|
|
|
KÜTÜB-İ
SİTTE HADİS-İ ŞERİFLERİ
1891 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah
(aleyhissalatu vesselam) hatanin diyetini, koylerde yasayanlar icin dort yuz
dinar olarak veya buna denk kiymette gumus olarak degerlendirir, bunu da develerin
fiyatlarini esas alarak tesbit ederdi. (Soz gelimi) develer pahalaninca (diyetin
dinar ve dirhem miktarinda) yukseltme yapar, develerin kiymeti dusunce de
(diyetin dinar ve dirhem miktarinda) indirme yapardi. (Hataen islenince cinayetlerin
diyeti Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda dort yuz dinarla sekiz
yuz dinar arasina ulasti. Bunun gumus nev'inden muadili sekiz bin dirhem idi.
Sigir besleyenlere (diyet olarak) iki yuz sigir hukmetti. Diyetini davar cinsinden
vermek isteyene iki bin davara hukmetmistir. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki: "Diyet, oldurulenin varisleri arasinda yakinlik derecelerine
gore, (yani Kur'an'da belirtiIen nisbet uzere, diger tereke mallari gibi)
taksim edilir. (Ashabu'I-feraiz'den) artan olursa asabe (denen akraba)ya gecer."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) uzuvlar hakkinda, daha once gectigi sekilde
hukmetti."
Ebu Davud, Diyat 20, (4564); Nesai, Kasame 30, (8, 42, 43).
1892 - Ibnu Abbas hazretleri (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) buyurdular ki: "Parmaklar diyette esit degerdedir. Disler de aralarinda
esittirler. Kopek disi, azi disi esittir. Bunlar oburlerine diyet meselesinde
denktirler."
Ebu Davud, Diyat 20, (4559, 4560, 4561).
1893 - Amr Ibnu Suàyb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor. "Resulullah
(aleyhissalatu vesselam) yerinde sabit duran (bakar) kor gozun (cinayet sebebiyle)
kapanmasi halinde, diyetinin, normal diyetinin ucte biri olacagina hukmetti.
Keza sakat elin kesilmesi halinde, diyetinin normal diyetinin ucte biri kadar
olacagina, siyahlasmis disin (cinayet sebebiyle) dusmesi halinde, normal diyetinin
ucte biri olacagina hukmetti."
Ebu Davud -bu rivayetin sadece gozle ilgili kismini- onceki rivayetin ayni
babinda), Nesai'de tam olarak tahric etmistir.
CENININ DIYETI
1894 - Ebu Hureyre hazretleri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Huzeyl kabilesinden
iki kadin birbirleriyle kavga ettiler. Biri digerine bir tas atarak kadini
da, karnindaki yavruyu da oldurdu. Dava Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e
geldi. Efendimiz, ceninin diyetini bir gurre olarak hukme bagladi. Gurre kadin
veya erkek bir kole demektir."
Ebu Davud'un bir rivayetinde su ziyade vardir: ".. veya katir veya ata hukmetti.
Kadinin diyetini akilesi uzerine hukmetti. Kadina cocuklari ve onlarla birlikte
olanlar varis oldular."
Buhari, Diyat 25, Tibb 46, Feraiz 11; Muslim, Kasame 34, (1681); Muvatta,
Ukul 5, (2, 855); Tirmizi, Diyat 15, (1410); Ebu Davud, Diyat 21, (4568,4580);
Nesai, Kasame 37, (8, 47, 48).
DIYETIN KIYMETI
1895 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah
(aleyhissalatu vesselam) zamaninda diyet-i kamilenin kiymeti sekiz bin dirhem
idi. Ehli Kitab'in diyeti de o gun, Muslumanlarin diyetinin yarisina denkti.
Bu durum Hz. Omer (radiyallahu anh)'in halife olmasina kadar devam etti. Halife
olunca bir hutbesinde "Artik deve pahalandi" dedi ve diyeti altin sahiplerine
bin dinar, gumus sahiplerine on iki bin dirhem, sigir sahiplerine iki yuz
sigir, davar sahiplerine iki bin koyun, elbise sahiplerine de iki yuz takim
elbise olarak tesbit etti. Ehl-i zimmetin diyetini, (Hz. Peygamber devrinde
ne idiyse) oldugu gibi birakti, hicbir yukseltme yapmadi."
Ebu Davud, Diyat 18, (4542).
DIYETLERLE ILGILI HUKUMLER
1896 - Ziyad Ibnu Sa'd Ibni Dumeyre es-SulemI an ebihi an ceddihI (radiyallahu
anh) -ki bunlar (Sa'd ve Dumeyre) Resulullah (Aleyhisslatu vesselam) ile birlikte
Huneyn'e katilmislardi- anlatiyor: "Muhallem Ibnu Cessame el-Leysi, Musluman
olduktan sonra Esca' kabilesinden birisini oldurmustu. Bu, Hz. Peygamber (aleyhissalatu
vesselam)'in hukum verdigi ilk diyet vak'asi oldu. Uyeyne oldurulen Escai'nin
katli hususunda ileri geri konustu. Cunku (Uyeyne) kendisi de Gatafanli idi.
Akra Ibnu Habis de Muhallem'in taraftari (olarak mudafaa icin) konustu, cunku
o da Hindef'ten idi. Derken (munakasa ilerledi) sesler yukselmeye basladi,
tartisma ve bagirip cagirmalar artti, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
mudahale ederek, "Ey Uyeyne, diyet kabul etmez misin?" diye sordu.
