebaih'de bab basliginda
kaydedilmistir.
DUNYANIN ZEMMI VE KOTULENMESI
1940 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
minbere oturdu, biz de etrafinda yerlerimizi aldik. Buyurdular ki:
"Sizin icin korktugum seylerden biri, dunyanin sus ve guzelliklerinin sizlere
acilmasidir!"
Bir adam (araya girerek soze karisti ve):
"Yani (nail olacagimiz) hayir, ser mi getirecek?" dedi. Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) bu soru uzerine sukut etti. (Adama: "Sana ne oluyor da Resulullah'in
sozunu kesip, onunla konusmaya kalkiyorsun? O sana konusmuyor ki!.." diye
payliyanlar oldu). Gorduk ki, kendisine vahiy gelmekte. Derken vahiy hali
acilmis, yuzundeki terleri silmekte idi.
"Su soru soran nerede?" diye soze basladi. Ve sanki adami (sorusu sebebiyle)
takdir ediyor gibiydi: Sozlerine soyle devam etti:
"Muhakkak ki, hayir, ser getirmez. Ancak derenin bitirdikleri arasinda, ya
catlatarak olduren ya da olume yaklastiran bitki de var. Yalniz yesil ot yiyen
hayvanlar mustesna. Zira bunlar yeyip bogurleri sisince gunese karsi dururlar.
(Gevis getirirler), akitirlar ve rahatca defi hacet yaparlar, sonra tekrar
donup yayilirlar.
Suphesiz ki, bu mal hostur, tatlidir. Ondan fakire, yetime ve yolcuya veren
bu malin Musluman sahibi en iyi (insan)'dir. Bunu haketmeden alan, yedigi
halde doymayan kimse gibidir. O mal, kiyamet gunu aleyhinde sahidlik yapacaktir."
Buhari, Zekat 47, Cum'a 28, Cihad 37, Rikak 7; Muslim Zekat 123, (1052); Nesai,
Zekat 81, (5, 90).