|
|
|
KÜTÜB-İ
SİTTE HADİS-İ ŞERİFLERİ
11 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu
vesselam) buyurdular ki: "Muhammed'in nefsini kudret eliyle tutan zata yemin
ederim ki, bu ummetten her kim -Yahudi olsun, Hristiyan olsun- beni isitir,
sonra da bana gonderilenlere inanmadan olecek olursa mutlaka cehennem ehlinden
olacaktir".
Muslim, Iman 240, (153).
12 - Vehb Ibnu Munebbih'in anlattigina gore kendisine: "Lailahe illallah cennetin
anahtari degil mi? dendi de: "Evet, oyledir ama dissiz anahtar olur mu? Disleri
olan anahtarin varsa kapin acilir, yoksa kapali kalir, acilmaz" cevabini verdi.
Buhari, Cenaiz 1.
13 - Abdullah Ibnu Mes'ud el-Huzeli (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore,
bir adam kendisine "Sirat-i mustakim (dogru yol) nedir?" diye sordu. Ona su
cevabi verdi:"Muhammed (aleyhissalatu vesselam), bizi sirat-i mustakimin bir
basinda birakti. Bunun obur ucu ise cennete ulasmaktir. Bu ana yolun saginda
ve solunda baska tali yollar da var. Bunlardan her birinin basinda bir kisim
insanlar durmus oradan gecenleri kendilerine cagiriyorlar. Kim bu dis yollardan
birine suluk ederse yol onu atese goturecektir. Kim de sirat-i mustakime suluk
ederse o da cennet'e ulasacaktir." Ibnu Mes'ud bu aciklamayi yaptiktan sonra
su ayeti okudu: "Iste bu benim sirat-i mustakimimdir, buna uyun. Baska yollara
sapmayin, sonra onlar sizi Allah'in yolundan ayirirlar...." (En'am 152)
(Rezin Ibnu Muaviye'nin ilavesidir).
IMANIN HAKIKATI
14 - Abdullah Ibnu Omer Ibni'l-Hattab (radiyallahu anh)'in anlattigina gore,
bir adam kendisine: Gazveye cikmiyor musun?" diye sorar. Abdullah su cevabi
verir: "Ben Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'i isittim, soyle buyurmustu:
"Islam bes esas uzerine bina edilmistir: Allah'tan baska ilah olmadigina ve
Muhammed'in O'nun kulu ve elcisi olduguna sehadet etmek, namaz kilmak, oruc
tutmak, Kabe'ye haccetmek, Ramazan orucu tutmak".
Buhari, Iman 1; Muslim, Iman 22 (....); Nesai, Iman 13, (9, 107-108); Tirmizi,
Iman 3, (2612).
15 - Yahya Ibnu Ya'mur haber veriyor: "Basra'da kader uzerine ilk soz eden
kimse Ma'bed el-Cuheni idi. Ben ve Humeyd Ibnu Abdirrahman el-Himyeri, hac
veya umra vesilesiyle beraberce yola ciktik. Aramizda konusarak, Ashab'tan
biriyle karsilasmayi temenni ettik. Maksadimiz, ondan kader hakkinda su heriflerin
ettikleri laflar hususunda soru sormakti. Cenab-i Hakk, bizzat Mescid-i Nebevi'nin
icinde Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anh)'la karsilasmayi nasib etti. Birimiz
sag, oburumuz sol tarafindan olmak uzere ikimiz de Abdullah (radiyallahu anh)'a
sokuldu. Arkadasimin sozu bana biraktigini tahmin ederek, konusmaya basladim:
"Ey Ebu Abdirrahman, bizim taraflarda bazi kimseler zuhur etti. Bunlar Kur'an-i
Kerim'i okuyorlar. Ve cok ince meseleler bulup cikarmaya calisiyorlar." Onlarin
durumlarini beyan sadedinde sunu da ilave ettim: "Bunlar, "kader yoktur, hersey
hadistir ve Allah onceden bunlari bilmez" iddiasindalar." Abdullah (radiyallahu
anh): "Onlarla tekrar karsilasirsan, haber ver ki ben onlardan beriyim, onlar
da benden beridirler." Abdullah Ibnu Omer sozunu yeminle de te'kid ederek
soyle tamamladi: "Allah'a kasem olsun, onlardan birinin Uhud dagi kadar altini
olsave hepsini de hayir yolunda harcasa kadere inanmadikca, Allah onun hayrini
kabul etmez."
