|
|
|
KÜTÜB-Ý
SÝTTE HADÝS-Ý ÞERÝFLERÝ
1761 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki: "Her kim, kendine zulmedene beddua ederse, ondan intikamini
(dunyada) almis olur."
Tirmizi, Daavat 115, (3547).
ISM-I AZAM VEESMA-I HUSNA DUALARI
1762 - Hz. Bureyde (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu
vesselam), bir adamin soyle soyledigini isitti: "Allah'im, sehadet ettigim
su hususlar sebebiyle senden talep ediyorum: Sen, kendisinden baska ilah olmayan
Allah'sin, birsin, samedsin (hicbir seye ihtiyacin yok, her sey sana muhtac),
dogurmadin, dogmadin, bir esin ve benzerin yoktur."
Bunun uzerine Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) buyurdular:
"Nefsimi kudret elinde tutan Zat'a yemin olsun, bu kimse, Allah'tan Ism-i
Azàmi adina talepte bulundu. Sunu bilin ki, kim Ism-i Azamla dua ederse Allah
ona icabet eder, kim onunla talepde bulunursa (Allah ona diledigini mutlaka)
verir. "
Tirmizi, Daavat 65, (3471); Ebu Davud, Salat 358, (1493).
1763 - Mihcen Ibnu'l-Edra' (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) bir adamin: "Ey Allah'im, bir ve samed olan, dogurmayan ve dogurulmayan,
esi ve benzeri de olmayan Allah adiy-la senden istiyorum. Gunahlarimi magfiret
et, sen Gafursun, Rahimsin!" dedigini isitmisti, hemen sunu soyledi:
"O magfiret edildi. O magfiret edildi. O magfiret edildi!"
Ebu Davud, Salat 184, (985); Nesai, Sehv 57, (3, 52).
1764 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam soyle dua etmisti:
"Ey Allah'im, hamdlerim sanadir, nimetleri veren sensin, senden baska ilah
yoktur, Sen semavat ve arzin celal ve ikram sahibi yaraticisisin, Hayy ve
Kayyumsun (kainati ayakta tutan hayat sahibisin.) Bu isimlerini sefaatci yaparak
senden istiyorum!"
(Bu duayi isiten) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sordu:
"Bu adam neyi vesile kilarak dua ediyor, biliyor musunuz?"
"Allah ve Resulu daha iyi bilir`?"
"Nefsimi kudret elinde tutan Zat'a yemin ederim ki, o Allah'a, Ism-i Azam'i
ile dua etti. O Ism-i Azam ki, onunla dua edilirse Allah icabet eder, onunla
istenirse verir."
Tirmizi, Daavat 109 (3538); Ebu Davud, Salat 358, (1495); Nesai, Sehv 57,
(3, 52).
1765 - Esma Bintu Yezid (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) buyurdular ki: "Allah'in Ism-i Azam'i su iki ayettedir:
1- "Ilahiniz, tek olan ilahdir, ondan baska ilah yoktur. O Rahman ve Rahim'dir."
(Bakara 163).
2- Al-i Imran suresinin bas kismi: Elif Lam-Mim. O Allah ki, O'ndan baska
ilah yoktur, O Hayy ve Kayyumdur" (Al-i Imran 1-3).
Ebu Davud, Salat 358, (1496); Tirmizi Daavat 65, (3472).
1766 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resululah (aleyhissalatu
vesselam) buyurdular ki: "Allah'in doksan dokuz ismi vardir. Kim bunlari ezberlerse
cennete girer. Allah tektir, teki sever."
Bir rivayette: "Kim o isimleri sayarsa cenntete girer" buyurmustur. Buhari
hadisi bu lafizla tahric etmistir. Muslim'de "tek" kelimesi yoktur.
Buhari, Daavat 68; Muslim, Zikr 5, (2677); Tirmizi, Daavat 87, (3502).
