Kuru üzüm, hurma, bal, arpa, buğday vb. şeylerin suda
bekletilerek onu tadlandırması yolu ile elde edilen bir içki
çeşidi. Sarhoş etsin veya etmesin aynı adla
anılır. Nitekim, nebize şarap (hamr) dendiği gibi,
üzüm suyundan elde edilen şaraba da nebiz denmektedir (İbnül-Esir,
en-Nihâye fî Garîbil-Hadis, 5, 8).
Nebiz, helâl ve haram olmak üzere iki kısma ayrılır:
a) Haram olan: "Çoğu sarhoş eden herşeyin
azı da haramdır" genel prensibi çerçevesinde değerlendirildiğinde
hububat, meyva vb. şeylerden elde edilen sarhoş edici içkiler,
ister pişirilerek, isterse pişirilmeden imal edilsin
haramdır. Bu, üzüm, buğday, arpa, arı sütü, vb.
şeylerden elde edilen bütün içkiler için aynıdır.
Sahabi, Tabiîn ve sonraki âlimlerden oluşan cumhurun görüşü
budur.
Âlimler bu konuda karar verirken, Resulullah (s.a.s)'in koymuş
olduğu "sarhoş eden her içki haramdır" hükmünden
hareket etmişlerdir. Hz. Âişe (r.anha)'dan rivayet edilen bir
hadiste Resulullah (s.a.s)'in şöyle söylediği rivayet
edilmektedir: "Resulullah (s.a.s)'den Yemenlilerin baldan elde
ettikleri "bit'ı" adlı iş sorduklarında o;
"sarhoş eden her içki haramdır" cevabım
vermişti" (Buhârî, Eşribe, 4; Müslim, Eşribe, 68,
69).
Ve yine Ebû Mûsa el-Eş'arî (r.a)'dan nakledilen diğer
bir hadiste de şöyle buyurulur: "Resulullah'a, ey Allah'ın
Resulü, bize Yemen'de imal edip, içmekte olduğumuz iki çeşit
şarap hakkında fetva ver! Bu içkilerin biri balın suda köpürene
kadar bekletilmesiyle elde edilen bit'ı, diğeri de buğday
ve arpa suyunun köpürtülmesiyle elde edilen "mizr" (bira)
adındaki içkidir, dedim. Resulullah; Namazdan meneden her sarhoşluk
veren içki haramdır" buyurdu (Buhârî, Meğâzî, 60;
Edep, 80; Müslim, Eşribe, 70, 71). Ömer (r.a)'dan nakledilen diğer
hadiste de; "Sarhoş edici her şey şaraptır
(hamr) ve her sarhoş edici şey de haramdır".
Diğer bir rivayette; "Sarhoş edici her şey
şaraptır (hamr) ve her çeşit şarap da
haramdır" şeklindedir (Müslim, Esribe, III; Nesâî, Eşribe,
25; İbn Mace, Eşribe, 10). Bir hadiste de; "Bir ferak
miktarı içildiğinde sarhoş eden içkiden, bir avuç
içmekte haramdır" denilmektedir (Ahmed b. Hanbel, VI, 71,
72,13,I) (bir Ferak yaklaşık olarak 7,5 gramdır).
Nehâî, Şa'bî, Ebû Hanife ve diğer birtakım Kûfe
ulemâsı, üzüm ve hurmadan elde edilen sarhoş edici nebizin
dışında; buğday, arpa, mısır ve bal gibi
şeylerden elde edilen nebizin sarhoş edecek kadar içildiğinde
haram olduğu, daha az içildiğinde ise haram
olmadığı görüşünü benimsemişlerdir. Ancak,
üzüm suyu, bekletildiği zaman kabarıp çoğalarak köpük
atarsa, şarap haline gelmiş olur. Bunun çoğunun ve
azının haramlığı hususunda ümmetin icma'ı
hasıl olmuştur. Adları zikredilen âlimler üzümün dışında,
diğer şeylerden elde edilen nebizi, hamr (şarap)
adıyla isimlendirmemektedirler. Onlara göre, hurma ve kuru
üzümden elde edilen zebib pişirilmemiş halde iken
sarhoş edici özellikte ise, azı da çoğu da
haramdır. Ancak şarap olarak isimlendirilmez ve az da olsa
pişirildiğinde sarhoş etmeyecek kadar yenirse
helaldır. Fakat, üzüm suyu sarhoş edici bir hal
almışsa, üçte biri kalana kadar pişirilirse, yenebilir.
