TIRNAK (KESMEK)
El ve ayak parmaklarının uçlarında bulunan, parmakları dış etkilerden koruyan boynuzsu maddeler olan tırnaklar zamanla uzar. Uzayan kısımların kesilmesi fıtratın (insan yapısının) gereği olan sünnetlerdendir. Hz. Peygamber fıtrattan olan beş temizlikten birinin de tırnakların kesilmesi olduğunu belirtmiştir. Tırnaklar uzayınca etle tırnak arasına pis, mikroplu şeyler girer. Bilhassa el parmakları vücudun hemen her yerine, özellikle yemek yerken ağza değeceğinden, buralara mikropları bulaştırır. Koruyucu hekimlik açısından da tırnakların kesilmesi çok önemlidir. Abdest ve gusül esnasında suyun tırnak altlarına (uzayan kısmın altına) ulaşması şarttır. Pislik dolu olduğu için buralara su ulaşmazsa temizlik olmaz. Güzellik niyetiyle, temiz tutulsa da tırnak uzatmak yanlıştır, sünnete aykırıdır. Tırnak kesmek sadece, Hac veya Umre ihramı süresince yasaktır. Bunun dışında her zaman kesilebilir. Halk arasında bazı gün ve zamanlarda, meselâ geceleyin tırnak kesilmez şeklinde yanlış bir inanç vardır. Elektriğin olmadığı zamanlarda, kesilen tırnağın nereye sıçradığının görülemediği düşüncesinden kaynaklanan bu kanaat, böyle durumlar için geçerli olabilir. Fakat bugün, elektriğin aydınlattığı ortamlarda gece tırnak kesmenin hiç bir sakıncası yoktur. Kesilen tırnaklar gelişi güzel bir şekilde bırakılmamalı, uygun bir şekilde ortadan kaldırılmalı, yok edilmelidir. TIRNAK KESME EDEBI El ve ayak tırnakları beraberce kesilebilir mi? Bunun için belirli bir gün var mıdır? Kesilebilir. Tırnak kesmenin belirli bir günü yoktur. Gerektiği her an (yani uzayınca) kesilebilir. Önce ellerinkini, sonra ayaklarınkini kesmek, ellere sağ elin işaret parmağından başlayıp, eller avuç içleri birbirine gelecek şekilde birbirine yapıştırıldığında parmakların oluşturduğu daireyi sağa doğru giderek tamamlamak, sonra sağ ayağın küçük parmağından başlayıp sol ayağın küçük parmağında bitirmek müstehap görülmüştür. (6 Hattâb es-Sübkî, el-Menhel I/189) Gazalî'nin söyledigi budur. Bu konuda görüşler vardır. Efdal olan, tırnakların haftada bir kesilmesidir. Onbeş güne kadar bırakmasında da bir mahzur yoktur. Kırk günü aşması ise, harama yakın (tahrîmen) mekruhtur. Ama tırnakları çok uzayıp,sınırı aşmayacaksa, bekleyip cuma günü kesmek (özellikle camiye gidecek erkekler için) müstehaptır. Bu konuda Fetâvây-i Kâdihân'da şöyle denir: "Bir adam tırnak kesmek ya da saç traşı olmak için, cuma gününü belirlese; başka günlerde de bunun câiz olduğunu kabul etmekle beraber, cumaya kadar beklemesi tırnak kesmeyi çok geciktirmiş olsa, bu mekruh olur. Çünkü tırnakları uzun olanın rızkı kıt olur. Eğer çok geciktirmiş olmayacaksa ve cumayı hadîsin tavsiyesine uymak için bekliyorsa bu müstehaptır. Çünkü Aişe Validemizden nakledildiğine göre, Rasûllullah Efendimiz: "Kim cuma günü tırnaklarını keserse, Allah onun öbür cumaya kadar ve üç gün daha fazla belâlardan korur" (7 Kidihân (Hindiyye kenarında) NI/411; Hindiyye V/358 Benzer hadisler için bk. el-Hindî, Kenzu'I-ummâl VI/656 659; Tırnak kesmenin uygun zamanı olarak perşembeyi gösteren bir hadis vardır. Ancak bu, Deylemî'den başka hadis kaynaklarında zikredilmemektedir. Bk. Hindî, Kenz. VI/17256,17384 TIRNAK VE TRAŞ BIRAKMA : Allah (c.c.) fıtratı değiştirmeyi şeytana oyuncak olma diye nitelerken, Peygamberimiz de fıtratı değiştirenlere lânet eder ve uzayan tırnakların kesilmesini, koltuk altı ve kasıklarda biten kılların yolma yada traşla giderilmesini, hâttâ erkeklerin sünnet olmasını, sakal ve bıyık bırakmasını da fıtrattan, yani Allah'ın seçip begendigi yaratılıştan gösterir. (Müslim, taharet 56; Ebû Dâvûd, tahâret 29; Tirmizî, edep 74.) Buna göre tırnaklarını uzatanlar, koltuk altı ve kasık tüylerini temizlemeyenler de Allah'ın yaratışını değiştiren şeytan maskaralarıdırlar. Bu tür tırnakların yaratılışı bozduğunun en güzel delili, bunların elin fonksiyonlarına büyük ölçüde engel olmalarıdır. Başkalarına çekici, aksine ilgilenilebilir görünmek için, kendilerine işkence eden zavallı biçâreler, bu davranışlarıyla ellerini âdetâ çolak edip, ayaklarına ceviz,kabugu geçiren kedi durumuna düşerler. Dini görev ve ibâdetlere engel olacak tarzda süslenmeyecektir: Tırnak ojelerini ve altına su geçirmeyecek derecede hacimli rujları buna örnek gösterebiliriz. Çünkü bunlar İslam'ın temizlik emrinin yerine getirilmesine engeldirler. Altlarına su geçirmediklerinden abdest ve yıkanma ibâdetleri istenilen şekilde yapılamaz. Vücudun ve abdest organlarının su değmeyen yerlerininin kalması, abdestin ve yıkanmanın kabul edilen nitelikte olmamasına sebeptir. Kadının süslenmesi cinselliğini artıracağı, cinselliğinden de sadece kocası yararlanabileceği için, süslerini mahremi olmayanlara göstermeyecektir. Çünkü Allah "teberrüc"ü yasaklamıştır. (Ahzâb (33) 33.) (Teberrüc'ün ne olduğu yerinde açıklanmıştır.) Kadının boyama ve kokulanma anlamındaki süsünü dayısı, amcası ve yegeni gibi mahremlerine göstermesi. fitnenin bulunmaması şartına bağlıdır. Normal hallerde gösterebilir. TIRNAKLARINI OJE İLE BOYAYAN BİR KADININ DURUMU NASILDIR. YANİ ABDESTİ VEYA GUSLÜ SAHİH MİDİR, GÜNAHKAR OLUR MU? Tırnakları oje ile boyanmak haddi zatında haram değildir. Ancak oje tırnak üzerine bir tabaka meydana getirdiğinden abdest ve guslün sıhhatine manidir. Bunun için abdest almak, cünup veya hayızdan yıkanmak isteyen ojeli kadın mutlaka ojesini kazımak zorundadır. Aksi takdirde abdesti veya güslü sahih olmadığından namazı batıldır. Yalnız hayız halinde bulunan bir kadın hayızın sonuna kadar tırnaklarını ojeli bulundurabilir. Aynı zamanda bir kadın abdest aldıktan sonra yine tırnaklarını oje ile boyayıp ikinci defa abdest almaya muhtaç oluncaya kadar ojesini bırakabılir. Abdest almak istediğinde kazımak zorundadır.
|