MUSİKÎ
Ölçülü sesler vasıtasıyla estetik bir tesir ve heyecan ortaya koyan ve ses üzerine kurulmuş bir sanat. Güzel sanatların en önemlilerinden biri olan musikînin dinî hükmü hakkında Kur'ân-ı Kerim'de açık bir işaret yoktur. Hanefi hukukçular musikînin hükmü konusunda icrâsının ve bunu dinlemenin haram olduğu kanaatindedirler. Ancak savaşta vurulan kös ile düğünlerde çalınan zilsiz def, bundan istisnâ edilmiştir. Bunun yanında Hanefi hukukçularından İmam Serahsî'ye göre; müzik, başkalarına dinletmek için değil de, insanın kendisini dinlendirmesi ve yalnızlığını gidermesi amacıyla yapılırsa câizdir. Imam Ebu Yusuf, "Düğün dışında, meselâ kadının ve çocuğun, kendi evinde def çalmasına ne dersin?" sorusuna "Aşırı olmamak kaydıyla bir sakıncası yoktur" cevabını vermiştir. Bazı Hanefi hukukçuları, çalgı bulunan düğüne yapılan davete icâbetin mutlak manada câiz olmadığını söylerken, diğer bazıları, düğün ve bayram gibi günler münasebetiyle bazı musikî türlerini mübah görürler. Ancak kesin olan şu ki, musikî konusunda en ağır sözler Hanefiler tarafından söylenmiştir. Hanefî fakihler şu hususları esas alırlar: "Çalgı âletlerini dinlemek günahtır; çalgı çalınan yerde oturmak fâsıklıktır, çalgıdan zevk almak da küfürdür". Hanefi ve diğer hukukçular genel bir düşünceyle, musikî ile meşgul olmayı ve bunu bir meslek haline getirmeyi, fâsık ve fâcirlere ait bir sanat saymışlardır. Büyük Islâm âlimlerinden Imam Gazzâlî, "İhyâ" adlı ünlü eserinde musikî konusuna geniş yer vermiş ve bu mesele hakkında bütün söylenenleri tahlil ederek delillerini karşılaştırmış ve şu sonuca varmıştır: Musikî ister ses, isterse çalgı âleti ile olsun, tek hükme bağlı değildir. Haram, mekruh, mübah ve hatta müstehab olabilir.
İmamı Gazzâlî, musikî ile ilgili değerlendirmesine devam ederken, müziğin duruma göre mübah ya da mendub olduğunu, onu haram kılan şeyin kendisi değil, dıştan kaynaklanan beş sebepten ibaret bulunduğunu ifade ederek şu açıklamalarda bulunur:
|