Ancak, şaraplaşan üzüm suyunun pişirilse bile
haramlığının kalkmayacağı
tartışmasızdır.
Tercihe şayan olan görüş, cumhurun görüşüdür.
Çünkü, Kur'an'da zikredilen "hamr" kelimesi Arap dilinde,
üzümden elde edilen içkiye has bir terim olmayıp, hurma ve
diğer şeylerden üretilen sarhoş edici içkilerin tamamı
için kullanılmaktadır. Çünkü içkiyi (hamr) yasaklayan
ayet indiği zaman Medine'de içkinin çoğu hurmadan elde
edilmekte idi. İbn Ömer (r.a) şöyle rivayet etmektedir.
Resulullah (s.a.s) hutbeye çıktı ve şöyle dedi: İçkiyi
(hamr) yasaklayan ayet indi. O içki ki; üzüm, hurma, buğday,
arpa ve bal olmak üzere beş şeyden imal edilmektedir. Hamr,
aklı gideren şeydir" (Buhârî, Eşribe, 5). İbn
Hacer el-Askalânî, müsned sahiblerinin bu hadisi merfu' Hadislerden
kabul ettiklerini bildirmektedir. Bu hadis içkiyi yasaklayan âyetin
nüzûl sebebine şahid olan sahabe sözü olduğundan ref'ine hükmedilmiştir.
Ancak, Ömer (r.a) Ashab'ın ileri gelenlerinin de bulunduğu
bir cemaate hitap ederken bu hadisi dile getirdiği zaman, hiç
kimse bunu inkâr etmemişti (el-Askalâni, Fethûl-Bârî, X, 49).
Resulullah (s.a.s)'in şu sözü bunu te'yid etmektedir:
"Üzümden hamr ( arap) vardır, hurmadan hamr vardır,
buğdaydan hamr vardır, arpadan hamr vardır" (Ebû
Dâvud, Eşribe, 4). Bu anlamda diğer bir çok sahih hadis
bulunmaktadır ve bunların hepsinin ifade ettiği manâ,
hamrın sadece üzümden elde edilen içkiye has bir ad olmadığıdır.
Ayrıca tahrim ayeti nâzil olduğu vakitte, üzümden imal
edilen şarap diğerlerinin yanında gerçekten çok azdı.
Sonra, içkinin haramiyetinin illeti, bütün diğer sarhoş
edici içkilerde olduğu gibi tektir. Bu, afyon, haşhaş
vb. katı uyuşturucularda da böyledir. Nitekim Hz. Aişe
(r.anha)'nın şöyle söylediği nakledilmektedir: "Su
ve ekmek olsa dahi sarhoş edici özelliği olan hiç bir
şey helâl değildir" (en-Nesâî, Eşribe, 48).
Ashab, nebizi sarhoş edici hal almadan önce içiyordu. Nitekim
Resulullah (s.a.s) onu içmiş ve içilmesine izin vermişti.
Onlar, hurma, kuru üzüm vb. şeyleri tatlanıncaya kadar suda
bekletiyorlardı. Resulullah (s.a.s) köpürene kadar bunlardan
içiyordu. Fakat nebiz üç gün bekledikten sonra ondan içmezdi.
İbn Abbâs (r.a), şöyle demiştir: "Resulullah
(s.a.s) nebiz yapar ve bundan üçüncü günün akşamına
kadar içerdi. Bu zamandan sonra kapta bir şey
kaldığında onu içmez, dökerdi" (Müslim, Eşribe,
79-82; Nesâî, Eşribe, 56). Diğer bazı Hadislerde de bir
günden sonra içilmesine izin vermediği rivâyet edilmektedir.