Sonra Abdullah dedi ki: Babam Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh) bana sunu
anlatti:
"Ben Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in yaninda oturuyordum. Derken
elbisesi bembeyaz, saclari simsiyah bir adam yanimiza cikageldi. Uzerinde,
yolculuga delalet eder hicbir belirti yoktu. Ustelik icimizden kimse onu tanimiyordu
da. Gelip Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in onune oturup dizlerini
dizlerine dayadi. Ellerini bacaklarinin ustune hurmetle koyduktan sonra sormaya
basladi: Ey Muhammed! Bana Islam hakkinda bilgi ver! Haz. Peygamber (aleyhissalatu
vesselam) acikladi: "Islam, Allah'tan baska ilah olmadigina, Muhammed'in O'nun
kulu ve elcisi olduguna sehadet etmen, namaz kilman, zekat vermen, Ramazan
orucu tutman, gucun yettigi takdirde Beytullah'a haccetmendir." Yabanci: "-Dogru
soyledin" diye tasdik etti. Biz hem sorup hem de soyleneni tasdik etmesine
hayret ettik.
Sonra tekrar sordu: "Bana iman hakkinda bilgi ver?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) acikladi: "Allah'a, meleklerine, kitablarina,
peygamberlerine, ahiret gunune inanmandir. Kadere yani hayir ve serrin Allah'tan
olduguna da inanmandir." Yabanci yine: "Dogru soyledin!" diye tasdik etti.
Sonra tekrar sordu: "Bana ihsan hakkinda bilgi ver?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) acikladi: "Ihsan Allah'i sanki gozlerinle
goruyormussun gibi Allah'a ibadet etmendir. Sen O'nu gormesen de O seni goruyor."
Adam tekrar sordu: "Bana kiyamet(in ne zaman kopacagi) hakkinda bilgi ver?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bu sefer: "Kiyamet hakkinda kendisinden
sorulan, sorandan daha fazla birsey bilmiyor!" karsiligini verdi.
Yabanci: "Oyleyse kiyametin alametinden haber ver!" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu
vesselam) su aciklamayi yapti:
"Kole kadinlarin efendilerini dogurmalari, yalin ayak, ustu ciplak, fakir
-Muslim'in rivayetinde fakir kelimesi yoktur- davar cobanlarinin yuksek binalar
yapmada yaristiklarini gormendir."
Bu soz uzerine yabanci cikti gitti. Ben epeyce bir muddet kaldim. -Bu ifade
Muslim'deki rivayete uygundur. Diger kitaplarda "Ben uc gece sonra Hz. Peygamber
(aleyhissalatu vesselam)'la karsilastim" seklindedir- Hz. Peygamber (aleyhissalatu
vesselam) Ey Omer, sual soran bu zatin kim oldugunu biliyor musun? dedi. Ben:
"Allah ve Resulu daha iyi bilir" deyince su aciklamayi yapti: "Bu Cebrail
aleyhisselamdi. Size dininizi ogretmeye geldi."
Muslim, Iman 1, (8); Nesai, Iman 6, (8, 101); Ebu Davud, Sunnet 17, (4695);
Tirmizi, Iman 4, (2613).
Ebu Davud, bir baska rivayette "Ramazan orucu"ndan sonra "cunublukten yikanmak"
maddesini de ilave eder.
Yine Ebu Davud'un bir baska rivayetinde su ziyade vardir: "Muzeyne veya Cuheyne
kabilesinden bir adam sordu: "Ey Allah'in Resulu, hangi isi yapiyoruz, olup
bitmis (levh-i mahfuza kaydi gecmis) bir isi mi, yoksa (henuz levh-i mahfuza
gecmemis) su anda yeni baslanacak olan bir isi mi?" Resulullah (aleyhissalatu
vesselam): "Olup bitan bir isi" dedi.
Adamcagiz -veya cemaatten biri- yine sordu: Oyleyse niye calisilsin ki? Hz.
Peygamber (aleyhissalatu vesselam) su aciklamada bulundu: "Cennet ehli olanlara
cennetliklerin ameli muyesser kilinir, ates ehli olanlara da cehennemliklerin
ameli muyesser kilinir."
Benzer bir hadisi, Buhari (rahimehullah) Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'den
kaydeder.
Bu hadise Tirmizi haric digerlerinde de rastlanir. Mevzubahis rivayette, "sehadette
bulunman" yerine "Allah'a ibadet edip hicbir seyi ortak kosmaman" ifadesi
de yer alir.
Bu hadiste ayrica "Yalin ayak, ustu ciplak kimseler halkin reisleri oldugu
zaman" ziyadesi de mevcuttur.
Su ziyade de mevcuttur: (Kiyametin ne zaman kopacagi), Allah'tan baska hickimse
tarafindan bilinmeyen bes gayiptan (mugayyebat-i hamse) biridir buyurdu ve
su ayeti okudu: "Kiyamet saatini bilmek ancak Allah'a mahsustur. Yagmuru O
indirir. Rahimlerde bulunani o bilir. Kimse yarin ne kazanacagini bilmez.