Tirmizi'nin rivayetinde Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Allah'in isimlerini
soyle yazdi:
"O Allah ki O'nda baska ilah yoktur. Rahman'dir. Rahim'dir. E1-Meliku'l-Kuddusu,
es-Selamu, el-Mu'minu, el-Muheyminu, el-Azizu, el-Cebbaru, el-Mutekebbiru,
el-Haliku, el-Bariu, el-Musavviru, el-Gaffaru, el-Kahharu, el-Vehhabu, er-Rezzaku,
el-Fettahu, el-Alimu, el-Kabizu, el-Basitu, el-Hafidu, er-Rafiu, el-Muizzu,
el-Muzillu, es-Semiu, el-Basiru, el-Hakemu, el-Adlu, el-Latifu, el-Habiru,
el-Halimu, el-Azimu, el-Gafuru, es-Sekuru, el-Aliyyu, eI-Kebiru, el-Hafizu,
el-Mukitu, el-Hasibu, el-Celilu, el-Kerimu, er-Rakibu, el-Mucibu, el-Vasiu,
el-Hakimu, el-Vedudu, el-Mecidu, el-Baisu, es-Sehidu, el-Hakku, el-Vekilu,
el-Kaviyyu, el-Metinu, el-Veliyyu, el-Hamidu, el-Muhsi, el-Mubdiu, el-Muidu,
el-Muhyi, el-Mumitu, el-Hayyu, el-Kayyumu, el-Vacidu, el-Macidu, el-Vahidu,
el-Ahadu, es-Samedu, el-Kadiru, el-Muktediru, el-Muahhiru, el-Evvelu, el-Ahiru,
ez-Zahiru, el-Batinu, el-Vali, el-Mute'ali, el-Berru, et-Tevvabu, el-Muntekimu,
el-Afuvvu, er-Raufu, Maliku'l-Mulki, Zu'l-Celali ve'l-Ikram, el-Muksitu, el-Camiu,
el-Ganiyyu, el-Mugni, el-Mani', ed-Darru, en-Nafiu,en-Nuru, el-Hadi, el-Bediu,
el-Baki, el-Varisu, er-Residu es-Saburu."
Isimleri bu sekilde, sadece Tirmizi saymistir.
ALLAH'IN GUZEL ISIMLERI NIN SERHI
1767 - El - Kuddus: Ayiplardan temiz demektir.
es-Selam: Selam sahibi‚ yani her cesit ayiptan selamette‚ her turlu afetten
beri demektir.
El-Mu'min: Kullarina va'dinde sadik olan demektir. Tasdik manasina olan imandan
gelir. Yahut‚ kiyamet gunu kullarina‚ azabina karsi garanti veren‚ guven veren
demektir‚ bu mana eman'dan gelir.
el-Muheyyim: Sahid olan (gorup, gozeten) demektir. Emin manasina geldigi de
soylenmistir. Asli‚ mueymin'dir‚ ancak hemze‚ ha'ya kalbolmustur. Keza er-Rakib
ve el-Hafiz manasina geldigi de soylenmistir.
el-Azizu: Kahreden‚ galebe calan demektir. "Izzet"‚ galebe calmak manasina
gelir.
el Cebbar: Mahlukati mecbur eden; emir veya yasak her ne dilerse ona zorlayan
demektir. Bu kelimenin‚ butun mahlukatinin fevkinde yucedir manasina geldigi
de soylenmistir.
el-Mutekebbir: Mahlukata ait sifatlardan yuce‚ uzak manasina gelir. Ayrica
"Mahlukatindan buyukluk taslayarak kendisiyle azamet yarisina kalkanlara buyuklugunu
gosteren ve onlara haddini bildiren manasina geldigi de soylenmistir. Keza
su manaya geldigi de belirtilmistir: "Mutekebbir" Allah'in azametini ifade
eden kibriya kelmesinden gelir‚ tezyifi bir mana tasiyan kibir kelimesinden
gelmez.
el-Bariu: Mahlukati‚ mevcut bir misale bakmaksizin‚ yoktan‚ orneksiz olarak
yaratan manasina gelir. Bu kelime‚ oncelikle hayvanlar icin kullanilir‚ diger
mahluklar icin pek kullanilmaz. Hayvanlar disindaki mahlukat hakkinda nadiren
kullanilir.
el-Musavvir: Mahlukati farkli suretlerde yaratan" demektir. Tasvir lugat olarak
hat ve sekil cizmek manasina gelir.
el-Gaffar: Kullarin gunahlarini tekrar tekrar affeden‚ manasina gelir. Gafr
kelimesi‚ aslinda setr (ortmek) ve kapatmak manalarina gelir. Allah Teala
kullarinin gunahlarini affedici‚ onlar icin cezayi terketmek suretiyle (gunahlari)
ortucudur.
el-Fettah: Kullari arasinda hakim demektir. Araplar, hakim iki hasmin (davali-davaci)
arasindaki ihtilafi cozdugu zaman: "Hakim iki hasmin arasini fethetti" derler.