Firûz (r.a)'dan şöyle nakledilmektedir: "Resulullah
(s.a.s)'e gittim ve şöyle dedim: "Ya Resulullah, Allah
Teâlâ, içkiyi haram kılan ayetini indirdi. Bizim
bağlarımız var, üzümleri ne yapalım, dedim"
Resulullah; "kurutursun"dedi. "Kurusunu ne
yapacağım" deyince; "sabah ıslatır,
akşam içersiniz akşam ıslatır, sabah içersiniz"
dedi. "Köpürünceye kadar bekletebilir miyiz?" diye sorduğumda
da o; "Testilere koymayın, tulumlara koyun, tulumlarda
bekleyince sirke olur" cevabını verdi" (Nesâî, Eşribe,
56; Ebû Dâvud Eşribe, 10).
İbn Hazm şöyle demektedir: Bu iki haber de sahihdir. Haram
oluş süresi için kesin bir sınır olmayıp bölgelere
ve nebizin içinde bulunduğu kaba göre değişiklik
arzetmektedir. Bazı bölgeler soğuktur ve üzüm suyu bir
hafta özelliğini korur. Üzüm suyunun içinde bulunduğu
kabın koruyucu özelliği varsa yine aynı şey sözkonusudur.
Bunun gibi, bazı bölgeler sıcaktır. Veya kabın
koruyucu özelliği yoktur. O zaman da bir gün sonra nebiz sarhoş
edici hal alır. Bu konudaki hüküm Resulullah (s.a.s)'ın
zikredilen sözüdür: Nebizi tatlılaştıktan sonra iç"
ve "her sarhoş eden şey haramdır" (İbn
Hazm, el-Muhella, VIII/284; Nesâî, Eşribe, 38).
Fakat bazı âlimler, İbn Abbas (r.a)'ın hadisini esas
alarak, nebizin üç günden sonra içilmeşinin haram olduğuna
karar verdiler. Üç gün dolmadan köpürdüğü takdirde de haram
olacağını söylediler. Diğer bazıları da
Firûz (r.a)'ın hadisini delil gösterdiler. Onlar da, bir gün
dolmadan köpürmesi halinde haram olacağı görüşündedirler.
Sa'id İbn Cubeyr; "taze hurma suda akşama kadar
bekletildiğinde yarılırsa, ona yaklaşma;
akşamdan yarıp suya koyulunca sabah ona yaklaşma
demektedir" (el-Muhella, VIII, 283).
Tercihe şayan olan, İbn Hazm'ın görüşüdür.
Zira bundan dolayıdır ki Resulullah (s.a.s), iki ayrı tür
nebizin karıştırılarak içilmesini nehyetmiştir.
Hurma ile üzüm veya olgun hurma ile renkli hurma vb. değişik
türde nebizlerin karıştırılması gibi. Halbuki
bunların herbiri, sarhoş edici bir hal almadıktan sonra
helaldırler.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: Renkli hurma ile
olgun taze hurmayı, kuru üzüm ile kuru hurmayı bir arada
birbiriyle karıştırarak nebiz yapmayın. Her birinden
ayrı ayrı nebiz yapmanızda bir mahzur yoktur" (Müslim,
Eşribe, 22-24).
Buna göre içilmesi haram olarak zikredilen her şeyin
alınıp, satılması, elde bekletilmesi ve ondan
herhangi bir şekilde yararlanılması da helâl değildir.
Her kim, bunlardan sirke yapar ve onu helâl kabul ederse Allah
Teâlâ'ya isyan etmiş olur.
Çoğu sarhoş eden nebizden içen kimse, sarhoş
olmayacak kadar içse bile, yine de had uygulanır. İmam
Şafiî; "Bir içkinin sarhoş edici olduğu bir
kimsenin ondan içtiğinde sarhoş olması ile
anlaşılabilir. Bundan sonradır ki o içkiden içene had
uygulanabilir" demektedir. İmam Şafiî, Ömer (r.a) zamanında
şöyle bir olayın geçtiğini nakletmektedir: Ömer (r.a),
cenaze namazı kılmak için çıktığında
Saib'in sesini duydu. O şöyle diyordu: "Ben Ubeydullah ve
arkadaşlarından şarab kokusu aldım. Hz. Ömer;
"ne içtiklerini soruşturacağım. Eğer
sarhoş edici ise onlara had uygularım" dedi. Süfyan,
Saib b. Yezid'in onlara had uygulanırken hazır
bulunduğunu söylediğini nakleder (İmam Şâfiî,
el-Ümm, VI, 176-177).