Ve hic kimse nerede olecegini bilmez..." (Lokman, 34),
Buhari, Iman 37.
Bir baska rivayette "ustu ciplaklar" tabirinden sonra "sagir ve dilsizler
arzin melikleri (krallari) olduklari zaman" ziyadesi vardir.
Nesai'nin Sunen'inde su ziyade mevcuttur: "Dedi ki: Hayir, Muhammed'i hakikatle
birlikte irsad ve hidayet edici olarak gonderen zat'a yemin olsun, ben o hususta
(kiyametin ne zaman kopacagi hususunda) sizden birinden daha bilgili degilim.
O gelen de Cibril aleyhisselamdi. Dihyetu'l-Kelbi suretinde inmistir."
16 - Enes Ibnu Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: Biz mescidde Hz. Peygamber
(aleyhissalatu vesselam)'le birlikte otururken, devesine binmis olarak bir
adam girdi ve mescidin avlusuna devesini ihip bagladiktan sonra: "Muhammed
hanginizdir?" diye sordu. Biz: "Dayanmakta olan su beyaz kimse" diye gosterdik.
-Nesai'deki Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'in rivayetinde: "Su dayanmakta olan
hafif kirmiziya calan renkteki kimse" diye tasvir mevcuttur.-
Adam: "Ey Abdulmuttalib'in oglu! diye seslendi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Buyur seni dinliyorum" dedi.
Adam: "Sana birseyler soracagim. Sorularimda asiri gidebilirim, sakin bana
darilmayasin" dedi.
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Haydi istedigini sor!"
Adam: "Rabbin ve senden oncekilerin Rabbi adina soruyorum: Seni butun insanlara
peygamber olarak Allah mi gonderdi?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Kasem olsun evet!"
Adam: "Allahu Teala adina soruyorum: Gece ve gunduz bes vakit namaz kilmani
sana Allah mi emretti?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Allah'a kasem olsun evet!"
Adam: "Allah adina soruyorum, senenin su ayinda oruc tutmani sana Allah mi
emretti?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Allah'a kasem olsun evet!"
Adam: "Allahu Teala adina soruyorum: Bu sadakayi zenginlerimizden alip fakirlerimize
dagitmani Allah mi sana emretti?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Allah'a kasem olsun evet!"
Bu soru-cevaptan sonra adam sunu soyledi: "Getirdiklerine inandim. Ben geride
kalan kabilemin elcisiyim. Adim: Dimam Ibnu Sa'lebe'dir. Benu Sa'd Ibni Bekr'in
kardesiyim." (Bunu bes kitap rivayet etmistir. Metin Buhari'den alinmistir).
Muslim'in rivayetinde soyle denir: "Bir adam geldi ve soyle dedi:
"Bize senin gonderdigin elci geldi ve iddia etti ki sen Allah tarafindan gonderildigine
inanmaktasin."
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Dogru soylemis" dedi.
Adam tekrar: "Oyleyse semayi kim yaratti?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Allah!" dedi.
Adam: "Peki bu daglari kim dikti ve icindekileri kim koydu?" dedi.
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Allah!" dedi.
Adam: Peki semayi yaratan, arzi yaratan ve daglari diken Zat adina soyler
misin, seni peygamber olarak gonderen Allah midir?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Evet!" dedi.
Adam: "Elcin iddia ediyor ki biz gece ve gunduz bes vakit namaz kilmaliyiz,
bu dogru mudur?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Dogru soylemistir!"
Adam: "Seni gonderen adina dogru soyle. Bunu sana Allah mi emretti?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Evet!" dedi.
Adam sonra zekati, arkasindan orucu, daha sonra da hacci zikretti ve bu sekilde
sordu.
Ravi der ki: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) de her sualde "Dogru soylemis"
diye cevap veriyordu. Adam (son olarak) sordu: "Seni gonderen adina dogru
soyle. Bunu sana Allah mi emretti?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Evet!"
Adam sonra geri dondu ve ayrilirken sunu soyledi: "Seni hakla gonderen Zat'a
kasem olsun, bunlar uzerine hic bir sey ilave etmem, bunlari eksiltmem de."
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Bu kimse sozunde durursa cennetliktir!"
buyurdu.
Buhari, Ilm 6; Muslim, Iman 10, (12); Tirmizi, Zekat 2, (619); Nesai, Siyam
1, (4, 120); Ebu Davud, Salat 23, (486).
17 - Talha Ibnu Ubeydillah haber veriyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e
Necid ahalisinden bir adam geldi. Saclari karisikti. Kulagimiza sesinin miriltisi
geliyordu, ancak ne dedigini anlayamiyorduk. Hz. Peygamber (aleyhissalatu
vesselam)'e iyice yaklasinca gorduk ki, Islam'dan soruyormus.