Hukmetti, cozume kavusturdu manasinda, hakime fatih dendigi de olmustur. Mamafih
"Kullarina rizk ve rahmet kapilarini acan", riziklarindan kapanmis olanlari
acan manasina da gelir.
el-Kabiz: Kullarinin rizkini lutfu ve hikmetiyle tutan manasina gelir.
el-Basit: Kullarina rizki acip cud ve rahmetiyle genisleten demektir. Boylece
Cenab-i Hakk, hem ihsan sahibi, hem de onu men edici olmaktadir.
el-Hafid: Cebbarlari ve firavunlari alcaltan demektir. Yani onlari horlar
ve degersiz kilar demektir.
er-Rafi': Velilerini, dostlarini yueltir. Aziz kilardemektir. Boylece Allah,
hem zelil hem de aziz kilici olmaktadir.
el-Hakem: Hakim demektir. Bu da hakikati hukmetme yetkisi kendis ne verilen,
ona gonderilen demek olur.
el-Adlu: Kendinde heva meyli olmayan, hukumde dogruluktan ayrilmayan cevre
yer vermeyen manasina gelir. Aslinda masdardir. Ancak adil makaminda kullanilmistir.
Adil'den daha beligdir, cunku musemma, fiilin kendisiyle isimlenmistir.
el-Latifu: Arzunu sana rifkla ulastiran demektir. "Mahiyeti, idrak edilemeyecek
kadar latif" manasina geldigi de soylenmistir.
el-Habiru: Olani ve olacagi bilen kimseye denir.
el-Gafuru: Bagislamada mubalaga eden, cok bagislayan demektir.
es-Sekuru: Kullarini, salih fiilleri sebebiyle mukafatlandiran ve sevap veren
demektir. Allah'in kullarina sukru, onlara magfireti ve ibadetlerini kabul
etmesidir.
el-Kebiru: Cela1 (buyukluk) ve saninin yuceligi sifatlarini tasiyan kimsedir.
el-Mukitu: Muktedir demektir. Ayrica, mahlukata gidalarini veren manasina
geldigi de soylenmistir.
el-Hasibu: el-Kafi demektir. Muf'il manasinda faildir, tipki mu'lim manasinda
elim gibi, hasib'in muhasib manasinda kullanildigi da soylenmistir.
er-Rakibu: Kendisinden hicbir sey gaib olmayan hafiz (muhafiz) demektir.
el-Mucibu: Kullarinin duasini kabul edip, icabet eden zat demektir.
el-Vasiu: Zenginligi, butun fakrlar buruyen; rahmeti herseyi kusatan demektir.
el-Vedudu: el-Vedd (sevgi) kelimesinden mef'u1 manasinda feul'dur. Allah Teala
Mevdud'dur. Cok sevilir. Yani velilerinin kalbinde sevgilidir. Veya fail manasinda
feuldur. Yani Allah Teala salih kullarini sever, bu da "onlardan razi olur"
demektir.
el-Mecidu: Keremi genis olan demektir. Serif manasini tasidigi da soylenmistir.
el-Baisu: Mahlukati, olumden sonra kiyamet gunu yeniden diriltir demektir.
es-Sehidu: Kendisinden hicbir sey gaib olmayan kimse demektir. Sahid ve sehid
ayni manada kullanilir, tipki alim ve alim kelimeleri gibi. Mana soyledir:
Allah, (her yerde) hazirdir. Esyayi musahede edip her an gorur.
el-Hakku: Varligi ve vucudu gercek olan demektir.
el-Vekilu: Kullarin riziklarina kefil demektir. Hakikat sudur: Kendisine tevkil
edilmis olani isinde mustakil soz sahibi olmaktir. Bu hususta su ayet hatirlanabilir:
"(Dediler ki) Allah bize yeter, O ne guzel vekildir" (A1-i Imran 173).
