Tesbih edilerek kılınan nafile namazlardan biri. Tesbih
namazı, mendup (sevabı çok) olan namazlardan biridir. Arapça
bir kelime olan tesbih, Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih etme
ve ululama manasına gelir. Dört rekat olan bu namazda üçyüz
defa "Suhhânallahi velhamdü lillâhi ve la ilâhe illallahu
vellalâhu ekber" dendiği için bu adı
almıştır.
Tesbih namazının belli bir vakti yoktur. Kerahet
vakitlerinin dışında her zaman kılınabilir. Bu
namazı dört rekat olarak kılmak mümkün olduğu gibi,
iki rekatın sonunda selam vermek suretiyle, ayrı ayrı
ikişer rekat halinde kılmak da mümkündür (Vehbe
ez-Zuhavlî, el-Fıkhu'l-İslâmî ve Edilletühü, Dımaşk,
1984, II, 49).
Tesbih namazı hakkında Kur'an'da geçen herhangi bir ayet
yoktur. Ancak bu namaz hakkında hadis rivâyet edilmiştir.
Resulullah (s.a.s) amcası Hz. Abbas'a tesbih namazı
hakkında bu tavsiyede bulunmuştur:
Ey Abbas! Amcacığım! Sana bir şey vereyim mi,
sana bir bağışta bulunayım mı? Sana bir
özellik tanıyayım mı? Sana on haslet ölçüsü vereyim
mi? Sen bu on hasleti yerine getirdiğin zaman, Allah senin geçmiş
ve gelecek, eski ve yeni, bilerek veya bilmeyerek
yaptığın, gizli veya aşikâr yapılan, küçük
büyük bütün günahlarını affeder, bağışlar.
Bu on haslet şunlardır:
Dört rekat namaz kılarsın, her rekatında Fatiha
suresini ve başka bir sure okursun. Birinci rekatta
kıraatı bitirdikten sonra, ayakta iken on beş defa:
"Sübhanellâhi velhamdu lillâhi ve lâ ilahe illallahu vellâhu
ekber" dedikten sonra rükua varırsın ve aynı
tesbihi on defa rükûda söylersin. Sonra başını
kaldırıp, ayakta on defa söylersin. Sonra secdeye gider on
defa orada söylersin. Birinci secdeden sonra iki secde arasındaki
oturuşta on defa söylersin. İkinci secdeye
vardığında yine on defa ve basını secdeden
kaldırınca da on defa söylersin. Böylece bir rekatta yetmiş
bey defayı tamamlamış olursun.
Ey amcacığım! Eğer güç getirebilirsen, her gün
bu namazı bir defa kılarsın. Buna güç getiremediğin
takdirde, her cuma bir defa kılmaya çalışırsın.
Bunu da yapamazsan, her sene bir defa kılmaya çalış.
Bunu da yapamazsan hiç olmazsa ömründe bir defa olsun kıl”
(Tirmizî, Vitir, 19; İbn Mace, ikâme, 190; Ebû Dâvud, Tatavvu,
14; et-Tergib ve't-Terhib, I, 467, 469).
Tesbih namazında okunan tesbihlerin, namaz içindeki yeri
hususunda iki görüş vardır. Hanefî mezhebine göre tesbih
namazını kılarken, Allah rızası için tesbih
namazına veya nafile namaza niyet edilir ve "Allahu
Ekber" diye namaza başlanır. Sübhanekeden sonra onbeş
kere "Sübhanellahi velhamdu lillahi..." okunur. Sonra Eûzü
Besmele, Fatiha ve bir sure okunup tekrar on kere "Sübhânallah..
" okunur. Ondan sonra rükua varılır. Üç kere,
"Subhâne rabbiye'lazim" dendikten sonra, on defa
Subhânellah..." okunur. Rükûdan, "Semiallahu limen hamideh,
Rabbena leke'l-hamd" denilerek kalkılır.
Doğrulduktan sonra yine on defa, Suhhânellah...” okunur. Bundan
sonra secdeye varır. Secdede üç defa "Suhhane
rabbiye'l-a'lâ" dan sonra on kere "Subhânellah..."
okunur. Secdeden tekbir ile kalkılır. iki secde
arasındaki oturuşta yine on defa, "Subhânellah..."
okunur. ikinci secdeye tekbir ile varılıp üç defa,
"Sübhane rabbiye'l-a'lâ" dan sonra, tekrar on defa,
"Subhânellah..." okunur ki, bu fazla tesbihlerin toplamı
yetmişbeşe ulaşmış olur.
Peşinden ikinci rekata kalkılır. Yine önce onbeş
kere Subhânellah..." okunur. Sonra aynen birinci rekattaki
şekliyle hareket edilerek kılınır ve ikinci
rekatın sonunda oturulur. Tahiyyat ve salli-barik duaları
okunur. İlave tesbihlerin toplamı böylece 150 olmuş
olur. Bundan sonra selam vermeden veya selamdan sonra ayağa
kalkılır. Üçüncü ve dördüncü rekatlar, aynen birinci ve
ikinci rekatlar gibi kılınır. Böylece dört rekatte
üçyüz defa tesbih duası okunmuş olur.
Tesbih namazının bu kılınma şekli, Tirmizî'nin
el-Câmi'inde, Ebu Hanife'nin talebelerinden Abdullah b. Mübarek'ten
rivâyet ettiği şekle göredir. İkinci görüşe göre
ise, yukarıdaki hadiste tarif edildiği gibi
kılınır.
Diğer bir rivâyete göre de, tesbih namazında okunan
tesbih duası; "Subhanellâhi ve'l hamdu lillâhi ve lâ ilahe
illallahu va'llâhu ekber ve lâ havle ve lâ kuvvete illa billahil
aliyyi'l azim” şeklinde uzatılır.
Tesbih namazında yanılma olursa, sehiv secdelerinde bu ilâve
tesbihlerin okunması gerekmez. Namazı kılan kişi bu
tesbihleri aklında tutabiliyorsa, parmaklarıyla saymaz. Tesbih
namazı cemaat halinde kılındığı zaman imâm,
açıktan okur ve tesbihleri de açıktan tekrar eder (İbn
Abidîn, Reddu'l-Muhtar, Mısır 1966,II, 27).
Bütün namazlarda olduğu gibi, tesbih namazında da,
Kur'an'dan bir şey okunacağı zaman, Kur'an'ın
herhangi bir yerinden okumak mümkündür. "Şu sure okunmaz
veya mutlaka şu sureyi okumak gerekir" diye bir şey
yoktur. Ancak İbn Abbas'a: "Bu namaz için belirlenmiş
bir sure biliyor musun?" diye sorulunca: "Evet, et-Tekâsur,
el-Asr, el-Kâfirûn, ve el-İhlâs" diye cevap vermiştir
(Fetavayi Hindiyye, Mısır 1323, I, 119)