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Gece ve gunduzde bes vakit namaz"
demisti ki adam tekrar sordu:
"Bu bes disinda bir borcum var mi?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Ramazan orucu da var" deyince adam:
Bunun disinda oruc var mi? diye sordu. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Hayir!" Ancak dilersen nafile tutarsin" dedi.
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) ona zekati hatirlatti. Adam: "Zekat
disinda borcum var mi?" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Hayir,
ama nafile verirsen o baska!" dedi.
Adam geri dondu ve gider ayak: "Bunlara ilave yapmayacagim gibi noksan da
tutmayacagim" dedi.
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) da: "Sozunde durursa kurtulusa ermistir"
buyurdu. Veya "Sozunde durursa cennetliktir" buyurdu.
Ebu Davud'da "Kasem olsun kurtulusa erer, yeter ki sozunde dursun" seklinde
te'kidli olarak gelmistir.
Buhari, Iman 34; Muslim, Iman 8, (11); Nesai, Siyam, 1, (4, 120); Ebu Davud,
Salat 1, (391); Muvatta, Kasru's-Salat fi's-Sefer 94, (1, 175).
18 - Abdullah Ibnu Abbas'in rivayetine gore, bir kadin, kendisine kupte yapilan
sira (nebiz) hakkinda sordu. Kadina su cevabi verdi: "Abdulkays kabilesinin
heyeti Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e geldigi vakit: "Bu gelenler
kimdir?" diye sordu. "Rebialilar" diye kendilerini tanittilar. Hz. Peygamber
(aleyhissalatu vesselam): "Merhaba, hos geldiniz. Insaallah bu ziyaretten
memnun kalir, pisman olmazsiniz" buyurdu.
Misafirler: "Biz uzak bir yerden geliyoruz. Sizinle bizim aramizda su kafir
Mudarlilar var. Bu sebeple, size ancak haram ayinda ugrayabiliyoruz. Oyle
ise, bize kesin, acik bir amel emret, onu geride biraktiklarimiza da ogretelim.
Ve bizi cennete gotursun" dediler.
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) de onlara dort emir ve dort yasakta
bulundu: Once tek olan Allah Teala'ya imani emretti ve sordu:
"Iman nedir biliyor musunuz?"
"Allah ve Resulu daha iyi bilir!" dediler. Acikladi: Allah'tan baska ilah
olmadigina, Muhammed'in Allah'in kulu ve elcisi olduguna sehadet etmek, namaz
kilmak, zekat vermek, Ramazan orucu tutmak, harpte elde edilen ganimetten
beste birini odemenizdir."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara su kaplari (sira yapmada) kullanmalarini
yasakladi: Hantem (topraktan mamul kup), dubba (su kabagindan yapilmis testiler),
nakir hurma kokunden ayrilan canak, muzeffet -veya mukayyer- (ici ziftle -katranla-
cilalanmis kap).
Buhari, Iman 40, Ilm 25, Mevakitu's-Salat 2, Zekat 1, Farzu'l-Hums 2, Mevakib
4, Megazi 69, Edeb 98, Haberi'l-Vahid 5, Tevhid 56, Muslim, Iman 23, 24, 25
(17); Ebu Davud, Esribe 7, (3692); Tirmizi, Iman 5, (2614); Nesai, Iman, 25,
(8, 120).
19 - Hz. Ali (kerremallahu vechehu) diyor ki: Hz. Peygamber (aleyhissalatu
vesselam) soyle buyurdu: "Kisi dort seye inanmadikca mu'min olmus sayilmaz:
Allah'tan baska ilah olmadigina ve benim Allah'in kulu ve elcisi Muhammed
olduguma, beni (butun insanlara) hakla gondermis bulunduguna sehadet etmek,
olume inanmak, tekrar dirilmeye inanmak, kadere inanmak"
Tirmizi, Kader 10, (2146).
20 - es-Serrid Ibnu's-Suveyd es-Sakafi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ey Allah'in
Resulu, dedim, annem bana kendisi adina mu'mine bir cariye azad etmemi vasiyet
etti. Benim yanimda, Sudanli (nubi) siyah bir cariye var, onu azad edeyim
mi?" Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Cagir, onu (goreyim)" dedi.
Cagirdim ve geldi. Cariyeye sordu: "Rabbin kim?" Cariye: "Allah!" dedi, tekrar
sordu: "Ben kimim?" Cariye: "Allah'in elcisisin!" cevabini verince Hz. Peygamber
(aleyhissalatu vesselam): "Bunu azad et, zira mu'minedir" buyurdu.
Ebu Davud, Eyman 19 (3283); Nesai, Vesaya 8, (6, 251).