el-Kaviyyu: el-Kadir (guclu) demektir. Ayrica: "Kudreti ve kuvveti tam, O'nu
hicbir sey aciz kilamaz" manasina da gelir.
el-Metinu: Sedid ve kavi olup, hicbir fiilinde mesakkatle karsilasmayan demektir.
el-Veliyyu: Nasir (yardimci) demektir. Ayrica: "Islerin kendisiyle yurudugu
mutevelli, yetimin velisi gibi" diye de aciklanmistir.
el-Hamidu: Fiiliyle hamde hak kazanan mahmud kimsedir. Bu kelime mef'ul manasinda
faildir.
el-Muhsi: Ilmiyle herseyi sayan, nazarindan buyuk veya kucuk hicbir sey kacmayan
kimse demektir.
el-Mubdiu: Esyayi yoktan ilk defa var eden, yaratan demektir.
el-Muidu: Mahlukati hayattan sonra tekrar olume, oldukten sonra da tekrar
hayata iade eden kimse demektir.
el-Vacidu: Fakirlige dusmeyen zengin demektir. Bu kelime, gina demek olan
cide kokunden gelir.
el-Vahidu: Tek basina devam eden, yaninda bir baskasi olmayan ferd'dir. Ayrica,
serik ve arkadasi olmayan kimse manas da mevcuttur.
El-Ahadu: Ferd demektir. Ahad ile vahid arasindaki farka gelince, ahad, kendisiyle
bir baska adedin zikredilmesini men edecek bir yapiya sahiptir. Kelime hem
muzekker, hem de muennestir. "Bana kimse (ahad) gelmedi derken, gelmeyen hem
erkektir, hem de kadindir." Vahid'e gelince bu sayilarin ilki olarak vazedilmistir:
"Bana halktan biri (vahid) geldi" denir ama, "Bana haktan kimse (ahad) geldi"
denmez. Vahid, emsal ve naziri kabul etmeyen bir mana uzere bina edilmistir.
Ahad ise ifrad ve arkadaslardan yalnizlik uzere bina edilmistir. Oyle ise,
vahid, zat itibariyle munferiddir, ahad ise mana itibariyle munferiddir.
es-Samedu: Ihtiyaclarini temin etmek uzere, halkin kendisine basvurdugu efendidir.
Yani halkin kendisine yoneldigi kimsedir.
el-Muktediru: Kudret kokunden mufteil babindandir. Kadir'den dahaote bir gucluluk
ifade eder.
el-Mukaddimu: Esyayi takdim edip, yerli yerine koyan demektir.
el-Muahhiru: Esyayiyerlerine te'hir eden demektir. Kim takdime hak kazanirsa
ona takdim eder, kim de te'hire hak kazanirsa ona da te'hir eder.
el-Evvelu: Butun esyadan once var olan demektir.
el-Ahiru: Butun esyadan sonra baki kalacak olan demektir.
ez-Zahiru: Herseyin ustunde zahir olan ve onlarin ustune cikan sey demektir.
el-Batinu: Mahlukatin nazarlarindan gizlenen demektir.
el-Vali: Esyanin maliki ve onlarda tasarruf eden demektir.
el-Muteali: Mahlukatin sifatlarindan munezzeh olan, bu sifatlarin biriyle
muttasif olmaktan yuce ve ali olan.
el-Berru: Katindan gelen bir iyilik ve lutufla, kullarina karsi merhametli,
sefkatli demektir.
el-Muntakimu: Diledigine ceza vermede siddetli davranan demektir. Nekame kokunden
mufteil babinda bir kelimedir. Nekame, hosnudsuzlugun ofke ve nefret derecesine
ulasmasidir.
el-Afuvvu: Afv'dan feul babinda bir kelimedir. Bu bab mubalaga ifade eder.
Oyle ise mana: "Gunahlari cokca bagislayan" dcmek olur.
er-Raufu: Katindan gelen bir re'fetle (sefkatle) kullarina merhametli ve sefkatli
olan demektir. Re'fetle rahmet arasindaki farka gelince; rahmet bazan maslahat
geregi istemeyerek de olabilir. Re'fet isteksiz olmaz, isteyerek olur.