"Hayir! Vallahi harb ve izdirabtan benim kadinlarima ulastirilan, onun kadinlarina
ulasmadikca kabul etmiyorum!" cevabini verdi. Sonra bagirmalar yukseldi, tartisma
ve bagirip cagirmalar artti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tekrar araya
girip: "Ey Uyeyne, diyet kabul etmez misin?" dedi. Uyeyne onceki sozlerini
aynen tekrar etti. Bu hal, Beni Leys'ten uzerinde silah ve elinde de deriden
mamul bir kalkan bulunan Mukeytil adinda birinin kalkip, "Ey Allahin Resulu!
Bunun (Muhallem'in) Islam'in basinda yaptigi su cinayete misal olarak, su
icmek uzere havuzun basina kosan koyun surusunu gosterebilecegim. Surunun
ilk gelenlerine (oldurulmek veya uzaklastirilmak uzere tas veya ok) atilir,
arkadan gelenler de korkarak kacarlar. Bugun hukum koy yarin degistir!" demesine
kadar devam etti.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunun uzerine (Muhallem'e donup) hemen
su hukmu verdi.
"Derhal huzurumuzda elli deve vereceksin, elli deve de Medine'ye donusumuzde
vereceksin!"
Bu vak'a Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in seferlerinin birinde cereyan
etmisti. Muhallem uzun boylu, esmer birisi idi, cemaatin kenarinda bulunuyordu.
O olumden kurtuluncaya kadar halk oradan ayrilmadi. Resulullah'in (bu nihai
hukmunden sonra) onune, iki gozunden de yaslar akar vaziyette oturdu ve:
"Ey Allah'in Resulu! Ben size ulasan cinayeti islemis bulunuyorum. Ben Allah'a
tevbe ettim. Sen de benim icin ey Allah'in Resulu, Allah'tan magrifet dileyiver!"
dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yuksek sesle:
"Sen onu Islàm'in basinda silahinla mi oldurdun! Allah'im, Muhallem'i magrifet
etme!" dedi.
Ebu Seleme su ilavede bulunur: "Muhallem goz yaslarini ridasinin ucuyla silerek
kalkti."
Ibnu Ishak der ki: "Muhallem'in kavmi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in
daha sonra onun icin Allah'a istigfar ediverdigine inaniyorlardi."
Ebu Davud, Diyat 8, (4503).
1897 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki: "Diyet aldiktan sonra (katili) olduren kimseyi asla affetmem."
Ebu Davud, Diyat 5, (4507).
1898 - Amr Ibnu Suayb'in rivayetine gore: "Beni Mudlic'ten Katade adinda bir
adam, ogluna bir kilic firlatti. O da bacagina isabet etti. Yaradan fasilasiz
kan kaybi oldu ve oglan oldu. Suraka Ibnu Cu'sum Hz. Omer (radiyallahu anh)'e
gelip durumu haber verdi. Hz. Omer: "Kudeyd suyuna yuz yirmi deve hazirla,
ben oraya gelecegim" dedi. Omer (radiyallahu anh) oraya gelince bu develerden
otuz hikka (dort yasina giren disi deve), otuz cezea (bes yasina girmis disi
deve) ve kirk halife (hamile deve) aldi. Ve sordu:
"Maktulun kardesi nerede?"
"Iste benim!" dedi.
"Al bunlari! Zira Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustu:
"Katile (ne diyetten, ne mirastan) hic bir hisse yoktur."
Muvatta, Ukul 10, (2, 867).
1899 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Huzeyl kabilesinden iki kadin,
biri digerini oldurmustu. Bunlardan her ikisinin kocasi ve birer oglu vardi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz maktulenin diyetini odeme isini,
katilenin (olduren kadinin) akilesine yukledi, kocasini ve oglunu bu kulfetten
uzak tuttu. Cunku bu ikisi Huzeyl'den degillerdi. Maktulenin akilesi, "olenin
mirasi da bize aittir" dediler. Aleyhissalatu vesselam:
"Hayir! Mirasi, kocasina ve ogluna aittir!" buyurdu."
Ebu Davud, Diyat 21, (4575).
1900 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
Ebu Cehm Ibnu Huzeyfe'yi zekat tahsildari olarak gonderdi. Adamin biri sadaka
odeme meselesinde onunla inatlasti. Ebu Cehm (radiyallahu anh) de adama vurup
basindan yaraladi. Hemen Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelip:
"Ey Allah'in Resulu, kisas istiyoruz" dediler. Resulullah onlara:
"Size su su miktir diyet vereyim!" dedi ise de razi olmadilar. Resulullah
(aleyhissalatu vesselam) miktarini daha da artirarak:
"Size su su miktar diyet vereyim" dedi. Onlar yine razi olmadi. Hz. Peygamber
(daha da artirarak):
"Size su su kadar diyet vereyim" dedi. Bu sefer razi oldular.
Bunun uzerine aleyhissalatu vesselam Efendimiz:
"Ben bu aksam halka konusup, onlara razi oldugunuzu bildirecegim!" dedi. "Pekala"
dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hitabesinde:
"Bu Leysliler bana kisas talebiyle geldiler. Ben onlara (kisasa bedel) su
su miktar diyet teklif ettim, onlar da razi oldular, siz de razi misiniz?"
diye sordu. Fakat berikiler:
"Hayir, razi degiliz!" dediler. Muhacirun onlara kizip uzerlerine yurudu.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara dokunmamalarini emretti, Muhacirun
da ileri gitmekten vazgecti. Sonra onlari cagirip, onlara verdigini artirdi
ve sordu:
"Razi oldunuz mu?"
"Evet" dediler. Resulullah tekrar:
"Ben halka hitap edip, razi oldugunuzu bildirecegim" dedi. Onlar: "Pekala?"
dediler. Resulullah halki cagirarak:
"Razi misin?" diye sordu.
"Evet raziyiz!" dediler."
Ebu Davud, Diyat 13, (4534); Nesai, Kasame 24, (8, 35).