Zu'l-Celal: Celal, celil'in masdaridir. Celal, celalet, nihayet derecede buyukluk,
azamet demektir. Zu'l-Celal buyukluk sahibi olan manasina gelir.
el-Muksidu: Hukmunde adil, demektir. Ef'àl babinda adaletli oldu manasina
olan bu kelime, sulasi aslinda zulmetti manasina gelir. Nitekim kasit; cevreden,
zalim demektir.
el-Camiu: Kiyamet gunu mahlukati toplayan demektir.
el-Maniu: Dostlarini, baskalarinin eziyetinden koruyan yardimci demektir.
en-Nuru: Korlugu olanlari nuruyla gorur kilan, dalalette olanlari da hidayetiyle
irsad eden demektir.
el-Varisu: Mahlukatin yok olmasindan sonra da baki kalan demektir.
er-Residu: Mahlukata maslahatlarin gosteren demektir.
es-Saburu: Asilerden intikam almada acele etmeyen, cezalandirmayi belli bir
muddet te'hir eden demektir. Allah'in sifati olarak sabur'un manasi halim'in
manasina yakindir. Ancak ikisi arasinda soyle bir fark vardir: Sabur sifatinda
cezanin mutlaka olacagini beklemeyebilirler. Ancak halim sifatiyla Allah'in
cezasina kesin nazariyla bakarlar.
Allah inkarcilarin soylediklerinden munezzeh ve mukaddestir, uludur, yucedir.
NAMAZ DUALARI
1768 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) namaz icin tahrime tekbirini alinca kiraate gecmezden once bir muddet
sukut buyurmustur. Ben:
"Ey Allah'in Resulu, dedim, anam babam sana feda olsun, tekbir ile kiraat
arasindaki sukut esnasinda ne okuyorsunuz?" Bana su cevabi verdi:
"Ey Allahim, beni hatalarimdan oyle temizle ki, kirden paklanan be-yaz elbise
gibi olayim. Allahim beni, hatalarimdan su, kar ve dolu ile yika" diyorum."
Buhari, Ezan 89; Muslim, Mesacid 147, (598); Ebu Davud, Salat 123, (781);
Nesai, Iftitah 15, (2,128,129).
Ebu Davud, Nesai (ve Buhari'nin) rivayetlerinin basinda su ziyade vardir:
"Allahim, benimle hatalarimin arasini dogu ile batinin arasi gibi uzak kil,"
1769 - Ibnu Omer (radyallahu anhuma) anlatiyor: "Biz, Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) ile birlikte namaz kilarken, cemaatten biri aniden:
"Allahu ekber kebira, velhamdu lillahi kesira, subhanallahi bukraten ve asila
(Allah, buyukte buyuktur, Allah'a hamdimiz coktur, sabah aksam tesbihimiz
Allah'adir!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz:
"Bu sozleri kim soyledi?" diye sordu. Soyleyen adam:
"Ben, ey Allah'in Resulu" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesellam) efendimiz:"
"O sozler hosuma gitti. Sema kapilari onlara acildi" buyurdu. Ibnu Omer (radiyallahu
anhuma) der ki: "Soyledigi gunden beri o zikri okumayi hic terketmedim."
Muslim, Mesacid 150, (601); Tirmizi, Daavat 137, (3586); Nesai Iftitah 8,
(2,125).
Nesai, bir rivayette su ziyadede bulunmustur: "On iki adet melegin, bu sozleri
(yukseltmek uzere) kosustuklarini gordum."
1770 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
namaz kilarken nefes nefese bir adam geldi ve:
"Allahu ekber, Elhamdu lillahi hamden kesiran tayyiben mubareken fihi. (Allah
buyuktur, cok temiz ve mubarek hamdler Allah'adir!)" dedi. Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) namazi bitirince:
"Su kelimeleri hanginiz soyledi?" diye sordu. Cemaat bir muddet sessiz kaldi,
Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"(Kim soylediyse cekinmesin, benim desin), Zira fena bir sey soylemis degil)"
dedi. Bunun uzerine adam:
"Ben, ey Allah'in Resulu!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da:
"Ben on iki melek gordum. Her biri, bu kelimeleri (Allah'in huzuruna) kendisi
yukseltmek icin kosusmuslardi."
Muslim, Mesacid 149, (600); Ebu Davud, Salat 121, (763): Nesai, Iftitah 19,
(2,132,133).